Piyale: TİYATRO NASIL DOĞDU? Yirminci asırda sanat (âbgue) birdin ve e natkâr da sanki önün peygamberidir. Tak didi sanatların özünü kökünde saklıyan tiyatro, kucakladığı bülün güzel sanal nevilerile bu dini beynelmilelleşliren bir mabet haline gelmiş tir. İdman ve sinema da fiyatronun bu büyük rolüne en kuvvetli ve en cazip birer yardımcr dır. Bu kadar muazzam ve beynelmilel bir iha ta peyda eden tiyatro nasıl doğmuştur ? En sa” de manası ile onun ilk insanlardı doğuş ve yaradılış tarmını ber münevver bilir sanirım. Fakat unutmayalım ki bu biliş, tarihten evvelki insan hayatına sit bütün bilgilerimir gibi (Ar ehösleğie) nin yardımı ile elde edilmişbir Halkım müphem İsraziyeler we tahminlerden ibaretlir. Bence fyatro, hakiki rüşeymini ilk inmanda ilk sanat duygusu titrediği zaman bulmuşlur. Fransızların (Avant « garde) repsürlerinden Gaslari Bat, kitabında sanâilarını doğuşunu tar vir ederken şöyle diyor: Beşerin dimağında zekâ ışığı ilk parıltısımı, cihana karşı bir inanış şeklinde belirimiştir. İnsan kendisinde - bir ta biat işaretiyle * gizli bir kuvvet duyuyor, maddi olmıyan ve vücudu emrine tabi kılan bir kuvw vet... Bu, isfiyen, uman, kizan. acıyan ve İs hayyül gen bir ruh.. Etralında gördüğü ve kendinden pek farklı bulamadığı hayvan, nehai we sair bölün mahlüklarda da bu ruhun bulun. duğunu zannediyor. Ve mademki vücut bu kuvvete tabidir. O halde bu kuvveis kavuşmak, önü vücut haricinde elde etmek, yani kendine tabi olan vücudu sevk ve idareye mecbur et mek mümkündür ? Birbirine benziyen yaradı. lışlar, vücutlar da birbirlerini srarlar su halde, demek ki, mesell bir yaban öküzünüm resmi yapılsa bumu görüp İanıyan yaban ökürlerinin ları bütün cisimlerini sürü halinde bu resme doğru çekip getireceklerdir 7 İşte kabiettarihin mağaralarındaki resim we heykeltıraşi, ve her yerde plâstik sanatların başlangıcı.. Fakat eğer cümüt, harekeisiz yerine, tuzağa düşürülmesi istenen şikârların ruhunu çekmek içinonlara aldatıcı ve hareketli resimlerin yemi sunulacak olursa bu iş daha kolay olmarmı? İşte ba İskirle insanlar hâywanlarin kılığına gir- diler, derilerine sarıldılar, onların yürüyüşlerini, hareketlerini taklit ettiler, onlar gibi sesler çe karmıya ve hulâsa bir nevi hayvan polü oyna. maya başladılar ! İşte ber yerde tiyatronun baş- lanıgıcı.. Üaha sonra, avlarda muvallakiye! &Evinci, baz ve sevgi, ayrılık, acılar, ölüm korkusu, ir kat ve nihayet din duygusunun içiçe ve üslüsle bir sinema şeridinin (surimprestien)lanı gibi güz” İerimizin önünde belirdiğimi görürüz Bu seriyi teşkil eden safhalara bir sira ve nizam verirsek ayi Zamanda insan sürülerinin, çilli, öbek. gör çebe ve en kaviyi peis kabul eden kabile. Re- isleri müttefik veya düşman kabileler. İihayet yavağ yavaş ceiniyelin beşekkülüne kadar pele- biliriz İnanan insan dimağı bu ditilerin cemi yetleşmelerine mukabil ölülerin ruhlarının da toplanmasını tabii buluyor, onlardı da en kuv- yetli, en hâkim ruhun şef olduğunu salıyor ve böylelikle ilâhlar, timsaller, put - doğuyor. Bu maddi, manevi teşekkül ilemi içinde, doğum arda, ölümlerde, avlarda ve savaşlarda yapılan hazırlıklar ananeyi, merasimi çıkarıp âdetleştiri: yar,- Av âlemlerindek; hayvan sesleri insan ses İerine inkilip ediyor, derken muayyen #ewler #e münyyen Ve müterrel fikirlerin iadesi olu” yor, yeni kelimeler meydana çıkıyor, ses ve ör beraberce musikiyi ve şiiri, Myaiki vE şiir & hengi we bu iptidai, taklidi hareketlere uydu” durulan ahenk, dansı yaplırıyor. Muayyen za manlarda muxyyen işler için toplanmak, hora tepmek, muayyen sesler ve sorleriz bağırmak Üzİvosure) ü doğuruyor, (choture) de vivaş yer vaş beslenen tiyatro kelebeğinin kozası hâline geliyor. Örlerek yazımızda fiyatronun doğuşun başka bir köşeden bir göz daha atacağız. İ, Galip ARCAN