11 Ağustos 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

11 Ağustos 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

D TTA OLUP BİTENLER olan Adlai Stevenson da, herkes Cuur- ehil! e rieşgulzer Türkiyeye gelil. Stevenson. bu hafta sonunda Dıyarba- kırdan döndüğü zaman hayli yanmış- tı. Yazın en sıcak ayında Güney Do- ğu bölkesinin çıplak Gdağlarında iki günlük bir dalaşma Miami plâjlarının yirmi giülnlük gilnesinden daha tesirli olmuştu. Meşhur siyasetçiyi dünyanın l bir köşes'ne atan rüzgârın politikay- S ! la falan alâkası yoktu ve mesele başit | bir “business — iş” meselesiydi. Ste- venson, hukuk müşaviri bulunduğu » Panoil şirketinin petrol arama faali- yetlerini incelemek üzcre Tilrkiyeye gelmişti. Zaten. oğlu da bir mü:ddet- | ten beri aynı şirketin mensubu olarak li Türkiyede bulunuvordu. Amnerikanın en “entellektÜel" pn- ı Etikacısı sayılan Stevenson'un İstan- | , bula gelişi meşhur Christina vatının l geldiği saatlere rastladı. Tesadilfen, Stevenaon da. Churchill gibi. Yunanlı t - milyardere ait bir vasıtayia, Olympic | Alrways kumpanyasının bir ucağıyla seyahat ediyordu. Fagkat, 85 yaşında- | ki sAâbık Başbakanın aks ne, 59 ya- şındaki sâbık aday hayvli dincti. U- çaktan iner inmez, göğslünli gere gere gazetecilerin karşısına çıktı ve sual- cevaplandırrağa başladı. Steven- sonw'a göre, Türkiyeye gelişinin aslın- da ilç aehebi vardı. Bir defa, mensubu bcılunduku sirketin faaliyetlerindeki başı isbetini yerinde görmek ve umumlvotle Türkiyedeki petrol araş- Pmalarının iİstikbali mevzuunda bir g'gpor hazırlamak istiyordu. Sanra Başbakan ve Dışişleri Bakanına neza- ket ziyaretinde bulunmak, kendileriy- le gayri resmi şekilde dünya mesele- lerini görüşmek niyet'ndeydi. N ha- yet, meshur Eneyelopaedia Britannfe ca'nın Külltür Filmleri Şubesinin has- kanı sıfatıyla, bu eğitim filmlerinin rkiyedeki okullarda —da gösterik esi imkânlarını araştırmağa çalışa- h. Stevenson, Amerikada varım ağız- #öylediklerini burada daha katl bir Adlaj Stevenson'u Vverdiği özlü ve son derece mâkul he- yanatı dinleyenler, bövle bir adamın mdiye kadarki seçimleri kaybetmiş masına Üzlikdlüler. Sâkin ve söyle- h ne tam mânasıyla vâkıf bir a- ' edasıvla konuşan Stevenson, Dul- pom!kaıımn artık terkedilmiş ol- mommmîvetlm be- öski Dışişleri Ba- ın ucunım kenarı” — politikası kayı değil, bütün diünva- Akete sürükliyebilirdi, Halbuki Doğu-Batı münasebetlerinde bir hava esmeğe başlamış- rşıııklı temaslar sonunda, ara- anlaşmazlıkların yavaş yavaş n kalkacağı, dünvanın devam- rışa kavuşacağı muhakkaktı. Medeni adam 1' ürkiyeyi sık sık ziyarsi &den Şark- h politikacıların aksine, tam bir Batı medeniyeti kafasıyla siyasi te- maslarını tanzim eden Stevenson, İs- tanbuldaki kısa ikameti sırasında hem İktidar, hem de Muhalefet mensıpla- rını görmek için kafi zaman buldu. Yeşilköydeki Çınar otelindle cereyan eden Menderes - Stevenson görüşme- sımie Dıiışişleri Bakanı Fatin Rüstü a hazır bulunmus, Doğuü-Bautı muımseuetlm nden, Krutçef'le E.sen- hower'in karşılıkt! — ziyaretlerinden, Orta Doğü durumundan. Kızıl Çünden bahsedilmiştir. Menderes, bu milla- kat sırasında, Türkiyenin dış pol kasını anlatmış, bu arada İ—ıtnnbulun imarından söz açmadan edememiştir. İkisi Arasında... 'ı' evfik İleri. vatan — sathın- da dolaşışor ve bol böl ka- nuşuyor: “Muhaliflerimiz. Biütçe Kaoa- ml—wmııulu söylediklerini bhu- da yapmıslar. Yaplığı- mız h.ırıuları. firavunların bi- Lenzetmişler. Bizden Türk köy- Tüsli baraj isterken, kendis'ni münNnevver sayan C.H.P. li meh'- usun, Vatandaşı bizim a'eylikarl- ederim Üümldi ile, ba- rajı ehrama — benzetmesi — üze- rinde ibretle, hayretle ve dik- katle durmak kap eder”. 