“Benim anla pırasanın aslı neymiş? Ayva da arapça imiş — Lâti lokum hasret mektubu mu? dilenci duası mı? Yunus Nadi Beyefendi, türkçe - ye dair yazdıkları dünkü yazıların da, meşhur ve mahut (bal yemez topları) hikâyesile eskiden (et) ve (odun) yerine kullanılan (lahım) "ve (hatap) kelimelerinden bahse- diyorlardı. Bakınız, bunlar benim de aklı - ma neleri getirdi: Vaktile, kış geceleri mahalle kahvesinde bizim gibi o cahil gençlerle, görgüsuz orta yaş - hlara boyuna fuzuli Oukalâ - lık #etan yaşlıca biri vardı. Kendi rivayetince vaktile çok oku muş, çok görmüş olan bu adam, ay ni zamanda o vakitki dairelerin bi rinde de mümeyizdi galiba... İki- de bir tutar, kahvenin ortasında ilimden milimden dem vurur; ken dine göre çok mükemmel olan o ca nım, külüstür bilgiçliğinin, tapon kafasına yığmış olduğu ne kadar bayat sermayesi varsa hepsini or- taya döker; biz zavallılar da onun karşısında alık alık kulak kabar « tır, Efendi Hz. nin yumurtladığı bu pestenkerani cevherlere par * mak ısırırdık! Fakat mahalle kahvesi bu, boru değil; içinde her çeşit insan bulu- nur. Hele muzip mi dediniz, o za- manki mahalle kahvelerinde gırla giderdi. Uzatmıyalım efendim, gene bir gece Efendi Hz. mübarek ağızla - rm açmışlar, ortaya bir hayli hik- metler filân savurmuşlar ve niha - yet sözü döndürüp dolaştırıp lisan ye imlâ bahsine getirmişlerdi: — Maydanozun aslı midenüvaz, prasanın aslı pürhassa, karnabaha rm aslı karıni bahar, zerzevatım as İh sebzevat., Adamcağız hem tatlı tatlı söylü yor, hem de bu söylediklerinin im- lâsımı tebeşirle mermer masanm üzerine yazıyordu. Tanrı rahmet eylesin, kahvede - kilerin içinde fenerci Hasan Ef. denilen biri vardı. O zamanm ga- yet tohaflarından olan bu adamın birçok gülünç menkabelerini bilen ler hâlâ çoktur. Ruhmetli dayanamadı; sordu: — Efendi Hz., bu kelimelerin aslı nece? — Ya arabi, ya farisi! — O balde ayvayı da bunların içine dahil edeceğiz! — Niçin? ayva türkçe! 2 Hangi türkçe a benim efen - dim, sen beni kara cahil mi sanı « yorsun? (Ayva) halis muhlis arap şadır!! Arapçada (ayva) demek evet demektir!1 Ben küçükken, ğ . : iptidai talebesi Eş e Dae ve gm beğenirler ve da her i çe pehpehlerlerdi. re Bir şeker bayramı bah, likte bayram tebrikine emdr #vin mütekait efendisi önümüzde tepeleme dolu olan koca şeker ta- bağından bir lokum aldı. bana y- Zatarak sordu: >> Bunun adı nedir bakayım kü Sük kâtip —Uitilokum! madığllti dildel#d o MM NAM ra | — Nasıl, nasıl? - Lâtilokum! — Yağma yok bilemedin!.. Hay di göreyim seni, eğer bunun admı doğru söyler ve yazabilirsen sana bugün bir çil çeyrek var. Akşama kadar salıncak, eşek parası çıktı demektir, Bu çil çeyrek sözü, fena halde zihnimi tırmalıyordu. Fakat lâti - lokumun başka adı varmıydı, yok muydu? Bunu bulmak güçtü. Bir haylı düşündüm ve tabii bulama - dım. Neden sonra ev sahibi öğret- ti: — Rahatülhulkum! . * Haydi ben o gün bayram yerin- de hangi çocuğa rast geldimse ay- ni şeyi tekrarladım: — Ahmet be, lâtilokumun asl ismi neymiş biliyormusun? | Ju şöyle yazarsımcıx 005 — Neymiş? — Rahatülhulkum!! Zavallı köylünün birile arzühal- cinin hikâyesini bilirsiniz. Hattâ bu hikâyeyi Besim Atalay Bey, ku! rultayda da anlatmış ve herkes gülmeden katılmıştı. Tıpkı ona benzer bir hikâye de şudur: Boğaziçinde bir yerde, hususi bir sünnet düğününde orta oyunu oy- nanıyordu. Oyun (yazıcı) oyunu idi. Pişekâr kavukluya nasıl mek - tup yazılacağını öğretiyordu. Ve meselâ diyordu, bir sevgili- ye karşı yazılacak hasret mektubu- | “Hasret ve iştiyakınıza tabaveri mukavemet olamıyarak dilnalân sine uryan, ciğer piryan, dide gir- YAN eersayş Buraya gelince kavuklu, dua e- der gibi ellerini açtı