vd My m e Ky EN Saime kocasma doğru koştu, derin bir muhabbetle öptü. Çün - kü evleneli henüz üç ay Oolmuş- tu. Sacit te onu ayni öpmüştü, — Sacit, sana bir sürpriz var? — Nedir o bakayım? — Söyliyemem. Sen bil, — Bana İpekişten bir bağı mı aldın? — Hayır. — Gömlek aldın öyle ise. . — Hayir canım!,. Yalnız se - nin için bir şey değil, ikimiz için de... Daha doğrusu ev için! Sacit, eline © gazetesini alarak koltuğa gömüldü: — O halde, beni yarı yarıya muhabbetle boyun alâkadar eder, Ben sade kendim | için zannetmiştim. — Ama sen de ceksin! — Ey... Söyle bakalım. — Öyle ise gözlerini o kapat.. Ben “aç,, dediğim zaman aç, gö- receksin, ne memnun olacaksın! istifade ede - Sacit gözlerini kapadı, bekle. | “di. Odada bir *-krım hareketler oldu nihayet Saime: — Bak! Diye haykırdı. Sacit, gözlerini | açınca, Saimenin koltuğun yanı - na getirdiği küçük bir masanm ü- zerinde bir kafes gördü. İçinde küçük bir kuş vardı. Sacit, kafese ve kuşa, istihfaf- la bakarak: — Bu muydu? Dedi, in!.. — Evet Sacit! — Canım bu bir kuş, bunun sürpriz nererinde? — Aman Sacit, ne güzel kuş, görmüyor musun?.. Pek hoşuma gitti, dayanamadım aldım.. Hem bir de isim koydum: Cici... — Fena değil.. Hoş bir isim. Şimdi,artık cicini kaldırıp, hiz - melçinin odasına götürebilirsin! — Hizmetçinin odasına mı? — Öyle ya, Orada canı srkıl - maz, hem hizmetçiyi eğlendirir. Burada, yem yerken halılara dö- küp ortalığı pislettiğini istemem. Saime, büyük bir inkisarı ha - yale uğramıştı. Kıpkırmızı kesi - lerek sordu: —Benim odama koymama mü- saade eder misin? - Senin odana mı? Ne diye benim yazıhaneme (o koymuyor - sun? Hem bunu kaça aldm? — On liraya! — On lira mı? Kafes de bera- ber mi? — Hayır kafes için beş ira verdim. — Yem için de tabii ayrıca pa- ra verdin! — Öyle ya.. Sacit, yüzünü buruşturuyordu; Saimenin taklidini yaparak: — Öyle ya, dedi, nerde ise be- davaya aldığını iddia edeceksin! Birdenbire ciddileşerek: — Bak, haberin olsun, sana, ci- ci kuşun için beş para verecek de- gilim. Eğer hoşuna gidiyorsa, kendi parandan ona istediğini alır, baş başa verir, eğlenirsin. Artık bu saçma meseleyi de ka - patalım. Saime, kafesi alıp odasına gö- türdü ve hüngür hüngür ağlamı « ya başladı. Kuş, hanımın kederi- ni anlamış gibi, ciyk.. ciyk yapa- rak ötüyor, sıçrıyordu. Saime, Sacidin bu kadar katı kalpli olduğunu, küçücük bir mas raf için bu kadar söz söyliyece - ğini hiç te bilmiyordu. Her halde sürpriz» Sacidin bir meseleye canı sıkıl- mış olacaktı. Hiddeti muhakkak bundandı. Yoksa sakın, sabahle- yin, yalnız başına sokağa çıktığı- na canı sıkılmış, kıskanmış olma sın? Saime bu düşünce ile biraz müsterih oldu, ve kafesi, odasın- da münasip bir köşeye koyduk - tan sonra salon& koştu. Fakat Sacit orada yoktu. Ma- sanın üzerine bir kâğıt bırakıp gitmişti. Bu kâğıtta “madem ki yanında eğlenecek cici (o kuşun var, hoşça kal. Ben arkadaşlarla yemek yemeğe gidiyorum,, yazılı idi. O akşam, Saime, ilk defa - rak yalnız başına yemek yedi. Bu, sonuncu da olmadı. Artık Sacit, hep kuşu bahane ederek sık sık dışarda kalıyor, kendisile konu - şurken “sen ve cici kuşun,, diye istihfafla bahsediyordu. o Arka - daşlarma da: — Karım kuşlara bayılır. Ev, kuşçu dükkânma döndü. Ayda on beş lira da masraf ediyoruz. Diyordu. Bir gün, Sacit, vaktinden evvel eve dönmüştü. Karısını, masa başında yazı yazarken gördü: — Kuşunu eğlendirmek için İ roman mı yazıyorsun? Dedi. Saime