İmer mağını venleri diye çığlıklar alıyor; sesi e parde litriyerek ede boğuluyo, a kapının koldemiri kaldırılıp da kapı açılınca Berrin, nihayetsiz bir perişa lık içinde kendini Nesrinin kucağına altı. Kumral saçları ablasının göğsüne serpil- miş, başı kendisini hayatta tek seven yu- muşak, içli bir yürek üstüne gömülmüş, durmadan hiçkirıyordu. — Berrin, yavrum Berrin, ağlama Nesrin böyle söylerken göğsünün sin: da anlatılamaz bir acının boy verdiğini, ruhunda nihayetsiz ürpertilerle binbir isya- nın yükseldiğini hissediyo Karşılaşma heyecanı içinde Nahidi remiyen Berrin, genç adamın sesini işidi ce ablasının kollarından siyrildi. beklediği bir babaya, çok sevilen, güveni- len bir erkek kardeşe kavuşmuş gibi eniş- tesinin kollarına atıldı, — Sizde mi geldiniz, sizdemi beraber- siniz? Demek ki hayatta yalmz değilmişim. Üçü de sevgi. sevgenlik ve acıda bir leşmeden gelen içli bir. bağlılıkla yukarı çıktılar, — Henüz yatmıştım. O kadar geç uyu- yabiliyorum ki.. on iki olmadan yatağa gi Bahçede ayak sesleri duydum. i korktun? — ve kim dolaşıyor diye korktum abla. Sonra kapıda bir tıkırtı oldu. Hüse- seslenen bir. kadın sesi.. Hep! aklıma fena şeyler geliyordu. Sizi bekle- miyordum. Çünkü mektubunuzu yeni almış- tim, Gelmek için benden cevap bekliyor dunuz. — Nesrin o kadar üzülüyordu ki., izin alarak geldik. Onu yalnız bırakamazdım. yolları bir başına aşması mümkün değildi, Zaten benim de aklım buradaydı. — Size nasıl teşekkür edeceğimi bile- miyorum. Nesrin, oturduğu koltuğun karşısına elen pencereye baktı. Siyahı bir perde m oraya. İçine garip bir. tiksinti . Berrinin o kadar yana yana yazdığı aç anlatılan şu meşhur pencere! Kadının evini gören, yatak odasına bakan uğursuz köşe... Berrin büyük lâmbayı yak- mağa çalışıyordu. ahit ği etmek için yerinden kalktı, Nesrin evi dolaşarak her köşeye sinen boşluğun sızısım bir kere daha içinde kuv- vetle duydu. Nereye gitmişti o ? Pürüzsüz kahkahası bir anda insana durgunluğunu yokeden, konuşkan, düşü: nen, gören, seven ve sayan iyi yürekli erkek; yuvanın sağlam kolu nereye gitmiştir Duvarda yalnız ve Berrinle, çocukları ile beraber çıkarılmış resimleri, bu soruya sanki emegi bir bakışla bakarak gülü- yorlard Ber vincik, içinin büyük derdini yaza- rak anlattığı müthiş aldanma hikâyesini orlaya LA çekinerek, misalirlerini yin diye ls çalişan tertipli bir ev kadını ahengi: ile odalara girip çıkıyordu. — Berrin, geceyarısından sonra birşey Yorulma yavrum — Hiç bir çay esdi bir kahvaltı etmeden olurmu? mz yarım saat geç- meden hepsi tam Sonra hep birden yemek odasına geç- tiler, Eşyanın hiç birine el sürülmemişti. Giden ee oturma odasında kol: tuğu, yi odasında geniş sandalyesi, yatak mid ufaktefek eşyası eski yer- lerinde duruyorlardı, Nesrinin içi parça” landı, Elinde olmadan kendisini düşündü. O, böyle feci bir şeyle karşılaşsaydı.. bütün bir kalp dolusu sevgisini verdiği adam tarafından aldatıldığını ayni ağızdan dı.. Yuvanın kapısını çekip giden kalpsizin eşyalarım fırlatıp sokağa atmaz; 3 ihr İliç bir. gönül acısı duymadan bir başka ha- yatın ufkuna doğru Kanat açmıştı... hatırasını ayak altına alarak en müthiş şeyleri. ona reva görmez miydi Nesrin bir kere daha içinden tekrarladı: «Berrin yumuşak, iyi yürekli bir ev kadını, tam bir anne olarak hayata gelmiştir. Dün- yada kimseye ondan fenalık gelemez.” * ... O gece Berrin meseleye hiç temas etmedi, Sanki o müthiş mektubu yazan yıkılan yuvası karşısında çılgına dönen, ölümü m kadar buhran geçiren kadın o değildi Cevat nöbetçi olduğu için evde bulun- miyor gibi bir hal vardı ortalıkta.. Nahitle Nesrin de birşey sorup, gecenin çok iler- lemiş bir saatında genç kadının üzüntüle- rini ayaklandırmak istemediler. . .. Mahkeme kapısı... İki kanatlı, iri halkalı tahta kapının eşiğini geçerken titremekten kendilerini alamadılar. Yüzleri solmuş, bakışları em dünyanın en büyük suçunu an n- ların ürkekliğine tutulmuşlar Nesrin içinden mi O kadar sevilen, yıllarca dünyanın en iyi bir yuva- gibi ince, biribirine sokularak yürüyen, başları biraz öne doğru eğilmiş iki genç kadına elemle bakıyor, içini çekiyordu. Berrin, hiç birşey düşünemiyor, sade korkuyordu. Öyle müthiş bir korkuya tutulmuştu ki, dişleri biribirine çarpıyor; gözleri parala- yıcı bir hayvan görmüş kuş yavrularının bakışlarını andıran bir ürkeklikle büyüyor; elleri buz kesiliyor ve omuzları sanki düşüyordu. En büyük ıstırapla yüzyüze gelmeklen kaçınmak istiyen bir ağırlıkla merdivenleri Yukarıki katta büyük bir sofa üstünde birkaç kapı göze çarpıyordu. Odaların birinde zabıtkâtibi makinesini hazırlıyor; odacı masaların üstlerini düzeltmeğe ça lışıyordu. Cevat löş bir köşede ayakta duruyordu. Nesrin gözucu ile ona baktı, Yüzü yeşil bir renk almış, çökmüş, harap olmuştu. Genç kadın, tekrar içinin bu talihsiz adam için yandığını, burkulduğunu hissetti, Kal- Ona öyle iğrenecek, belki onu talıkir edecek, yözünü görmemek için arkasını dönecekti Fakat Nesrin böyle yapmadı. O, yıllarca Betrini Mn gibi Cevadı da sevmiş, bu sevgiye alışmıştı İçinden: Felâkele uğrayan iki kardeşim ar, Ayrı ayn ikisi içi damukin kendini alamadı. Merdivenlerden ayak sesleri geliyordu. Elinde çantası ile gözlüklü, sararmış yüzlü biri göründü. Hâkim olduğunu anlı" yarak > ke ere daha ürperdiler. in, geven hiç sinirlenme TR Giy sakin Nahit; «Buraya yal en doğru bir hareketti, Fakat sözümü geçiremedim» diye içinden “düşündü. — Arkası 20 nci sayfada