: tikleri bir motorbotla açık de- i nizde bir saat kadar dolaşmış- İ lar ve bunu mütcakib sahile i Solaryum plajına çıkmışlar ve i plaj gazinosunda ; miz evlerine j dardır. ON YEDİNCİ YIL. NO: 5350 İ K gLA Atatürkün dünkü! gezııııılen | İstanbul, 19 (A-A.) — Ata- | türk bugün öğleden sonra ma- İ yo ile Floryada bizzat idare et- yakın bir noktada bir sandala geçip kendileri kürek çekerek bir müddet halk arasında oturduktan sonra Soluryum — ötelinin — tarasasını leşrif ile bir kahve içmişler ve ahşama doğru yaya olarak de- avdet buyaürmuş- Atatürk bu gece kendilerine i tazimatlarını arza gelen bazı ar- Hq’mnı yemeğe alıkoymuş n PAMUK VE MERİNOS Devlet endüstrisinin istediği ileri vasıflı ham maddeyi yetiştirmek ziral kalkıtnmamızın ilk gayesidir. Yerli mal- lar haftasını açarken Başbakan İsmet İnönü türk vatandaşını bol istihsale ça- ğırmış; maliyet ve satışın dünya piya- saları seviyesine düşürülmesinin bir ra- ruret olduğunu belirtmişti. Devlet teşkilâtına ve vatandaşa bir di« rektif olan bu işaretin ilk müspet ne- ticeleriyle karşıkarşıyayız: Milli eüdüstrinla en büyük kolu olan dokuma sanayiimizin iki esaslı ham mad deği; başta pamuk ve sonra Merinos, bu verimli çığıra girmiş bulunmaktadır. Ekonomi Bakanı B. Colal Bayar bu iki milli mahsulün bugününü ve yarı- nrnr şöyle anlatmaktadır: * , Bugün gerek pamuk ve ge- rek pamuklu fiatlarında hakika - ten, beynelmilel fiatlara nazaran bir fiat yüksekliği mevcuddur. Fa: kat insafla düşündüğümüz zaman müstahsil, senelerdenberi fiat su- kutu ile karşıkarşıya kalmış, ı;o'k zaman emeğile mütenasip denebi- lecek normal bir kazanç temin ede- memiştir. Zürra ve fabrikatörle karşıkarşıya geldiğimiz zaman, sempatimiz belki zürra ile beraber olacaktır. Fakat bu hareket mem- Jeketin umumi ekonomisine muva- fık mıdır, değil midir? Dahili istihsal noktai nazarın- dan bunun o kadar ehemiyeti yok- tur. Fakat beynelmilel piyasa -iti- barile büyük ehemiyeti vardır. Pa- muk mübayaasına her tarafta e- hemiyet verildiğini görüyoruz. Mi- sal söyliyeceğim: Almanyanın di- ger memleketlerle olan dış ticare- tini “Konjonktür Bürosu” na - tet- kik ettirdim, Almanya Cenubi A- merikadan sırasile senede 12-18 ve 20 milyon Marklık pamuk alı- yor. 1934 de 20 milyon Marklık mübayaa 1935 de 125 milvon Mar- kr buluyor. Mısırdan 20 milyon Marklık pamuk almıştır. Hindis- tandan - ki bizim pamuklarımızın kalitesine çok yakındır - 18 milyon Marklık pamuk alıyor. Eğer biz pamuk istihsalâtımızı — arttırır, standard bir tipe irca edebilirsek Hindistanın en az yarısını, diğer memleketlerin de © 10-15 nisbe- tinde Almanyanın aldığı pamuğu memleketimizden verebiliriz, sata- biliriz. Memleketimizde kalite itibariy- le henüz bir istikrar yoktur. Zira- at Vekâletinin faaliyetinin çok ü- mitbahş olduğunu haber alrvoruz. Vekâletin verdiği tohumu köylü kapısırcasına alıyor. İstihsalatımıza gelince: Bir sene BS, ertesi sene 135 bin ile 150 bin balya arasında kalıyor. Yalnız bir (Sonu 5. inci sayfada) 20 HAZİRAN 1936 CUMARTESİ Son haberler üçüncü sayfamızdadır Parti işlerini ADIMIZ, ANDIMIZDIR örüşmek üzere 26 valimiz, önümüzdeki salı ünü gu . yeze reisliğinde Dahiliye vekili ye CH.P. Genel Sekreteri B. Şük- rü Kaya, dün par- ti — merkezinde Parti işleri — ile meşgul olmuştur. 