başını kaldırarak cevap verdi: — Hayır. Kuşun bana verdiği ilbamlarla bazı hakikatleri not e- diyorum. — O halde muvaffakıyet te - menni ederim, Sarit, giyinerek çıktı. o Arka- daşları ile eğlenmiye gitti. Sonra, geç vakit, sabaha karşı eve dön- dü. İçeri girerken, patırdı edip ka- rismı uyandırmamak için hiç gü- rültü etmemiye çalışıyordu. Fa - kat, evde o kadar tam bir süküt vardı ki, Sacit, merak etti, karısı- nın odasına ilerledi, elektrik düğ- mesini çevirdi. İçerde kimse yoktu. Yalnız ma- sanın üzerinde şu mektup: “Hakkın var, Sacit, Cici, manasız bir kuş, Bununla beraber, bu mana / siz kuş, senin asıl hüviyetini meyda İ na çıkardı. “Cici, den evvel seni ta- nımıyordum. Şimdi o öğrendim. Sen hem kendini beğenmiş, hem hasis, hem de miskin bir adamsın. .Sende muhabbet namına bir şey de yok. Beni de sevmiyorsun. Benimle sırf menlaatin için evlenmişsin. Biraz daha sabretsem, beni © aldatacaksın | da. Gidiyorum. Zayıf, manasız, küçü. | cük bir mahlülla gidiyorum. Bu ma | nasız mahlük, insan teselli etmesini, eğlendirmesini de bildiği gibi, unut « turmasırı da biliyor. Ve giderken bu evden, #edece onu götürüyorum... am m m re İncir rekoitemiz İzmirde bu seneki incir rekel « tesi 300 bin çuval olarak tahmin ediliyordu. Halbuki şimdiye ka - dar İzmire getirilip satılanların miktarı 160 bin çuvala baliğ ol - muştur, Rekoltenin de böyle az zvhur etmesinin sebebi, o mühim miktarda incirin dahilde sarf ve istihlâk edilmiş olmasıdır. ilçe Muğiada tütün MUĞLA, 2 (A.A.) — Son gün- lerde tütün satışları üzerinde hara retli muameleler vardır. Halen kumpanyalar mübayeatla meşgul- dür, Fiyatlar 55 kuruşa kadardır. 3 Şubat 1933 Memleket Haberleri o | fo MON A A AG AM Cihanbeyli'de Günden güne bir inkişaf ve umran görülüyor Cihanbevliden manrara- lar : Halk .Fırkası binasi, yeni yapılmakta olan cad- de, şehrin umumi manzarası Cihanbeyli hususi muhabirimiz- den: Cihanbeyli kazası, Koyunculuk ; ve çiftçilik membardır. Yağmurun bol senelerinde Konyanın zahire ambarı ve yapağı tiftük deposu denilecek kadar ehemmiyeti haiz- dir. Kazanm bu seneki ağnam ye- künu “258,000, dir. Geçen sene sayıma dahil olmıyan kuzular da | ilâve edilirse yekün “325900, ne baliğ olmaktadır. Bu sene güzlük ve kışlık külliyetli miktarda ekin ekilmiştir. Kazanın merkezi bulunan “İne vi,, tabii manzarası ve coğrafi va- i ziyeti itibarile imar ve ihyaya çok müsaittir. Pek yakında şirin bir kaza merkezi olacağı muhakkak- tır. Kazanın önünden geçen “İnsu- yu,, çayından kanalın intizamsız- lığı dolayısile hakkile istifade te min edilememektedir. Bir kaç defa keşif icra edilmiştir. Bir kts- mı bir haylı para sarfile ya: pılan bu kanal fenni bir surette İ yapılır ve sular bir araya toplanır- İsa binlerce dönüm tarlaları sula « İ yacak miktardadır. Bu suretle kaza halkını, çok tehdit eden kuraklıktan kısmen kurtarılmış o- lacaktır. o Anadolunun ortasında bulunan bu sudan azami istifade temin edilmesi beklenilmektedir. Kazaya merbut köylerin istas: | yonlara uzaklığı ve şosanın bulun- maması yüzünden bilhassa kış günlerinde nakliyat (o yapılama: maktadır. Konya — Ankara vi- lâyetleri için de iktisadi noktayı nazardan çok ehemmiyetli olan ve bir kısım tesviyei türabiyesi yapı- lan Konya — Ankara şosasınm ik- malinde bu şosa kaza merkezin- den geçeceği, bir çok köylere de uğrayacağı cihetle kazanım iktisa- di vaziyetini ihya edecek derecede mühimdir. Arazinin