İnkılâp Gereği düşünülenler.. e dolu salonun bir köşesinde ayakta yer ——. Ki adam da) er ve uzu başında oturan lâcivert e imani ral mavi gözlü, lâcivert elbisesine rağmen asker OMUZU her halinden belli o adama *“— Bir sual sor ir miyim efen- dim ?” dear Adam önündeki kalın dosyadan başını kaldırdı ve gence gülerek bak- tı. Bir kaç saniyelik Bereli son- ra e e konuş — Cezali yi ai için bir mahâl düşünülüyor mu Lâcivert elbiseli adamın gözleri- nin mavisi biraz daha ışıldadı, alnın- eğerek ağır ağır salladı ve cevap ver- di: “ww Onu da plânlıyoruz efendim.” Hâdise, geçen haftanın sonlarında bir gün Milli Birlik Hnihöninin ça- lıştığı eski Meclis binasında cereyan ediyordı. Komite Genel Sekreteri Or- han Erkanlı Yassıadada cereyan ede- mek üzere bir basın toplantısı tertip- lemişti. Hava gene sıcaktı. Odanın içi b: petrol renginde an bir dosya tu- tuyordu. Buna dosyadan ziyade ki- tap demek doğru olurdu. Matbu idi ve Adada yapılacak yargılamanın en ufak teferruatına kadar plânım ihti- va ediyordu. Basın toplantısı doğrusu istenirse k çok alâka görmüştü. Öyle ki ga- ie yg yanı sıra birçok meraklı ndaş ta salonda yer almış, vi. Hadi dinliyordu. Bu merakli tandaşların nasıl .e niçin geldikleri gerçi anlaşılamadı ama, enteresan taraf sâbıklar hakkında söylenen her kelimeyi başlarıyla, gövdeleriyle, da- ha doğrusu bütün mevcudiyetleriyle tasdik edişleriydi. Eğiliyorlar, kalkı- yorlar, baş sallıyorlar, dudak bükü- yorlar. “Allah Allah” der gibi kaşla- rını yukarı kaldırıyorlardı. Hele içle- rinden bir tanesi v gazeteciler basın konferansını bıra- kıp onu tAkip edeceklerdi. Papyon kravatını kolalı yakasının Üzerine itinayla yerleştirmiş olan, saçları ha- fif dökülmüş bu zâtın adı Dr. Cazip Sümerdi. Basın mensupları kendliain! pek iyi tanıyorlardı. Bir zaman G.H. P. müfettişliği yapan ünlü Doktor. İnkılâbı tekaddüm eden günlerde “nuvlu istikbâl''in cazibesine kapıl- AKİS, 7 EYLÜL 1460 NK, a bl yili sâdece üzülürler, sâdece esef duyarlar. Talihsiz Bir Beyanat 'Pürkiyenin yeni idarecilerinden, il en Ziyade konuşulan sima nın Albay Alpaslan Türkeş olduğu muhakkaktır. Albay Türkeş hakkında söylenilen her sözün bir iy! not İfadesi a GRE dadır, Nitekim Mili Birlik Müsteşarlığı gibi bir vazife taşıyan bu üyesi zanıun zaman bazı açık- lamalar yapmak zorunda okalınakta veya kendisine atfen yazılan bir takım. sözleri tavzih lüzumunu hissetmektedir. Daha ihtilâlin ilk gün- lerinden itibaren bu böyle sürüp gitmekte, Türkeş adı etrafında yara- tılan hava kulis faaliyetine meraklı kimseleri kudretli Alhaya «nkul- maya, onu sarmaya sevketmektedir. bundan bir kaç hafta önce, Albay Türkeşin bütün bu gürül- erdir memnun bulunmadığını belirtirken hâdiseye bir de teşhis koy- mecmuanın kanaatine göre Albay Türkeşin, üzerinde pek çok 1Af edilen bir sima olması üç esaslı sebepten ileri gelmektedir: Şah- sen Üstlin vasıflara sahip olması, Başbakanlık müsteşarlığı gibi bir ki- lit