ayrı bir düşünceleri var. Meselâ içlerinden bi- DAĞIN ARDINDA GÜNEŞ BATTI risi insanların oi yemeleri İkzmgeldiğini iddia ediyordu. Bu «delis ye göre, insanların uzun ya- şamamalarına sebep «tabahals denilen hâdisedir. Midelerimiz yemeklerden, yağlardan yorulmak- ladır. Yalnız ol yersek daha uzun ve daha rahat yaşarız. Fakal onu « insanlar hayvan de- gildir ki ol yesinler» diye tumarhaneye almışlar» dı, zavallı iddinenda sebat edince buna bür bülün kanaat gelirmişlerdi. Bir başka wdelis tarihin Hazreti Ademden başlayıp buğüne kadar gelmesinin yanlışlığını ehlia ediyor ve diyordu ki: — Meçhulden başlayıp bir sürü hâdiseleri anlatmaya kalkışmak surelle o yanlış- lıklara sebebiyet verir. Ben arihi Âdemden başlalmam.. Bugünden başlar, geriye giderim. Daha mantıkidir. Meselâ, Anadolu İstiklâl har- bi tiçin oldu?. diye bir sual koyarım. Cevaba malüm . Çünkü Yunanlılar Anadoluyu almak istediler. Niçin almak istediler?. Çünkü ondan evvel umumi harp sine biz yenilmiştik. Niçin yenilmişlik?. Çünkü... Diye diye, eserden mü- essire giderek hakikatı bulurdum. “ Yirmi gündür buradayım. Ankelimi yaplım, bitirdim. Dün sabah, vizilede, doklora, niçin buraya geldiğimi anlattım, sotlarımı gösterdim, arlık işimin billiğini, çıkmak istediğimi söyledim. İleni süküneile dinledi ; — Peki yavrum, dedi, seni gikaralım. Tal mz evine haber verelim, yarında muameleyi bitiririz, çıkarsın | Bu sabahı, karım geldi. yaşlı gözlerle: — Ne memnun oldum bilsen, dedi, artık iyileşmişsin. Yalnız İsatırım için bir kaç gün dala burada kalır msn r Aklıma bin bir düşünce geldi, sordum: — Miçin ? — Şey... Yallahi, nasıl söyliyeyim. Deklor... — Me doktoru # Kan başıma çıkıyordu. bana bakıyordu : — Kuzma canım, kizma yavrum .. dur da... Çağırayım doklaru.. Karım ürkek ürkek İstersen Dağın ardında güneş battı: Çömelmiş kapı eşiğinde Ninem, yün eğrir batı vaktı. Minnidir tüten bacalardan Gelinler sallar beşiğinde Ya bir haydut, ya bir kahraman! Ahmel Muhip DRHANASŞ Sa Karım, bunları söylerken ellerini ileri uzat mış, geri geri yürüyerek kapıya yaklaşmışlı. Bir hamlede çıktı, arkasından kapıyı kapattı. Di şarıdan onun hunçkırıklarını duyuyordum. Birdenbire hakikali bütün İecsatile kavrı: maşlım, Bana inanmıyorlardı. Evet, İnanmıyor- lardı, Koştum, kapıya baktım. Kilitlenmişli. Di. şarıdan hir marılfı duydum. Kulağımı dayayarak dinledim kom, soruyordu: —A sastalık doktor? Ne zaman iyi- beşir” fe yapalım" — hlerak etmeyiniz, birşey değil. Sadece İazla yurgutlukdar mütevellit bir fikri sabit... Hayır.. O da değil... Mesleki bir teheyyüç. Hattâ, buna Anketomanya demek daha doğru olur. Böyle bir hastalık benüz yoktur. Bunu ilk dela benim keşİetmiş olduğumu iltiharla söyle yebilirim, ve zevciniz bu hastalığın ilk nümu-. mesziilir. Daha /axla dinleyemedim. Haykırmak, bağır- mak lüzumsuzdu. Bu, beni büsbütün deli zanneis melerine yardım edecekli. dö wd Ön beş senedir tumarhanedeyim. Notlarımı almakla devam ediyorum. Gayet sakinim. Elbet bir gün buradan çıkacağım ve muhakkak deli- İerin deli olmadıklarım ispai edeceğim. Fikret ADİL 14