İstanbul İlbayı Muhiddin Üstündağ ve ardası ile diğer kayakçılar Uludoğra Kış Sporlarında. YPOR Spor İşlerimizdeki ara Teşkilâttadır Yakın arkadaşlarımdan biri İstan- bul atletizm bayramındaki acı mağlü- biyetten çok üzülmüş olacak ki bana; spor sahalarımızdaki hezimetlerin daha ne kadar devam edeceğini, ve spordaki sukutun sebeplerini sordu., Çok haklı bir endişenin uyandırdığı bu düşünceler etrafında yazılacak, ve imkân olsa söylenecek o kadar acı “taraflar var ki ben yazmaktan, sizler okumaktan mutlaka bıkarsınız.. Hakikaten spor işlerimizde gözle görülür bir sukut vardır; ve bu hal gittikçe büyümektedir. Bu yaranın gittikçe büyümekte olduğunu spor işle- rimizin içinde olanlar pekâlâ hem gö- .rüyorlar, ve hem de biliyorlar... Bu yara, en acı hastalıklar gibi kaçamak bir surette tedavi edilmeğe çalışılmakla, i tedir. Gün geçmiyor ki yaptığımız spor temaslarında, yüzümüzü Okızartacak ya biribiri üzerine kaydet- mekten ku ruz. bir ay içinde futbolcularımız, tenisçilerimiz, nihayet dün de atletle- rimiz peşi sıra mağlübiyetten mağlübi- yete koştular, Sporda galibiyet de, mağlübiyet de tabiidir. Şu farkla ki ensemizden bir 20 türlü ayrılmıyan, yakamızı bırakmıyan bu mağlübiyetler tabii değildir. Her sahada elimizde kocamış bir kadro var. Renkten renge, şekilden şekle giren bugünkü kadronun yarın için memlekete zafer vadeden tarafı yok- tur. İşin asıl garibi ve o nisbette fena tarafı, bugün, dünü arıyoruz ve mutlaka arın da bugünü ariyacağız.. © Spor işlerimizde nerede ise el ile tutulan, gözle görülen bir dereceye gelen bu sukutun; bilen, bilmeyen he- men herkes farkındadır. İşte asıl işin fenâ tarafı da buradadır. Yarayı her- kes görüyor, ıstırabı bütün memleket çekiyor, yalnız tedaviye kimse yanaş- mıyor. Spor, evvelâ idare işidir. O taraf ne kadar kuvvetli olursa, ondan alına- cak işde o nisbette sağlam ve sıhhatli olur. Teşkilât ve organizasyon taraf- ları çok yüksek olan Amerikalıların bütün dünyaya olan hâkimiyetleri de bu noktadan ileri gelmektedir. 1924 senesi bizi de Paris olimpiyat oyunlarına, oralardaki büyük hareket- leri görüp öğrenmeğe, ve avdette güya memlekeite neşretmek suretile yaymağa yolladılar. İyi kötü gördük; bütün dünyanın akıllara hayret veren spor işlerini ağzı- mız açık seyrettik; dört sene sonra gene aynı maksatla Amisterdama yolla- dılar. Eski bilgilerimize beş on ilâve ederek oradan da döndük. Memleket sevgisinden olacak dili- mizin döndüğü, kalemimizin yazdığı kadar anlatmağa yeltendik. Bütün bun- lar, kendi kafamızın mahsulu değildi. Gördüklerimizi, öğrendiklerimizi anlat mağa savaşdık.. Ya ukalâ oldu dediler dinlemediler, ya ileri gidiyor dediler susturdular.. Bizde mücadele takati kesildikten sonra aklımız başımıza geldi, dertlendik, toplandık amma iş işten geçmişti.. bizi oralara gönder diklerinden dolayı memnun ve müte- şekkir, işleri de oluruna bıraktık.. Vaktile Paris yolunu boylayanlar şimdi, spor işlerimizin seyircisi bile değil! Bilmem bu işten kim kârlı çıktı... İstanbul Atletizm Bayramı İstanbul atletizm bayramı, Yunanlı atletlerin iştirakile Taksim stadyomur- da yapıldı. Balkanların en maruf atlet- lerinden olan Yunanlı Yorgakoplos, Mandikas ile Sillas bu müsabakalarda 100, 400, 800, 1500, 110 manin koşu- larile serbest ve Yunan usulu disk atmayı ve Balkan bayrak yarışını ka" zandılar. Yüksek atlama müsabakasında dört atlet, 1,5 den atladılar. Yunanlılar, birincilik için çıta üzerinde bir çok tecrübeler yaptılarsa da, hiç biri bu yüksekliği aşamadı. İkinci gün yapılan müsabakada Galatasaraylı Sedat Kâ- zım, yine İ,75 atlayarak birinci oldu. Türkiye rekortmeni Haydar, ancak 1,/0 atlayabildi. Bu suretle Haydar ikinci, Cihat üçüncü oldu.. Gülle atma da Veysi 13,60 ile birinci, Yunanlı Sillas ikinci oldu. ünün en güzel derecesini, Galata saraylı Karakaş cirit atma müsabaka sında yaptı. Karakaş, ciridi 56,40 met- roya saplamıştı. Sırıkla yüksek atlamaya üç atlet iştirak etti. Galatasaraylı Fethi 3,35 atlayarak birinci, sırık atlama rekor meni Haydar 3,25 ile ikinci oldu. İstanbul atletizm bayramına mem»