YURTTA OLUP BİTENLER ağaca bir "mukaddes mülkiyet hak- kı" anlayışıdır. Halbuki Savrun suyu, köylülerin 15-20 bin dönümlük bir arazide su- lu pamuk ziraati yapmalarını sağla- yabilecektir. Köylüler sularını o çel- tikçilerin ve onlara su satanların e- linden kurtarıp bizzat faydalanmak istemektedirler. Savrun üzerinde köyler, eğer su satılacaksa parasının niçin ağaların kasasına gitmesi ge- rektiğini de, "mukaddes (mülkiyet hakkı" konusundaki fikirleri kl tiyle ve kanıyla yaşayan Kaymakam Mehmet Can ile bazı çevrelerin umu- la kara kadar farklı iki tiptir. Kadirli ve kaymakamı Mü Can, İhtilâlden önce Ka- irliye komşu Bahçe ilçesinde bu- lunuyordu ve ismi hiç kimse tara- fından işltilmemişti. Bir parlak ic- raatı da yoktu. Kadirliye (o geldiğin- de, birden Menderesin tutulduğu ne- viden bir "İmar Hastalığı"na tutul- du. Buna Kadirlide sebep arayanlar, İhtilâlin havası ile genç kaymaka- mın Kadirli yakınındaki Karatepe- de çok başarılı arkeoloji çalışmaları yapan Doç. Halet Çambeli tanıması- nı göstermektedirler. O tarihte Kadirli gerçekten ça- murdan geçilmeyen sokakları, ba- kımsız binaları, ihmal edilmiş, peri- şan haliyle insana hüzün veren bir çirkinlikteydi. Mehmet Can, hiç şüp- hesiz Menderesinkinin eşi bir iyi ni- yetle kolları sıvadı. Derhal istimlâk. lere girişti, yollar açmaya Fakat o da, gene Menderes gibi, -elin- deki bütçeyle bu asil ve mukaddes görevin (o başarılamayacağını (o anla- makta gecikmedi. Bir Vatan Cephe- si değil de o bir Kadirliyi Kalkındır- ma Derneği kurdu ve teberru topla- maya başladı. Kadirli Kadirlililerin değil miydi? O halde bu Görülmemiş İmara bütün Kadirlililer mallarıyla ve canlarıyla katılmak zorundaydı- lar. Her şey Hükümetten nasıl bek- lenebilirdi? Tıpkı Menderes gibi Mehmet Can da bütün ölçüleri kaçırmakta gecik- medi. İstanbullular az zamanda bu e İmarın ne çapta bir be- olduğunu nasıl anlamışlarsa, Ka- diriliei de başlarına nenin geldiğini farketmekte kusur etmediler. Amin yarabbi, sanki Timurlenkin fili ge- AKİS/18 lip Çukurovanın bu ilçesine yerleş mişti. Bütün devlet hizmetleri, Ka- dirliyi Kalkındırma Derneğine kaydı kuydu bulunmayan teberrularla sa- tın alınır hal aldı. Unun çuvalına, çimentonun çuvalına ikişer lira ek- lendi. Her bir sinema biletine 25, Ceyhana giden her bir otobüs bileti- ne 50 kuruşluk pullar yapıştırılma- ya başlandı. Bunlar ne koçanı, ne se- risi, ne numarası olan bir takım eti- ketlerdi. Bütün köylere, okul için angarya kondu. Muhtarlıklar teberru ile sağlanan makamlar haline geldi. Kızılömerli köyü kırk bin lira civa- rında teberruda bulundu. Ancak pa- ra verenler muhtar oldular, diğerle- ri muhtarlıklardan atıldılar. o Meh- met Can, Menderesi hatırlatan şekilde ifrattan ifrata uçmaya baş- Mukadder Öztekin Adanada bir Vali adı. Bütün ruhsatlar yüksek meb- lâğlar karşılığı verilmeye başlandı. zamanda Kaymakam kanunun kendisine tanıdığı ve adalet odaire- sinde vermek Zorunda bulunduğu "men kararları"nı -zilliyeti korumak için idareye 5917 sayılı kanunla ve- rilen yetki- satma yolunu tuttu. Yu- karı Bozkuyu köyünden Benli Halil Sarı, aleyhinde men kararının veril- memesi için Derneğe 15 bin lira te- berru etti. Kadir'i "Görülmemiş İmar İstanbulu"nun bin misli acıklı duru- ma düştü ve feryatlar göğe yüksel- di. Menderes gibi Mehmet Canın da kendine mahsus bir yol inşa usulü vardı. Yollara tahta kutular koydu- rup beton duvar yapar tarzda üstü- ne çimento boca ediyor, bunları ev- lerden alınan hortumlarla anlatıyor ve beton yollar inşa ediyordu! Şim- di, bu yollar harap olma yolunu tut- muşlardır ve Kara Yollarının hesap- larına göre her bir metrekaresini ciddi yol haline getirmek için 100 li- ralık malzemeye ihtiyaç vardır. Ya- ni yüz metre karelik yol 10 bin lira istemektedir. Mehmet Canın 32 bin liraya çıkardığı okulların; bugün 16 bin lirayla inşa edilmesi ise -Tahta- köyde oldugu gibi- ayrı bir garabet- ir. Menderes TI aymakam, tapuları muteber addet Kine mekte de görülmemiş maharet gösterdi. İstimlak bedelini kime öde- mek istemiyorsa onun tapusuna bir kulp buldu. Gittiği zaman Belediye borcu İşletme Bütçesinde 40 bin, Umumi Bütçede 100 bin liraydı. Bir defa, devlet hizmetleri sayıl- maya başlandı mı bir men rk i- çin 15 bin mi, 16 bin mi, 14 bin lira alındığını bir alıp verenler, bir de Allah bilir. Bunun mazur görü- lecek bir tafafı elbette ki o yoktur. Bu, bütün hükümet etme anlayışına uymayan bir davranıştır. O bir ya- na, Mehmet Can topladığı -senetsiz sepetsiz topladığı- parayı bir Kadir- liyi Kalkındırma Derneği gibi "özel teşebbüs"e (o devretmiştir. o Halbuki bunları, mesela Belediyeye yaptırta- bilir, bütçeye bir "Teberrular" koyar, parayı oraya yatırırdı. man hem gelirler, hem giderler kon- trol edilirdi. Ama Kadirli Kaymaka- lar, her halde kendisine Siyasal Bil- giler Fakültesinde (o öğretilen şeyler değildir İşin bik başka ve biraz eğlenceli tarafı, bir Menderes Il olan Kadirli Kaymakamının Menderes I e toz kon durmayanlar tarafından (o yerilmesi, Menderes Il i o şekildeki davranış- larından dolayı yerenler tarafından "Birader, kaymakam, bizde isin başka türlü de yapılabileceğinin pek âlâ delilini vermiştir. Kadirlili eski D.P. liler, İstanbullu D.P. lilerin haricinde, bü- tün Türkiyede Görülmemiş İmarın ne manaya geldiğini gözleriyle gö- ren ve feryat eden tek D.P. ilerdir. Ağaya liye dönen halk, her iki partiden gaları imdadına çağırdı. Bir ba- lâdan kurtulayım derken bir ikinci- sine çatmış, çarşıda pirince giderken evdeki bulgurdan olmuştu. Devir, M.