re. TR Mm AGAÇ /ANAT > FİKİR < AK/İYON Hir gün, Ankarada bir düs- dum, beni kolumdan iularak gorla İir horoz döğüşüne gö bürdü. Dünyada meler vardır ki, onları o vakte kadar görme- i ddiğimiz için İlze werecekleri alakaları evweld inkâr eder ve sonra, her hangi bir zararel veya müngsebelle görünce, ne kadar güzel ve yeni bir şey karşısında olduğumuzu anla riz. Bu horoz değüşü de, o vakfe kadar içimde misaline kavuşamadan yalan bir sezi- gin birden İlre elime analları- nr verdi, Ufak bir meydanda, haroz düğüpü merakının, hususi dir külhanbeyi o dizesi Oallında boplodğı bir esmesi vargı, Herkes yere çömelmiş doğüşü bekliyordu. Arada bir, meydu- ma dir horoz çıkarlılıyar, ho poz kendisine İayranlıkla ba- kanlar arasındu şöyle bir do- İaştrilyor, sonra kümesine kapatılıyor, yenisi çıkarlılıyar- du. öğüşlen evel yapılan İm merasim, birbirile döğüşe- eek horozları seçmek ve seyir- ciler arasindaki umar cam dandırmak içindi. Fakat Alla: İhan... Bu horozlar ne gürip seylerdi! er esasen İhorüz sevmem. A bari kahramanlık tavri ia kınan bir sahfevekar halinde görünür. Tabiat sanki öndu, baya şatafatlar ve ralinmriler rın ne kader âdi duracağı- Ma dair bir misal hazirlamış- ör. Tavukları İçinde dik bayi- fe geziyi, firnaklarile kanadını uf çalar gibi sıyırıp çalımlar salışı, sabah aranda herkes den evel oyandığını bir kaç bin kere haykırişı, bence tam bir sahlevekerın tezahürleri dir. Nitekim kendisinden bi. raz daha kirwoelli bir İrez görünür yördnmer, veya önün den bir insan, yahut bir çüp arübasi geçer geçmez tavuklar- dan evvel #eldşlanışı, yaygara" gi basışı ve dev adımlarile ka- çip, emin anlardaki yalancı çalımına uygun değil midir ? Hanlar her gün, her yerde rast: İadığimız tabii karazlar... Fakal döğüş horozu, âdi orozdu- ki bir karakierin, her şeyi ke yil we menfayilerine göre is Gismiar eden ellerde, am bir sisteme sukulmuş — şeheserini temsil ediyardır. Dediğim gibi, döğüş horozu olarak ilk defa gördüğüm bu hayvanlar ne garip şeylerdi! Her birinin göğsünde, kel kü fulardaki boşluklar yibi, deri- lerinin — kermizı o çaplaklığımı ürgeden yolunlular vardı. Ki “ DÖĞUŞ HOROZU ve BABIÂLİ TİPİ minin İbr gözü akmış, kiminin gayası kırılmış, kiminin bir malmuza, kiminin bir kanadı kopuk... Horozun kibrit kutusu kadar auralında bir güzellik var moder bilmem ama, Habil haorazlara nazaran döğüş hw rozlarının yüzlerinde, eli bay- rakli bir Kasımpaşa oadısının çirkinliği ve yırlıklığı wardı. İosluma sordum: — Meye bunların göğüsleri tüysüz?” Kel kafalar gibi boş” — Sahipleri Bunlara her gün idman yaştlırir. Yüksek bir duvara bir işkemöz asar. Üünlerce harrri öç birakirk- dun sonra, gağalasın diye iş- kembenin önüne barukır. He- por ipkembeşe olilirken her defasında göğsü duvara çarpa çarpa düysüz kalır, sandalcı eli gibi pişer, nasir bağlar, Böylece horoz, rukibinin dar- belerine mukavemet edebilecek bir hale gelir. — Ya bu düşmüş yayalar, kümüş malımuzlar, çekmiş gözler” — Ömlür da br zamana kadar yoptıkları kavgalardun aldıkları yaralar ve hafıralar- dür. Döğüş başludı. Aynı biçim we çirkinlikle iki horar karşı başlı. Boyunlarındaki tek tük