18 Ağustos 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

18 Ağustos 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MU SI a Konserler NWew York Filârmoni ı ki gecede onbin kişi, geçen hafta İstanbulda Açıkhava Tiyatrosunda New York Filârmoni — Orkestrasını dinledi. Türkiyede ilk defa olarak bu kadar çok sayıda insan birarada, sa- nat musikisi dinliyordu. Ama, yap- tı.(la işe “dinlemek” demek caiz- Akustik nazara alınmadan ya- pılımş olan Açıkhava Tiyatrosunda, ön sıralarda oturanlar, yüz küsur ki- şilik orkestrayı ancak, ses düğinesi sonuna kadar kısılmış bir radyo ka- dar duyabiliyorlardı. Daha gerilerde kalanlar ise Mozaıt'ı veya Brahms'ı, cıvardaki sergiden gelen alaturkayla, Hılton ötelinin mambolarıyla, yahut otomobil ve otobüslerin gürültüleriy- le paylasmak zorundaydılar. Fakat işitilebildiği kadan bile, New York Filârmoni konserlerini, İs- tanbulluların bugüne kadar dinledik- leri en sevı)elı orkestra konseri say- maları için yeterdi. Ünlü orkestra, ilk eser olan Walter Piston “"Orkes- tra Konsertosu”nda icra kaabiliyeti- nin müsbet bir delilini verdi. Zaten bu eserin başlıca hedefi, — orkestra virtüozitesinin gösterilmesine âlet olmaktı. Yoksa., gelenekçi ve usta, fakat :ıiyhxeccgl şahsi bir sözti ol- mından alelâde bir eserimn progra- ma dahil edilmesinde başka bir mak- sat «hattâ Amerikan musikisini ta- nıitma maksadı bile- aranamazdı İkinci eserde, Mozart'ın seyrek calıman Sol Majör K. 453 — Piyano #nsertosunda şef Leonard Bernstein Piyanounun başına Rgeçti; orkestrası- n oradan idave etti: hem de solo par- tisgini, ancak Mozart miltehassısı ola- rak tanınan piyanistlerle kıyaslana- hilecek bir calışla sundu. Şefin ve go- listin aynı kişi olması, solo partisiy- le orkeslra arasında. ideal denebile- cek bir üslüp ve anlayış birliğinin sağlanmasına imkân veriyordu. Ber- nsteln'ın Mozart tislübunun başlıca hususiyeti, pivanist olarak. Luseqinm yumuşaklığında ve oıyanada kizinci Asır sonu nls anolannm qeslnl andıran bir ses Brahms'ın Bi.rinci Senfonlsi, 'mad- di" bakımdan, kusursuz bir İcrayla dinletildi, Tempolar, nüans derecele- rine tam hâkimiyet, tını kalitesi zisyon hususiyetlerinin — tahlilci bir yaklaşışla aydınlatılması, Bernstein'- m, gösterişli ve heyecanlı idare tar- zına rağmen., her şeyden Önce bir akıl adamı olduğunu ortaya — koyuyordu. miş olmanın bir şefin ehliyetiyle duğ— rudan doğruya bir alâkası yoktu. her şeyden önce bir metafizik hadıse sayılmalıydı ve yaratılışla alâkalı bir meseleydi. Programı dışı çalınan r- hoz "“Roma Karnavalı” uvertlirü kon- serin her bakımdan en başarılı bölümü oldu. Aynı şey diğer ek parça icin, Stravinski'nin “Ateş Kuşu” — Suitin- n “Cehennem Dansı” için de söyle- nebilirdi. Fakat -insanlar makina de- gildir- trompetçi ve boncunun birer notayı falso üflemeleri, mükenı- meliyeti bozdu. Reethoven ve Gershuln İ kinci konsere aeck nliğini — veren icra, Beethoven'in Yedinci Senfo- nısını.iıı çıktı. Bernwteın bu eserde de, Brahms'da gösterdiği meslek başarı- sını daha da yüksek bir seviyede tek- ralıyor, eserin kompozisyon cephesini hiçbir şefin ulaşamadığı bir sağlam- lek ve vuzuhla sunuyordu. Beethoven'- şahsi olmadığından, heyecan unsuru- nun daha objektif görüntüşlerini en- Belsizce tefsirine katmasını — bilen rnatein, Yedinci Senfoninin “ideal” ıden('bılecek hir calınışını sunmuş olu- vordıı Sadece Yedinci Senfoni. Ie- sinde. Toscanini, Furtwaengler. Kus- sevitzky gibi şefler arasında bir yer sağlamaya veterdi. Senfoninin icrası- na secçkinliğini veren vasıflar, ikinci konseri açan Leonore No. 3 Uvertü- rünün çalmışmda da va Konserin ikinci kısmı Icm övücü soz!er kııllanmıya imkân yoktu. Mem- Şef Barnsteln. orkestrasından, bu sesin rrnkabı!vm elde otm— başarısını da ıimi uvusması halnde dinletiliyordu. Bununla beraber, ritm ve cümleleme bakımından. Rernstein'ın Mozart an- layışında aynı istikrar yoktu. Gerri, fozart'ın. müsikisine, hususiyetini Veron düuruluk ve sadelik. umum! dav- ranısa hhâkimli. Kakat zaman zaman a&anakronik denebilecek serbest tem- poların ve mmantik sayılabilecek bir ifadenin de betirdiği, nüans derece- lerinde asıı'ılıklara kacıldığı oluyor- Öte yandan Bernstein'a piyanist olnrak virtüoz denemezdi. Fakat tek- niğinin genel olarak vâzıh bir iceraya imkân verecek kadar gelişmiş oldu- Gü belirtilebilirdi. 1 dürüm sitf. prog- rumın duıenıenlşindnn ileri geliyordu. Yoksa Rernsten idarecilik, orkes- travsa icracılık vasıflarını en yüksyek seviyesinde tutmakta devam ediyor- lardı. İkinci kısım, Aaron Copland'- ın “Billiy The Kid” bale musikisiyle açıldı. Copland yalnız çağdaş musi- ki sahnesinin değil!. Anıerikının da da en kötü besterilerinden — biridir. “Billy The Kid”in, Coplaend'ın ehveni şer eserlerinden birl olması herhalde bu bestecinin, hem de Amerikan kül- türünü dünyaya :vavnmk maksadiyle tertiplenen — bir öongser turnesinin programlarında yer almasını gerek- tirmez. Bövle eserleri programa da— hil etmenin bir zararı da, Yirm i Asırda bhestelenen her eğeri m d sanan geri memleket dınlevloılenntn, Leonard Bernstein Hoş südü! modern nrisiki hakkında yanlış inti- ba edinmelerine yol acmıasıdır. Programın son eseri “Rhapsody in Blue"_va gelince, bu eserin beste- cisi Cevrge Gershwin gerçi amatör, fakat çok kabılıyetll bır besteci)dı Ne var ki “Rhapsod n Blue” Gevsi? hwin'in kabılıyeunı değil sadece &- matör — beceriksizliğini — aksettirir. Halk Üzerindeki tesiri, mus:ki değe- rinden çok bsiko - sosyal sebeplera davanan bu eserin modası gecmıetır ve sinema delısı kız bile artı an- sody in Blue”dan ılısanmıştır. Bernag- tein gibi bir musikişansın böyle bir eseri New York Filârmoni gibt bir orkestranın progranına dahil etmesi büyük bir tedbirsizliktir. ernstein'ın ek parça olarak tu- tup da gene Gershwin'in bir piyano pwlüdünd calması en iyimser görüş- le, senfoni a n kırı düşen bir hafifliktir. İkinci ek parcaya, bir Sousa marşına gelince bunu düpedüz saygısızlık telâkki et- mek gerekir. Konserlerin — organizasyonunun New York Filârmeni Orkestraszının !q'anbulu ziyareti gibi bir hâdisenin Z mükerrer bilet satıldlı. Yüzlerce kişi ayakta kaldı. Karaborsa tam faali- yet halindevdi. Konser d!'nleyicisini miting kalabalığıyla bir tutan coplu polisler, halka kaba muamele etmek- ten geri kalmadılar ve bunu eserle- rin icrası sırasında da yaparak, ten tahammül edilmez dereceve va- ran gürültüyü arttırdılar. Bernstein'- ın çalmak zorunda kaldığfı — piyano, konser — sahnesina * çıkarılamıyanak kadur kö AKİS, 18 AĞUSTOS 1939

Bu sayıdan diğer sayfalar: