Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
TTT ON YEDİNCİ YIL. NO: 5350 VAT TPT p ULUS ADIMIZ, ANDIMIZDIR FT KA ÇUYKT b ei B0 HAZİRAN 1936 CUMARTESİ Son haberler üçüncü sayfamızdadır N SevvereneAR AA Atatürkün dünkü gezintileri İstanbul, 19 (A-A.) — Ata- türk bugün öğleden sonra ma- yo ile Floryada bizzat idare et- tikleri bir motorbotla açık de- nizde bir saat kadar dolaşmış- lar ve bunu müteakib sahile yakın bir noktada bir sandala geçip kendileri kürek çekerek Solaryum plajına çıkmışlar ve plaj gazinosunda bir müddet halk arasında oturduktan sonra Soluryum — otelinin turasasını teşrif ile bir kahve içmişler ve ahkşama doğru yaya olarak de- niz evlerine —avdet buyurmuş- lardır. z Atatürk bu gece kendilerine tazimatlarını arza gelen bazı ar- kadaşlarını yemeğe aliköymüş- ardır. Y*trrAeAR ASA cesARAADAN Gündelik PAMUK VE MERİNOS Devlet endüstrisinin istediği i!en; vasıfIr ham maddeyi yetiştirmek zirai kalkınmamızın ilk gayesidir. Yerli mal- lar haftasını açarken Başbakan İsmet İnönü türk vatandaşını bol istihsale ça- ğırmış; maliyet ve satışın dünya piya- saları seviyesine düşürülmesinin bir za- ruret olduğunu belirtmişti. Devlet teşkilâtına ve vatandaşa bir di- rektif olan bu işaretin ilk müspet ne- ticeleriyle karşıkarşıyayız: Milli endüstrinin en büyük kolu olan dokuma sanayiimizin iki esaslı ham mad- desi; başta pamuk ve sonra Merinos, bu verimli çığıra girmiş bulunmaktadır. Ekonomi Bakanı B,; Celal Bayar bu iki milli mahsulün bugününü ve yarı- nını şöyle anlatmaktadır: « / Bügün gerek pamuk ve ge- rek pamuklu fiatlarında hakika - ten, beynelmilel fiatlara nazaran - bir fiat yüksekliği mevcuddur. Fa- kat insafla düşündüğümüz zaman müstahsil, senelerdenberi fiat su- kutu ile karşıkarşıya kalmış, ço.k zaman emeğile mütenasip denebi- lecek normal bir kazanç temin ede- memiştir. Zürra ve fabrikatörle karşıkarşıya geldiğimiz zaman, sempatimiz belki zürra ile beraber olacaktır. Fakat bu hareket mem- leketin umumi ekonomisine muva- fık mıdır, değil midir? Dahili istihsal noktai nazarın- dan bunun o kadar ehemiyeti yok- tur. Fakat beynelmilel piyasa >iti- -| barile büyük ehemiyeti vardır.Pa-. muk mübayaasına her tarafta e- hemiyet verildiğini görüyoruz. Mi- sal söyliyeceğim: Almanyanın di- * ğer memleketlerle olan dış ticare- tini “Konionktür Bürosu” na tet- kik ettirdim, Almanya Cenubi A- merikadan sırasile senede 12-18 ve 20 milyon Marklık pamuk alı- yor. 1934 de 20 milyon Marklık mübayaa 1935 de 125 milvon.Mar- kr buluyor. Mısırdan 20 milyon Marklık pamuk almıştır. - Hindis- tandan - ki bizim pamuklarımizın kalitesine çok yakındır - 18 milyon Marklık pamuk alıyor. Eğer biz pamuk istihsalâtımızı — arttırır, standard. bir tipe irca edebilirsek Hindistanın en az yarısını, diğer memleketlerin de /» 10-15 nisbe- tinde