defa daha kırdığı pot yüzünden Dr. Namık Gedikin yerini bir arkadaşına devretmek Üzere bulundufğu mer- kKezindeydi. Hakikaten, Aaksllik, Dr. Gedik kime “suikastcı, ihtilâlci” di- ye hücum etse o kimseler Adaletten adeta otomauk şekılde beraat kararı alıyorlard dik 6/7 Eylül hâ- diselerinde —bu iki rakam bile İçişleri Bakanını sinirlendirmeye yetiyordu-, Gaziant vakasında, İstanbuldaki seçim gecesi karışıklıklarında, Zilede, an lede, Uşakta Ük r başka memlekette Içışlerl Bakanı böyle hallerde bir değil, bin defa istifa ederdi. Ama, istifa mües- sesesine bizde rağbetin fazla bulun- madığını hervkeg biliyordu. Nltekim dik değil, Dr. Sarolun son Trakya seyahatinde Başbakana Te- fakat etmesinden dolayı muhtemel ımrdüler Bunda, elbette ki haklıydı- ar. Zira, vazifeden ayrılmalar, ekse- nya, böyle sebeplerden doğuyordu. Mamafih pazartesi akşa yemek- oktorun bir arada bulımmaja— Yı gazetecilerin tahminlerinde pek isa- bet bulunmadığına delil addedildi. Programsız hareket... l) ark Otelin önünde biten 'Trak- ya seyahati geçen haftanın ba- şında salı günü akşamı başladı. Saat 16 sıralarında 0073 numaralı Cadillac tı. Bu defaki yolculuk, sessiz, alayiş- siz ve Namık Gediksiz geçecekti. rakya sevahatının İlk merhale- Si Alpulluydu. Gece, Atatürk pılan*ve C. H. P. devrinde kullaml- mayan 1950 den sonm ise Alpulluyu anet eden muteber zevatın ikame- Une tahsis cdilen köşkte geçirildi. Ak- şam yemeğinde fevkalâde zengin me- şbakan fazla bir şey yemedi. -Yiyeceklerin büyük bir kıs- mı İstanbuldan getirilmiştir. Meyva salatası ve viskiyle iktifa eden Men- demsln yüzünde asabi bir ifade mev- Uğurlu Paçalür... Y' ol yorgunluğu, 1950 den sonra yeniden tefriş edilen köşkün ra- hat odalarında geçiştirildikten sonr:ı Edirmeye müteveccihen yola kıl- dı. Başbakan Menderesi ve d.ge safirleri taşıyan otomobil kamesi saat 10 sıralarında şehrin varoşların- Gda gözüktüğünde, kahleyi gözetleyen BÖZCÜ, kurba.nl:xnn kesilmesi için işa- retini vermişti. Kurban, kurban Üstü- ne kesiliyor ve arabadan inerek yü- rümeğe başlayan Menderesin yüzün- deki asabi ifade yavaş yavaş kaybo- uni, tiği bu lekelerl seyahatının sonuna kadar paçalarında taşıyacak ve sil- “AKİS, £ ARALIK 1959 k mal olan ve bütln ” V arsın bazaı kimseler, hatâlı sandı. Muhiddin Toközden aldığımız aç OTUZ : nesi için: *,.. Devam ederseniz bina şahsi hayalinizin bir mahsulü olabilir. Bir Açıklama susları “savcısız” bildirmektedir. Muhiddin. Toköz bunlardan Derginizin 18 Kasım 1959 tarih ve 277 sayılı nüshmııııda Türk Kan- ser ÂAraştırma ve Sauış kurumuna dair b zda söylediğim not edilmekte ise de bu söz mezkür Kur duğzum 30.7.1959 tarihli raporumla alâkası olmaması dolayısiyle, anc Keyfiyetin Ük çıkacak nüshanızda ayaen tavzihini rica ederim. kları yazılana karşı -hattâ doğru | tasıyla sütundara sazifelerini kendilikle- bazılızı du...cnnıck isfedikleri hur Viridir. aklamayı, aşağıla, aynen