ve: — Amin! i bastırdı. Pişekâr — Canım ne amini? Kavuklu — Ne amini var mı bi- raler? Sen bana hasret mektubu yazmasını mı öğretiyorsun, yoksa cami kapısında dua ile sadaka is- teneyi mi? : Gene, ne güzeldir o, orta oyu: nündeaki muhaverede kavuklunun Pişekârla alayı... Kavuklu Pişekü- ra sorar: — Baban ne alemde, baban? — Efendim, peder çoktan azimi darı baka oldular! — Hazımın darbukası mı oldu - lar, iy! ki, çifte narası olmamışlar! — Canım efendim, senin anlıya sağır, peder irtihal etti! — İntihar mı etti, vah zavallı, muhakkak sapıtmıştır da... — Hayır canım, yani bizim pe * dar tepdili makam eyledi. — Yani hicaz yaparken hicaz- kâra mı geçti? — Yok, uzak yaparken nevaya geçti. Canrm, bunun açıkcası pe » İ der vefat etti! — Madem ki, Vefaya gitti, öy- leyse, sen de git, Zeyrekte yolunu bekle! — Tuu, Allah müstahakını ver- sin be adam! Ayol benim peder, sizlere ömür, öldü, öldü. —Allah, asıl senin müstahakmı versin herif! Bunu deminden beri ne söylemiyorsun da benim anla - madığım dilden dırlanıp duruyor» sun? Osman Cemal yor Haberler LAKE EAA AK” 0 8 04500063 EBUEN 8058B GA84EN even sensen seessaerseden ı © Bir Raç ay sonra Avrupanın ağır güreş şampiyonları şehrimize gelecekler önümüzdeki bahar ve yaz mevsimlerinde fevkalâde heyecanlı güreş müsabakaları seyredeceğiz İSTANBUL, 2 (A. A.) — Tür- | kiye Güreş federasyonu umumi kâtibi hazırlanan beynelmilel te - | maslar hakkında Anadolu ajan - sima şu beyanatta bulurmuştur: “Güreş sahasında kazanılan | son beynelmilel omüvaffakiyetin federasyonumuzu bazı ecnebi te- maslar hazırlamağa sevketmiştir. Kat'i surette takarrür eden bu te- maslar şunlardır: 1 — Macarlarla temas önü -| müzdeki kurban bayramında Peş- | tenin en kuvvetli güreş klübü olan V, A, 5. güreş ekipi İstanbula ge- lecektir. Bu takımın içinde Maca- ristan güreş şampiyonlarından üçü bulunmaktadır. Bu güreşçile - rin hepsi beynelmilel muhtelif büyük müsabakalara iştirak et - miş ve bazan derece almışlardır. Bu takıma İstanbul güreşçile - rinden üç ayrı takım çıkarılacak - tır. Bu suretle güreşçilerimize ka- bil olduğu kadar istifade temini düşünülmektedir. Bu karşılaşma - da elde edeceğimiz muvaffakiyet derecesine gelince: “Kat'i bir şey söylemek kabil olmamakla beraber çıkaracağı * miz en kuvvetli takımın bunlarla berabere kalması veya gelip gel- mesi tahmin olunabilir. 332 senesinde İstanbula gelen ve içinde Fehir, Nemet, Ferehsi, Selki- gibi: Macaristanın'beynel - milel derecelerini ellerinde tutan meşhur güreşçilerinin dahil oldu- ğu Mav takimile berabere kalmış- tık, Güreşçiliğimizin o vakitten - beri kaydettiği terakki nazarı dikkate alınırsa bu seferki güreş- lere bağladığımız ümitler yerin - dedir. i 2 — Avrupa turnesi; Macar güreşçilerini omüteakip seçilecek bir takım Romanya, Ma- caristan, Avusturya, Yugoslavya ve Yunanistanda bir turne yapa - caktır, Bu temaslar, Temmuzda yapılması mukarrer olan Balkan birinciliklerine bir hazırlık mahi- yetinde olacak ve güreşçilerimizin sıkı bir imtihandan geçmesini te - min edezektir. Ziyaret edeceğimiz bu ecnebi memleketlerin en kuvvetlileri Ma- carlar, Avusturyalılar, Romanya - lardır. Balkan güreşlerinde en büyük rakiplerimiz olan Roman - yalılarla ikinci Balkan güreşle - rinden evvel temas etmek bizim i- çin çoy faydalı olacaktır. 