SANAT Muhsin Ertuğrul Kulisteki adam methetmektir, yalnız gittiğimiz yolu gös- termektir Eskıden bir Mınakyon tıyatrosu bir Abdi efendi, Hasan efendi, Şevki efen- di kumpanyaları vardı, Allah cümlesine rahmet eylesin, bunların hepsi de işler- dı rağbet görürlerdi. Diğer kumpanya- vardı, kantolar vardı, uzun bir de dram oynarlardı, elhasıl can sık- değişiklikler varsa Lâkin bütün bunlara rağmen 'halk, «romantik» piyesleri tem— sil eden Mınakyan anyasına fa akın ederdi. İ sek talebesi olan tıbbiyeliler ve mülki— yeliler bu tiyatronun belli başlı müda- vimleriydi... Pek iyi hatırlarım, (bilhas- sa ramazan geceleri «Osmanlı Dram Kumpanyası'nın temsiller verdiği salaş ile o ağır piyesleri gik demeden dinlerler- di. ize bir tıyatro lâzım, masrafı mil- tiyatro gişesinden temin edeceği hasılata muhtaç bırakmı- yan, devlet teşkilâtına bağlı mükemmel bir tiyatro lâzım. Bir piyesi temsil ede- ceği zaman hasılat getirip getirmiyece- ğini, rağbet görüp — görmiyeceğini dü- şünmeyen, eserin kıymetini yalnız sana- tın mehenk taşına vuran bir tiyatro. . Hasılatını masrafı ile karşılık getir- meye uğraşan bir muvazeneci zihniye- tile değil de, başıboş bir sanatkârın ka- fasıyle serbest idare edilen bir tiyatro... n bu işlerin bir tek hal yolu va rdır: Maarıf nasıl mektepleri saçağı- nın altına aldıysa, vatandaşları zorla ve 32 tiyatroyu da irfan bedava okutuyorsa 1 almalı ve halka b zim şımd ilik yaptıgımız ve yapacağımı? ir. Bu gün, bü- ettiğimiz öldürmekle meşgulüz, başka bir şey değil.. Muhsin Ertuğrul, Küçük Sahne'de yeni temsil edilecek olan bir eserin son provasını görmek üzere Istanbul da bu- lunuyordu. Bilindiği üze Ank 'da Devlet Tiyatrosunun unvanına sahiptir ve İstanbul Kü- çük Sahne temsillerinin ilânlarında ise ismi <«eseri sahneye — koyan» ibaresinin hizasına yazılır. Muhsin Ertuğrul, son prova müna- sebetiyle geldiği, İstanbul' dakı evının kütüphanesinde, raftan cilt çekti ve gelişi güzel açtı. tı, oturduğu koltuk rahattı, tap, ihalen «Türk tiyatrosu» adı ve id- diası ile çıkmakta olan — «Darülbedayi» mecmuasının | Teşrinisani 1932 tarih ve 33 sayılı formasının sayfalarını gös- teriyordu. Yukarıdaki satırlar, bir film şerıdı gıbı gözlerinden geçti, gitti. Muh- sin Ertuğrul, daha başka sayfalara, da- ha başka yazılarına da aynı kayıtsızlık içinde baka baka uykuya daldı. Uykusunda bir el kendisine küçük boyda bir broşur uzatıyordu 1949 tari- hini taşıyan bu broşürde gene Muhsin Ertuğrul'un yazdığı şu satırlar vardı: «Hükümet Ankara'nın — göbeğinde, her yabancıyı imrendirecek bir tiyatro abidesi kurdu. Elbetteki bu güzel tiyat- ronun içinden bütün memlekete yayıla- cak olan kültür ve sanat ateşini k rük- yardımdan hiçbir Türk vatandaşı yük- sünmiyecektir.» «Ben tam kırk sene, bir gün bile kaybetmediğim bu idealin — tahakkuku ümidi ile, hiç imanım sarsılmadan yaşa- . Şimdi ise inancım her zamandan daha kuvvetli.» rülbedayi mecmuasındaki yazıyı yazdığı zaman Muhsin Ertuğrul, Darül- bedayinin mutlak hakimi idi ve mem- lekette, resmi himaye gören biricik mü- essesgfo idi. tarihte, hasretini çektiği ideale, 1949 tarihli Devlet Tiyatrosu broşürü- ne yukarıdaki satırları — yazdığı sırada kavuşmuş bulunuyordu. O tarihte Muh— sin Ertuğrul Devlet tiyatrosunun Um Müdürü idi. Ve memlekette tiyatro ışı Maarif Vekâletince ele alınmış, tahsisa- tı Hükümet tarafından verilen bir Dev- let tiyatrosu — kurulmuş ve müessesenin en selâhiyetli makamına da bizzat ken- disi oturtulmuştu. O gün; Muhsin Ertuğrul'un Devlet Tıyatrosunun tam ,, selâhiyetli İstanbul'daki lunduğu sırada, masasının üzerinde bir Ankara gazetesi duruyordu. Birinci say- fasında Muhsin Ertuğrul'un. bir resmi vardı ve altında şu satırlar yazılı idi: «Ertuğrul Muhsinin yeni icraatı: Dev- let Tiyatrosunun başına geldiği günden- tiyatro biletlerinin telefonla temin edil- mesi gibi bir anlayış daha göstermiştir.» İşte 1932 yılında İstanbul Şehir Tiyatrosunun — rejisörü iken — hasretini çektiği ideal tiyatro, işte 1949 senesin- de idealinin başına geçen Muhsin Er- tuğrul ve işte 2 Ocak 1955 tarihli gaze- tenin bildirdiği icraat. Yoksa ideal tiyatronun manâsını biz mi anlıyamıyoruz? Resim Haritacıların 11. resim sergisi H aritta Umum Müdürlüğünde vazifeli ressam subaylarımız 6 Ocak 1955 günü a Dil- Tarih ve Coğrafya Fakültesinde II. inci sergilerini açıyor- lar Daha evvel değişik adlarla bir çok sergilere katılmış olan haritacı ressam subaylar iki seneden beri diğer toplu- luklarla alâkalarım keserek kendi arala- rında çalışmayı tercih etmişlerdi. Bu hareket onlara ünün resim anlayı- şında bırbırlerını kontrol etmek imkâ- nını vermiştir Harit. ı]arın bir güzel hususiyeti de memleketin her yanını dolaşmaları ve oralardan değişik mevzularda yaptık— ları resimlerle sergi açmaları Bu bakımdan öÖölçüleri nısbetınde Türk resim sanatına olduğu kadar Türk folkloruna da hizmet ettiklerine inandı- ğımız haritacılar resim sergisi 15 gün açık kalacaktır. AKİS, 8 OCAK 1955