li C. HK. P. teşkilâtının dertleri biraz azalabilecektir A.P. Tavşana kaç, tazıya tut! P. Cumhuriyet Senatosu Grup Başkanı Ferit Alpiskender (oko- nuşmasını bitirip kürsüyü terketme- ğe hazırlandığı zaman, Senatoda bir ölüm sessizliği hüküm sürüyordu. Alpiskenderin konuşmasını arada sı- rada müdahalelerle kesen senatörler adeta mumya kesilmişlerdi. Sıralar- dan ne bir alkış, ne bir söz, ne de bir kıpırdanma öneri Alpiskender kür- süden indi ak sesleri salonun nr köşesinden duyularak yerine O- p Başkanının kendi Gini da alkışlanmayan konuşma sı, A. P. Grubu adına yapılmıştı. Günlerdir devanı eden 27 Mayıs İh- tilâline karşı yayınla ilgiliydi. Bu ya- yının A. P. tarafından da tasvip gör- mediğini belirtiyordu. Memlekette ka- rışıklık çıkarmak isteyenlerin, A. P. de karşısındaydı. Ancak, yayınlar karşılıklı yapılıyordu. İhtilâlin karşı- sında olan basına cevap o verenlerin neşriyatı da, yabana atılır a © Ya DE U. tasvibine mazhar olan tek şey yok- tu. Başkanlarını dinlemeye mecbur olan Senatörlerin konuşma bitince doğrusu elleri birbirine gitmedi. A. P li müfritler Alpiskenderin konuşma- sını tasvip etmemişlerdi, A. P. li mu- tediller, Alpiskenderin konuşmasını lüzumsuz addetmişlerdi. oSenatodaki diğer siyasi partilerin ve Tabii Se- natörlerin ise konuşmayla ilgilenme- leri için fazlaca bir sebep yoktu. Türkiye Büyük Millet Meclisin- de muhalefeti temsil eden iki parti- den daha fazla sayıya sahip olanında. ki bu hal, olayların tabii sonucudur. Geride bıraktığımız hafta içinde, or- taya çıkan olayların havasına ve tan- siyonuna kendisim bir türlü adapte e- demiyen A. P. yöneticileri bu konuda ciddi toplantı bir tarafa, Meclis ko- ridorlarında bile yanyana gelmek im- kânını bulamadılar. Olayları herbiri kendi objektifinden mütalea etti. A. P. nin meşhur bildirisi de bu şekilde görse hararetle: O gün Meclis koridorunda, Er- tuğrul Akça hangi basın mensubuna göre hararetle: "— Bir tebliğimiz var, alın" di- ye fetva veriyor, aceleci adımlarla, bir koridordan diğerine (o geçiyordu. A. P. Genel İdare Kurulu adına ya- sılan tebliğ son derece gariptir. Şaş- kın A. P. yöneticilerinin kendi ida- re ettikleri yayın karşısında ( bizzat AKİS, 24 EYLÜL 1962 Unutulmayacak bir politikacı İsmail R. Aksal ire gelip geçecek, çok politikacılar görülecek, ama biradam, İs- mail Rüştü Aksal unutulmayacak. C.H. P. nin son Genel Sekreteri sağlığının müsaade etmemesi dolayısıyla siyaset hayatından simdi çekilmek zorunda bulamıyor. Dostu ve hasmı, bu memleketin iyiliğini düşünen herkesin ortak dileği oAksalın Türk, politikasından gaybubeti- nin temelli olmaması, kısa sürmesidir. Vatan, Aksal tipi politikacıların elinde selamet yolunu terketmeyecektir. Hiç kimse, İsmail Rüştü Aksalın siyaset hayatımıza bir yeni hava, bir yeni ruh, bir yenişe kil getirdiğini inkâr edemez. Türk politikası, Cumhuriyetten bu yana, savaş meydanından başlarında zafer çelenk- leriyle gelmiş iki "üstün adam'"ın birinci derecede tesiri altında kal- mıştır. Ama "üstün adam"lar ancak bir takım tarihi şartların neticesi olduğuna ve tarihi şartlar, tabiatları icabı her gün gerçekleşmediğine göre "herkes gibi adam"ların millet kaderini ele almaları mukadder- dir. Sâdece Demokrasidir ki bu yem idarecileri bulup çıkarır. im Demokrasimiz, sıranın üstüne çıkan bir çok sıradan adamı muhalefette veya iktidarda kudret mevkiine getirmiştir. Bunların pek çoğunun talihsizliği, kütleleri kendi seviyelerine yükseltecek yerde küt- lelerin seviyesine, hatta onların içinde de en seviyesizinin seviyesine inmeyi akıllılık sanmış olmalarıdır. Adına "Menderes Ekolü" denile- bilecek o tarzın bir takım kimselere geçici başarılar kazandırması, De- mokrasi devrinin politikacıları arasındaki, yarışı o istikamete itmiştir. Şöyle bir etrafa bakıldığında o ekolün mensuplarını C. H. P. dede, C defa olarak İsmail Rüştü Aksaldır ki gerçek değerlerin suni ve sahte şöhretlerin karşısına dikildiklerinde galip (o gelebileceklerim, politikada galip gelebilmek için entrikacı olmanın şart bulunmadığını parlak bir şekilde ispat etmiştir. İhtilâlin öncesinde, İhtilâlin içinde ve intikal devrinin başında partinin 2. Adamı olarak bir Aksala sahip bulunmu olmak C. H. P. nin en büyük mazhariyetlerinden birini teşkil etmiştir. Yarın, bir takım gerçekler daha iyi anlaşıldığında, hâdiselerin aldığı seyirde İsmail Rüştü Aksalın rolü açık şekilde ortaya çıkacak ve Ona karşı milletçe duyulan takdir hislerine minnet duyguları da eklene- cektir. Tabiatının ve bünyesinin verdiği bütün handikaplara rağmen nin unutulmaz "Büyük Genel Sekreter"lerinden biri yapmış- n misali partilerin lider tabakasındaki genç aydınlar tarafın- lek nu dan gereği gibi takdir olunsa ve yolunda gidenler çok olsa.. Memleke- tin mutluluğu artık her şeyden çok buna bağlıdır.