PROUST DOSTLUĞU L'AMİTİE DE PKOUST Bununla beraber hakikaten şalısi Lir usulün we eozlü İsir sanslın zarurelini İalep ciliklen sora, Proysl, hiç bir yeni amessaye» yelirmiyei İbr önleri, bu muharrir sırl yükseklen altlığı için, İsemen peygamber ilân eimekte dereddül clmiyen bir tenkii sanalının /uzuli ukalalığını karşı isyan ediyor. Prousi, halkın insiyaki ha yalıyla, mukannen hakemlerin dönek amıyarları arasından, ziyade asıl bu hayatla muharririn « la benli arasında bir ya: kınlığın mevcul olduğu: nu biliyor; bu slalenls ki ber şeyin o suspus kalakaldığı oObir sükül içerisimle (wecıl)e yakın ve adela dimlarca bir İhslelile kulak we rilen bir sevki tabiden başka birşey değildir. Paletleri Büğumunulan lazla kalakalık olan bir takın ediplerin, kün iaiyme'in: «Hiç kimse, kendisini saçmalamaklan kurlaramaz; o yalmz işin belâkeli, bu saçınaları, soriyinalilüe ile söyle meklirs sözüne kendilerini müstahak kıldıkları bar sırada, Proust, komi şahsiyetinin misaliyle, bizi, kolay, zorluksuz bir ağız kalabalığının ve züppeliğin mukabil tellikelerine karşı uyanık bulunduruyur, Mademki biz, hakikali hiç kimse vasılaayla clinemeyiz ve onu, bizzal kendimiz yaralmak zorundayız, demek ki sanaikirin da İamamen şuurlu ve müdrik olabilmesi, ille ve aucak kendi özünü İlade elliği ve hayallerinin maddesini, Lipki sectoplasmes çıkarır yili, kendine has var- lığından çıkardığı zaman mümkümlür. Şöyle ki vaziyel, sanki eserle müellli arasında yarip, tabii, adelâ uzvi ve sanki lrlıl ile kelebek de: milen kanallı, narin ve şellal imalilük arasın daki münasebete benzer bir münasebet gibidir. ruli 1 aidaşiı vi. Firari Esasen İieriörlü falımini önliyen kelebek, uyuk- layan kozanın ataleli içerisimle şekillenir, Fakat şuurun güneşinden uzaklaşıp ta insiyakın deniz altı derinliklerine dalan yaralıcı, acala bu su- retle, kendi kendisini, aşılmaz bir yalnızlığa ka- palmak, kemli kemlisi içime, etralına bir duvar örmüş. yibi kapanmak ve böylece de İikrini âm laşılmaz ve nakledilmez bir hale yelirmek tele İikesine (maruz kalmış ölmüyor mu? Hayır, bu hiç te böyle değildir; ara bizim en şalısi, en harim olarak neyimiz varsa, vu, aynı zamanda en beşeri, en umumi olan şeyimizdir. Proust, daha klasikler tarslından or- laya konmuş olup bu- nunla beraber XİN uncu asırde takdir edilmiş clan bu ha sikali, yani mevzii ve yeçici Jarkların öte sânde bülün insanlarda müşlersk olarak esasa bağlı hirtabı ayniyetinin mevcuy, olduğu hakikali- ni, yeniden keşlelmiş gi- bidir. Racine, Bayazıl devrinin Osmanlılarını Versailles Pransızlarının hissiyalımı, yani kendi hislerini izale edebilmiş olduğu içimlir ki « Curncille, halbuki bunu kem aMisine bir kalnhal olarak isnal eder Hacine'in Türkleri bu kalar bakikidirler ve hakiki olarak kalırlar ve İstanbulda olduğu gibi Pariste de daima hakiki, dalma bize yakın olup, sadece silibari Türklere olarak değil, bilâkis adam, insan olarak kalırlar. İmdi Proust, karakterlerinin madde ve mev- güynü, kendinden, kendi iç hayalından ve nı liz, kavrayıcı rulundaki sükülun mcnbamdan alalı. (Yürüyur) Georges CATTAUİ — Selmin Tevfik SİBER ğ