paz baralından aforoz edilmiştir. Sadık katolikler, (Collöpe de France) da Bergson'un kürsüsünü işgal eden e Kay'nın eserlerini okumazlar, okudukları takdirde bir günak işlediklerinden İvemen mahale papazını koşup günallarını al ellirmelidirler | Bu iki nokta, yani Bergson'un musewiliği ve İarisliyanlığa elverişsiz İciselesi yöz önüne alınınca Alman yazelesinin pek br risliyan ve mulaassip mularriri baralından ya- dılmaş İsnberi daha aydın anlaşılmakladır. Hadisenin doğru olup olmadığını araşlır- mak islemeden filozolun İuristiyanlığa karşı olan vaziyelini talılil edelim. Prolesör Mehmet Emi" nin bir kısmını Türkçeye pek güzel bir şekilde naklelliği «Alılâkın sa dinin iki kaynağıs &seri çıkmamış olsaydı belki bu tahlili yapamıyacak vaziyolle idik. Fakat bu eser iki sene kadar evvel neşredildiklen #onra mesela kolaylaşıyor. Bergsonda âna düşüncenin ne Olduğuna şa ret edelim: Bir «Can Hamlesis madde ile rast İayınca canlı nevilere meydan verir. Bu nevi İer arasında son derece, insandadır. Fakat ecan hamlesis bununla kalmaz. İnsan dünyasında te- kâmülü idare eden bu hamle, büyük adamlarda temerküz eder. Büyük adamların zulur etme diği muhüllerde din ve alılâk, durgun, stalikdir : Klan, site, millei Tanrıları, o klan, site, millet içindir. Bir sanırı vardır, kapalı değil açıklır. Peygamber, müsilik, büyük adam, işte bu açık cemiyelin yaralıcısıdır. Bergson, buradan hurisiiyanlığa geçiyor. Şöyle ki ona göre bu hamlenin mümessili olan nüslik, bülün vasıllarile ancak hırisliyanlıktan sonra doğdu. «Me "İnanda, ne Hinile tam oj- gun bir mislisizma yoklur. Bunun sebebi bazan hamlenin İersiz oluşu, bazan de dar bir fikirci- liğin istilâsıdır. Tam mistisizma, hiristiyan muta: savvallarının eseridir. (1) Bir kere hurisliyan azirleri arasında Paul'leri, Calerine'leri.. ilh. düşününüz : Bunlarda tasavvul, «iş zevki-Goüt de Üaâclions ile beraberdir. Beşeri irade ile ili- hi iradenin birleştiği mokin onların rullarında bulunmukladır. Yaralıci tekâmülü idare eden «can ham İesis ni en son eserinde bu neliceye vardıran bir filozalta katoliklik sevgisi pek aykırı bir vaziyet değildir. Kaldı ki Bergson, buristiyanlığı. TİJ Bi. Las den seureem.., a 70, kendi ana dini olan yahudilikten ayırmıyor. O- nun gözünde İsa, Musanın istihale elmiş, insa nileşmiş şahısiyelidir, «Milli bir din yerine külli bir din geçti. Adaleti yalnız kendi halkı için muteber olan bir Allah yerine bütün insanları seven bir Allah kaim oldu.s Ve İurisliyanlık İsrailde bulunmayan bir bülünlük seviyesini haiz olduğundan bütün insanlığı İethedecek mislisizmanın kendisidir. gunu da ilöve edelim: Bergson hiç bir za man şuurlu bir yakudilik tezahürü gö miştir. Meselâ İinsiein son bir eserinde yahu” diliği ile illihar eder. Başka hiç bir nimelin yaludilik şereli ile ölçülemiyeceğini düşünür. Fransiz lilezolunda böyle bir gurur yoktur. Pransızlık, yani kara kalolikliğin siyasi mümes: sili olan Fransa, owum damarlarına işlemişlir. Pelselesinin neticesi de kendini bu noktaya gö: türdükten sonra mesele kalmayor. Bununla beraber bir nokta üzerinde dur mak gerek : Son eserine gelinceye kedar hiç bir dini vasıl taşımayan bir fikir faaliyeli sarl eden Bergson'un kendisini tarihi hakikali bile şüpheli olan İsa hıralesine bağlayışı, dinin ve Tanrının yanında yükselen beşeri felsele âbi- desini çöketecek bir hadise sayılamaz mı ? İnsan düşüncesi, asırlar zarlında elde eltiği is tiklâlini feda ederek küllü bir elsaneye mi bel bağlayacaklır ? Nihayet İuristiyanlığın felsefi esasların lek selemizle gerçekleşiirsek bile, bir papaz önünde diz çöküp necat umacak kadar bir filozofun, billamasa Bergson'un, küçüleceğiini tasarlamı k bile insana gârip geliyor. Bu düşünce iledir ki belaslesi değerli Prolesör Mustala Şekip TUNÇ- um imece öslübu ile Türkiyeye tanıtılan büyük ve orijinal bir filozolun, tıpkı küllü İsa masak İarına âşık misyonerlerin kandırdığı kırmızı de rililer gibi papazlar önünde diz çükme ve «me- dei ummaz şeklinde katolik olacağımı tasarlaya- kpa. Hayır | Beşeri telekkürün zevkini talmiş bir filozol bu kadar küçülemez. Haberi veren Alman gazetesi yarılınış olsa gerektir. Zıyasttin Fahri FINDIKOĞLU