S P Maçlar Sezarın hakkı çirdiğimiz hafta sporumuz için başarılı bir imtihan haftası oldu. Ne Turnuvada Balkan ikindisi olan basketbolcularımızın, ne de oPolon- yada çıkardıkları maç ile rakipleri- ni Şampiyon Kulüpler (o turnuvasın- dan eleyen Galatasaraylıların aldık- ları neticeler küçümsenecek başarı- lardır. Bu, spora gönül bağlayıp emek verenlerin oldu bitti nır. rm berde arkasındaki mima- Basketbolcularımız ve Bytom karşısında tur atlayan Sarı - Kırmı- zılı gençler bu zaferlere tek başla- rına gitmiş değillerdir. Yalgın Gra- nitlerin, Coşkun Özarıların, Gündüz Kılıçların yüz aklığında büyük his- seleri vardır. Kendi çocuklarını ye- tiştirirken karşı tarafı izlemesini, onları bütün özellikleriyle tanıması- nı, hazırlık çalışmalarını ona ayar- lamasını, müsabaka o taktiğini ölçmesini bilmişlerdir. li antrenör", şey, fakat Milli Takım antrenörlü- güne yetmiyor!.. Basketbol apısını spora açmada ziyadesiyle nazlı İstanbul (Spor arayının sahne olduğu Balkan Şampiyonasın da Milli Takımımız bütün rakipleri- ni yendi, sonunda Yugoslavların ö- nünde baş eğerek ikinci oldu. Bu başarının adını koymak lazımdır. Basketbol bütün dünyada yeni- dir ya, bizde, hele b me olarak, büsbütün yenidir. Her mevsimde oy nanması için kapalı ve elverişli yer ister, tesis ister. Bu bakımdan da halimiz meydanda... Rakiplerimize gelince, Avrupanın sayılı (o fırtınalarından VIU- pa ikincisi Yugoslavlar, hutbede i- AKİS/40 O R simleri okunan Bulgarlar Demirper- de gerisi çocuklarıdırlar. Yani spo- run devlet için vazife, millet o için mükellefiyet olduğu, dereceye gir- menin ise yaşama hakkında görül- imkanlar sağladığı ülkelerin . Onun için Yalçın Gra- niti ve çocuklarını alkışlarken gurur duyuyoruz. Futbol Büseisiniz de, Galatasaraylıların akkı olan da bundan fazlası i- di. Gittiler, çalıştılar, o çabaladılar, bu kadarını başardılar. Bu netice, hedefe yaklaşmağa bol bol yetti. Şimdi sıra üçüncü turda karşımıza çıkacak engeli aşmadadır. G. Kılıç maçı takip ediyor Sezarın hakkı Turnuvalarda, bir sonraki turda mutlaka bir evvelki turda karşıla- şılan rakiplerden daha kuvvetlisiyle karşılaşılacaktır diye bir kaide yok- tur. Geri kalan rakipler üç aşağı beş yukarı birbirlerine (o denktirler. Oyun özellikleri, sporda davranışla- şekillendiren vasıflar gibi hu- susları, tahmin edilen kuvvetlerine eklemek şartı ile... Şu anda bilinen şudur: Karşımız- da fransızlar, belçikalılar, Portekiz- liler ve iskoçlar vardır ve hepsi ay- rı özelliğe sahiptir. Geri kalan altı takımdan hangi ucun karşımıza çı- kacağını yakın günlerde öğrenece- 8iZ KÖŞEDEN Yerli Antrenör A ntrenör yetiştirmenin kaçınılmaz bir ihtiyaç olduğu bundan yirmi- beş yıl önce anlaşılmıştı. Memleket sporuna bunca emeği geçen öğreti- cileri, Türk Spor Kurumunun idare- cileri 19 Mayıs Stadyumunun bir o- dasında açtıkları kursta yetiştirmiş- lerdir. Bu gençlere ve bunlardan son- ra Safa girenlere, hizmetlerini karşı- layacak ödenek de bulunmuştur, ça- lışma sahası da. Araya fasılalar girmesine rağmen kurslar zaman tekrarlanmış ve bu hayırlı hamlenin devamına gayret m Müspet netice mey- danda iken bu yola itibar edilmeyişin sebebini anlamak kolay değildir. Dikkat edin, bugün hangi spor ko- lunda teknik ilerleme, başarı ve ye- tişen genç kuşaklar görüyorsanız, bunun yapıcıları, kurs görmüş veya zerlerinin örnekleri ve nihayet bun- işte perişanlığı yıllar- ir yüreklere acı olan o güreşimizin hali! Basketbolumuzu ve futbolumuzu yüzgüldüren kıvamına yükselten gençler, antrenör, koç, menecer adı ile takımların başına geçen eski "as"lar, şampiyonlardır ve başarı güreş da çalışan arkadaşlarının çoğu i- le aralarında beliren fark buradan doğmaktadır. Emektar Nuri, Saim, Hüseyin ve pek zeki bir güreşçi olan Celâl bir yana çekilirse, takımları- mızı antrene etmekle o görevlendiril- miş bulunan eski (opehlivanlarımızın büyük başarılar sağladıklarını iddia etmeğe imkan yoktur. İnsanları tek tek ele alıp onlara idman vermek, teknik öğretmek ve tatbik edebile- cekleri otaktiği oObenimsetmek için pehlivan doğmuş olmanın yetmiye- ceği aşikardır. Mesul teşkilâtın bu konu üzerin- de durmak, tedbir düşünmek, kapa- tılmış Yüksek Beden Eğitimi Ensti- tüsünü yeniden açmak vazifesidir. Bu bir yana, kulüplerimize düşen a- kılıca bir hizmet de vardır. Okur - yazar eski o"as"larını o İngiltereye, Amerikaya, İsveçe kurslara gönder- mek, her transferde, olmuşları top- lamak için astronomik paralar öde- mekten daha ucuza mal olacak, ku- lüp fonksiyonunu bulacaktır. Vildan Aşır SAVAŞIR