Almanyanın aldığı pamuğu memleketimizden verebiliriz, sata- biliriz. Memleketimizde kalite itibariy- le henüz bir istikrar yoktur. Zira- at Vekâletinin faaliyetinin çok ü- mitbahş olduğunu haber alıvoruz. Vekâletin verdiği tohumu köylü kanısırcasına alıyor. İstihsalatımıza gelince: Bir sene B5, ertesi sene 135 bin ile 150 hin balya arasında kalıyor. Yalnız bir (Sonu 5. inci sayfada) Parti işlerini görüşmek üzere .. .. . ı. w reisliğinde Dahiliye vekili ç ve C.H.P. Genel Sekreteri B. Şük- rü Kaya, dün par- ti — merkezinde Parti işleri - ile meşgul olmuştur. 23 haziran sa- © legünü, Parti Ge- nel - merkezinde, B. Şükrü Kaya- nın — teisliğinde toplanarak Par- ti işlerini görüş- mek üzere 26 va- li — Ankaraya ça- ğırılmışlar- ö dır. Bilecik valisi BB. Ali Rıza Oskay, Eskişehir valisi Talât Öncel; Kütahya valisi Sedad E- rim; Bolu valisi Salih Cemal Gülen; Zonguldak valisi Halid Aksoy; Kasta- monu valisi Talât Demirkan; Sinop va- lisi Süreyya Yurdakul; Samsun valisi Fuad Tuksal; Çorum valisi Ziya Teke- li; Amasya valisi Kadri Uçok; Tokad valisi Faiz Ergun; Kayseri valisi Naz- mi Toker; Niğde valisi Faik Üstün; Konya valisi Hamdi Bardakçı; Yozgad valisi Baran; Seyhan valisi Tevfik Ha- di Baysal; Malatya valisi Ethem ÂAkın- cı; İçel valisi Rükneddin Sözer; Gazi- Ankara ilyönkurııl başkanhğı Ankâra Vali ve Belediye - Reisi B. Nevzad Tandoğan, dün sabah, Yenişe- | Ü hirdeki C. H. P. merkezine gidetek İl- yönkurul başkanlığı vazifesine başla- mıştır. : Balkan antantı basın . .. * . . birliğinin ehemiyeti Atina, 19 (A.A.) — Gazeteler, Bal- kan antantı basın nizamnamesinin tas- diki dolayısiyle bunun ehemiyetini te- barüz ettirmektedirler. Eleftron Vima diyor ki: “Nizamnamenin imzasr Balkan an- tantı devletlerinden her birinin basını- nm ötekilerine karşı olan vaziyetlerini değiştirecek değildir. Çünkü Balkan basınında iyi anlaşma ve iş birliği fik- ri ötedenberi hâkim bulunmaktadır. Bu- nunla beraber Balkan antantı basın bir- liği gazeteler arasında daha sıkı bir elbirliği ile bu iyi anlaşma fikrini da- ha ziyade taazzuv ettirecektir. Finans bakanımız İstanbula gitti Finans bakanı Fuad Ağralı dün ak- şamki trenle İstanbula hareket etmiştir. n as a TAKRen di Pati KaI & baaekltüzn 26 valimiz, önümüzdeki salı B. Şükrü B. Şükrü Kaya C, H. P. Genel Sekre terliği makamında Kayanın toplanacak y antep valisi Ali Rıza Çevik; Ordu vali- si Hayri Sırtıkızıl; Kırşehir valisi Mi- tat Saylam; Sıvas valisi Ahmed Refik Noyan; Maraş valisi Adli Bayman; Çankırı valisi Derviş Uzgören, B. METAKSAS'IN GAZETECİLERE BEYANATI «Yunanistan boğazlar hakkındaki türk tezini müdafaa edecektir” Atina, 19 (A, A.) — Başbakan B. Metaksas ya- bancı gazetecile- ri kabul ederek kendileri- ne muhtelif me- seleler hakkında beyanatta bulun- müştür : B. Metaksas Başbakan