3 — Bütün Avrupa milletleri - | nin içtirekile şehrimizde yapıla - cak büyük şampiyona; Federasyonumuz bütün Avru pa mille'lerini adar eden bey- ns'exlel teprasların yapılabilme - sindeki faydayı düzünsvek bu gi- bi temas imkânlarımı araştırmağa başlamıştır. Ancak, memleketi - mizin coğrafi vaziyeti dolayısile İstanbula gelecek güresci kadro - sunu daraltmak macburiyeti ha - sıl olduğundan şimdilik münha - sıran ağır sikletler arasında bir turnuva tertibi takarrür etmiştir. Bunun için Fransa, Almanya, Ispanya, İtalya, Macaristan, Yu - goslavya, Romanya, Çekoslovak - ya, Lehistan federasyanlarına mü- | let azami iki güreşçi racaat edilmiş ve bunların büyük bir ekseriyetinden muvafakat ce- vabı alırmıştır. Bu müsabakalar ilkbaharda yapılacaktır. Her mil - tarafından temsil edilecektir. Bu müsabaka - lara iştirak edenler arasında son olimpiyatlarda dünya ikincisi o- lan Cekoslovakyalı Urban da bu- lunmaktadır. Yeni maruf beynel- milellerden Hirchi ve Cernik tur- nuva müsabakaları arasında bulu: nacaklardır. Bizim ağır sikletlerimizden Himmetle Mehmedin Türkiyeyi erasiletmesi kuvvetle muhtemel - dir. 4 — İkinci Balkan şampiyona - sı; Önümüzdeki ikinci Balkan şampiyonası gene İstanbulda Tem muz ayı içinde yapılacaktır. Birin ci Balkan güreşlerinde Türk spor- culuğunun kazandığı muvaffaki - yet federasyonumuza büyük va - zifeler tahmil etmektedir. İkinci şampiyonayı da ayni parlak neti- ce ile kazanmak için güreşçileri- miz daha şimdiden çok sıki bir idmana tâbi tutulmuştur. Hafta - nın dört gününde güreşçilerimiz antrenörün nezareti altında sıkı idmanlar yapmaktadırlar. 5 — Şehrimize Bulgar gü - reşçileri gelecek; Şehrimizin Haliç idman 'klü - bü Bulgar federasyonu ile tema- sa girişmiş ve Mart bidayetinde Bulgar güreşçilerinin . şehrimizi ziyaretinde mutabik (kalmıştır. Bulgarlarla Balkan güreşlerinde temas edemediğimiz için bu mü « sabakalar komşu milletle yapaca- ğımız ilk karşılaşma olacaktır. Bu itibarla hazırlanan bu temasın şayanı dikkat bir hususiyeti var - dır. I Bugünkü maçlar Evvelki gün işaret ettiğimiz gi- bi bugün lig maçlarına devam edi» lecek Taksimde Vefa ile Beşiktaş Kadıköyünde de İstanbulsporla — Fenerbahçe karşılaşacaklardır. Bu iki maç ta mevsimin hayli alâkaya değer maçlarındandır. Bilhassa İs- tanbulspor — Fenerbahçe maçı - nni çok heyecanlı olacağını tahmin ediyoruz. Kongre Bugun Galatasaray terbiyei | bedeniye klübünün de ; senelik kongresi yapılacaktır. Bu kon « grenin malüm ihtilâflar dolayısile çok hararetli geçeceği omuhak « kaktır. Voleykol liz maçları Valevbol Heyetinden: Voleybol lig maçlarının kat'i fikis türü 62-933 pazartesi günü saat 117 de mıntaka merkezinde karar « laştırılacaktır. Müsabakalara iştirak (edecek klüplerin murahhas göndermeleri, aksi takdirde haklarmı kaybede « cekleri son defa olarak ilân olu « nur, ğ Almanyada kar üstünde beden hareketleri Avusturyalıların Londrada yap- tıkları son maç, o kendileri için fevkalâde faydalı neticeler ver - mekte devam etmektedir. Bu i maçtan sonra Viyanaya çevrilen gözler hâlâ o büyük heyecanın ver- diği hayranlığı ve tecessüsü muha | faza ediyor, Her tarafta Viyanalı ları görmek, Avusturyalılarla oy * namak hevesi artmış ve Avustur - atlar karşısında kalmıya başlamış: tır, Bunun neticesi olarak bir çok takımlar sık sık yola çıkmıya mec- ya takımları her gün yeni müraca- | Resimlerini gördüğünüz genç Alman kızları beden bâreket- erini buz üstünde bile yapmaktan geri kalmadıklarını gösteri vorlar. Eu çelik vücutlera baka" ım da biraz örnek alalım. Avusturyalılar el üstünde ! bur oluyorlar. Bu arada Admira, Vicuna, Rapid takımları Avrupa - nın ve Afrikanın muhtelif şehirle“ rinde seyahat halindedirler. Admira Cezairden çağrılmış ve o havalide muvaffakiyetli bir turne yapmıştır. Rapid ise İskoç yalılar tarafından bilhassa davet olunmuştur. Viyana gazeteleri : Avusturya futbolunun bu parlamasını bir mu» cize eseri olarak değil, tabii bir. yükseliş diye telâkki ediyorlar. Bir mucize ve yahut tabii bir yükseliş... Ne mutlu onlara!., :