3 Şabat 1933, vk İŞARETLER inkılâbın müdafaası VE Kültür muharebesi Antenlere binen fikir radyo - laşıyor... Gökte, hava tabakala « rı arasında yalnız tayyareler de - eğil, yalnız elektrik cereyanları de- gil, fikirler dövüşüyor. Rejimler fikirlerini gökten ye- re bir istiva yağmuru gibi akıttı - yorlar. Roma böyle konuşuyor. Moskova böyle konuşuyor. Berlin böyle konuşuyor. Hattâ Varşova böyle konuşu » yor. »$ Kamyonlar, yalnız köyden ka- bak alıp, şehirden kumaş taşımı - yorlar. Kamyonlar, trenler katar katar rejimlerin kitapleşan fikir - İerini taşıyorlar. Kızıl tren Moskovadan, Kara tren Romadan, renk, renk trenler Paristen, Berlinden, Londradan rotatifin bir kolu gibi esneyor. - a * Dilli, dilsiz sinema rejimlerin emirber nefesleri, O Dünyanm en uzak köşesinde Heryonun öksürü- gü işitiliyor. Duçenin sesinin to - nunu Anadolu kasabalarında bile mahalle meyzininin sesini tanmr gibi tanıyorlar, # » # Garp cephesinde sükünet var. Fakat bu sükünet 1918 deki si - lâhları bırakmadan O kinayedir, Siper muharebesi yerini kültür harbine bıraktı. Kültür muhare - besi bugünkü dünyanın hayat ni- ZAKIK. vx Kültür muharebesi en çetin ta- arruzlarını yapıyor, en kanlı mü - dafaa günlerini yaşıyor. Kültür muharebesinin seferber- lik biğamı; ım siyasi terbiyesidir. hudutla - e ire karşı ileri karakolllarını hazmlamıştır. Köyde, şehirde, evde, gazete - de, kartpostalda, diyagramda, mecmunda, sinemada, radyoda, güzel san'atlarin her şubesinde seferber edilecek kuvvet (kültür muharebes'nin bir kademesi ola- caktır, | .. Evvelki gün Halkevi güzel san- atlar şubesinde H. F. umumi kâ- tibi Resep Beyefondinin inkılâp terbiyesi etrafımda anlattıkları e- saslar Türkiyenin kültür zaferini kazanmak için geçeceği merhale- leri de isaret etti, » » Türkiyede inkılâp terbiyesi - nin hedefi, inkilâp fikir ve pren - siplerini her rejimde olduğu gibi balka indirmektir. Bu, halkın si- Yasi terbiyesini kuvvetlendirmek işin kullanacak metoddur. > 2 metodun muhtevesı Türk inkılâp fırkasının kendisine ver - diği ana vasıflardır. Fırka prog - ramının &NA vasıfları gayet ber- raktır. Vuzuhla ifade edilmiştir. Türk halkının siyasi terbiyesi- nin ilk hedefi, Cürhuriyeti her tehlikeye karsı her vasıta ile müdafan edecek vatandaş yetiş . tirmektir. Sonra sra ile halk, “milleti, dil ve kültür ve mefküre birliği ile biribi bağlı vatan - daşlarm teşkil etüği siyasi ve iç - timaf heyet diye,, tanıyacak ve “milletin müstakil hüviyetini mu- hafaza etmeği,, şrar edinecektir. Türk halkı hâkimiyetin ken - dinden geldiğini ve millet meeli - sinin kendi namına hareket etti - | tır. Iskambil başında biri ötekini biçakla yaraladı Evvelki gece Bülbül deresinde Şeref ve Mustafa isminde iki kişi bir kahvede iskambil oynarken aralarında kavga çıkmıştır. Fakat müşteriler tarafından ay - rılan bu iki kavgacı kahveden çı- kınca tekrar mücadeleye başlamış lardır. Bu esnada Mehmet isminde Mus tafanm bir arkadası da peyda ol * muş ve