neşredi- ? yazını kolaylıkla cokcr.." runca tı—vd] tmiş ol- ser Hıstahw— İ Sayrgılarımla | mek isteyenlere mani olacaktı. Edirnede günlerden beri hazırlık yapıldığı belli idi. Okullar tatil edil- miş, '.a.lcbeler yollara sıralanmı öğle üzeri, 40 bin liraya malzemesi İstan- buldan getirtilen yemekte de devam l milyon 200 bin liraya inşa ettlrılen Turistik otelin açılışı münase Vt_arucn bu yemeği müteakip Edlrn'e- nin imarına veçildi. Basına uzanan el... aya taranmış gözlüklü, enderese uzatarak n beyfendi.. Olacak iş mi bu” dedi ve yanında bulunan pehli- van yapılı arkadasına döncrek sözle- rini etmesini bekler gibi bak- tı. Filozof yapılı saçları arkaya doğ- ru taranmış adamın adı Burhan Bel- ge 1d1 Zafer gazetesinin başyazarı, nın umum Müdürü Fürüzan Teldlln de kendi fikrinde olduğunu Menderese göstermek istiyordu. Deh- gşetengiz başyazarın fikri ise basının gene aleyhlerine kampanyaya girişti- &l merkezindeydi. sâdece manşetlerini okumakla iktifa ettiği gazetelerin o günkü nüshala- rında D. P. hakkında pek de iyi olma- yan ibareler mevcuttu. Ne var ki ak- h selim gahibi ve sabırlı okuyucular manşetler Aaltında yer alan haberin tamamını okuvunca vaziyetin hiç te Burhan Belgenin anladığı şekilde olmadığını kolayca farkedebilirlerdi. Burhan Belgenin alelacele Ba.ş- bakana yeuştiı—digî bu haber az d. Menderesi takiple vazifeli gazetecı- lerin seyahatlarını yarıda bıraktıra- caktı. Öteden beri “Muhalefet devri hariç- basınla arası iyi olmayan Menderes derhal D. P. basın komitesi Üyesi Recep Bilgineri çağırdı ve gaâ- zetecileri geri göndermesini söyledi. Eski bir basın mensubu olan B:lg&nâr ne yapacağını şaşırmışt. Gazetecile- re durumu nasıl anlatacaklı. Ayrıca bir geve evvel verilen haberleri bili- yor ve üiç te anlatıldığı gibi olmadı— ğını düşünüyordu. Ellerini oğuştura- rak beyfendinin yanından ayrıldı ve Öbeden beri pek fazla dost olduğu Ke- ygün3 vaziyeti anlattı. Aygün, bu sırada kendisine getirilen Istanbııl gazectelerine göz gezdiriyordu. Cum- huriyet gazetesinin manşetindeki ha- beri de ıki defa okumnştu Vaziyet hiç de Burhan Belge düosunun anladıgı şekllde değ'lıçu ı# l i ensuı- od EE olarak mı.klednmlşu He am ıl- niri geçmemiş Baş gitti ve durumu !za.h u edeki yazıdan pasajlar okudu. m 8e : 4 “Beyfendi.. Para versek bu dere- ce reklâmımızı yaptıra.mayız" dıedL rikasını gezerken şarap bardağını sın mensupları şerelıne ka.ldıracıh: kendi eliyle gazetecilere ikramda bu- lunacaktı. Vaad.. Vaad.. Vazd... M erderesin Trakya — seyahatı bir vaadler dizisi ols.rak devam edi- yordu. Her gidilen yerde şehrin ihti- yaçlarına göre, yeni yeni fabrlkalağ' tesisler vnadediliyondu Bu sanki yeni cal ya.man nurlu istikbal kucaklıyacak- tı. Vaadler Aarasında bir tanesinden kaçınılıyordur İl yapma vaadi... M adar yumuşak ko- nuşursa konuşsun. ne kadar vaadde bulunursa bulunsun halkı sağ duyu- sunun, gbtürduğu mecradan çevire- miyecektir.