hükümete diktatörlük te- mayülleri atfeden şayialar hakkında, bunların asrl ve esası olmadığını söyle- miştir. Başbakan, Türkiyenin müttefiki bulunan Yunanistanın Montrö konfe- ranısında türk görüşüne yardım edeceği- ni, Türkiyenin yapacağı müsbet teklif- leri henüz bilmemekle beraber türk pro- jesini Yunanistanın müdafaa etmesinin kararlaşmış bulunduğunu bildirmiştir. B. Metaksas, alman bankası direktörü- nün yaptığı yolculuğun münhasıran e- konomik mahiyette olduğunu ve elde edilen anlaşmanın yunan - alman kli- ring hesabından Yunanistanın geriye kalan alacaklarının tarzı tesviyesini te- min eylediğini bildirmiş, Yunanistanın bir Akdeniz paktını, Akdenizde alâkalı bütün devletlerin iştirâkiyle gerçekleş- AVAM KAMARASININ GÜRÜLTÜLÜ CELSESİNDE B. Loid Corc hükümete şiddetle çattı B_B. Makdonald ve Saymen hükümet aley- hinde rey vererek kabineden çekilecekler İşçi partisi zecri tedbirlerin kaldırılması aleyhinde şiddetli bir mücadele hazırlıyor Uvr':!—'"““’!""e göre; “,., B.. Baldvinin yerine B .N. Çember- leyn'in geleceği her zamand an ziyade muhakkak gibidir..” Londra, 19 (A.A.) — Avam kamara- sının dün öğleden sonr akdetmiş olduğu celse, şimdiye kadar misli görülmemiş de- recede hararetli olmuştur. B, Eden, bü- B. Loyd Corc kürsüde ' yük bir gürültü içinde söz söylemiştir. Her taraftan yükselen nidalar, buruştu- rulan kâğıd ve gazetelerin buruüştürul- * masından çıkan sesler, bakanların söz- lerinin ikide birde kesilmesi mebusla- rın sinirli bir halet içinde oldukları- nı pek iyi gösteriyordu. B. Eden, “hükümet, Habeşistan me- selesinde eskiden takib etmiş olduğu hat- tr hareketten dolayı hiç bir suretle mü- teessif değildir.,, dediği zaman muhalif- lerle ekseriyet arasında ciddi hâdiseler " da etmiş olduğu vaidleri tutmamış ve in- irtikâb etmiştir.,, çıkmış ve konuşmaların on beş dakika tatil edilmesine mecbüriyet görülmüş- tür. Dış işler bakanı, nutkunu bitirdiği zaman mühalif işçi partisi namına söz söyliyen B. Attur Grinvud, gerek B. E- den'e ve gerek hükümete karşı şiddetli hücumlarda bulunmuştur. “En büyük sıyasal ihanet!” B. Grinvud, demiştir ki: “— Hükümet, seçim yapıldığıi sira- * giliz tarihinde en büyük siyasal ihaneti Mumaileyhten sonra B. Loyd Corc, söz almış ve hükümete karşı daha şid- - detli hücumlarda bul ştur: “B. Eden Milletler cemi_veıi)ıı' parçalamağa gidiyor!” “— Milletler cemiyetinir cephesi he- nüz bozgüuna uğramamıştır. B. Eden, Ce- nevre'ye bu işi yapmak, bu cepheyi boz- guna uğratmak için gidiyor. Kendisi Ce- nevre'ye milletler cemiyetini ezmek, par- ça B. Makdonald (solda) ve Sir Saymen Ça pz_u'.