Ben, bütün hayatımı ona anlattım, O'da bana, hemen hemen bütün yaşama Onun hareket- lerini, onun gülümsemelerini, göz süzüş- lerini tetkik ederken; çocukluğunu, genç kızlığım.... ve sonra kendisini, hakiki! ve derin bir muhabbetle sevebileceğimi dü- şünmek ; bu tatlı hatıralar ile oyalanmak, bana doyulmaz bir zevk veriyordu. maceralarını hikâye etti. Ben, tanıdığım, hergün konuştuğum, hergün temas ettiğim bu güzel Samihanın aşığı değildim!., “Evvelce de söyl ediğim gibi, o da benim metresim olamazdı da.. Benim için yalnız. bir arkadaş, amma candan, hakiki bir arkadaştı, Aramızdaki tarkardaşlık rabıtası çok sal ve samimi idi, Şimdi seninle beraber; dolâştığımız bu yerde, bu gölcüğün kenarında; bir zaman onunla da kolkola dolaşıyor, değildi. ve geziniyor, öteden beriden O bahsedi- yorduk: Sözü, uzatmı- bir'günün sabahın- da, burada dola- şırken, bana İzmir- den birkaç ay için; elki bütünlük uzaklaşacağını söy- ledi Hala kafamda canlı duran o çocuk edasile : — Orada, sizin nasihatlarınızı şayacağım ? ayrılışımızı, hiç olmazsa bana sık laklarımda çınladı- e işitiyor gibi orum. Milim şap» kasını lâkayit bir hareketle gölün'ke- narına fırlatırken, şelkat ve samimi. yetle dolu gözleri gülümsüyor ü- daklarını öyle alay- cı bir eda ile bü- küyordu ki, bunla- ri, olrun o bir meyva gibi - ısır- mak arzusuna ka- pılmamak için, ken- dimi güç zaptettim. Ve ihtiraslı bir hareketle, saf ve samimi bir arkadaş- Yazan ; CEVAP * ŞAKİR liğin bana verdiği ilâhi zevki, kirletmek iste- medim, Birkaç gün sonra bana veda ederken, dldivenli küçücük elinin parmak uçlarına, samimi ve hafif bir buse kondu- rarak ayrıldım. Bu müddet sonra da Aradan dört ay geçti. zarlında Samiha, önce Modada Bostancı ile Suadiye arasında bir köşkte oturdü. Ben İzmirden Bodruma, oradan «Ölümden Korkmazlar Adaşı»ndaki değir- menime gittim. Aramızda kararlaştırdı- ğımız gibi, sık sık o mektuplaşıyorduk. Zaman geçtikçe Samihanın mektupları, bana daha lâkayit ve daha soğuk görün- meğe başladı Bu hal, ilk günleri Dn tesir etmi: Aramızda aylarca devam eden sönse bile, gücenmemem lâzımgeldiğini anlıyordum; zira bu arka daşlığın hatırası bile benim için en büyük bir zevk ve sandet kaynağı olmuştu. İşte bu ruhi haller içinde iken, son- bahara doğru İstanbula gittim. Onu, Suadiyedeki şirin, şairane köşkünde ziyaret ettim. Samiha beni, beraber bulunduğumuz çağlardaki ayni samimiyet ve arkadaşlıkla karşıladı. Şimdi daha ziyade güzelleş- miş, rengine daha fazla kan ve canlılık gelmişti. Bilhassa sözleri daha ateşli.. ve dudakları daha çekici görünüyordu. Fakat muhiti, salonunun tertibatı, hiç e Beraber o satın aldığımız . benim sevdiğim muharrirlerin kitap- a bu salonda, İzmirde yerleştirdiğimiz biçimde duruyordu. Samiha şuh bir eda ile: — Mes'udum, hem da çok mes'uduml!. Bana karşı Mi devam edi- u P 'diye sordu. vap yerine, Himetie eğilerek minimini elini öptüm. Samiha fettan bir gülüşle devam etti; — Beni, nasıl Ocandan o arkadaşlık hissile seviyorsanız, ayni hislerle sevme- niz lâzimgelen bir adamı da, size takdim edeceğim, Onun için, eski arkadaşlığımızın yaşayıp ei soruyorum Samih erden'ne kâskektiğini derhal sezdim sözün benliğimde, bilhassa kalbimde iel bir fırtına kopar- Di ba edemem. krar ederim ki, Samihayı sevmi- yordum; hattâ, beni şimdiye kadar sevdiği şekilden bambaşka bir his ile sevdiğini söylemiş olsaydı, pek müşkül bir mevkide bile kalacaktım, Sanki bu kadın ile aramızdaki rabıta, basit ve samimi bir arkadaşlıktan ibaret değilmiş sanki onun ilk aşıkı benmişim niçin kalbimde kıskançlığın 0 er o gaddar pençelerini duy- dum ? gibi; kapısı adamın Salonun açılarak O içeriye genç bir girdiğini o gördüğüm zaman, niçin üstüme deliliğe benzeyen, müthiş bir kıskançlık nöbeti geldi ? Evet, kıskançlığın. aşksız kıskançlığın bütün işkencelerini hissettim, Bu meçhul adam, benim binbir sevgi ve özenle incelt- tiğim.. işliyerek yetiştirdiğim kadını almağa geliyordu, Onun, ilk bakışta, benden bam- başka bir tipte olduğunu anladım. Ben, ince ve iğde iken o, kanlı ve şişmandı. Benim saçlarım kestane renginde iken, onunkiler güneş sarısı idi. Benim sesim, hafif ve hattâ bir derece kısık iken; gevrek gülü- muhayyelesini; ise ihtıraslarını teshir (o etmiştik. O adam, bu kızın ateşli gözlerinin.. ve kırmızı dudaklarının — aradığı, dilediği adamdı. O, avını elinden e e çok emin bir tavur ile, bana bakıyord amiha, bu halimi, perişanlığımı, içimi kemiren kıskançlığı anlamamış gibi, bir düzüye gülümseyordu, Ekrem, hikâyesinin bu li ge- lince, birdenbire sustu, sordu: — Bu macera nasıl bitti ? Or anlat bakalım ? — Samiha, beni birçok defalar davet ettiği halde... bir daha evine ayak basma- dım. Acaba doğru bir harekette mi bu- lundum ? Bilmem; Ancak eğer Samihanın evine devam etseydim, belki, ikinci bir aşık tutmasına mani olabilirdim. Halbuki böyle bir süfliyeti aklımdan bile geçir medim, Çünkü bu, pek elim ve hazin birşey olurdu |.. * Li Konuşmamıza devam ettik. oOSahile yaklaşıyorduk. o Arabaların gürültüsü, Akdenizin hışırtısı gibi, (oObize kadar Döstum, ka di parçayı birakmı tatlı hatıralarına kadınla erkek arasında aşk.. doğrusu behimi bir ihtiras bulunmadan da, devamlı ve sarsılmaz bir alâkanın yaşayabileceği hayaline kapılmıştı.. 3 6 5