"Terini YURTTA OLUP RİTENLER Politikacılar Fissah üğretmen ! (Kapaktakı politikâauı) ( eçen haftanın ortasında Çarşam- ? Ça günü öğleden sonra, Ankara Yühsek Öğretinen Ulwlunun Atatürk ta açılış tö- qııasmxm luîebeler birden * Â- min, âmin” diye bağırmaya başladı- la Mıkrnfonda Bayındırlık Bakanı * Milli Eğitim Bakanı vekili Tevfik Heıı vardı, İleri, fıkra — vazarlarına mevzu kıtlığı çekt.rmeyen — kendine has üslübuyla eğitim meselelerinden bahsediyordu. Talebeler için bu Üs- lüp o kadar alışılmamış bir şeydi ki, Mili Egitim Bakanınnı mütat alkış- lar yerine, farkına varınadun “Âmin, âamin” nidalarıyla inukâabele etliler... Bu sayede Atatürk 1asesi kuruluşun- dan beri ilk defa, böyle enteresarı bir Lop]anlıva —ınhne oldu. İleri o glln uzun m_un konuştu ve EKöy F'nstıımı—rı mevzilundü kemline yapılan hticumlara vasıtalı hir. sekil- de cevuap verdi. Ünlit başyazarlar haş- ta colınak Üzere, busiın, Köv Hinstitil- savunan yazılar vyazan üç Öğ- retmenin — cezalandırılması — Ülzerine, Eğatim Bakanına karşı bir kampan- yava Pgirismişli. Cumhuriyetin ağır- buşli başyazarı Nâdir Nadi dahi "“Ah Atani mı, voksa vah anam vah m desek” diyerek Milli Eğitim Bakanı- nıin bi hareketi karşısında duydüğü derin şaşkınlığı ifade ediyordu. Eği- tim Bakanı, eğitim siçlandıriliyordu. İlerinin bu yaylım ateşine, doağru- dan duğruya değilse bile, kenardan bir cevap vermesi lâzımdı. Ankara Yüksek Öğretmen Okulunun acılışı bunun i“in iyi bir fırsattı. Orada Köy Fnstııülonne aleyhtar olmanın, öğre- n dâvasına sırt çevirmek mâAnasına gelnıı—ıhğıııî anlatabilirdi. Evet, öğ- retmen lâzımdı. Ama “uydurma” öğ- retmen değil, kaliteli öğretmen la- amdı, İleriye göre, acıkca bile, Köy Enstitüleri “m) Tetmen yetiştiriyordu. Halbuki o, ka- aleyhtarlığı ile kondlm kalite İleri bunu kendıne hns ü—ılühu ile yaptı ve her zan a hayyel veya hit gökterdi. “ndafaazına 'Türk mil- leti bizden vol. baraj, su istivor, okul istiyor. Gittiğim her vyerde öğretmen ihtiyacı ile karşılaşıyorum"” sözleriy- le başladı. “Pek ivi ya, Köy Enatitli- leri öğretmen ihtiyacını karşılavacak- tı. onları neden kaldırdınız” gibi bir sualin akla takılmasını peşinen önle- mek icin İleri, derhal cevabı yapış- tirdi. “Millet öğretmen istiyordu, A- ma essah öğretmen istiyordu!” T/y- durma öğretmen istemiyordu “Essah öğretmen” tâbiri, tu. “Esasah öğretmen” lâftı herhalde uzuün zaman işitilecekti. z l H )lı(lu.lvonun öbür yüzü '[a ssab öğretmen” iddiası cazipti, B tqth— dı, ş!rindi Yalnız hiç, am hiç inandırıcı değildi. Muhalefetin cevap vermişti. D. P İktidarı eğilimde kaliteden soz açamazdı. Zi- g eğitimin kalitesini düşürmek için âdeta gayret göstermişti: — 'Siyasi tazyiklere mukavemet “edemiyerek verilen tâavizler lâboratuvarsız, mal- kitapsız, hattâ geniş ölçü- de öğretmensiz orta okul ve liseler, bâzı dersleri okutmadan Vverilen dip- lomalar, milletin müstakbel ümidi o- lan hakiki kıymetleri körletici aşırı derecede kalabalık sınıflar, mi Vi mahalli ihtiyaçlara hakkıyla veremiyen programlar, âdeta ayrı bir hukuk ve ihtisas dalı haline gelen zimmetli, matluplu imti- han ve sınıf geçme usülleri”, P. DİVAN | Tevfik İleri kongrede konuşuyor Üstad, çok yaşa!.. İktidarının öğretim dâvasında “es- sahlık'a ne derece ehemmiyvet verdi- ğini açıkça ortaya koyuyordıu Türkiyede essah tahsil yapabilme imkânına kavuşanların miktarı son derece azadlı. Okul çağındaki çocukla- rın yiülzde 85'i okula kavdoluyordu. Üçüncü sınıfa geçebilenlerin nisbeti ige yüzde 59'du. Beşinci sınıfta bu nisbet yüzde 44'e düşliyordu. okulu bitirenler ancak yüzde 8'di. Nitbet lisede yüzde 6 ya düşüyor. sa- Türkiyede yüz çocuktan ancak lkıni “essah" tahsil yapabiliyordu!. Essah tahsil yapan talebe gibi es- sah öğretmen bulmak ta gıttxkçe glic- leşiyordu. 1958'de helli bir dalda öğ- rTetmen olarak yetıştırilen 36 genç- ten 29'u v kabul etmiyordu. Is- tifalar fecıydı 1953'de Uk öğre den 25355, orta bğretımden 119, teknik Öğretimden 149 mişti. Sanat Er .sııttılemuin ate'ye Öğ- Tetmenleri arasında, 2713 kişilik kad- rTodan istifa ile ayrılanların — sayısı 10588 idi!. Tevfik İlerinin geçen hafta açtı- ı Anl aıa Yükdek (ıgreîm?n Okuülu dahı ğreltmen y p -x Z 3 va zA - D xX - e z münhasır,Üstad Peyami Safa, velki gün Ankarada hir yüksek öğ- retmen okulu açıldı. Orada, ayrıca ilkokul menınlanna üç aylık bir kurs- diyerek bu duıumu cok iyi ifade edi- yordu. Nîamafıh bütün bunlar, iş reye vu- rulunca, cari ölcı'ıhıle k mühim değildi.. anlardan biri de cnk partili havatın muvaffal' politikacılarından Tevfik İleri idı. Demokrasi yıldızları ( ok partıli hayat Türkiyede, şimdi- ye kadar görülmemiş ve alışıl- mamış yeni politikacı tipler; ortaya çıkardı. Kasım G lek, Onınan Bölük- başı, Tevfik yordu. Geride Himmet Ölçm Hasan Tezler ve Selim Soleyler var- dı Kasım Gülekin C H. P. Kurul- tayında mildafaasını yaptığı yeni po- litika görüşü, deıımkraaıııîn icabı sa- nilan basit bir müşahedi yordu: “Denıokraside sayı hâkimdir. ham s.lmakta tereddilt edilmemelidir”. az jest, bol nükte ve çok se- AKiS,18 AĞUSTOS 1959 —— — —e z -