Mehmet hiç alâkası olmadı gı halde belindeki biçağı çekince İ Şerefin iki kürek arasına saplamış j tir. Şerefin kaburga kemikleri par - çalanmış ve olduğu yere yıkılmış tır. > Şeref ifade veremiyecek derece de ağır yaralıdır ve hayatı tehli - kededir. Mehmet vakalanmıstır. Maarifte Umumi Maarif müfettişlerinden Ekrem Bey, dün Anadoluda yaptı İ ğı teftiş tunresinden dönmüşlür, İlk tedrisat müfettişleri dün top lanarak söz derleme faaliyeti et rafında meşgul olmuşlardır. İN gini en büyük imanla kavrıyacak- Türk halkı o bilecektir ki: “Türkiyede'ne bir şahsın, ne bir smefm, ne bir ailenin yoktur. Ve imtiyaz fanımıyanlar halktır.,, Türk halkı bilecek ki, memle - Ke üksek menfaatinin icap et- ahada devletçi olacaktır. Türk halkı artık dünya işlerile, ah rinden ayrılmıştır. Bunları biribi « rine karıştırmıyacaktır. Türk hal- kı iliklerine kadar lâyik olacaktır. Türk halkı kendisinin kanile ka- zandığı inkılâp prensiplerinden ayrılmıyacaktır. Bu prensipleri müdafaayı esas vazife bilecektir. Türk inkılâbının şıarları bun « lardır. Bu şıarlar bize hayatı na - sıl göreceğimizi, halkı nasıl ha « zırlıyacağımızı anlatıyor. Artık, ana vasıflar gösteriyor ki inkılâp şıarını aşılamak için, Türk milletinin kültürünü kuvvet» lendirmek için tarihi bir terbiye vasıtası diye (kullanmıyacağız. günleri ve yaşadığı günleri olmı - yan milletler kendilerine tarihten destek yaparlar. Güzel san'atları- | na örnek bulamıyan milletler e - debiyatlarında da maziye döner - ler ve mazinin rejimlerinde ken- | dilerine hayatı sevdirecek örnek- ler ararlar, Bu,esir milletlerin şı- arıdır . Yaşıyan milletin inkılâp şiarı | keskin hatlarla başka milletlere ve geri kültüre karşı cephesini al- maşıtr. İnkılâpçı bir kütle yaratır- ken (Hâkan) edebiyatına, padi - şah mazisine asla yanaşmıyaca » gız. Türk inkılâbı bütün tarihin şereflerinden daha üstün bir se - reftir. Bunu unutmamak lâzım - dır. imtiyazı | Tarih hür yaşamıyan milletler i « | çin terbiye vasıtasıdır. Gelecek | yla 3 Tükisler Bir diyacı rinde ihracatımız 1932 yılının ilk on bir ayı zarfın da Türkiyeden muhtelif memleket lere 20,720,766 lira kıymetinde 22,996,361 kilo yaprak tütün ihraç edilmiştir. Yaprak tütün ihracatı, 932 yılı- nm ilk on bir ayı zarfında bütün 931 seneesi içindeki tütün ihraca - tından fazladır. Fakat fiyatlar dü şük olduğu için ihracat kıymeti ge çen seneden azdır. Bu sene Alman ya, Amerika, Avusturya, Belçika j ve Holandaya tütün ihracatımız | artmış, Çekoslovakya, Mısır ve Ma | caristana ihracat azalmıştır. 