YURTTA OLUP BİTENLER lerindeki birleşme. AP Grupundaki Müzakere edilen konu, "11 Havacı Subay Olayı" hakkında AP'nin ha- reket tarzının ne olacağıydı.İki fi- kir çarpışıyordu. Bir grup -Irkçı E- kalliyet- Hükümet hakkında genso- ru açılmasını istemekte ve bunda 1s- -ar etmekteydi. Diğer bir grup ise gensorunun mahzurlarından dem vu- rarak meselenin genel bir müzakere ile halledilmesini ve müzakerelerin lışma buradan doğuyordu. Ufak bir grup ise bu meseleyle ilgilenmemek gerektiğini, işin Hava Kuvvetlerinde ir iç mesele olduğunu söylüyordu a- ma kimsenin bu sözlere aldırdığı yoktu. AP'de bu konu yeni ele alınmış değildir. Ancak CHP Kurultayında söylenenler A P'lileri hızlandırmış ve in üzerine eğilmek için Irkçı E" hilliyet mensuplarını o faaliyete ge- çirmiştir. Basın da, maksat sahip- lerine cesaret vermiştir. Muhittin Güven Bir o yandan, bir bu yandan 11 havacı subayın Hava Kuvvet- rindeki faal görevlerinden alınma- sıyla haşlayan olayın hemen aka- binde AP idarecileri -Irkçı Ekalliye- n tazyikiyle-- harekete geçti. Ge- yet Genel Başkanları Gümüşpalanın da katılmasıyla evvelâ İnönüyle ko- olmasa dahi dikkatli bir beynin anlı- yabileceği şekilde (o kendilerine izah edildi. Heyetin Cumhurbaşkanı Gürselle yaptığı temas daha enteresandır. AP'li heyet oGürselle yaptıkları ko- nuşmalardan, doğrusu istenirse daha memnun kaldılar. Cumhurbaşkanı, İ- söylediklerini Oo söylediyse da aradaki küçük fark AP'li Irkçı Ekalliyet için odayanak noktası ol- du. Tabiatıyla Gümüşpala da Irkçı Ekalliyetle beraber olmakta bir beis görmedi. AP Genel İdare Kurulu bundan sonra çalışmalarını iç ve dış istihba- rata teksif etti. İç istihbarat olarak gazete o ku- pürlerini -bu olayla ilgili kupürler- dikkatle kesti. oDış istihbarat ola- rak da BBC'nin yayınlarıyla o bazı yabancı gazetelerde çıkan haberleri itinayla derlediler! Bütün bu bilgiye AP'nin kulağı Gökhan Evliyaoğlu Beg'in 22 Şubat- çılar yönünden getirdiği bilgi de ek- lenince, herşey hazır oldu. Genel İdare Kurulu bu hazırlık- tan sonra işin politik yönü üzerinde çalışmalara obaşladı. Cevat Önder nel İdare Kurulu toplantıya çagırıl- o nuştular. Beg ile Saadettin Bilgiç Beg bütün dı.Toplantılar tam altı gün devam P Heyetinin Başbakanla yap- o güçleriyle bir gensoru açılmasını sa- etti. Sabahlara kadar çalışıldığı da (o tıkları konuşma kendileri için olduk- (ovundular. Böylece Hükümet de za- lu. İlk varılan karar Başbakan ve oça faydalı oldu. oBilmedikleri bazı o yıflıyacak, belki de düşecekti! Son- cumhurbaşkanıyla bir temas yapıl- (gerçekler İnönü tarafından oheyete rasına gelince, orasına rüfailer karı- masaydı. AP'li dört kişilik bir he- anlatıldı ve durum tam manasıyla ( şıyordu. İki Hadise, İki Yol Selanik Mıntıka Mahkemesi, bu hafta, Kraliçe Frede- rikaya hakaretten sanık olarak yargılanan Hükümet taraftarı Eleftheros Laos gazetesinin sorumlu müdürü Anastasyo Nastosu beraat ettirdi. Yunanistandaki bu basın dâvasının, bize ışık tutan bir önemli tarafı vardır. Bir adam bir söz söyler. Adam, sözünün adamıdır. Söyledikleri haber mahiyetindedir. Gazeteler, adamı tutsunlar veya tutmasınlar, sözlerini yazmak zorundadırlar. Savcılık, adamın demecinde suç örür. Adamın yakasına yapışır. Ama adamla birlikte gazetelerin sorumlularının da.. Gazete bunu hangi mak- satla yazmıştır, adamın sözlerini mi yaymaktadır, pro- baganda mı yapmaktadır, yoksa en basit gazetecilik grevini mi yerine getirmektedir? Gazetenin tutumu, yayınları, havası hiç kaale alınmaz ve suç sözün sabi- yle birlikte bir takım adam mahkeme huzuruna çı- karılır. Tabii bu, her şeyi dejenere eder, kaş yapayım der- ken gözün çıkmasına yol açar.. Ynnanistanda da bu ol- uştur. AKİS/18 Kraliçe Frederika aleyhindeki yazı, o Atinanın iki muhalif gazetesinde yayınlanmış, bunlar aleyhinde dâ- va açılmış, gazeteler mahküm olmuşlardır. Atina Mah- kemesi, yazıların hakaret kasdıyla yazıldığım Oo sabit görmüştür. Eleftheros Laos, bu yazıyı nakletmiştir. Sorumlu Nastos, durumunu güzel güzel ve açık şe- kilde Selanik Mahkemesine anlatmıştır. Demiştir ki: — Muhalefet, Kraliçeye çamur atmak gayreti için- dedir. Ben, bu teşebbüsü teşhir maksadıyla yazıyı ikti- bas ettim. Yazıyı iktibas etmeden, durumu okuyucula- rın gözleri önüne nasıl serebilirdim?" Yazıda, Kraliçe Frederikanın annesinin -Alman im- paratoru Il. Wilhelm'in kızıdır- Almanyanın Hanover şehrinde zaruret içinde yaşadığı, Kraliçenin annesine hiç bakmadığı belirtilmektedir. Selanik Mahkemesi, Nastosun yazıyı kötü bir mak- sat gütmeyerek yayınladığını kabul etmek Oo suretiyle basın dâvaları konusunda bir ışık getirmiştir. Gazete- cilik görevinin ayrı, bazı kimselere borazanlık etmenin başka şey olduğu böylece Yunanistanda anlaşılmıştır. Bundan, bizde alınacak ibret dersi vardır.