AĞAÇ YOLCULUK Yolculuk, her zaman düşündüm onu, İçimde bu azgın davet ne demek? Oraya, nerdeyse güneşin sonu Uçmak, kayıp gitmek, kaçıp dönmemek, Altımdan kaydırdı bir el minderi, Her kes yatağında, ben ayaktayım. Bir gece, rüyada gördüğüm yeri Gözlerim yumulu, aramaktayım. Adımı çağrıyor, yepyeni dostlar, Bu dostlar ne güzel, dilsiz ve adsız, Evimin yerinde bir başka ev var, Avlusu karanlık, suları tatsız. Her akşam aynı yer, aynı saatla Güneşten eşyama düşen bir çubuk, Bir yangın var gibi yukarı katta Arkamdan gel diyor, sessiz ve çabuk, Başım, artık onu taşımak ne zor, Başım, günden güne yabancı bana, Dalında bir yaprak gibi dönüyor. Acı rüzgârların çektiği yana, Se AZ “a na e ara İm aş a ii Ml e m teden ve icabında isteklerini karşısına ala- rak kendi ruhunu bir manzara, bir şey gibi seyretmesini bilen bir insanlık vardır. (İlim ve sanat dünyası bu seyrin içinde başladığı gibi insan kültürünün sırrıda buradadır. Hakiki ilim gibi hakiki sanat da kendiliğin» den gelen iç tepişlerinden çıkmaz, muraka: be, teemmül, cehit, sabır gibi âmillerle kay: naşmak ister. E. Poe ve Valery'in ilhami inkâr etmeleri, sanatın büyük çilesini, iste- diği çok çetin yapıcılığı unutanları uyan- dirmak ve bu çile çekilmedikçe sanat değil “tasannu, olacağını anlatmak içindir. Ten- a m a m sr, A Necip Fazıl KISAKÜREK kitten beklenen hizmet de bu tasannuları ayırmaktır. Fakat bunu yapabilmek için sa-. natın çilesini çekmiş olmak ve geniş bir kültürle silâlılanmak ister. Münekkidin sanat- kârdan çok sonra gelmesinin hikmeti bu- rada olsa gerektir. Sanat dünyamızdaki ha- kiki kıymetleri ayıklamadan sanat dünya- sını olanca saflılığile görmek pek güçtür. “ Ağaç , ın başlıca alâkalarından biri bu nokta etrafında toplanmalıdır ki serin ve güzel bir gölgesi olsun. Mustafa Şekip TUNÇ Mu A 7 a m na