di — yılın günahı Memı Toker, Nikat Erimi S1 küçük düşür- düğü sddiasıyla muhakeme edil- miş ve neticede bir yıl hapse mahktim olmuştu. Ankara top- lu basın Mmahkemesinin açık bir duruşma sonunda açıkça tefhim ettiği lâm —Başyacarı- miz Metin Tokerin suçunun ne olduğunu ortaya koymaktadır. Metin Toker — hakkında Toplu — Basın ahkemesinin verdiği ve Temiyizin tasdik et- tiği ilâman hüküm kısmı aynen yaarmrmı HAPDARİ “Maznun Metin Tokerin “Kıb- “Nihad Erimin Ankaradan İst bula gelmesiyle fualiyet — rexme! P. P. İktidarı- tıkla yazıda.. “Aynı isim » BüÜ- tanlarda sık sık geçmişti. -Nihad Erim ismi Zafer sütonlarında- Ama Anayasa Mülehassısı profesör var- dı, onların hiç birini fikrinin u vasında vazifo ve hbay$iyetsiz, şerefsiz bir hareket- miş gibi tavsif ederek haysiyet, te- ref ve itibarının kırıldığı yarzının açık münderecatı ile sabit bulun- tadır.” deki koridora- günün İlk ışıklarının ru okuyor, fırsat bul- voleybol oynuyor, ping - pong- da rakiplerini yeniyor, satrançta ise a fazla yeniliyordu. İç ve dış hâ- okuyor, öğleden sonraları İstanb gazetelerine bakıyor, akgam da son A4KİB, 9 ARALIK 1058 S &U” İnönü, Özden ve Gulsun Tokerle Son ziyaret!. gelen New York Times 1le Le Monde'u teferruata kadar tetkik edi- yordu Geceler, kitap okumak İçindi. Üç yüz altmışbeş gece Stuart Mill'in sıkıcı eserlerinden Peter Cheyney'in e Üüç ton vıskl içen kahramanla- rına, peı( çok Hiltonun 1 numaralı rım;:a.ımm sâkinine misa- fir oldular. Aynı günler zarfında Bey- han Cenkçi ile Ülkü Arman resim ya- pıyor, Fatin Fuat satrançın incelik- lerine vukuf peydah etmeye çalışıyor, Şinasi Nahit Berker espriler savu- ruyor, Metin Tokerle ancak bir ay yatan Nihat Subaşı eşine mektup ya- Zıyor, gelip geçen “turiat”ler ise -ce- bir aydan aşağı gazetecilere An- kara Hiltonda verilen isim- başlarına gelenin ne olduğunu anlamaya çalı- şıyorlardı. Metin Toker her am iki saat yürüyüşünü de ihmal etme- di. Bir saat, hem de yıldırım hızıyla Metin Toker kızı Gülsün Tokerile drtie ayrılık yok.. A sabahları yürtyor, bir t de aynı hızla akşam Üzerleri “volta atıyor”- du. Çıkaca; füzesi olarak aya girecekti” diye takıldı. Son hazı rlıklar başgardlyandan. bari iki defa -çarşanıba n uyandgfıılıp getirilmesi de iraz zaman geçmesini sağladı. Usta, evinin önünde nâra vinçten fazlaydı. Her t.ahll ede oldu- L yede oldu: Saat yediydi ki Metin Toker, ba- sın rejinminin iki çilekeşini, iki iyi ar- kadaşını, rman v eyhan Cenkçiyi ve diğer koğuş arkadaşla- rınt kaderleriyle başbaşa bırakarak ara Hiltonun rutubetli duvarla- rını, inşaallah bir daha dönmemek Üzere geride bıraktı. “Babacığım gitme” E vi, Metin Tokeri bekliyordu. O sabah, bir yıldan beri ilk defı olarak küçük Gülsün Tokeri babas uyandırdı. Gülsün. habasının “işi ol— duğu işfı” evden uzakta bulunduğunu biliyor, hapishaneye ziyarete gımgin- de “Babacığım. işin daha bitmi nc zaman cksm’ Bana, gellrken bisiklet getir” diyordu. Pazartesi sa- ahı, o her zaman kalın xapılar ara- sından geçip te gördüğü 18& Bi adamı baş ucunda bulunca evvelâ şa- şırdı. Sonra, çığlık ari sarıldı. ıda, babasının “elleri Jâmbalı” arkadaşları kendisini bekli- yordu. Küçük Gülsün yıkandı, giydi- rildi, bir bebek kadar zarif şekilde or- tahğa çıktı. F anı bi gülmeye çalışarak sökün etti. Yan- daki evde oturan İnönü, bir gece evvelki Parti Meclisinin yorgun- luğundan henüz tamamile kurtulma- çocukları- aile rarçılar ilerde tauı bir hatım olacak manzara; et Metin Tokere, derhal Gülsün el koydu Babasının yanından bir tek ıyor, onunla oynaşıyor, yapıyor, De dir hbazmı'. .4