aptıkları lursa ol. kattir ki bulunan abiliyet- dir. ları için inde kal. rta etti. işıdıkları İmaların- bu gibi oluyor! , tekne ınbul lis şları ne | Tabiin nefesi, sevdali bir kızın 50- luğu gibi.. Senin MM öpen Sar- hoş edici hava ile yüklüydü. Tabiatın sesi, hasretin a kurtulmuş can yaralar arkına vurulmuş, her köşe- Yuvaların kurulduğu kutlu bir aydı. Aşkın en küçük hücreler- bile dolaştığı coşkun bir aydı bu. Korudan geçerken bir a duymuş- tum. Burada da hayatın hü ve âşık ço- cuğu eşini çağırıyordu. İlerlecdim. Bir yur va görmüştüm. o bir ii tatlı yükünü gizliyen r bir ya benziyordu. Yuvasını cekilen bilezikli kollarında taşıyor, nazlı Da sallıyordu. Arada bağrına du nu, Rüzgâr, en değerli bir taçdan daha temiz Şe knğini m çiçek küpeleri arasın ulağına kimbilir neler fısıl- diyordu” çak ağacın. Biliyorum onları ben: Sev, inan, Kendi emeğiyle süslenen genç ağacın ' kolundaki yuva, temizdi, sıcaktı. Ve mir hakkak, birçok insanların kirpi derisine benziyen yuvalarından çok, çok uzaktı. Ben, onun sahibini öierken, havasını derlalerla ei eşini nağmelerle nde götmüşlüm. Yavrularının uçu- nü seyrettiğim günler de oldu. Yorgun zamanlarımda bu ağacın se- inline sığınırdım. Secdeye kapanan bir gibi, önüme serdiği gölgeden ha- il ei Sâde, fakat, bu en can- dan şakımalarda, bana duyurmad ığın S6“ sini bulmağa çalışırdım. Sen ki, bu dekor içinde” kanımda yaşıyordun. Duygudan çağlıyandın, her yerden taşıyordun. Tay- fundan çıkan ve yine fırtınalarla güleş- mek için le dinlenen gemiciler Rl ben de, ağacın yeşil gözlerinde r Fırtınz e N dolduran “stikü ünü dr man yaratan gemiciler g Ufkun gözlerine api sürmeler çe- kilinceye kadar.. Göklerin mavi gözleri kararıncaya kadar. Seni düşünür, düşü- nür, Düşünürdüm. Gündüzün rengi saç- larıma benzeyinceye kadar a yine oradan geçiyoru ilmez misin anacığım, kia zevkli er âlemi nasıl biter. Kırık ka- dehiler, kırık kanatlar... Parçalanmış şişe- Sö yle yen kalbimdir: X pi lerin üzerinde can çekişen, son kan dam- ei zavallı gönül rüyaları.. Bu gün m, bu âlemin sonuüdanda be e Gördüm, kâlmatı tittetmeğe ve- yuva, ne kuş, ne de onları bağrına basili samimi kollar wv Nerede ruhu dir li e şelkatı sunan genç: ağacın ET içli bir in- yeşil GÖZ- Nerede onun, tevazuun beşiğinde bü- yüyen, saf bir gururla göklere yüklesen başı; güneşin öptüğü alnı?. Nerede rüz- gârın binbir özençle düzelttiği ve sayısız mevsimlerin emeğini taşıyan tacı?. Artık hiçbirşey yok! OKıvrımlarında şakımaların ar rüya gör düğü bür- güsü soyulmuş. gözler rinin rengine ben- ziyen iL ii kıskanç gökler mi çal- dılar?. Gözlerimizin örneğini yerde iste- miyoruz, diye, Buzlar, yarın bir buğu olacak buzlar, bileklerinden: en ince yerlerinden ie mez bir esir gibi yere çivilemişlerdi o Tıpkı, en aydınlık insan ari ışığım yurtan köhne telâkkiler gibi... Bir şarkı lâzım gelen ölçülü insan dehlerinde sunulan ve içten yokluk içkisi gibi. onu böyle çivilemiş- lerdi. Sevimli dolu e soyanlar, ak- rep kuyrukları gibi kıvrılmış çıpla Am burgalarıyle gözlerimi sakiz istiyorlar, ir insanda sevginin de ebediliğine lee lâzım geldiğini Dm hay- kırm in onu yere çakmış ardı, Vicda- uni li köleler gibi buz SE leri On benim gönül kuşum! Sen, şu be- nim. mezara yaslanarak Kaşlarını çatan aklımın, musalla taşından soğuk ve kati lr aldırma! 