garkin kaynakları : MEVLÂNÂNIN RUBAİLERİ Fakat bütüm bu araştırmalar beyhude idi. İşte Mevlünayı bu kadar müteessir eden bu ani kayboluş. ona en acıklı, en ince gazel ve rubailerini ham elfi, Bunun içindir ki daha sonraları, Şemse gösterdiği bu İevkalâde derin mhsahelin tesirile, gazel maktalarındı kendi ismi yerine dalma onu zikretmei dolayısile, di- vanı « Divanı Şemsi Tebrizi » ismini almaşlır. Mevlâna, Şemsin kayboluşundan sonra Kon- yada bir kuyumcu olan Salihaddini kendisine musalüp ve relik seçmiş ve bu tarihlen on sene aonra Salâhallin Zerkübu Konevinin ölümile Çelebi Hüsümellin onun yerine geçti. Bu w üüücüsü, İasaveni alılakının akidelerinden bahis dulactiyue — talimi bir eserden başka bir şey olmıyan « Mesnevi » yi ona ilham eimişti, Mevlâna (1773 senensi 3 Teşrinsani) de bu fena alemine gözlerini yumdu, Mevlâna şarkta olduğu kadar garpta da « Mesnevi sile tanınmıştır. Fakai bize onun hakiki şahsiyetini gösteren « Divanı kebir », yali «Düyanı Şemsi Tebrizi » ismindeki kita: badır. « Mesnevis sinde « Divan s ında olduğu gibi İikirlerini daha hudutsuz, derin ve ser best oolarak anlatamaz. Şüphesiz ki Altari ninkiler gibi gayet çelin bir İelseleyi talim eden bu eser daha ziyade halka hitap et wek miyeliyle yazılmıştı. (1) 4 Mesnevi» de lasavvulun göslerdiği hak yolunda mürütlerini irşal ve tenvirden başka bir gayesi yoklur; halbuki « Divan » « ruhunun ca derin ve girilt iMamlarının tercümani olmuşlur. Bunlar samimi ve beslii bir heyecan, yüksek bir (vervej) mal sulüdür, kayıtlardan azadedir ve ilâhi bir ve cillen doğmuştur. Burada; « Mevlini için tw savvul tebellür etmiş bir (muayyen kaide ler ve akideler mecmuası ) değil, duyulan ve yaşanılan bir şeydir ki öyle akli muhakemelerle değil, hadslerle, ilhamla, aşkla anlaşılabilir (7). Biz buradaki rubaileri iki kısma ayırabiliriz. Birindisi siri tasavvuli d in, bilhassa tevhit fikrinin muhtelif şekilde tefsirlerinden (| Baron Cars de Vaz (2) Fuml Köprülü, “Türk edehiyatında ilk mutasuvvıllar, ibaretiir. Bunlarda birbirine zit ve muhali| gibi görünen birçok mekteplerin (Scepticisme, İatalisme, antliropocenirisme, aynüsticisme) tesir lerini görür gibi olmakla beraber bütün bun ların (tevhit | akidesinde toplanmış olduklarını İatırlamalıyız. Bu tarrda pek çok şairler, (rubaij)ler söyle- mişlerdir ve fikrimce hlolln Abslurrahman Ca mi taralından pek güzelleri yazılmıştır. Esasen rubai alelekser hislen ziyade bir akideyi izalı we bar fikri beyan zumnunda söylenir; hissi bir şir olmaklan ziyade İelseli bir nassı iladeye daha çok elverişlidir (3). Halbuki Meyvlünanin ikinci larzdaki rubaile- rine gelince; bunlar (erotigus — yarami) dirler, duyan, seven, yanan bir kalbin mest ve karar- mz bir düşüncenin ince hayallerile doludur. Bu rubailer daha çok aşkı mecazi nevinden gi- bi görünürler |4J) Fakat zahirine bakıp aldam- mamalı, bunları derin bir tetkik İsaddesinden geçirecek olursak buradaki sözlerin, bülün şark mistik şiirlerinde olduğu gibi istiareler ve ki nayelerden (Symbole) ibaret olduğunu anlarır. Lİ enin bu rubailerin en güzellerini seçip Fransızcaya tercüme elmemi değerli dostum, Fransız arkeoloji enstitüsü arasından müsteşrik Edmond Saussey İavsiye ve leşvik elmişli. Fransızcaya bunlardan 245 kadarını tercüme et” üklen sonra Türkçeye tercümesini de düşüm düm ve 41 kadar daha ilâve ederek 476 ruba- iye çıkardım. Benden evvel Hasan Ali, bu rubailerin 107 kadarını küçük bir risale halinde meşrelmişli. Sabık Darüllünun müderrislerinden ve son Ye- nikapı mevlevi şeyhi rahmetli Abdülbakinin de gayri matbu birkaç rubai tercümesi bulundüğu” nu oğlu Rusuhiden işitmiştim, fakat görmedim. Bu rubailerin metnini Kaslamonu mebusu Veled Çelebinin İstanbulda Ahter malbaasında neşrettiği ( Rubaiyatı Mevlâna)dan ve kismen de Tebriz basması (Divanı Şemsülhakaik)dan aldım. (8 Hüneyin Azat, La Reşeris da Şuvair mukaddemesi dj Bubai Hil e bakı HM © Asat alet ÇELEBİ 7