SANAT Edebiyat Sait Faik Öldü Bundan üç sene kadar evvel, Pa- rise bir adam çıkageldi. Dostları ve hayranları — zira kendisini tanı- mayan, fakat hayran olan pek çok genç talebe vardı — onu heyecanla karşı- ladılar. Öyle, durup dururken, sadece "içi sıkıldığı" için İstanbuldan kal- kıp gelivermişti. Bütün Türkler eğlendirmek, gezdirmek, oyalamak bahsinde birbirleriyle yarış ettiler. Bu- na rağmen, üzerinde tarifi imkânsız bir hüzün, bir melankoli vardı. Has- taydı. Kendini doktorlara da göstere- çekti. Sonra, bir hafta geçmeden, dostları ve hayranları sabahleyin otelde ken- disini bulamadılar. Gitmişti Tıpkı geldiği gibi, hiç kimseye haber ver- meden. Öyle, durup dururken, sadece “içi sıkıldığı" için Bu adam Sait Faik'ti. S ait Faik 11 Mayıs gecesi, hayata gözlerini yumdu. Gazeteler, si- rozdan öldüğünü yazdılar. Muhtemel. dir. Ama asıl, içini doldurmuş bulunan o tarifi imkânsız hüzüne dayanamamış olmanın neticesidir bu ölüm. 1907'de Adapazarında doğmuştu. Ora da Rehber i Terakki mektebinde oku- muş, ilk tahsilini — yapmıştır. Bütün talebelerin en çalışkanı değildi; hiç bir zaman da olmamıştır. Bir ara İs- tanbul Erkek lisesinde bulunmuş, son ra Bursa lisesinden mezun olmuştur. için daima "heyyamo- Buna rağmen, sonradan anlattığı hâtıralar arasında şu var. "— Bursa lisesinin şimdi müdürü mü, yoksa edebiyat hocası mıdır bil- mem, Mümtaz bey, bir tahrir vazife- min altına şunları yazmıştı Yatın bun a itinalı ol- itinasız neşredip duruyorum. Tahsile de- vam — maksadiyle, Fransaya Grenob- le'a gitmiş, fakat tamamlamadan, Üü sene sonra dönmüştür. İşte ilk hikâ- yelerini, memlekete dönüşünde Vakit'e yazmaya başlamıştır. İlk kitabı "Se- maver" 1936'da çıkmıştır. O yandan bu yana Sait Faik edebiyatımıza: Lü- zumsuz Adam, Mahalle Kahvesi, Hava- da Bulut, Kumanya, —Havuzbaşı, Son Kuşlar, Bir Takım İnsanlar (Ro- man), Şimdi Sevişme Vakti (Şiirler), Kayıp aranıyor (roman), Alemdağında Var bir Yılan'ı hediye etmiştir. İnanıl- sın ki bu hediyeler, paha bicilemez he- diyelerdir, zira edebiyatımızda yepyeni bir devrin kapılarını, hem de pek çok kimseye, ardına kadar açmıştır Ede- biyatımızda, bir Sait Faik Mektebi ol- muştur, azı şöhretler vardır, le mütenasiptir. Bazıları vardır, sabun köpüğüdür. Birinciler 1kıncıler— den, ancak senelerle ayrılırlar. ıçın soylenebılecek şudur; Türkiyede p âye" — denilince, akla gelen isim kıymetleri- AKİS, 22 Mayıs 1954 OPERA (AKIS), bu kuyucuları — için makale serisi yucularımız her sayısından itibaren — o- orijinal bir müzik ku- bu sahıfede bir. de "Opera — Klav, olacaklar ve bu suretle ılerıa'e "AKİS" ni kolleksiyonu ile birlikte ayrıca bir de "Opera Kilavuz" na ip olmuş olacaklardır "Opera A!bü— Bestekâr : Vincenzo Bellini (1 Ka- sım 1801 de Cataniada doğdu, 24 Eylül 1835 de Paris civarında 9 talyan operasının lirik - romantik istikametinin en mühim temsilcisi. dir.) "Norma" operasında dramatik koloratur sop- rTano ön safı işgal e- der, İtalyan — melodisi- nin hisliliği, eserde bil. hassa rahipler nun muhteşem atmos- feri ile şayanı — dikkat bir tarzda bağlanmıştır. Eser, baş rolü oynaya- cak olan koloratur sop- rano'nun kuvveti saye- sinde bugün de muvaf- fakiyetle — temsil edile- bilir ALBÜMÜ DÜNYASINDA ismini verdiğimiz bu yazı Beri- sinde ele alınan operanın mahiyetti, opera - hakkını ve bır fikir caktır. MA Şahıslar önceden bir bilgi elde edilmiş — buluna- Norma (Koloratur soprano). Sever (dra. matik tenor). Adalgisa (lirik soprano). Orovist (Bas), Clotilde (sopra- no), Flavius (lirik tenor). Orkestraya ilâve olarak harp ve tuba. Sahne müziği için 26 ağız sazı ve davul. Operanın de- vamı 2,5 saat Sahneler : Birinci perde birinci ablo — mukaddes koru, ikinci tablo Norma'nın kayalıklardaki ikamet- gâhı, ikinci perde — ve üçüncü tablo ikinci tab lonun ayni, dördüncü tablo orman, beşinci tablo koruluk. MEVZU Romalılar Galia'yı işgal ettikten sonra buradaki Mecusilere çok fe- na muamelede — bulunmaktadırlar. Bu vaziyet karşısında — Mecusilerin baş rahibi — Orovist, dindaşlarını Romalılara karşı ayaklanmaya da- vet etmektedir. — Fakat baş rahibin kızı baş rahibe Norma, Romalı ku- bir savaşa girişilmesini istememek- tedir. Ancak Romalı kumandan Se- ver şimdi de rahibelerden Adalgi- sa ile sevişmektedir. Norma bunu haber aldığı zaman hiddetinden ve 1stırabından iki çocuğunu — öldür- mek ister, aha sonra da bu fik- ona aittir ve — Adalgisa da onların Sait Faik'tir. henüz bundan bir şey degıştırmış degıldır "yaşamayı, en kötü şartlar i. de olsa, sevdiren; yaşayışın çir- kinliklerini Örtbas eden; onu, siz çir- kin sanıyorsunuz ama o kadar canım der gibi, gülerek beğendirmeğe çalışan" bu "yalnız adam" artık sev- diği, fakat anlaşamadığı insanların ara. annesi olmalıdır. Diğer taraftan Adalgisa, Sever'den ayrılmak ve ra- hibe kalmak kararındadır. Norma- nın bütün plânları bozulunca Me- cusilere verir. Dışarıd yi kaçırmaya uğraşır, bunun üzeri- ne Norma imdat çağırır, içeri giren Mecusüer Sever'i u sırada Norma günahkâr olduğunu söyler ve Sever ile birliktte ölüüme — mahküm edilir. Sever, Norma'nın kendisini ne ka- dar çok sevdiğini anlamıştır. Her ikisi de odun yığınının üzerine çı- karlar ve alevler arasında can ve- rirler. sinda değildir. Or ada kalan hikâyeleridir, eserle- . Daha sağlığında, — Amerikanın Mark Twain Edebi Cemiyetine âza se- çlmek suretıyle kitaplarının ilk talti- fini görmek mazhariyetine erışmıştır Bunu, başka mazhariyetlerin taki deceğini sanmak, — büyük ıhtıyatsızlık olmamalı.