1 yuvar, muhabbet rüzgarlarının EN kollrnda dır. Bu eşsiz yuvan onun yi sönmiyel “alevleri örülmüştür. Onu saran kıyılcımdan ilelirine lâlelerine ba Gerçi, ek hasta toprağın du- dağındaki müjdedir. Kalbi duracak olan tabiata sevgilisinin yolda olduğunu söy- liyen bir müjdedir menekşeler... “Benim baharımın menekşeleri, bön alev bir lâ leye çevirmekten başka birşey yapmıyor... TEVFİK TANYOLAÇ diyemezsin. Uykuya varan İâleler, baharın büyülü asası ile kapılarının çalınmasını bekliyorlar. Onlar, sarhoş bir puse ile uyanmak, tutuşmak istiyorlar. Halbuki senin kışta bile uykuyu bilmiyen, kimseden renk ve sesi istemiyecek kadar sıcak ve her zaman. taze İğlelerin, menekşelerin var. Ayıklığın hayran olduğu OMM hürriyetin tapdığı bağlılığının, güneşten ayrılmıyan ışık gibidir sende. Böyle solacak bir e olacağına, hiçbir gün seven bir insan kalbi taşmı- yacak emperyalistlerin, mütemskee ka- vurduğu insan gibi yanl, Sonun, bir hiç- lik afişi gibi gelip ia gözlerini yır- facağına, kavrulduğunu duyan, haykıran, hayretine tapan, dövüşen bir insan gibi Ml ve onun şarkısını söyle benim gön- hür e tırtıl, kelebek.. Ve yine sürü- nen tırtılın, kanadı kırık kelebeğin çile- sini dolduracak bir tohum. Sperm, çocuk, genç, ihtiyar.. Çekir- dek, ağaç, hiç değişmiyen dolabın yükünü çekecek çekirdekse.. bu, hep böyle gelip gidecek. Bunun tad neresinder.. Or önlüm; aklımın, şu sabırli Vi inatçı yaramaz çocuğun yoluna serptiği ağlara takılsan da şarkını kesme, Ö, sâna pembe avuçlarından bir yudum sumu vermiyor? Püselerle seni beslemiyor mu? Sen toprakta olduğun halde en uzak yıl- dızlar onunla ışıklar hecelerle konuşuyor ve aldıkları puselerin lezzetiyle trperiyor- lar mı? Erişilmez mesafelerle boy ölçüşen ollar ve yolcular gibi yorgun musun? Bunaları kalplere yösin ülkesinde yol gös- teren alev bir tuğ musun? Sevdiğin eller mi seni oka tutuyor?. Tesellinin kucağına atılacak zavallı mi olacaksınr. rdin, sevgin kadar büyük olsun. Ne çıkar? sen onun şarkismı söyle! En büyük sırra, sevmek, inanmak ve yam makta örnek ol gönlüm. Ağlar, bağlar sevgili elinde ölümün hayat olduğunu bilmiyenler. içindir. Sen ki varlığı onda buluyorsun... a ep dir diye merak,ettim. Neticede hâlen Yek 1886 844 Şu'le 1893 faal olan gemilerin inşa tarihlerini ve Doğuruluk 1887 48 Sebat 1894 817 safi tonajlarını tesbit ettim, hiç bir atak 1888 183 Kaplan 1895 1137 mutaleada bulunmadan aşağıya yazıyö- Sakarya 1888 1729 Necat 1895 1590 En. Dumlupınar O 1888 1260 Anadolu 1896 348 | Hükmü okuyanlar versin! İşte, liste: Feyyaz 1888 102 İkbal 1900 Geminin ismi (İnşa senesi (Sali tonilâtosu Samsun 1889 879 Doğan 1901 Tayyar Emel 1890 39 Refah 1901 Kurtuluş 1883 059 İnönü 1891 1065 Sadıkzade 1902 1098 Millet 1883 450 Cihat 1893 118 Pınar 19 6 Saadet 1884 495 Vatan 1893 1985 Tavil 1sll b AE