zar günü aştı. "Fransayı ounutup kendi çıkarlarını düşünen politikacı- lar"ın müessiriyetini mürikün oldu- nayasada arzu ettiği değişikliği ger- çekleştiren De Gaulle'ün Pazar günü yapılan seçimlerde aldığı sonuç, as- lında Fransanın siyasi hayatına ver- mek istediği yeni şekli Fransız seç- meninin tasvip etmekte olduğunu or- taya koydu. Pazar günü yapılan seçimler, iki kademeli seçimlerin ilk kademesidir. Birinci kademede ancak, oyların ya- rısından fazlasını alan adaylar seçi- lebilir. İkinci kademede ise seçime katılan adaylardan en fazla oy ala- lecek Pazar günü yapılacaktır. Geçen a yapılan seçimlerde, seçmenler büyük ölçüde kayıtsızlık un Ban yerlerde iştirak nis- i V 60 ın epeyce altına düştü. ik sayımlardan alınan sonuca göre De Gaulle'ü destekleyen UNR, mü- teber lee & 32 sini aldı. Daha sonra bu rakam & 34.2 yı pe. e Gaulle'ün, batının zamla ğu sanılan 1958 Am dahi bun nis- betin 9 17.6 uğu . düşünülürse, alınan sonucun önemi anlaşılır. Sos- yalistler 1958'e göre 9615.55 den & 13.9'a, solcu Katolik Cumhuriyetçi Halk Hareketi. © 11.6 dan 9 7.2 ye. Bağımsızlar - Köylüler 96 19.9 dan 2 10'a düştüler. Bu seçimi zarar et- meden geçiren sadece Komünist Par tisi oldu. Komünist Partisi, 1958'de aldığı ,90 18.9 yerine, oyların 9 22.3 ünü a Birinci turda seçilen 90 milletve- kilinden 43 tanesi UNR'e aittir. De Gaulle'ü destekleyen diğer partilerin de 7 em vardır. İçişleri Ba kanı Roger Frey, gazetecilere vinçle : "— İlk defa olarak bir parti, Ko- münist Partisinden daha fazla oy al- mıştır. Artık UNR Fransanın | nu- maralı partisidir" dedi. Son referandumda De Gaulle'e seçimde kaybedenler arasındadır. Gerçi geçen Pazar yapılan o se- çimler kati neticeyi vermeyecektir. Fakat temayül öbür seçimde de ay- nı şekilde ortaya çıkarsa, UNR'in gelecek parlamentoda ekseriyeti bi- le elde edeceği söylenebilir. BİR ADAM TANITIYORUZ Pandit Nehru Deniz BAYKAL jinyanın, içinde yaşadığımız dev- ede ikiye bölünmüş bir dünya ol- duğundan sık sık bahsedilir. Ama bu bölünmenin nasıl bir bölünme oldu- ğu konusunda herkes anlaşmış değil- dir. Son yıllara kadar pek çok kimse için bu, kapitalizm ile komünizm a- rasındaki çatışmanın yarattığı o bir bölünmeden ibaretti. İkinci Dünya Harbinden sonra sömürgelerin ba- gımsızlıklarını okazanarak yeni bi- rer devlet halinde ortaya çıkmala- rıyla birlikte, eski dünyanın siyasi dengesi değişmeye başladı. e Böylece eski kutuplaşmanın yerini, az geliş- miş ülkelerin de katılmasıyla, yeni bir bölünme aldı. 450 milyonluk nüfu- suyla Hindistan, bu "üçüncü dünya"nın en fazla dikkati çeken ülkesidir Batı ve Doğu bloklarının, sistemlerini satmak i için bu bölgede devamlı bir yarışma halinde olmaları da bölgenin önemini iyice atım aktadığ hrunun hayat hikayesi, bağımsızlığını yeni kazanmış diğer ülkeler- deki e hayat hikayesinden pek farklı değildir. Zengin ve asil bir ailenin çocuğudur. Dini inanışa göre, en muteber sınıf olan Brahmanlar- dandır. 15 yaşına kadar hiç bir okula gönderilmedi. Tahsilini bir Batı memleketinde, İngilterede yaptı. Önce Harraw Kolejinde, sonra da Cam- bridge'de okudu. 1912'de Hindistana döndükten sonra Gandi ile birlikte bağımsızlık mücadelesine atıldı. Bu mücadele kendisi için çok sıkıntılı ol- du. Bir hapishaneden diğerine, 11 yıl zindan hayatı yaşadı. Hapishane ha- yatının, üzerindeki müspet etkilerinden sonraları sık sık bahsetti. "Hatı- ralarım", "Dünya Tarihine Bir Bakış", "Hindistanı Tanıyalım" gibi meş- — eserlerini hapishanede yazdı. 15 Ağustos Veli e b n ilk Db akanı oldu. O gün yaptığı konu uşm . "Seneler , ka- deri ile buluşmak üzere sözleşmiştik, şimdi sözümüzü ye “getirme za- geldi"" diyordu. Bu, onun için bir dönüm noktasıydı — defasında "Hindistanda 450 milyon mesele mem Bizim için her fert bir meseledir" diyen Nehru, 7 milyon işsizi, 8 milyon rahibi a ei ayrı lisan konuşan bu geni kitleyi parlementer bir sistem içinde mektedir. Siyahi programı İşiddetten kaçınmak" şeklinde özkilenebilecek bir kimse için bu, tabii bir yoldur Nehru her gün saat 6.30 da kalkar. Yarım saat yogo yapar. Günde 17 saat çalışır. Temiz ve şık giyinir. Daima yakasında bir çiçek vardır. 1947 den beri altı hafta tatil yapmıştır Churchill bir zamanlar onun için "Çok yakında, Nehru diye bir adam bulunduğunu bile unutacağız. Zaman bize herşeyini unutturup gidecek" demişti. Fakat Nehru Başbakanlıktan çekilmeye karar verdiğini açıkladı- ğı zaman milyonlarca hintli ' “Panditji nereye gideceksin? Bizi yetim mi bırakacaksın?" diye sokaklara döküldü. Nehrunun halkın karşısına her çıkışı ve yaptığı her konuşma fevka- lade büyük tezahüratla karşılanır. Hem de hiç kimse, ingilizce olarak yaptığı konuşmaların bir kelimesini bile anlamadığı hâlde, AKİS/27