baş-ın zincirine bir yeni halka daha ekleli; bir zamanlar yeknesaklığa yüz tııtım malnın el, kol hareketlerin- den tamıamen sıyrılmış olara Şı- mMmıza yenilenmiş, sağlam bir hüviyet- le çıktı. Kral Oedipus'un güruru, şüp- hesi, ıstırabı ve utancı Cüneyt Gök- perişan bir kradliçe idi. Kreon' kun Orhonun tek kusuru sesinin de- göre, en iyi- si antik oyunlara karışmaması olur. Üçüncü Tiyatro “Ekmek Parası” l çüncü Tiyatroda: 4 Ekim gecesi temsiline başlanan “La — Boönne Soupe -Ekmek parası” aslında kuv- vetli, mühim bir eser değildir “L'Oe- uf-Yumurta”nın yazarı Felicien Mar- cea'nun kaleminden çıkmı han eser baş rolü Pariste sin ana hatlarını teşkil eden husüslar “Ekmek Parası” fantazisi — noksan imajinasyonu zayıf, disiplini yeter- savdığımız vasıflara sahip iyi bir re- jisör tarafından neye * konulunca atmosferini bulmuş, yerine oturmuş, bütün Gdekolteliğine rağmen zarif, yer yer eğlendirici, yer yer duygulan- dıran bir oyun olmuş. Gercekte “Ek- mek Parası” Devlet 'Tiyatrosunda mevsim başında temsil edilen eserler arasında sahneye konulması en €, en yüklü olanı. Fakat Mahir Canova serin Paristeki rejisini de tamamen blr köşeye bırakmak suretiyle yepye- ni ve o nisbette de nu kaçırtmadan, kafasını şişirip, gö- 4KİS, 138 EKİM 1959 e YiYatro sahnesinde “Ekmek Parası” Avuç içi kadar yerde 42 kişı!. zünü yormadan iyi çekilmiş bir sine- mMma şeridi gıbi râhatlıkla göz önüne sermek herhalde kolay kolay her re- jisöre kısmet olacak başarılardan de- gil. Mahir Canova eserde Marie-Pau- le'un Krupiye ile karşılıklı bir masa başına oturarak hem kumar oynayıp hem hatıralarını anîattıf'ı barı esas sahneler:ni r pano, kâh bi yatak, kâh bir masadan ibaret doku- nuşlarla buraya getirmiş. Büylece se- yircinin aklını karıştırmak, her sahne değişiminde ise perdeyi, yahut bir iç perdeyi yirmi kere açıp kapamak yek- nasaklığından kendim kurtarmış, Bil- hassa Mahir Canovanın, yatağı ku- mar masasına birleşik çıkarması baş- hbaşına bir espri. Marie-Paule'un ha- yatı boyunca iki derdi olmuştur: Bi- ri para, diğeri yatak. Hâlâ da öyle o- lagelmektedir. Kumarı para kazan- mak için oynar; yatağı da sırf yine para temin etmek kaygusu İle haya- tına giren sayısız erkeklerin bir sem- bolü olmuştur. O halde yatağı kumar masasının altından cıkararak daima bırakmakla, hiçbir ha isbat etmîştir. Damrau'nun yaptığı dekorun tek kusuru fondaki perdeziin fazla cıcm bicili Ve kalabalık oluşu. ahir Canova sahne gerisin- de oldu su gibi sahne Üstünde de ka- labalığa mani olmak için elle taşına- bilecek aksesuvarı doğrudan doğ;ru- $Ya oyuncularına, hem de hiç işıklarla oynamığa lüzüm kalrcadan taşıtamaz n en başarılı sanatoıları Marie-Paule'da Handan Uran. Krup- ye'de Babür Nutku. Roger'de Um- ran Uzman, Odilon'da Çetin Köroğ- u -Çetin zefek ses tonu, gerek duru- u, yürüyüşü ile mükemmel bir kom- pozisyon yapmış-, Jaguot'da Kartal Tibet. Marie-Paule'un gençliğini can- lardıran Elçin Saraçoğlunun yeni bir rolde bulunması gerekli “soupluse" kendisinde yeteri kadar mevcut. An- cak pek çok erkeğin koynuna giren, iyi yaşamak için, parasız kalmamak için kolayca otel odalarına gitmeğe razı olabilen bir Marie-Paule II icin fazla masum, fazla çocuk görünüşlü. Ama belki de eserin ana direk'erinden birimi teşkil eden böyle bir rolde Elçin Saraçoğlunun fazla masum, fazla co- cuk görünüşlü olmasıdır ki Üçüncü Tiyatroda temsil edilen, — başarıyla sahneye konmuş santimantal bir ko- ediyi 1 dar kafaların gazabından koruyor. Son k şunu da ilâve edelim ki Devlet Tıys.trosu sahnelerinde şim- diye kadar tercüme dili bu kadar kö- tü, kı perisan bir oyun dah ra has esp- Ttiyi katabilseydi ve bırçok cümleleri ne demek İstedi Kadar muallâkta bırakmasaydı şüphe- siz “Ekmek Parası”nı da tacaktı. nın başarısı daha