3C.7.1929 - Zaonguldak l' evfik İleriye verilecek cevap ini bu'unmaz. Arma galiha en iylsi bu: “Miasiır ehranıları gibi Mec- binası yapınak, 5300 bin lira- meydanlar kutup heykeller dikmek, bugün kimin aklırdan geçer? Ayağ nda çarığı yökken hbunları düşünn ve vııvııı aduü- ma husün deli derl Adnan Me dereı 24 111952 - Malatya n B H y Söz imava gelince, Stevenson, gayet nazik, fakat mânalı hbir edayla Tür- kiyede köylerden şehirlere doğru vu- ku bulan akın karşısında ne gibi ted- birler alındığını, ortaya çıkan türlü meselelerin nasıl halletiki'ğini sor- musştur. Stevenson. şast onikide, Hilton OÖtelinde Kasım Gülekle de görlşmliş- tür ama. b konuşma gayet kısa bir şekilde dış siyaset meselelerinin xöz- den gecirilmesinden ibaret kalmış, dahili politikava temas e-dllmemlçtîr Avnı gün. Patrikhaneyi ziyare dip New York Metropolitliğinden ta- nıdığı Athenagoras'la görüşen Ste- venson, akşam 18.00 uçağıyla hareket etmiştir. Şöhret, para ve züzellik (î ecen hafta Perşembe günü, ak- şam altı buçuk zularında, bembe: yaz Christina yatı Marmaranın sâ- kin sularına açılırken, dolmuş motor- cuları, gazeteciler ve foto muhabirle- ri icin fevkalade hareketli geçen iki glünlük br ziyaret de sona eriyordu Dünyamın en büyük tanker filosun$n, dilnyanın en hliyilk kumarhanesine ve “ÖOlympie Almways” adlı muazzam ha- vayolları sirketine sahip milyarder Aristotelir Oneassis'in yatıyla Türki- yoyu xelişi yılın sayılı hâdiselerinden biri olmuştu. Ziyaret n fevkalâdeliği, gemide bulunan kimselerin şöhretin- den ileri geliyordu. Hakikaten, 85 metre boyundaki 1527 gros - tonluk Christina. san zamanlarda isimleriyle dünva halk efkârını en fazla meşgu etmiş olan şahsiyetleri bir araya top- lamıstı. Bir defa, Birinci ve İkinci Dünya Harblerinin meşhur siması Siz Winston Churehill bu gemideydi. rısı olan bu uzün Doylu, kızıl saçlı ti- Dik İngiliz kalını halen kocasından ayrı vaşamaktadır- ve torunu hulun— maktaydı. Churehill'lerden sonra lardan daha kalabalık bir grup olan Onassis'ler geliyordu. Meşhur arma- törle birlikte, 'Tina” diye cağırdığı ve 4S bin tonluk tan'serlerinden biri- ne adını verdiği sarı saclı güzel karı- sı Athine Onassis de yattaydı. Onas- sis'ler onbir yaşındaki oğulları Alek- sandros ile dokuz yasındaki kızları Christina'yı bu seyahatte yanlarına almışıardı Ayrıca armatörün kızkar- deşi ve kayın biraderi de Onassis'ler grupuna dahildi. Kafilenin en cok a- lâka ceken mensuplarından biri de hiç şüphesiz meşhur soprano Maria Me- neghini Callas'dı. İlk defa 1947 yılın- da Verona Açık Hava Tiyatrosunda “La Giconda” aoperasıyla sahneve cı- kışından beri, hemen her temsili hâ- diseli gecen kaprisli sanatkâr bu se- yahatte İtalyan kocası S'nyor Meneg- hind ile beraberdi. Sivah saclı, güzel vücutlu artist, Tandranın Covent Garden Operasında söyliyeceği “Me- dea” jİle veni erevsime başlamadan önce, ahba')nı Onassis'in dâvetini ka- bul ederek Akdenizde braz hava al- mayı gerek sanatı, gerekse sinirleri icin münasip bulmuatu Yattaki m!- safirler yatnız bunlardan ibaret değil- di. Zengin armatör. pek mesh'ir olma- yan, fakat arkadaslıklarından zevk alfığı sekiz on kisiyi daha bu sahane yolcukiğa davat etmist'. Davetliler a- rasında Karafalides Artemis adında İırmirli bir Rum da vardı. Zatan Onassis de baba tarafından İzmirli sayılırdı ve Anadolunun bu kısmından daima “atalarımın memle- keti” dive bahsederdi. Bu asebepledir ki. Christ'na yatının Türkiyveyi ziya- rete İzmirden başlaması uvzun görül- müştü. Yat. Sakız adasına da uğra- dıktan sonra 4 Ağustos Salı eab&hı Türk karasularına girdi. Bu geliş, ka!!adak!ler ieın Pek âni olmuştu Yat- AIKIS, l1

Bu sayıdan diğer sayfalar: