İOSMANLI DEVLE 3 Subat 1938 ÖLÜRKEN... Mubatriri : Celâl Nuri * İktibas, sakil, Kettöme hakları mahfuzdur, Devirler değişiyor, mahalle kahvesi yerinde sayıyor rahmetli Karagöz, rahmetli İki İngiliz toplanınca bir (klüp) iki Alman birleşince bir (biraha - ne) teşkil edilirmiş. Evet! Bazı milletler (cemiyet) ve (şirket) kurmuıya pek müsteittirler. Bizde, vaktile cemiyet teşkil et- mek yasaktı. Şirket teşkili memnu değilse de evvel zamana ait kum- panyaların adedi biri, ikiyi geç - mez. Pek âlâ! tstibdat rejimi cemi - yete, hatta şirkete manidir. Fakat insanlarm yaradılışımda, mizacm - da bir toplanma kabiliyeti var. Bu bir ihtiyaçtır. O belde eskiler bu ihtiyacı nasıl tatmin ediyorlardı? Buna cevabim kısadır ve zanne - derim ki yanlış da değildir: Se- lâmlık sohbetlerile ve tekkelerle... ve bir de mahalle kahvehaneleri- le! Şu üş şeklin hâricinde, kanu- nu esasiler ve teşkilâtı esasiye ka- nunlarile her vatandaş için tanın- miş olan cemiyet hakkının tecelli ettiği diğer bir şekli tanımıyorum Sultan Hamit zamanında (Ce- miyet) kelimesi bile bir dereceye kadar aforoza uğramıştı. Gümrük emanetinin meclisine her nasılsa (Cemiyeti rüsumiye) derlerdi; bu kelime bile zaman zaman curnal- cılarm bombardımanına uğrardı. Düğünler (velime, hitan, nikâh) tleri bile, eğer mühimseler, göz altında bulundutulurda. Bilmiyorum âma, vaktile (Ce miyeti tbbiye) den baska böyle bir ilmi klüp de yoktu; ona da bir (şahane) vasfr ilâve kılınmıştı ki | bu vasıf bir nevi sigortadır. Şirkete gelince: Henüz şirket teşkil etmek çağma gelinmemişli. Türklerin idare ettiği düşmez kalkmaz bir (Şirketihayriye) den başkasını biliyor musunuz? Rejim- lerin değişmesile bile temelli şir- ketler kurulamadı. Bu - husustaki faaliyetimiz gayet gevşektir. Tekkeler, vaktile, pek işlekken | sonraları bütün bütün itibardan düşmüştü, Onlar, toplanma, dedi - kodu ihtiyaçlarından ziyade ava- mın tasavvuf ihtiyacını tatmine ça- İışıyorlar, ona da yüzde yüz mu- vaffak olamıyorlardı. » * Kalır mahalle kahvesi. Evet, bu müessese eski devir- de de, yeni devirlerde de ehemmi- yetini muhafaza ediyor. Fakat mahalle kahvesile alafranga gazi- noyu karıştırmıyayım. Kahvehane- nin iyisi, alafrangası tazamı makbul deği zeli, mun- ir. O derece iaakbul değildir ki bunu hududrr. | muzdan dışarı (görüyoruz. Böyle yüksek kahvehaneler dikiş tuttu - ramaz. Çok tecrübelerini goördük. Pek güzel müesseseler açıldı. Lâ- kin açılmalarile iflâeları bir oldu... Vatandaşlarımızı rağbet ettik. leri mahalle kahvesidir. Oraya sellemehüsselâim girilmeli. Giren bir selâm verip herkesle hemen | dost olmalı. Kendisile konuşacağı- nuz, tavla ve iskambil oynıyacağı- nız adam? evvelden bilmeniz lâ- zım değildir. Yabancı kahveye ko- nar ve İstediğini orada bulur. Ge- ce yarısından sonra kahve bir otel- dir; orada yatılır. meddah Gazetelerin icadımda kahveha- neler, bu unvanı biraz kaba buldu İlar, O gibi yerlerde masanm Uze- rinde bir iki gazete dururdu. Bun- dan dolayı Sarafim efendi ismin- de bir zat kahvesine (Kıraathane) namtmı verdi. Oğlu doktor Dikran efendi Beyazıttaki bu kahveyi u- zun müddet temadi ettirmişti. Sonra bilriem ne oldu? (Gazino) kelimesi de kakveha- neye atfedilen bayağılığı örtmek İçin italyancadan alınmıstır. Bu gün kahvehane, kıraathane, gazi - no hep ajni manaya gelir. Asıl kahvehaneye, gece, yemek: ten sonra, gecelik entarisile, pa muklu hırka ile, belki takke ile gidilir. Kahvehane tek- lif tekellüf yeri değildir. Yeni ge- lenlere ikram olunur. Ben, bundan birkaç sene evvel- belhane addetmiştim. Bu fikrimi hiç değiştirmedim; evet! Mahalle kahvesi bir miskinler tekkesidir. Lâkin mahiyeti bundan ibaret de: ğildir. Mak: 'dımı izah Eskidenberi bizde toplanma, ce - miyet ihtiyacma tekabül edecek müesseseler yok gibi. Tekkenin mahiyeti biraz dinidir. Vakrâ tek- kelerde mandalar kadar rakı içi - lirdi; lâkin bir tekkede maksat haricinde lâubalilik, serbestlik ola: mazdı. Onun için dergâh, kahve- hanenin ve hatta meyhanenin ye- rini tutamadı. Dikkat ediyor müsunuz? Re- jimlerin değismesile mahalle kah- vehanesi müsssesesi yerinden kr- pırdamadı. Sultan Hamit zamanm da da, İttihat ve Terakki devrinde de, bugünlerde de kshvehaneler fabrikalardan fazla işliyor. Ah! Memlekotte kahvehane kadar tez- gâh olsaydı! Bir gün alıcı gözü ile bir tenezzüh yapınız. Şişliden | Edimekepisma kadar bir seyahat Uzunsa da yorucu değildir. Karar- lamadan kahvelerde oturan, kah- ve içen, tavla oynıyan, lâf atan kimseleri saymız. Mer memlekette vasati bri amele ücreti vardır. Sa- atine şu kadar. Saat hesabı yoksa gün hesabı malümdur. Bu malüm olunca onu İş saatlerine taksim et- mek güç değildir. Ufak bir darp amieliyesi yapmız. Bakmız her gün ve her gün mahalle kahvesi den millet ne kaybediyor! Erkek ler de kadılar gibi çorap örteler binlerce lira kazanılır. Acaba iş mi yok da bu halk mahalle kahve- lerine sürükleniyor? Belki bu ihti» mal kısmen doğrudur. Fakat kah: vede al kızı, ver papası! diye sa- İ bahtan geceyarisına değin oyun İ oynamakla da iş denilen mesne halkedilmez. O dumanlı hava işin düşmanıdır. Eski devirde de, ye- ni devirde de mahalle kahvehane şinin işlediğine bakacak olur i bu kahvehaneyi doğuran zihniye - | tin, ihtiyacın kalkmadığma hük - mederiz. İ Bizde henüz klüp teşekkül ede- i miyor. Her nerede klüp yaftasına | tesadüf ederseniz biliniz ki orası | dübedüz bir kumarhanedir. İngi - e Club şeklinde yazılan ve iç tima, toplanış, ârifane manalart « terlik ve! ki tetkiklerimde, kahveyi bir tem: | edeyim: | kari Mektupları | Bir doktor başka bir işle meşgul olabilir mi? $ “Okuyucularmızdan biri, im- | | zasile aldığımız bir mektupta biz- den şu suali soruyor: “Bir mimar veya bir mühendis | gibi bir doktor da hem kabine iş - | letabilir, hem de bir kereste, bir! demir veya saç fabrikası işletebi - | Tir mi?,, | Bu sualin cevabını Sıhhiye mü - düriyetinden sorduk. Bize: — Hayır, işletemez! Cevabını verdiler. ———— Tayyare balosu Şutatm 9 Uncu Perşembe akşamı Fera Paz &slonlarmda