Çamlıca hediye etmişti, siz ne yapa- çaksınız?" diye sordu Piyasa ve istihsal Tütün piyasasından çekilmenin fay- dasız olduğunu anlayan tüccar ikinci gün piyasaya avdet etti. İkinci günün sonunda ( tüccarın mübayaa ettiği miktar ancak yarım milyon kilodur. Buna karşılık Te- kel 3 milyon kilonun üzerinde mu- bayaada bulunmuştur. Tekelin bu yıl asgari 30 milyon kilo tütün mü- -aya etmesi beklenmektedir. Bu Ege tütün ekicisinin cebine 200 mil" yon liranın girmesini sağlıyacaktır. Bu para şimdiye kadar alınanların üstündedir. Halbuki Ege tütüncüle- Zabıta Atma, Recep! "Bu hafta içinde Selânikteki yunan makamları, karşılarında gene bir türk KO suratlarını buruşturup: ce, artık çok oldu!" diye söylenmekten kendilerini alamadılar. Tıknaz, sevimsiz Reşat (o Akşem- seddinoğludan sonra İstanbul - Edir- ne treni Pityondan geçerken atlayıp yunanlılara o sığınan türk bir genç, yakışıklı adamdır. Adı, Selâhaddin Enginerdir. Türk Hava Kuvvetlerin- de üsteğmendir. Tren Pityon istas- yonuna geldiğinde, kondüktörlerle kı- sa bir mücadeleden sonra yunan top- rağına ayak basmış, Pityondaki yu- nan makamlarına teslim (olmuştur. Değirmendere müstahsili neticeleri bekliyor "Yaşa, be ri bu yıl her yılkinden 27 milyon ki- ütün -Mavi Küf dolayısıyla yetiştirebilmişlerdir. *Bu satırların yazıldığı sırada E- geden gelen haberler, şu merkezde- dir: Tütün alıcısı tüccar o piyasayı yoykol etmiştir. Ne var ki. Tekel İ- daresi bu kuru gürültüye pabuç bı- imamı. Tekel Başmüdürü ver- diği bir beyanatta Tekelin son yaprak tütüne kadar misir E de- vam edeceğini bildir Egede tütün müstahsili e) (7 olarak haykırmaktadır: " Ya, ya, ya, şa, şa, ki İsmet Paşa Hükümeti, çok yaşa Paşa! Yunanlılar da kendisini, usulleri ge- reğince dogruca Selâniğe göndermiş- ler, askeri makamlara vermişlerdir. Selâhaddin Enginerle temas edenler, şayanı hayret derecede kurnaz ve soğukkanlı Reşat b nun aksine, karşılarında şaşkın, a- normal olduğu muhakkak, bir söyle, diği bir söylediğine uymaz bir adam buldular. Enginer, Edirnede vazife görmek- te olduğunu, tevkif edilmek üzere bu- lunduğunu, bunu anlayınca Türkiye- den kaçtığını söyledi. Sözlerine kuv- vet vermek için de son günlerde, lif diğer bazı subayların da olunduklarını anlattı. Netice olarak, siyasi mülteci -sıfatıyla kabul edil- mesini, Mülteciler Komitesinden ge- rekli yardımın sağlanmasını ve Ame- rikaya gitmesine izin verilmesini is- tedi! Yunanlılar, Türkiyede böyle bir hâdisenin cereyan etmediğini, hiç bir subayın tevkif edilmemiş olduğu- nu bildikleri için tuhaf tavırlı Üs- teğmen Selâhaddin Enginerin beyan- larına şaştılar. nemle takip edilmesine hiç mâna ver- Buna r seslerini çı- karmadılar ve tahkikata giriştiler. Bu arada, türk makamlarının fikrini almaktan da geri kalmadılar. Madalyonun gerçek yüzü Selâhaddin Enginer adı,-bilhassa ar- kadaşları arasında bir aşk hikâ- yesini gözler önüne getirdi, Selâhad- din Enginer bundan bir müddet önce staj yapmak üzere Amerikaya git- mişti. İşte bu yepyeni âlemde başın- dan geçen) bir aşk macerası aklı kıt hava üsteğmeninin Pityonda trenden atlamasına sebep oldu. Bir tesadüf eseri olarak tanıştığı Patricia adın- kat göndermediği mektupta şöyle diyordu: "Ablacığım, Ooburada âşık olduğum bir kız için. karar verdim. Böyle hareket etmeğel| mecburum. Sen babama vaziyeti i- zah edersin". aynen delicesine intihara Daha sonra Erginer yurda döndü fakat aşkını bir türlü unutamıyordu Doğrusu istenirse atom ve füze ça- ğında Romeo - Jülyete taş çıkartan bu aşk macerası rastlanır gibi de- ğildi. Nitekim Erginer de aşkından çılgına döndü. İşin bundan sonrası malümdur. İlgili merciler Erginerin halini beğenmediler ve müşahede al tına aldılar. Bir müddet sonra d' ordudan çıkarıldı. * İşte basında hayli yer bulan ha- vacının hikâyesinin tek ilgi . çekici tarafı bu garip ve ar rastlanır aşkın- dan başka bir şey değildir. A. Rp Kırık kâseden sesler. Turhan Bilgin asansörde rastladı) al Güvene: — Saat 17.30 da Grup var., man gelin" dedi. Güven Ni millet a, gülerek cevap verdi: — Merak etme Turhan.. “Merak etme.. Unutmuş değilim.. Orada ola- ım.. İki AP'li politikacının, gülümseme AKİS/17