932 se İ nesinde İtalyaya tütün ihracatı 2 milyon kilo kadar azalmıştır. Bu - na, tütünlerimizin diğer memle - ketlere şimdiye kadar olduğu gi - bi Triyesteden değil Amisterdam - dan sevkedilmesinin sebep olduğu zannedilmekteedir. Son ay'arda Son aylar zarfında memleketi - mizde tütün satışı iyi şartlar altın» da ceereyan etmiştir, nü zarfında, İzmir yerli tüccar ve | ecnebi kumpanyalara fiyatı kilo başına 45 kuruşa kadar olmak üze re 3 bin kilo, Adagidede 50 ku- ruşa kadar 8 bin, Tirede 50 kuru- | şa kadar 93 bin, Seferihisarda 50 İ kuruşa kadar 5 bin, Karaburunda | 50 kuruşa kadar 44 bin Bergama - | da 35 kuruşa kadar 7 bin Dikilide 50 kuruşa kadar 5 bin kilo tütün satılmıştır. Samsunda, Taş ova ve Bafra ha valisinde ecnebi ihracat tüccarları kilosu 40 kuruşa kadar olmak üze re epeyce tütün almışlardır. Saadet H. nerelerde? ne oldu? meçhul! Eski ricalden Yusuf Paşanm re - | fikası ve pek zengin olan Saadet Hanımın Çanakkeleye gittikten | sonra tegayyüp etmesi üzerine bir | ban gittiğini bile söylemişti, Çanakkale zabıtası yaptığı tah- kikatta Saadet Hanımın son za - manlarda müthiş sinir buhranı ge- çirdiğini tespit etmiştir. Maamafih Saadet Hanımm ne olduğu halâ an laşılamamıştır. VAKIT Gündelik, Siyasi Gazete Istanbul Ankara Cöddesi, VAKTI yurdu Tele'on Numaralar, Yazı işleri telefonu: 2 İdare teleloru © : aşma Velgrat adresi: İstanbul Posta kutusu No. 48 — Abone bedelleri Sr mürleiye WW Er, 7150 4 150 VAKTI Beneil'r 8 aylık 3 aylık 1 aylık ilân ücretleri: Resmi ilânların bir satım 10 Kuruş Ticari ilânların bir satırı 125 Kuruş Ticsri Ulnların bir santim! 25 Kuruş () Küçük ülüni Bir defası 30 iki defam 50 üç detası dört darazı 15 ve on defası 109 kuruştur. Üç aylık Hân verenlerin bir defam mecea Bendir. Dört satırı geçen Wânların fasa satırları baş kuruştan hesap edilir. 931 ve 932 senele- va ee ü!| Kânunusaninin ikinci on beş gü | çok dedikodular çıkmıştı. Bazıla - | rı Saadet Hanımın bir cinayete kur | 5 Babasını öldüren- den kana karşı kan istiyor! Bir müddet evvel Tahtakalede işlenilen bir cinayete ait muhake - meye dün İstanbul ağır ceza mah- kemesinde bakılmıştır. Bu davada maznun, Simitçi Saf ranbolulu Emindir. Safranbolu - dan İstanbula yeni gelen gene E- min isminde birisi, öldürülendir. Dün mahkemede, davacının oğ lu evvelce istediği on bin lira taz- minattan vaz geçtiğini, “kana kar şı kan,, istediğini söylemiştir. Mahkeme bazı şahitlerin çağrıl | ması için kalmıştır. Çoban Mustafanın katli Silivri civarında bir köyde ço - ban Mustafayı öldürmekle maz - nun korucu Nuhçe ve Hüseyinin muhakemelerine, dün İstanbul a - ğır ceza mahkemesinde devam e- dilmiştir. Muhakeme, çağırılan şahitler gelmediğinden, getirilmeleri için kalmıştır. Bu sene muallim mektepleri mezun vermiyecek Tedris senelerinin beşten altıya çıkarılması dolayisile bu sene mu- allim mektepleri mezun veriye - ceklerdir. Bu mekteplerden her se ne altı yüze yakın geaç irfan or - düsuna iltihak ediyorlardı. Bu se- ne açılacak münhallere açıkta bu- lunan muallimler tayin olünacak - lardır. Recep Beyefendi Şehrimizde bulunan C. H. Fır- kası umumi kâtibi Recep Beyefen- di bu akşam Ankaraya dönecek- tir. — Iş bankası müdürü İş Bankası umumi müdür vekili Muzmmer Bey bu akşam Ankara- ya gidecektir. Camii Ispanyol konsolosu İspanyanın İstanbul ikinci kon - solosu M. Saro Madritte başka bir vazifeye tayin edilmiştir. Ay 