zannediyorum fakat başkalarının nazarın- da ihtiyar bir kadından başka birşey de- liğim. Yakında benimle alay edecekler: «Vaktile o da güzeldi, onu da sevmişlerdil» ii ve bu çocu Bu çocuğun hoşuna gitmeği öyle is- tiyordu di .. fakat onu kızının elinden al- mak için değil. Mari Terezin, onun bu Arzusunu fetmiş olması ihtimali bile kalbini hicapla dolduruyordu; fakat Oken- di o nazarında (oyükselmek, kalbindeki ıstıraptan sıyrılmak için, bu genç çocuk kendine karşı bir arzu oyandırmak isti- yordu: * Bir defacık bana arzu ile baktığını görsem.. hayır, oda olmazsa bir defa ba- na, bir erkeğin güzel bir kadına bakar- ken duyduğu heyecan ve ateşle baksa, bir saniye gözleri yüzüme dalgın dalgın ve bir rüyada imiş gibi baksa... hemen Mari Terezi ona vermeğe razı olacağım. Fakat bir defa daha halâ bir kadın oldu- ğumu hissetmek ar .. aksi takdirde yaşamak ne iyi Beri taraftan, Olivye'de şöyle düşünü- yordu : « İbtiyarların hepsi biribirine benzi- yor... yaşamak içinaz seneleri kalmasının intikamını bizden almak istiyorlar. Belki de farkında olmadan « Daha birkaç sene me- sut olabilirim. O halde, elimden gelirken, çocuklarımın saadet senelerinden birkaçını galayım» diyorlar. Böyle düşünmekle, şef- kat ve ihtiyatla hareket etmekte oldukla- rına zahip oluyorlar. Halbuki hakikatta yaptıkları kıskançlıktan Obaşka (birşey değildir. Hayatı çocuklarıyle birlikte tak- sim etmek istemiyorlar. Hayata lânet ediyorlar; fakat yine onu yalnız kendileri- ne hasretmek istiyorlar. Zavall masumlar)» tün bunları, içinden taşan büyük bir merhametle düşünüyor ve kendi da marlarında akan kanın e ni hayet- siz bir zevkle hissediyor Birdenbire kendi yaşını hatırladı ve dünyada hiçbir şeyin kendisine dokuna- miyacağını zannederek Gladise tebessüm- le baktı : — Üç senenin çok çabuk geçeceğini ve bunun o vakitte sizin için bugünkü gibi müşkil olacağını biliyor musunuz ? Gladis yavaşça elini alnına götürdü : — Ne yaptım ? Mari Tererx'in sevdiği bu küçüğe kendimi beğendirmeği nasıl tasavvur etmiştim e ayıp | Ve yavaşça mirıldaedı : — Beni bırakınız OÖlivye... rica ede: rim beni bırakınır. Sizden yalnız birkaç ay... birkaç hafta istiyorum.. bu müddeti bana veriniz. Bir çocuk gibi yalvarıyordu : 24 RAGIP ŞEVKi ANLATIYOR — Başı 2 inei sayfada — İdi mutlaka içlerinden birinin ölmesi lâ- zimdır. Ve gerçekte de biri parçalanır ve ölür. Öteki, Yaralı Kurt ise muzafferdir, nazlı, güzel, kıvrak dişisi arkasından yine ayni aşkla gider, ayni sevgiyi taşır. Wi Yaralı Kurd'un sekiz dişi kahramanına gelince, onların hepsi birer türlü masum- durlar.. Mehpare ile Mehlika, iki kardeş oldukları halde ayni erkeğin aşkını taşır- lar. Leylâ, Doktor Süleymanın büyük kudreti karşısında henüz ölümü bir hafta olmıyan kocasını unutacak kadar büyük bir ruhi teşevvüş içine yuvarlanır. Asman sağlam seciyeli ve kuvvetli bir genç kızdır. Bütün ruhi hadiselere karşı mukavemeti vardır. Çü nkü yeni neslin en bilgili genç kızıdır, Üniversite onun gözüne harikulâde bir zall geğirmiğtir. Fakat tek bir Mi BARBAROS MARMARADA NASIL BATTI? sevmiyen