JA L E OKUYUCULARIYLA eski bir okuyucunuzum. larınızı olduğu gibi, okuyucu zi mektuplaşma sütununuzu da zevkle takip ediyorum. Daha çok umumi bir dert, bir memleket dâvası veya ka- dın dâvası olma istidadı o gösteren mektupları ele alıyorsunuz. İşte bu- nun içindir ki, bu mukaddemeden sonra, bu mektubu size bir tenkid mektubu olarak yazıyorum. 439 sayılı AKİS'te çıkan "L.İ. İstanbul" imzalı mektubun, bu ko- nuda konuştuğum evli, bekâr, dul, genç veya yaşlı bütün kadınlarda bende uyandırdığı infiali uyandırdı- ğını müşahede ettim. Hanım, evli ve ll > sahibi bir erkeği seviyor- karısı (o ayrılmıyormuş!... Size deri yanıyor. Bu hanıma verdi- zayıf ve yetersiz bulduk, doğrusu. oOÇünkü bu konu, geleneksel terbiyenin icaplarını unut- muş, yeninin de yalnız kötü misalle- rinialmıya meyyal ocemiyetimizde, büyük şehirlerimizde bir dert olma yolunda gelişen bir sosyal meseledir. Ne yazık ki, .İ." gibi düşünen ve davrananları mazur söreniler de ço- galmıştır. Bir kadının, her erkeğin kandırmak istediği kadına ilk söyle- yeceği "Karımla esasen anlaşamıyo- ruz. Aradığım kadın sensin" gibi. sözleri hakikat diye kabul etmesi ve bir başka kadına "Sen ve çocuk- ların perişan olabilirsiniz. Hayatım nasıl istersen öyle tanzim (edersin, fakat mutlak ve mutlak bana muh- taç olan kocanı bana bırak. Bırak ki biz mesut olalım" demek cüretini göstermesi doğrusu çok garip!.. Ço- cuklar o yaşa gelinceye kadar pek- âlâ anlaşan veya birçokları gibi ge- çinip giden bir karı -kocanın, bütün anlaşmazlıkları, ne tuhaftır ki hep İ." gibi bir "ilahe"nin araya gir- mesiyle ortaya çıkar. Bir an için, "L.İ."nin muradına erdiğini düşüne- lim. Bu adam yarın yeni bir "haya- tının kadını"na rastlarsa, ne olacak? "L.İ." acaba o zaman o kadına, "Bu- yurun, meydan sizin" mi diyecek, yoksa evliliğin mukaddesatından, ço- cuklardan, aile bağlılığından mı dem vuracak? Özür dilerim, dâva bir "Lİ." da- vası değildir bence... Şu günlerde Ankarada, yuvalarını korumak için AKİS/34 CAN D AN çırpınan, çocuklarının geleceği için her türlü fedakârlığa katlanan ve kocalarını "L.İ."lerin pençesinden kurtarmaya çalışan birçok kadına rastladım. Çoğunun derdini yakından biliyorum. B. A. - Ankara L İ'ye, bu sevdadan vazgeçmesini ben de dilim döndüğü kadar söy- lemiştim, sevgili okuyucum. Yerden göğe kadar haklısınız. yınvalidemle aynı apartmanda, fakat ayrı dairelerde oturuyoruz. Ben çalışıyorum.. (o Altı yaşında tek bir çocuğumuz var. Kayınvalidem çocukla meşgul olamıyacağı için, yal- nız oturan annemi yanımıza getirt- tik. Çocuğa gerçekten annelik etti, eve göz kulak oldu, her işimize ye- tişti. Ne var ki, son zamanlarda ka- yınvalidem çocuğu annemden kıskan- maya başladı. Torununun kendisini sevmediğini, ona bir takım (şeyler öğreterek kendisinden soğuttuğumu- zu iddia edecek kadar ileri gitti. O- nun bu durumu, evimizde dirlik dü- zenlik bırakmadı. oOEvden çıkmaya