80- nunda memleke''n «Mecektir. Gree Isviçre elç'si İsviçre elçisi M. Henri Martin mezuniyelle memleketine gitmiş- tir, 15 Yu eve 3 Şuka: 1 — On paralık pullarla, kırk ve yüz paralık evrakı nektiyeden eshiyenle- rin maliye veznei umumisile tahsil şubelerinde mübadelesine başlanm:ş - tır, — Haber aldığımıza göre Evlaf müzesinin bir sureti mükemmelede | tertibi ve bilhassa eşya kataloğlarının tanzimi karargir olr: r. — Petresburg iktisat komieyonu kitebetine tayin olunan Ha Şükrü Bey dü. “n trenile mahalli memuriyetine hareket etmiş - tir, ' ban zade | SOHBETLER Bir fıkra VE Bir sual i o Dünmatabaada, söz Ağaoğlu « | Şevket Süreyya beyleğmünaka « şasma intikal etti. (Sadri Eteme dedim ki: — Kadro münakaşası hayli i - lerledi. .Söz, ilimden ve fikirden, şahsiyata döküldü. Meseleye Ya- kup Kadri de karıştı, Bir köşe mu» harriri sıfatile, benim de içimden Ağaoğluna bir iki söz söylemek geliyor. Sadri: — Söyle, dedi, meselâ geçen » lerde Ağaoğlunun < Kooperatif mecmuasında bir makalesi vardı. Bu makalede, teşkilâtı esasiye ka- nununu kendisinin yaptığını, Fır. ka nizamnamesini yapanlarla bir- likte bulunduğunu, Fırka erkâ » nının, kendisine itimadı oldukla « rını yazıyordu... Ağaoğluna sor | bakalım, böyledir de, neden şim - di Fırkaya dahil değildir? — Güzel! dedim. Sonra ilâve ettim: — Şu makalenin çıktığı mec « muayı bul da getir! Sadri Etem gülerek bir sigara yaktı: — Dur, dedi, sana bir fıkra an- latayım; “Vakti evailde, padişahın biri has- talanmış. Derdine bir türlü deva bu- lamsinışlar. Bir gün adamlarından birine emretmiş: “GİY, bu derdime şifa olecek bir ilâç bul! Sana kırk gün mühlet. Bu- lamazsan boynunu vurdururum. “Adamcağız yola revan (olmuş. Edirneye kadar gitmiş, Edirnede bir kahvede, yanayakıda işi anlatmış. Ora” da bulunanlardan biri: . “Üzülme be birader, demiş, döri yapraklı bir yonca bul, ezip suyunu padişaha içir, bir şeyciği kalmaz! “Adamcağız sevinç içinde İstunbu- la gelmiş, huzura çıkıp devayı ar « zetmiş, “Padişah ferman buyurmuş: Söy » leyin o herife, dörl yapraklı yoncayt bulsun! “Adam fermanı alınca, Edirneden kalkınış, Meriç sahilini tzlmuş, dere kenarı, dere kenarı İstanbula gelmiş, karşı yakaya atlamış, Sakarya bo » yuna düzülmüş. .. “Oralarda dolaşan Köroğlu, müte- madiyen yere eğilip kalkan, bir şey- ler arayan bir adam görünce, haykır. muş: “— Ulan!... Ne yapıyorsun be? “Adam boynunu büküp cevap ver- miş? “— Edirnede bir haltettim, bura « larda temizlemeğe çalışıyorum... Sadri sigarasından dolu bit nefes çekti: — Beni bu adamamı benzet - mek istiyorsun? » “4 Şaka bertaraf Ağa oğlu Ahmet Beyden sorabiliriz: o Mademki, tı esasiyeyi kendisi yap » mıştır, Fırka nizamnamesini ya « panlarla beraberdir, neden Fırka- nın dışmdadır? “e'*m: set e m Köprü buşında bir k'vya i Dün Köprü başmda simitçi fır» İ amda Satılmış ile Kâmil kavgaya başlamışlardır. v Kâmil cehin” le Satılmı - şı varalamıstır. Timi ve'alanmış ve Satılmış hastahaneye kaldırıl « mıştır.