23 haziran sa- iegünü, Parti Ge. nel merkezinde, B. Şükrü Kaya. nn reisliğinde toplanarak — Par- ti işlerini görüş mek üzere 26 va- Ü Ankaraya ça- ğırılmışlar- der. Bilecik - valisi BB. Ali Rıza Oskay, Eskişebir valisi 'Talât Öncel; Kütahya valisi Sedad E- rim; Bolu valisi Salih Cemal Gülen; Zonguldak valisi Halid Aksoy; Kasta. monu valisi Talât Demirkan; Sinop va. lisi Süreyya Yurdakul; Samsun valisi Fuad Tüksal; Çorum valisi Ziya Teke- li; Amasya valisi Kadri Uçok; Tokad valisi Faiz Ergun; Kayseri valisi Naz- mi Toker; Niğde valisi Faik Üstün; Konya valisi Hamdi Bardakçı; Yozgad valisi Baran; Seyhan valisi Tevfik Ha- di Baysal; Malatya valisi Ethem Akın- cı; İçel valisi Rükneddin Söüzer; Gazi- ei mmabrecmee Ankara ilyönkurul anlığı Ankara Vali ve Belediye Reisi B. Nevzad Tandoğan, dün sabah, Yenişe- hirdeki C, H. P. merkezine giderek İl- yönkurul başkanlığı vazifesine başla- mıştır. Balkan antantı basın SÜ M l birliğinin ehemiyeti Atina, 19 (A.A.) — Gazeteler, Bal- antantı basın nizamnamesinin tas. dolayısiyle bunun ehemiyetini te- di barüz ettirmektedirler. Eleftron Vima diyot ki: *“Nizamnamenin imzası tantı devletlerinden her birini nın öteki e karşı olan vaziyetlerini değiştirecek değildir. Çünkü Balkan basınında iyi anlaşma ve iş birliği fik- ri ötedenberi hâkim bulunmaktadır. Bu- nunla beraber Balkan antantı basın bir- Hği gazeteler arasında daha sikı bir $i ile bu iyi anlaşma fikrini da- le tanzzuv ettirecektir. Balkan an- basınıt- Finans bakanımız İstanbula gitti Finans bakanı Fuad Ağralı dün ak- şamki trenle İstanbula hareket etmiştir. B. Şükrü B. Şükrü Kaya C, Kayanın toplanacak H. P. Genel Sekre terliği makamında antep valisi Ali Reza Çevik; Ordu vali- si Hayri Sırtıkızıl; Kirşehir valisi Mi- tat Saylam; Sivaş valisi Ahmed Refik Noyan; Maraş — valisi Adli Bayman; Çankırt valisi Derviş Uzgören, — AVAM KAMARAS! ley Londra, 19 (A-A.) — Avam kamara- eden sonr akdetmiş olduğu a i lmemiş de- tetede hâraretli olmuştur. B. Eğden, bü- D B. Loyd Corc kürslüde yük bir gürültü içinde söz söylemiştir. Her taraftan yükselen nidalar, buruştu. rulan kâğıd ve gazetelerin - buruşturul- masından çıkan sesler, bakanların söz- lerinin ikide birde kesilmesi mebusla- rın sinirli bir halet içinde old nt pek İyi gösteriyordu. B. Eden, “hükümet, Habeşistan me- selesinde eskiden takib etmiş olduğu hat- tı hareketten dolayı hiç bir suretle mü- kları- teessif değildir.,, dediği zaman muhalif. lerle ekseriyet arasında ciddi hâdiseler çıkmış ve konuşmaların on beş dakika Övr gazetesine göre; “,,, B. Baldvinin ye in geleceği her zamand an ' HER YERDE 5 KURUŞ B. METAKSAS'IN GÂZETECİLERE BEYANATI «Yunanistan boğ türk tezini mü Atina, 19 (A ğ A.) — Başbakan B. Metaksas ya- bancı gazetecile- ti kabul ederek kendileri- ne muhtelif me- seleler hakkında beyanatta bulun- muştur ; Başbakan hükümete diktatörlük te- mayülleri atfeden şayialar hakkında, bunların asıl ve esası olmadığını söyle- miştir. Başbakan, Türkiyenin müttefiki bulunan Yunanistanın Montrö konfe- ransında türk görüşüne yardım edeceği- ni, Türkiyenin yapacağı müsbet teklif- leri henüz bilmemekle beraber türk pro- B. Metaksas jesini Yunanistanın müdafaa etmesinin kararlaşmış bulunduğunu bildirmiştir. B. Metaksas, alman bankası direktörü- nün yaptığı yolculuğun münhasıran e- konomik mahiyette olduğunu ve elde edilen anlaşmanın yunan - alman - kli- ring hesabından Yunanistanın — geriye un tarzı tesviyesini te- ini bildirmiş, Yunanistanın bir Akdeniz paktırı, Akdenizde alâkalı bütün devletlerin iştirâkiyle gerçekleş- IN GÜRÜLTÜLÜ CELSESİNDE B. Loid Corc hükümete şiddetle çattı BB. Makdonald ve Sa ymen hükümet ale hinde rey vererek kabineden çekilecekler İşçi partisi zecri tedbirlerin kaldırılması aleyhinde şiddetli bir mücadele hazırlıyor ine B .N. Çember iyade muhakkak gibidir..” tatil edilmesine mecburiyet tür. görülmüş- Dış işler bakanı, nutkunu — biti zaman muhalif işçi partisi namına söz söyliyen