karar verecek kadar huzursuz olduk. Fakat kocam birden bu karardan vazgeçti, çocuğun, baba - annesine saygısızlık ettiğini ileri sürerek, an- nesinin tarafını tutmaya başladı. Bundan dolayı şaşkın ve bedbahtım. Adımı açıklamamanızı bilhassa rica ediyorum. caba kocanız neden birdenbire fi- kir değiştirdi? o Kayınvalidenizin haklı olduğu bir taraf mı var dersi- niz? Evden çıkmakla kocanızın ü- züntüsü geçmiyeceği gibi, emin olan, sizin de huzursuzluğunuz artacaktır. Kayınvalidenizinki kıskançlık da ol- sa, onu anlayın, ona karşı iyi olma- ga gayret edin. Mademki sevgisizlik- ten şikâyetçi, ona sevgi gösterin. Bu- nu denemekle kocanızın minnetini, sevgisini kazanmış olursunuz. Çocu- ğa da dikkat edin. Evde kayınvalide- nizin aleyhinde konuşulmasa da, ço- cuklar, üstü kapalı bazı tenkidleri bile büyüklerin tahmin edemiyeceği kadar çabuk sezerler ve bazan da bunu hissettirirler. Çocukların yanın- da çok dikkatli olmak gerekir. Ço- cuk seneye nasıl olsa okulu gidecek. KONUŞUYOR Şimdi, hemen onu bir yuvaya yazdı- rın. Göreceksiniz ki hava birden de- ğişecektir. Muhtemelen, mesele de kendiliğinden kapanacaktır. o Böyle anlaşmazlıklar çıkınca, en iyisi, öf keye kapılmadan, pratik çareler ara- maktır. Bu çekişmeleri duyan çocuk için de çevre değiştirmek ve bir o- kula eritmek çok, pek çok faydalı olacaktır. çiz yaşına yeni giren oğlumu- zun odasında annesi bazı izli mektuplar buldu." Delikanlının bir flörtü olduğu anlaşılıyor. e Derslerine eskisi kadar çalışmıyor. Aklı fikri dı- şarda. Hep, kapı aralarında arkadaş- larıyla birşeyler fısıldaşıyor. Annesi onunla konuşmamın ve bazı yasaklar koymamızın doğru olacağını söylü- yor. Çünkü, tahsilini yarını bırakma- sından korkuyoruz. Ben kararsızım. Nasıl hareket edeceğimi bilmiyorum. O yaşlarda, bizim de beğendiğimiz kızlar olurdu ama, uzaktan görmek- le iktifa ederdik. Şimdi gençler be- raber dolaşıyor, partilere gidiyor, birbirlerine yaklaşma imkanları ya- ratıyorlar. Bir takım yasaklar koy- a hususunda kararsızım. Çünkü, yaşadığımız çevrede bütün gençler hemen hemen aynı şeyleri yapıyor- lar. Yasağı koymak kolay, ama tat- bik ettirmek güç. Baba olarak, ken- dime bu konuda kafi derecede güve- nemiyorum. Bir. baba - İstanbul M.selevi fazla büyütmeyin. Bu, ço- cuğun yaşının tabii bir krizidir. Onaltı yaşında içine kapanık, roman- tik bir hal alan çocuk, genel olarak onyedi yaşından sonra birden açılır ve en ciddi şeylerle oynamaya baş- lar. Flört, biraz imkân bulanlar için, bu devrede en önemli bir meşgale- dir. Fakat bu da geçecektir. Mesele, bunu çocuğa iyi anlatmaktadır. Ço- cukla konuşun. oYasaklara lüzum yok. Ona, yalnızca flörtün mânasını anlatın. Hudutları, tehlikeleri bilsin. Ebedi aşkın bu yaşta gelmiyeceğini anlasın. Ne fazla romantik, ne de fazla cüretli olsun. Anlayışlı bir ko- faydalanacaktır. yasaklar, bu yaşta çocukları çok da- ha fena hareketlere itebilir.