verilecek Tayyare balosu Böevilmin 4n 2346! ve eğlericeli baleti ola - cakir, Bu baloda kıymetli eşyayı bavi piyan - gelar çekilecek ve gayet yari? kotiyonlar döğulılasaktır. Balo biletleri Tayyare gübelerinde sn * tilmaktadır. Bir çok şubelerde Biletler kâ - ilen satıldığından mevcudu azalmıştır. — am m na gelen kelime, türkçe Klüp ve hatta Kulup şekline girmekle med- lâlünü büsbütün değiştirmiştir: Kulup kumar müptelâlarınm yeri, yurdudur. Sultan Aziz devrindenberi kah velerde mühim değişiklikler oldu ! mü? Zannetmiyorum. O zaman - dan kalma dedelerimizin içinde | hâlâ yaşıyanlar eksik değildir. Bunlar, nadiren, kahveye çıkarlar ve hiç yadırgamazlar... Dans sa- lonuna girmiş gibi olmazlar. Yalnız kahvehanelerden kara - göz ve meddah eksildi gibi. Kara- güz zemin ve zamana uyamadı. Meddah da öyle. Bu iki erenler ölüyorlar, can çekişiyorlar. Halbu- ki bu iki müessesenin her halde orijinalitesi inkâr olunamazdı. Şu- na eminim ki erbap karagözcüler, erbap meddahlar çıksaydı bugün sinemanın kahir azametine karşı mill iki eğlencemiz olurdu. Zemin pek müsaitti, Lâkin yazık oldu. meddah: ihya etmekson derece güçtür. Kahvenin istikbali ne olacak? Eğer işsizlik, tembellik, ölgünlük devam ederse kahvehane ıtlak ©- İunan ticaret evinin istikbali par- laktır. Yok, endüstri hayatına gi - rersek bu dükkâncıklar yavaş ya- vaş söner; Jâkin bütün bütün mah- volmaz. Çünkü, tekrar edeyim, mahalle kahvesi yalnız bir tembel. | hane, bir miskinler dergâhı değil- insanların bir ihilyacına tekabül ! ediyor. Cemiyetin'modern şeklile henüz ( istinasımız tam değildir. Ocakla - ra, yurtlara çok ihtimam edildi. Konferanslar tettip edildi. Konser- | ler verildi. Kütüphaneler o açıldı, Hasılı çok bimmet edildi. Şu ka dar ki beklenilen netice elde edi- İemedi. Bir aralık, yani meşrutiyetin ilânı hengâmlarında, o konferans gayet moda olmuştu. Fakat (robe princecss6) gibi bu moda da unu- tuldu. Zaten oraya gidenler bir #ey dinlemek, öğrenmek için git «' miyorlardı. Maksatları vakit geçir» ' mekti. O devirde, tramvayda, per“ İdenin arkasından bir genç kizın anasma şu sözleri söylediğini işit ' tim: ; — Anne! Hamama mı gidelim, | Ortaköydeki tiyatroya mı, yoksa korferansa mı?, — Yavrum! Hava serin, tiyatro- dan, konferanstan iss hamama gi- deriz, iliklerimiz isini. Celâl Nuri Bundan sönra ise Karagözü veli dir; bir de cemiyettir. Cemiyetse İİ İN Asadoln Türkçe Sözlü — Şarkılı Operet Filmi KARIM BENİ ALDATIRSA Şimdiye kadar hiç bir Kime müyesser olmıyan bir rağbeti kazanmaktadır. Melek “ Elhamra Sinemalarında Buğün saat 10.45 te Eliamra'da; 1l de Melek'te tenzilâtlı matine VAâaKIT neşriyatı Fevkalâde heyecanlı bir roman Suanalı münkir Asrımızın en meşhür ediplerinden Gerhart Hauptmann'ın eseridir. Bir pspazm fevkalâde heyecanlı, meraklı, coşkun aşkımı, san'atkârane bir şekilde anlatır. Tevzi yeri: Ankara caddesinde ink lâp kütüpanesi. Fiatı 25 kuruş. Cumartesi 4 Şubat 9 Şevval Cuma 3 Şubat 8 Şevval Gün doğuşu Gün Iştıp Sabah namazı