ça etmek için gidiyor, Bu işi baş- ka birine bırakmasını çok arzu er:llerimş Loyd Corç, milletler temiyeti mukaıı'-' velînamesinin göz önünde tutmakta ol- duğu bütün tedbirlerin tatbiki hususun- (vla Fransa'nm İngiltcre'_ve yardım etme- ğe hazır olup olmadığını sormuştur, mesini görmekle bahtiyar olacağımı kaydeylemiş, zecri tedbirlerde Yunanis- tanın milletler cemiyetince verilecek karara uyacağını söylemiş ve nihayet bulgar - yunan münasebetleri hakkında da anlaşmazlıklı meselelerin münhasıran ekonomik olduğunu, çünkü iki memle- ket arasında sıyasal anlaşmazlıkların mevcud olamıyacağını ve mezkür ekö- nomik anlaşmazlıkların iki tarafın da hoşnudluklarını mucib bir tarzda hal- lini Yunanistanın arzu etmekte olduğu- nu ilâve etmiştir. Fikra Güneş tutulması Kuvai İnzibatiye ileri kollariy- le milli kuvvetlerimiz, Beypazarı yakınlarında çarpışıyordu. İlk Bü- yük Millet Meclisi açılalı henüz i- ki hafta olmuştu.Etlik sırtlarındak! bağ evinde, petrol lâmbasının çeh- relerimizi güçlükle aydınlatan ha- fif ışığı altında, her geceki hasbi- halimize dalmıştık. Ankara istika- metinden silâh sesleri gelmeğe başladı. Konuşmaları kesmiş, yal- nız dinliyor ve biribirimizin yüzü- ne bakıyorduk. Bu şaşkınlık ne ka- dar sürdü bilmem. İçimizde en yaşlısı, Ankarada kanlı bir çarpış- manın başladığını söyledi. Birimiz “Top sesi yok, belki yanlış bir ku- manda ile açılmış ateştir” — dedi. Bu en nikbin tahmine rağmen si- lâh sesleri gittikçe artıyordu. Ni- hayet hepimiz de, bir çarpışmaya, yalnız kıyafetlerimiz ve eşyaları- mız itibariyle hazır olabildiğimize, halbuki silâh kuvvetinden büsbü- tün mahrum bulunduğumuza hük- mettik. Bu tedbirsizliğin aramız- daki suçlularını aradık, bazı maze- retler de bulduk. Tahta kapakları sıkıca kapanmış pencerelerden u- zak bir avazın zayıf hecaları sız- mağa başladı: — Kork...ma...yın.. kork..ma..> yın!..... Pencere açılınca ses berraklaş- tı: — Ay tutuldu, korkmayın. On altı yıl önce Ankara, tutuk lan ayı, binlerce silâh sesi içinde haşyetle seyretmişti. Dün sabah Ankarada, şin — tutuluşunu görmeğe — kal- kanlar; bir. kozmografya hadi- sesini takip ederken, güzel bir manzaranın.-da şiirini tattılar. Her yer; mavi tülden sızan ılık bir renk içinde idi. Bütün kırlarla şe- hir içindeki ağaçlı geniş yollar; donuk bir neftilik içinde uyuklu- yordu. Çatılar; tatlı pembe renk- Iîfl_eı yeni Ankaranın sıhatli çehre- sini çiziyordu. Tarasalarda, pen- cerelerde çocuklar; gözlerini ovu- layarak, uykularını yenmeğe çalı- şıyorlar. Çıkardıkları sesler kuş- ların cıvıltılarına ayrı bir ton ilâr ediyor. 1920 Ankarasında, muş ay, güne- ilâve ) tutul- silâh sesleri içi ini çinde seyrin inpu..l.?.'ı’ö çocukları neşe ve L—txhf :ıha ıçm(ğe, tutulan güneşin bü- tunle'şmesım' bekliyorlar. Daha bi çok ideallerimizi n bekledikleri gibin bülünleşme;ini Kemal ÜNAL h t Dvmiryullarmda İ ailelere mahsus büyük ten- Bu çok u- Cuz seyahat — fırsatını kaçır- mayınız. zilât baslı ".ldmıştır. (Sonu 3. üncü sayfada, Tafsilât ilân sütunlarında.