B. Artur Grinvud, gerek B. E- den'e ve gerek hükümete karşı şiddetli hücumlarda bulunmuştur. “En büyük sıyasal ihanet!” B. Grinvud, demiştir ki: “— Hükümet, âeçiüm yapıldığı sira- da etiniş olduğu vaidleri tutmamış ve in- giliz tarihinde en büyük siyasal ihaneti irtikâb etmiştir.,, Murmaileyhten sonra B. Loyd Corc, sÖz almış ve hükümete karşı daha şid- detli Kücumlarda bulutmuştur : “B, Eden Milletler cemiyetini parçalamağa gidiyor!” “— Milletler cemiyetinin cephesi he- nüz bozguna uğramamıştır. B. Eden, Ce- nevre'ye bu işi yapmak, bu cepheyi boz- güuna uğratmak için gidiyor. Kendisi Ce- nevre'ye milletler cemiyetini ezmek, par- B. Mekdonald (solda) ve Sir Saymen Şa parça etmek için gidiyor. Bu işi baş ka birine bırakması ktüm | Loyd Corc, mil velenamesinin göz Ok arzu ederim., T cemiyeti muka» da Fransa'nın İngilter, ğe hazır ol: p olmadığını sormuştur. (Sonu 3. üncü sayfada, azlar hakkındaki dafaa edecektir* mesini görmekle bahtiyar kaydeylemiş, zecri tedbirlerde Yunanis- tanın milletler cemiyetince verilecek karara uyacağını söylemiş ve nihayet bulgar - yunan münasebetleri hakkında da anlaşmazlık münhasırar ekonomik olduğunu, çünkü iki memle- ket arasında sıyasal anlaşmazlıkların mevcud olamıyacağını ve merkür ekö- nomik anlaşmazlıkların iki tarafın .da hoşnudluklarını mucib bir tarzda hal- olacağını meseleler lini Yunanistanın arzu evmekte olduğu- nu ilâve etmiştir. Fikra Güneş tutulması Kuvai İnzibatiye ileri kollariy- le milli kuvvetlerimiz, Beypazarı yakınlarında çarpışıyordu. İlk Bü- yük Millet Meclisi açılalı henüz i- ki hafta olmuştu.Etlik sırtlarındak! bağ evinde, petrol lâmbasının çeh- relerimizi güçlükle aydınlatan ha- Fif ışığı altında, her geceki hasbi: halimize dalmıştık. Ankara istika- metinden silâh sesleri gelmeğe başladı. Konuşmaları kesmiş, yal- nız dinliyor ve biribirimizin yüzü- ne bakıyorduk. Bu şaşkınlık ne ka- dar sürdü bilmem. İçimizde en yaşlısı, Ankarada kanlı bir çarpış- manın başladığını söyledi. Birimiz “Top sesi yok, belki yanlış bir ku- manda ile açılmış aleştir” — dedi. Bu en nikbin tahmine rağmen si- lâh sesleri gittikçe artıyordu. Ni- hayet hepimiz de, bir çarpışmaya, yalnız kıyafetlerimiz ve eşyaları- mız itibariyle hazır olabildiğimize, halbuki silâh kuvvetinden büsbü- tün mahrum balunduğumuza hük- mettik. Bu tedbirsizliğin aramız- daki suçlularını aradık, bazı maze- retler de bulduk. Tahta kapakları sıkıca kapanmış pencerelerden u- zak bir avazın zayıf hecaları sız- mağa başladı: — Kork...ma...yın.. kork..mâ.» yelli Pencere açılınca ses berraklaş- H — Ay tutuldu, korkmayın. On altı yıl önce Ankara, tutuk lan ayı, binlerce silâh sesi içinde haşyetle seyretmişti. Dün sabah Ankarada, güne şin — tutuluşunu görmeğe — kal- kanlar; bir. kozmografya hadi- sesini takip ederken, güzel bir manzaranın da şiirini tattılar. Her yer; mavi tülden * sızan " ilik'bir renk içinde idi. Bütün kırlarla şe- hir içindeki ağaçlı geniş yollar; donuk bir neftilik içinde uyuklu- yordu. Çatılar; tatlı pembe renk- lerle, yeni Ankaranın sıhatli çehre- sini çiziyordu. Tarasalarda, pen- cerelerde çocuklar; gözlerini ovu- layarak, uykularını yenmeğe çalı- şıyorlar, Çıkardıkları sesler, kuş- lar_ııı ctvultılarına ayrı bir ton ilâve ediyor. 1920 Ankarasında, tutul- muş ay, silâh sesleri içinde seyrini Z“PII.II?JG çocukları neşe ve kah- Sıha içinde, tutulan güneşin bü lunlz_şmeıı'ni bekliyorlar. Daha bq- lç,ok ıde_a!len'mizı'n bütünleşme ini ekledikleri gibi. Ş ailelere mahsus büyük ten- f n 1 Devlet Demiryollarınd 1 zilât başlamıştır. Bu çok w ahat — Çırsatını kaçır- maymız. Tafsilât ilân sütunlarında. e n