Öğle kamızı ikiedi marazi Akşam #zmaz Ya sı siman imsak Yilin geçen götleri kalan HAVA — Yeşilköy Askeri rasat mer » karinden verilei sinlâmeta göre, bugün ha va kurman Bulutlu ve gitmel tatikametlerden bafif rüzgâr olacaktır . Dünkü escaklık en fazla 6, en a2 3 dö teda, hava tayyiki 767 rolimatra S6 Radyoda emar İSTANBUL — 18 den 19 a keder Hemel Niyazi Bey ve arkadaşları, 19 den 20 ye kadar Orkastsa, 20 den 2050 a kadar Bel « kin Hanım, 20,40 dan 21,10 a kadaf Hanin- lar saz bayeli, 2130 dan 2220 8 kadar Or- kastra, Ajans ve Boran haberi saat ayarı BORSA 2 Şubat 1933 RU (Satış) İ Silin Av 1 Pezeta 1 Mark ( Zel Yo 1 Fransiz | 1 Steşfin 7 1 Dolar #0 Ürer 20 Drabmi 20 İsriçre O 1 çervoneç 20 Lars 26— | t Altın 0 'loğa Li 1 Mecediye 20 Karon Çek 192.— | 1 Banknoe Çek fiatları i2ed | | 04702 | «1080 | Parts Höndra Nev-Yark Milânn Brüksel Atina Cenevre Madrir Berlin Varşova Peyis Pükreş Salya Asterdam 1.1087 (004 50 Esham HM Mankası 1 kova Terkos 1430 | Çimenin Ar Bld | Üuvönfley 18, | Sark Dev 400 | İtalya 24. İ Şark m ceza 245,220; Telefon Ez viller Elektr Neji > 1,00 ge Şir. Hayriye Tramsay VU. Sigorta oTmanri 201 49 İst. dahli a s0 | tart yollan 6.» | Tramvay DMusskhide 6495 | Tüne Gümrükler 888 | Rahten Seydi mah 435 | Arsin n35 | Anadols 1 A 31.50 “w 4.90 41,20 4494 Mikmeseii Gin Halkevi içtimai muavenet şubesi BALO su 16 şubat perşembe ak- $amı Perapalasta Nam mm r | İ | irtihal Ferik Galip Paşanın, Necdet Beyin ve Kabataş İnhisarlar müz- kirat deposu âmiri (İhsan Beyin yeğeni, mütekait kaymakam Zihni | Beyin gelini, İnhisarlar umum mü- | dürlüğü merkez levazım şefi Sa- i ih Beyin refikası Yegâne Hanım | henüz pek genç yaşmda iken kisa | bir hastalığı müteakip vefat etmiş- tir. Cenazesi bugün öğleden sonra Kadıköy Hâle sineması ilerisinde- ki Hacı Şükrü sokağında 7 numa- ralı evden kaldırılacaktır. Allah rahmet eylesin. , Istanbul Belediyesi: Darülbedayi Şehir Tiyatrosu Temsilleri * snot 15,30 da İSTANBUL BELEDİYESİ akşam suvare ör | (nereli (0 Bugün maline Umuma LL Sarı Zeybek Operetinin son haftasıdır. $ Bir güne mâhsus olmak Üzere pazartesi akşamı Üç per- delik piyes Renkli Fener oyma” nacaktır. varrr. AMAN Gr ENEDER Matbaamıza gelen eserler | m rd BNN AMARE Havacılık öğütleri — Orhan Hajdar ve Şakir Hâzım Beyler, Türk çocuklarma ha- yacılık öğttleri isim'i gözel bir kitap maş - gettiler, Bü birine Kitapta, havacılığa dair resimli gürel ve istifadeti yazılar vardir. Ço Cuklarımıza lavsiye ederiz. mecmuası < Aylık Koope » Telif mecmuasının dökuzuncü Sayım da pek güzel bir tabla ve zengin mündericatla çek» bu sayrda A. HM. beyin “Türk koope- iyor, başlığı altında Burhan Asf beyin keomferater,, o başlıkdı işleri, Aydın gehri (o elektelk »i yazılar, Ağaoğlu © Ahmet İ Beye corap teşkili eden gaya dikkat bir ve kocperatif havadiseri vardır. Öku- uza tavalye ederiz. BOŞ Saatlerde Temiz, hisli, şiirli, san'at- kârane bir ifade ile yazık mış nesirler,,. Mehme* Nurettin'in eseri Bütün kitapçılarda arayınız