ee a keldifh için onu kimseye bır oTdu. Günlük sabah gezintisi- ae çıkı.rken edla sıkı tembib etmeyi anutmadı — Bobıcıgım ben gelinceyo ka- Gar sakın bir yere xıunı Gidinve ça- 'buk selmiyorsun AKİS başwua.n küçük kızına te- Minat üstüne teminat verdi. Zâten, ortaya, bir de bxıiklet çıkınca "bisik- lot getlre baba” barı büsbütün Ş Zlı aretçi akını a.zartesl sabahı Ayten sokaktaki bir bayra dı. Kapının Zili. s.kşama ka dar hsılasız çalındı. Metin Tokerin bütün dostları, arka- Ü, Aksal ve öteki politikacı ahbaplar takip etti. Postacı mütemadiyen mMektup ve telgraf durmaksızın — işliyordu. Yurdun pek k tarafından pek çok kimse, 'To- kerlere iyi dıleklenni bildirdiler, on- harın dertleriyl 1l dertlenmişlerse, Oonların sevinciyle de aynı şekilde se- vwindiklerini söylediler. Hele “ben bir Yatandaşım” diyerek h: aten mü- tehassis cl sözler sarfedenler İçle- rindekini en güzel şekilde belirttiler. Öğle yemeğine Tokerler, İnönü- lere dâvetliydiler. Bir cidât başına oturmak, eline çatal ve bıçıkx rak yemek yemek, doğru dürüst bardaklardan su içmek.. Bunlar. Mir- tin Tokerin bir yıldan beri unuttuf'1 işlerdi. Bele bıcağı tutarken, ilk an- lar bır şaşkınlık hissetmekten kent 1 âiaınacı. Allahtan ki bu Demok- e u AK başyazarı fikirleriyle değil, vücuduy- Je bu kaabiliyetini İspat etmiş bulu- guyordu. Basınla hasbıhal ir yıldanberi ilk defa olarak Me- tin Toker, gazeteci arkadaşla- resmen- tahliyesinden bir gün en haftanın or- yakından alâkadar istemişti. Metin Toker, bundan haki- katen mütehassis oldu. küçük çeke- wnemezliklerini basit hiddetlerini ört- meyi bilemiyecek kadar komplekse #duçar kimselerin de basında bulun- iduğundan haberdardı. Yalman elbet- te ki biltün bunların çok uıtlmde ola- caktı. Fakat AKİS YAZI şerinin minik deliğinden lhtisas llne imkân bulunmadığını bndlğîndı-n Yalmana ve saygılarını y 16 * de bulunsa hürriyetinde! Cenap lnî.ar çile arka e Tü: dır. Kahrar olnuk nın.n)ık' Amha hapishanelerin uı,runda v lsldlerind arasına lasınlar. DUm da bütün kaşkarikoları mubah tünde tu! ları doğrudur. binyüz kırk gündür. «&cil derler. Ya; cak İŞş, ıığrundn Kahraman! U Kh0 Arcımam açlık gi ermiş bulunuyo: znevinden çıktı. Şlıııdlf Ş!mdl her şey seki bhalime dö hafza- iar gsaklil buluıılııldlrı alayana yonlılın tark mi oduıoeklet? Eğer böy- de oluusü, exnekk oı.:knen ıı tan başka yapılacak Şşey yoktar. Demek, C mn acısını tekrar İç alutacak, Beyban Ceukçi ik lıkkeıı ıynldııı genç eşinin hasretini gene sayfa Ruşfa mekmplarla dlndirmeye çal i mahrum edilmiş olmanın te runiyetlerine katlanmaya mocbur kalacak, bizim uzuk diyarların hapishanelerinde geceler daşlarına katıldığını.l.ı “hapl—llk"ln ne olduğuna rkliyenin dört bir tarafında, sırf kalom dan dul.nı eıaxa Jâyık bulunmuş yalnızlığın içinde gecelerin bitmesini bekliyecvekler! Buna gönüller razı olmnamalıdır. 'Bunlu.r. Muhalefetin kahramatnlık psikozuna kapılmış kurbanlar- için hapse giriyorlar” demek kolaydır. Kahra- taş duvarları arasını dolduran gazeteciler Arasında bir kişi var nodır ki. dünyanın bütün madaly rı mükabilin- de bir ha(ta_ ama bir tek hafta o İşkenceyi çekmeye razı olsun.. Bırakı- , Döyle komıı.an küçük beylerhı acaba hangisi, kahramanlık Gönül l.