H,, — e— SİNEMA -— - e —e AA Ketlerle komiklik sağlıyan filmlerdi. — ket YA f tutan sah- — rilmişti. Böyle)ikle _Hol!y'wood film- Sennett'in yetiştirmesi olan Chaplin ile Amerikari komedisi yepyeni bir çağa girmiş. beşeri ve sosyal bir de- #er kâzanmıştı. Sesll sinemanın or- taya çıkışıvla Amerikan komedisi ilk büyük sarsıntıyı geçirmiş, fakat son- gidilirken. *hafif kome- komedisi''ne doğru gelişmeğe başlamıştı. Onun ardından Frank Capra, ayrılmaz senaryocusu Robert Riskin ile birlikte Avrupalı Lubitseh'in komedilerini biraz daha “Amerikanlaştırarak”, biraz daha ya Savaşının arifesinde en büyük ko- medi rejisörü olarak ortaya çıkmış- tı. Capra - Riskin komedilerinde A- merikan yaşayış tarzının ufak ölçü- de tenkidi yapılmakla birlikte, hep- sinde “Amerikan — demokrasisi” “Amerikan yeaşaeviş tarzı” düğü en büyük iktisadi sarsıntıyı ta- kibeden yıllarda işe baş'amalarıydı. O vakte kadar. Chaplin haric, Holly- wood'ta “sokaktaki adam”la ilgile- nen yoktu. Sokaktari adama yalnız ahlâk dersderi ve vaaz veriliyordu Formül de pek basitti: Amerikalı Milyarderler örnek vatandas göste- rilip mMmethini yapmak, “calış, calış, €eğer fakirsen, sürünüyorsan kabahat senindir” demekten ibaretti. Fakat kabahatin sokaktaki adamda olmadı- &ı, yalnız calışmak istemekle iş bu- lunamıyacağı 1929 iktisadi buhraniy- le bütün kafalara “dank” dedi Bu- nun arjdından Roosevelt'in 'New Deal” sivasetiyle birlikte, asıl kah- raman sokaktaki adanı oldu. Zengin- ler bir yana itilmiş, orta sınıf kur- ! tulursa, buhranın önü alınacağı dü- şünülüvordu. Capra - Riskin. “New Deal” iyimserliğinin temsilcileriydi- bir milvyarderin oğluna -veya kız rastlıyabilirsin”... Böylelikle en bü- yük temsilcisini Capra'da bulan yeni “Amerikan komedisi”, bir “Külkedi- si” formülü üzerinde kurulmağa baş- landı: Fakir bir delikanlı bir milyar- der kızına rastlar, tanısır ve sevişir- ler, kavga ederler. aralarında uzun süren bir anlaşmazlık cıkar, sonra barışıp evlenirler... Sturges, 1940 ta işe başladığı vakit Amerikan kome- disini on yıkdan beri aynı şeyi bu yol- da geveler bulmuştu. Hiciveci rejisör S turges, Capra'nın usüllerine daya- ndra edi anlayışından farklı şekilde calışırken, aynı zaman- da Amerikan komedisinin kaynakla- rına yani Sennett'e doğru da dönü- yordu. Nitekim filmlerinin hemen Hepsinde. Sennett'e has hızlı, başdön- ju-ueu bir tempo, kaba, basit hare- â 3$ : neler de l bol yer alınaktadır. Fa- kat gerek Capra'dan, gerekse Sen- nett'ten ayrıldığı nokta, Sturges'ün hicivci yönüydü. Sturges, Capra gibi iyimser değildi. Amerikan yaşayış tarzı onun için 'bir “ideal” olmaktan uzaktı. Bu yaşayış tarzına daima şüp- heci bir gözle bakıyor, her fırsat DBu- iuşta iğnelenmekten kendini alamı- yordu Süu süÜn hicve Chaplın'deki sosyal v >şori deriniiğe ulaşmaktan uzaktı, fakat Capra'nın — yumuşak, r şeyi mazur göstermeğe çalışan sathi hicvi yanında onunla kıyasla- 'un i formülüne uyarak bir “happy end”e varıyordu. Ama ilk bahin ile son bo- bin arasında. deli dolu insanların de- ' — “mrorgan körfezi muücizesi”nden Lir sahhe lerinin bir çeşit “aiyon” olduğu tel- kin ediliyordu. Her halde, “Sullivan Travels”, Hollywood üzerine şimdiye kadar yapılan hicivlerin belki de en ağırı idi. Sturges öbilr filmlerinde “Sulli- van's Travels”'teki seviyeye erişeme- di, fakat gene de savas içinde büs- bütün gerileyen Amerikan komelisi- nin en büyük temsilcisi olarak yer al dı. Bu arada, bazan çok cüretkâr sa- yılabilecek bir şekilde Hollywood'un “tabu” saydığı nektaları hicvetmek- ri kalmadı. Meselâ Ameri- savaşta olduğu bir sırada, cepheye giden askerlerin “acele dü- ğün” yapmalarının salgın hale gel- mesi Üzerine çevirdiği “The Miracle of Morgan's Creek - Morgan körfezi mucizesi”, Hollywood'un, sansür miü- Mac Sennett'in izinde li dolü maceralarında Sturges anla- tacağını anlatıyordu. Meselâ, Stur- ges'ün en mükeminel eseri olan “Sul- livan'a Travels” tamamiyle yanlış bir görüsü müdafaa ediyor ve yanlış bir neticeye varıyordu ma, bu arada Hollywood sinemacılarının — çalışma tarzlarını en kesin bir dille hicvet- mek fırsatını buluyordu: Sokaktaki adamı mevzu alan sosyal endişeli film cevirmek fikri Sullivan'a Hollywooad'- nn o muhteşem, yüzme havuzlu, ge- niş bahçeli, büyük taracalı villâsın- da geliyordu. Büyük reljisör Sullivan filmi için malzeme toplamak üzere kıyafet değiştirip serseriler arasına katıldığı vakit, peşinden bir gazeteci ordusu da beraber gidiyordu, Sulli- van'ın filmin sonunda, sosyal mevzu- Ju bir film çevirmekten vaz geçip ko- mediye dönmesi, belki de kasten, hiç de inandırıcı olmıyan bir şekilde ve- kahraman” ise daha cüretkârdı. Yıl 1943 - 44. Bütün Amerikan basını, sineması, propagandacıları, siyaset- çileri nutukları ile nihayet ufukta gö- rülen zafer müjdesi ile bir “kahra- tapma"” hastalığına tutulmuş- lar. En büyük şehirlerden en küçük- lerine kadar -bilhassa en kücükleri, hemşerilerinden birinin en ufak bir kahramanlığını duvsa yerinden oy- nuyor... “Zoraki -kahraman” böyle u- fak bir Amerikan kasabasının halkı- ni ele alıyor, cepheye hiç adımını at- mamış, aksin&e korkak mı korkak bir delikanlıyı büyük bir kahra.man. Ba- AKİS, 11 AĞUSTOS 1950 * —e —.