noktasında Ahmet Salih Korurunkine denk bir kudret sahibi ola- rak bulunması ve bir takım talihsiz beyanatlar vermesi. Bunun son ve mânalı bir misali Albay Türkeşin geçenlerde bir İzniir gazetesine ver- diği beyanattı Kudretli ai > Birlik İdaresinin mâruz oulunduğu tazyik- lere son derece isabe teşhis koymuş, bunu mükemmel ifade etmiş- tir. Türkeş şöyle m “Bazı teşekküller henten biran önce Seçim yaptırıp seçim neticesine göre idareyi kendilerine bırakıp gitmemizi istiyorlar”. Bu, sürat İle benii birbirine karıştıran bazı Halkçılara yapılmış haklı bir serzeniştir. Türkeş e etmiştir: “Diğer bâzı te- küll Wwe, rakipleri bulunan tesekküller yi tanzzuv edip teşkilâtlarını tamamlayıncaya kadar ME gecikm masını istyor”, Bu, bâzı profesyonel C.H.P. mein oyunları- nın Milli Birlik Konütesi çevrelerince pek âlâ bilindiğinin delilidir ve endise dağıtıcı bir açıklamadır. Fakat, bakınız kudretli Albay bu ka- dar aklı başında sözleri nasıl bağlıyor: “Fakat bunun dışında bu yur- dun öyle iktidara gelecek hiç bir parti banana radikal bir şekilde ele alınmasına imkân olmayan dâvalarının ancak ve ancak inkılâp ida- resi tarafından halledilebileceği kimsenin hatırına ere "0 Albay ki beyanatının bir başka yerinde, gene «on derece basiretli şekilde “Güdümlü Demokrasi olmaz. Onun adı diktatörlüktür” diyor. Hai a mm Gürsele son basın Mai bir sual soruk nuştur. Suaide bâzı çevrelerde cemiyetiımizin ralarını .desmokratik bir sistem iin halledilebilecek olgunluğu ima nsllığil bu bakım- da, vermiş ve bunun Milli Birlik Komitesinin fikrini oaksettirdiğini de ifade etmiştir: “Böyle düşünenler Türk milletine bühtanda bulunmak- tadırlar.” Albay Türkeşin hu sınıfa dahil olduğu hiç kimsenin hatırına gel- mez. İzmir gazetesine verilen heyanatın diğer kısımları dahi Türk 2 letine olan güvenin işaretleriyle doludur. O halde, ihtiyatsız sözler fetmenin mânası ne?” Zira bu «özler Albay Türkeş gibi bir kadi kimsenin ağzından çıktı mı, bambaska mâuwalar almakta, dört bir ta- rafa meharetle çekilmektedir. Ciddi ve memleketsever hir partinin halledemeyeceği dâvalar ancak Demokrasiye lâyık olmayan cemiyetler- de mevcuttur. 27 Mayıs hareketi Türk cemiyetin! öyle bir cemiyet sa nan ve meselâ kalkınmanın demokratik yoldan olamayacağı mucip «e. bebiyle bu rejimi yok etmeye kalkışan bir ziimrenin suratına inen şa mar değil inidir? Ama o samarı indiren ellerden hirinin sahibi olan Al- rkeş böyle konuştu mu Demokraalye inanan büfiln çevrelerde ona şüpheyle bakan gözler çoğalır, “Vay, bunlar da mı gidici olmak &s- temiyorlar” endişesi yüreklerde tohumlanır. Kader Albay Türkesi ve arkadaşlarını polifikanın tâ içine getirip bırakmantı,. Bı veni durumun icaplarını utlaka yapmak zorunda dırlar, Icaplardun bir: talihsiz beyanlarda bulunmanıaktır. Üstün va sıfları halz yy samimiyetle takdir edenler ve ondan istikbülde ha- 7 kikaten çok sey bekleyenler eğer Türkes kendisini bu neviden ihtiyat 15