ıtl)or ki bunla ı'. ”knhl'ı.mın r kaçay sıl.ıştınlsınl r ve neden çok “aşağılık his” bnlun:ıblllr Ama bunların en adisi, hiç şüphe etmomek lâzımdır, hapishanedeki adamı kıskanmaktır. Hele insan, kendisi, hapb.hanı—nln h'sından kurtulmak için akla gelen Evot kahraman! llurrhetloriııien bir şoref beıatı giİbi taşıdıkları ve cemiyetin cuşkunluk hallerinde el Üs- ta hayranı adetıı Canın ve Lefterin, yahut Metinin takdirkârı, ha,; reresine nerecdeyse erişecek kadar boldur. Ama blı- sene Üçyüz altmış- bey gündür. yirmliki ay altıyüz altmış gündür oîuıs kiz a_v tam haftanın zuruım Jerinin azabını seneler ve seneler sineye çekecek adama Bir günün, bir pılacak i1ş, ıstırap çeken adamın derdini azap çekllen cemiyefin, alâka kanadını bir an dahi ma; durların üıerlrıdon eksik etmemesidir. Yapılacak iş, alevi daltma pınl ırıl tııt tırap nlhnyez bulancaya kaüâdar... r. Metin Toker de ce- Fatin Fuat, bir hastahınede edilmez ma' Ademhan ile lhlıılıı e geceler yatacaklar, yarın ullandıkların- tümen tilmen zaıeted sarıldıkları ı göze alacaklardır. yellştlren makine”ntn çarkları bahsettiklerini bir güzel an- edllenlerin, mahkümi yetlerini bunların bir kısmının takdirkânm, yranı de- ahraımm değu. paylaşmaktır. Yapıh—- makla berâaber özür diledi, eğer arzu ederlerse evde röportaj yapmalarını tavsiye etti. Pazar günü Metin Toker Vatanın sebatkâr muhabirini, elinde bir kalem ve kâğıt, gene görüş yerinde buldu. Genç arkadaşı : “— Evvelâ ihtisaslarınızı söyle- yin, sonra ben bir sual soracağım” de- şyazarı bu gazeteciliğe güldü. Haurında hiç bir şey yoktu. Belki de o yüzden, söyledikleri bu derece içten ve sâde oldu. “—- Bir yıl müddetle, her akşam yatarken Allahıma beni buradan bir m olarak çıkarmaması için dua etttm vet gören insanların bütün ha: yau nca yüreklerinin ezik kaldıklarım bmrım Allah duamı kabul etti. Şu anda içimde, her hangi inin ya da hıncın Zzerresini duymuyorum. anaat- lerimde de en ufak bir değişı.klik ol- madı” dedi. Sonra, biraz dalgın, ilâve etti : “— Çıkar çıkmaz AKİS'in başıt- ye ve işime bıraktığım yerden. n.nkı hic bir şey olrmmamışcasına devam ceğim.” Va- tanın genç muhabiri Mumra Ekmek- çi kalemini cebine koydu “Taeamarnı ağabey” dedi “Ben sual sormaktarı merhametten baska bir şey değildi İşte, bir yıl, taşıdığı bütün azaplara rağmen akıp gitmişti. Geride kalan, korkup dize gelmenin hicabını, şükür- ler olsun tadmamış, başı dik bir &- dan ibaretti. Arkadaşlan Moün Tokerin şakakları beyazları yadırg-amadı.lır değ'n. A.ma saçların rengini değiştiren hapishane, inançları değiştirmek kudretine he- nüz mülik değildi. Bu hafta, bll gazeteler -pek az lstiznaııyıa— Metin Tokerden bah- mükemmel diyı onun SBcvinc. bir meılek tesanüdüyle katılıyorlar- dı. Ama M Toke hür: tinın delili oluxdu ıl'bukı smmıı.!.l bekle- Yen asıl düva, Basmuı vÜcüt hâl- €e kendi dertlerinin. kendi “etiyet üzerine eğ'ii- ceken mensupları" ma yÖ). AKİR, 8 ARALIR 1863 üküleltee aa