YURTTA OLUP BİTENLER bette ki buna son verirdi. Bu izahat an seçimler meselesine geçildi. Beureıı kanaat P arti Mecludnde en çok konuıu mevzu kol bileceği gibi seçlmler mevzuu oldu. O kadar ki, Cumartesi akşamı, sabah saat dokuzda başladıkları toplı.ntıyı akşam saat dokuza çeyrek kala bi- tirebilen ve hep nel Sek- reter Aksalın evinde verdiği yemeğe &iden Parti Meclisi Üyeleri yemekte bile aynı mevzuu konuştular. Aksalın evinde verdiği yemek eç saatlere devam etti. İki Bünlük sıkı çalışmanın yorgunluğu o akşam mebusevlerindeki Son derece Bgüzel döşenmiş evde neşe içinde ye- nen yemekle gideril bahı —topla.nünın Dçüncü Ü- oturumun sabah ce ek- Beriyeti bulmak hayli zor oldu. An- cak saat 11 e doğrudur ki toplantı açıldı. Öğle yemeği için verilen kısa bir a sonra da akşam 20.15 e kadar müzakereler devam etti. azar günü öğleden sonra Parti Meclisinde beliren kanaat şu idi: İk- tidar Partisi her geçen günün aleyhi- ne işlediğini gördüğünden seçimlere gitmenin hazırlık ve telâşı içindedir. Bütün emareler bunu göstermektedir. 1960 yılı lçlnde muhtemelen de ba- harda ayımı takip günlerde umuml ıeçimler yapılacak- tır. C. H. P. bu seçimlerin yapılaca- ve seçim leri muha azanmalıdır. Vclevkı İktidar partisi seçimleri vapmak is- temese bile, bir an önce bu seçimleri yapmaya zorlanmalıdır. Şartlar C. H. P. nin lehinedir ve millet çoğun- luğu da C. P. yi iş başına getir- meğe kararlı gürunmektedi Parti Meclisinin pazar günkü son toplantısında beliren kanaat bu İdi. Bu prensip nok rimde muta- ata v ıktan sonra toplantı bu haftanın baş 1 Ü sa- at 16 da yeniden toplanılmak üzere tatil edildi. Pazartesi Tİ, Üç günlük parti meclisi toplan- tılarında beliren fikirler bir tebliğ ha— Hinde kaleme alınacak ve geçtikten sonra umumi ıçık- lanacaktı., Gazeteciler Sabrın Sonu (Kapaktaki gazeteci) u haftanın başında pazarteri günü, tam yedisinde, Ankara cezaevmın önünde, gözleri bir kapıya çevrik bekleyen kalabalık grup, bir orta boylu, lâcivert paltosu bakınan genç ada- mı hayret nidalarivle karşıladılar. Ce- zaevi idaresi, bir yıldan beri misafir ettiği Metin Tokeri salıvermeayi daha Üstelik, zaman olarak da, havanın henüz ağardığı #eçmişti. Ama Allahtan bu, AKİS başyazarı- eğildi ve Metin To- ker de, ailesi de, arkadaşlan da An- kara savcılığının sürpriz kadar sevdiğini biliyorlardı. Nitekim o sabah, daha beşbuçuk- ta, cezaevi önündeki avluya gelinme- ye başlanmıştı. Başkentin yaman foto muhabirleri her zamanki gibi birin- ciydiler. Biraz gonra, kesilecek kur- banla, Metin Tokerin yakınları gö- ründüler. Kurban, Mübin Toker için bütün meselelerin en niühimiydi. Zira, Metin Tokerin geçen defaki tahliyesi sırasında bu İ: mal olunmuş bu- lunmasını Mübin Toker ağabeysinin Hiltondaki ikinci ikametinin başlıca sebebi Ssayıyordu. Beşbuçukla yedi arasında avlu hayli dolmuştu. Özden Toker, Jale Aksal -İsmail Rüştü Ak- Ta herkes yatağına çekilmişti. Arka- dayları tarafından "“BŞiışman Tilki”" diye çağırmlan gevi mi sevimli im, etrafı kırıp geçirmişti, Şar- skeçler tertiplemişti. Neşe içinde baş- layan akşam, her zamanki gibi, hü- zünlü bir şekilde nihayete ermişti. Evet, Metin Toker cezasını tamamla- yarak çıkıyordu, fakat — içerdekiler, çoğu daha ne kadar zaman yatacak- larından habersiz, çilelerini doldur- mnıakta devam edeceklerdi. Pis bir ko- , içinde farelerin cirit attığı, fü- tursuzca etele paraladığı ye- mek dolapları, tüten bir soba, tahta ranzalar, bazı hışımlı gardiyanlar, betonla.n dökülmüş bir koridor ve soğuk, soğuk.. İşte, Ankara Hllton sAkinlcrlnln kadert buyd başyazarı çoluk ve çocu- ğundan, ailesinden, işinden, sevdikle- d Metin Toker Özden Toker ile Koca bir yılın hasreti... salın eşi- İle birlikte bir yıldan beri ayrı bulunduğu kocasını beklemeye koyuldu. Bu sırada Metin Toker, içer- de, oyala.nmaya gayret ediyordu. Zira ona da, cezaevinin , başgar- diyam ıaba.hm altısında geldi ve der- a.cağ-ını bildirdi. Genç gaze- clnin güru.l ü1 şekilde karşılanma- sını istemeyen savcılık böyle bir ted- birı ustalıkla bulmuştu. Hakikaten r gün evvel, cezaevinin müdürü, Metin Tokeri ziyarete gelenlere AKİS azarının saat on civarında tah- liye edileceğini bildirmişti. Tabil buna bıyık altından gülünmüştü. Fakat he- sap, hiç kimse gelmeden Metin Toke- işarı çıkarıp d, Eğlence geveal l“ etin Toker bir gece evvel, saat iki- de yatmıştı. Gerçi pek tıyuyama- Mıştı ama, o saatte, koğuşta kahka- içinde geçirilen bir geceden son- rinden uzakta tam Üçyüz altmışbeş geceyi o muhitte geçirdi. !:kı koğuşun on kişmk odasında ralı ranzada yatıyordu Ranza ust kattaydı ve pencere kenarında bulunduğundan karşı sırtlardaki Abi- Ülkü Arman pencere yanındaydı ama, oradan gö- rünen Öbür koğuşların duvarıydı. Geceler bitip tükenmek bilmedi. Metin Toker, ranzasınd. ur Bulvara -koğfuşun öntin- AKİS P O AHKALIK iwaa