Iuıgul.—ıı Kasrı Binbır gece masalı! müdahele” 1le suçlandırmıştı. Mama- fih o tarihten beri köprtilerin altından çok su akmış, istikrar politikası sah- neye konimuş ve dobra dobra konu- şanlara artık alışılmıstır. Bundan başka, Almanya İle aramızda bulunan ihtilAfl1 meseleler halledilm:ştir: Al- manvaya olan 110 milyon doların Üs- türmleki burçlar. 12 yıllık bir ödeme plânına bağlanmıştır. Harp sırasında el konan 100 milyon llra tutarındaki Alman mallarının serhest birakılması, 1959 Haziıranında çıkan bir kanunla temin edilmiştir. Bu sebeple konuşma- Jar mitsait bir hava icinde cereyan edecektir. “Sağlamnı !iktisadi kalkınma sağlam para ile okur” düstüruna gö- nüllden inanan Erhard'ın yapacağı tenkld. muühtemelen bir yatırım plânı- nit mevcut bultinmaması olacaktır Avni tenkidi Üic av kadar evvel, Al- manyadan kredi isteyen İspanvol Ti- caret Bakanına da ifade ederek “Kre- di istemeden önce, bir yatırını nlânı vapın” demişti. Erhard. “16 fabrika VRPACAKIZ. Zirantı islah edeceğiz Bu- nun icin şu kadar lira ic. hu kadar li- inansmana ihtivac Vardır” e —laha doğrusu fa- turaları- plân saymamaktalır. Bu muhtemel tenkid. “10 yıllık ya- tırim plânı hazırlanıyor” — tarzında cümlelerle geçiştirilecektir. Erhard'a Muhalefete göylendiği gibi. “Plân yap- mak ııııl(an—ııidıı demeye elbette ki imkân yoktuür. Hele “Yatırımlar rey pusulasına göre yürütüldüğü — için, plânlanamaz” itirafına hiç kimse ce- saret edemiyecektir. Müzakereler esas itibariyle, husu- sİ ve resmi Alman sermayesinin Tür- kiyeye celbi mevzuunda cereyan ede- cektir. Almanyanın Türkiyeye 200 AKİS,18 AĞUSTOS 1959 milyon Mark tutarında -47 mılyon do- lar- kredi açacağı, iş çevrelerinde 18- rarla söylenmektedir. Mamafih, aç- tığı kredilerin israf edilmesinden son derece korkan Erhard'ın daha /lyade teknik yardım yapmaya taraftar ol- duğu bilinmektedir. Meselâ Almanya memleketimizde, Tahıro 'ada sulu raat yapan bir numune çiftliği kur- muştur. Alman ya. numune çiftlikleri- nin sayısını arttırmaya, zZiraat milte- haqsıslmı yollamaya, Türk çiftçileri- ni staj için Almanyaya davete taraf- taıdır Vlı_)va ihracı ile de ilgilencce- miülü Erhard'a câzip görünmemekte- ir. Zira teknik yardının cok daha faydalı olduğuna inanmaktadır. Almanyvadan geniş ölçiülle teknik yardım temin edilebilirse, bu bizim i- cin her halde rok daha kârlı olacak- tır. Teknik yardım. Alman hususi setmayesinin Türkiyeye alüakasını da arttırabilecektir. Müzakerelerde, üzerinde ehemmi- yetle durulacak olan ikinci meavle, Türkiyenin Müsterek Pazara katılma lebidir. Yunanistandan sonra Türki- ye de, Müşterek Pazara “ortaklık teklifilnde bulunmuşstur. Mesele Eyliüil ayında Müşterek Pazarın Bakanlar Kurulu tnplantıl rTında görüşülecektir. Yalnız şimdiden zemini hazırlamak lâzımdır Türkivenin tatnıınkâr bir şekilde Müşterek Pazar ailes katılması, aile için uzunca bir 7amun karşılıksız fedakârlıkları gerektirmektedir. Me- sele sırf kısa vâdeli bir iktisadi gö- rüşle ele alınırsa, ”Altılaı"m Türk talebine “havır” meleri lâzımdır. Ancak politik du;llncelcr. Türkiye ve YURTTA OLUP BİTENLER Yunanistanın şu anda aileye katılma- sını temin edecektir. olitik düşüncel iktisadi dllşlluuelmden F fazla ver en Fıransa ve İtalya Türk ve lvınmı talehini m şi- lamaktadırlar. Sexi beninisediği kısa vâdeli a Ac ver de f 2;1» dir. Yalnız M vek Prımııa ılnhı can- dan bir sevgl duymad hari'ın, “Altılar” ailesir ların sokulmasına, knla cağı şilphelidir. Labe it.bari . iktısadın ;m ılıl A de | Jet olarak İmesine ve kullanılı a van maktadır. Bu ml seple, İstanbul müzakerelerinin bu afhası cetin olacskt w'ulell iktisadi n ıma?l Türk ve Yunan talobını bi sevkedebilir lu hakım(lan Lrhnrlı 'Pıııkıvpnm ha ahasın - da geniş znal lnıkânlura a'ıh p bulun- duğunu inandırmak gerekecektir.. Müzakerelerin na—ııl ııı-ıloplcnprı- $ini ştmdiden kestirn Her halülkârda l-îrhnıd nD. P. propa- Ane fık uzun ye Te cek, sitayişkâr cümleleri cömert kullanacaktır. ... İ)Iş Politika Iloğrıı %övli_vı-ııî... (' hafta “dost müslüman” mr—mlpketı(—ıdon birinin Ankara- daki Elçiliğinde büylüik bir öfke hli- küm sürdit. Orta Doğulu “dost müs- Kiman” memleketlerin sefarethanele- rinin hu tarz öfke dalgalarının istilâ- sına uğramasına sık sik rastlanır- dı. Buna R('bı"p l:— lıı—men hemen daı- ma “saygısız”' sında çıkan Orla Daoğı sultanları hnkkındnkl 'maksat- h" haberlerdi. “Saygısız” büsin vÜzünden, en son fırtına — Suud bıstan Elciliğin- de esti. Fırtınaya sehep olan da Za- fer -evet. İktidar organı Zafer- gaze- tesiydi. Zafer. 4 Ağustos tarihli nüs- hasında “Kral Suwl — Avrupada bir silrgün hayatı yaşıyacak” başlıklı bir VAZI neşretmisti. Suudt Arabistan El- çiliği yazıyı. Kral hazretlerini küçlük düşürücü bulmuş, bu yüzden öfkelen- mişti. Doğrusu makale, AKİS'te bile yer alacak kadar alâka çekici ve ka- DNteliydi. Uzun uzun Kral Suudun ni- cin “bütfin azameti ve haşmeti ila syahane yatında" değil de, “fakir bır turist gibi bir Yunan yolcu gemisiyle” sgeyahat etmek zorunda Kıal Suud, )atını kullanmak istemi- Yorsa pekâlâ Viscount'ların ini lan Comet uçakları klralıvabılır veya Amerikadan satın alınan son model 138