bu genç kız bile, kurdun diş- leri arasından kendini kurtaramaz. Şuh, oynak ve gün geçirmiş, hovarda âlemleri görmüş bir bar kadını olan Sü- heylânın bile Doktor Süleyman karşısında âciz bir çocuk haline geldiğini görecek siniz. Ya Melek?. O, iki çocuğu ile bütün dünyanın gürültüsünden uzak kalmış kadın ?. Onun da Doktor Süleyman ya: nında eriyip kaybolduğunu görünce şaş- mamaMyız Toros dağlarında yosmalık etmiş bir kadının aczi, köyde nişanlısı ile evlenmiye hazırlanmış bir köylü kızın mevcudiyeti, herşey, bu hasta saydığımız erkek kar- şısında mukavemetsiz ve âcizdir. O halde ortada hakim olar tek şey aşk, asıl aşktır. Yaralı Kurd'u okuduktan sonra Freud'a hak verecek misiniz, bilmiyorum. — Başı 7 inei sayfada — Vak'adan sonra zayiat tesbit edildi. Batan gemi, 981 kişilik bir insan kalabalığınıda kendisile beraber Mar- maranın dibine indirmiş, 281 Türk yavrusunu serin denizin göğsüne göm” müştü... u meyanda ikinci kaptan Tekirdağlı Mehmet beyle nöbetçi kaptanı Hıfzı bey, eczacı Bedri, yüzbaşı Ethem ve daha bazı subaylar vardı. en ve Arif beyler Geliböluda k Çi ika” — Bu müddeti bana veriniz... bir se- neden ne çıkar ? Çek bir zaman mı bu? Bir sene sabredinir, mesut olmak için önünüzde bütün bir ömür var... ya b — Mari Terezi görmekten beni setiiyecakilnia ya? — Hayır, hayir, ne münatebet| — Onu alıp dünyanın bir ucuna gö- Sr kle yal mi ? Pek itimadım iliyorsu: şaka Ee gibi gülmeğe çalişi- yordu — iy hayır. Mi yapn olmuştu, içini çekerek: n mg Gladis Se lr salonun kapı- sında durarak arkadaşı Lili Ferere işaret dee düşünüyordu : h gitse eek bani yalnız biraksa| Lili Ferer yaklaşmıştı. Arkasında sarı bir elbise, başında tüyler, yüzünde boya. an bir maske vardı. Olivye, iki kadınla birkaç kelime ko- nuştuktan sonra uzaklaştı. Lili Ferer göz- lerile onu takibederek sordu: — Size âşık mı? bildiler... Bahriye nezaretine verilen raporda şu satırlar dikkate çarpıyordu! seyrüseferi hale sokan düşman tahtelbahirlerinin faaliyetine nihayet verilmedikçe sefine- lerin bu hale düşmeleri muhakkaktır.» * “Marmarada imkânsız 4 ŞZirlerce liralık bir tekne ile onun bin misli değerindeki kahraman Türk yavrularını bir anda yokeden bu facia bir hata ve bir ısrarın neticesiydi... Gisdis içini çekerek “cevap verdi : — Hayır, artık kimse bana âşık de- gil.. hiç imse... özlerine gelen yaşları göstermemek için birdenbire susmuştu — Sizi ben seviyorum şekerim, Gladis cevap vermeden dışarıki tarasa- ya çıktı. Jorj Kaning orada, parmaklığa dayanmış, kendisine bakıyordu. Bir erke- ğin m baktığını görünce ümitsizlik- le düş a. . bu... Ve ona gülümsedi. 'Erkek başını önü- ne eğmişti. Gladis bu tavirda, bir kadın tarafından Beniz halde karşısındaki klei kendi seçtiğini zanneden hilekâr ve ki derhal tanıdı. Birlikte bahçe- e indil IX arbın başlangıcında Gladis ve kızı Parisde, Boşanlar da İsviçrede bulunuyor- lardı. Cepheye gitmeden evvel Öliyye Parise m Terexi görmeye muval- fak senenin sonbaharında Gla ie eker Aben evine avdet etti. — Arkası var — « No. 88 YARIM AY BİLMECE KUPONU Ne. 8 )