düzgün ol ması, şosaya lâzım gelen taşların da pek yakından tedarik edilebi- leceğine göre bu şosanın kolayca başarılacağını göstermektedir. Bu şosadan ayni zamanda Tuz gölün- den külliyetli miktarda tuz sev ketmek imkânıda bulunacaktır. Yurdumuzun şimendifer ve yol gi- bi mühim hayati ihtiyaçlarmı dü- şünen, başaran Cümhuriyet hü- kümetimizin bu ehemmiyetli şosa nında birân evvel ikmali'ile kaza- nın iktisadi refaha kavuşmasını temin edeceği şüphesizdir. Çoktanberi beklenen faydalı yağmurlar yağmıştır. Yağan yağ: mur 23 milimetredir. Teşrinievvel: den itibaren parça parça 'yağan yağmurların miktari 63 milimet- reyi bulmuştur. Şu vaziyet çiftçi- nir yüzünü güldürmüştüt, Şimdi: lik mahsul da bir zarar yoktur. A. Fuat Çok acı bir facia Deli bir genç babasını yaraladı, fe kat kendisini yara ıyan kardeşi ö'dü! İzmirde Kahramanlarda o bir| cinayet olmuş ve iki kardeşten biri kolundan yaralanmış, diğeri | de ölmüştür. Cinayet, Şehitler caddesinde 10 Pumarada, maliye memurla - rmdan Göneli Ahmet Hilmi be - yin evinde olmuştur. Cinayet ne - ticesinde yaralanan Sabri, vuru - lan kess kâğıdı fabrikasında ame- le Tevfik iki kardeştir ve Ahmet Hilmi Beyin çocuklarıdır. Sabri beş senedenberi aklından muztariptir. Çocuğun bu hali ev- velâ aileyi fazlamütessir ve son zamanlarda da bizar (o etmiştir. Bilhassa Tevfik, kardeşi Sabrinin hareketlerine üzülmekte ve hattâ sinirlenmektedir. Evvelki alâişam Sabrinin şuu » runu tamamen kaybettiği akşam - lardan biri olmuş, yanan lâmbayı iki defa kırmış, ortalığı altüst et- miştir. Ahmet Hilmi Bey oğlunu bir türlü teskin edemeyince, lâm- bayı alıp odadan çıkmak istemiş» tir. Fakat Sebri, bu sefer eline ge- girdiği bir demir parçasile baba - sının koluna vurarak lâmbayı e « linden düşürmüştür. Bu esnada bütün bunları bü - yük bir asabiyet içerisinde sey * reden Tevfik, babasına © yapılan bu şuursuz harekete idrakini kap- tırmış ve tabancasile kardeşinin üzerine üç el ateş etmiştir. Kur « şunlardan üçü de Sabrinin koluna isabet etmiş ve zavallı deli yara - | lanarak kardeşinin ayakları dibi- ne yuverlanmıştır. İşte tem bu emada bir silâh sesi daha işitil - miş ve yaralının üzerine. bir cisim daha devrildiği görülmüştür. Kar- deşini yaralıyan Tevfiktir, Karan- Kita yaralı yere yuvarlanırken ayaklarına çarpmasile Tevfik te Koca çocuk Oyun oynarken arkadaşını öldürdü hapse girdi Bayramın ikinci (Cumartesi günü Bucada bir cinayet olmuş ve bir genç arkadaşını feci surette öldürmüştür, Katil Ramazan oğlu 24 yaşla » rında Ahmet, maktul de Recep oğlu 22 yaşlarında Muhtardır. Ahmet ile Muhtar her nasılsa akıllarına gelen bir çocukluk ha - tırasını yâda kalkışmışlar ve yere daire şeklinde bir çizgi çizerek eviz oynamağa başlamışlardır. 4 Oyun hararetlendiği bir esma” da Muhtar, elinden fırlattığı me- şe cevizile daire içindeki cevizleri çıkartmca Ahmet: — Olmaz, sen ayağını çizgiden geçirttin. i Diyerek mızıklanmıştır. Muh - , tar, buna itiraz etmemiş: — Öyle ise cevizleri yeniden © dikeriz, ç Demiştir. Olurdu, olmazdı ile başlıyan. bu çocukça “münakaşa, bitaz sonra ağır küfürlerin yar « dımile büyük bir kavgaya kalbol- muştur. Nihayet, : biribirlerini yumruklıyân iki arkadaştan Ah - met, bıçağını çekerek o Muhtarm kalbine saplamış ve ağır surette yaralamıştır. Mecruh, hastahaneye götürü » lürken yolda ölmüştür. Katil ya * kalanmıştır. Bir kadını gece evinde öldürdüler! AYDIN, 2 — Orta mahallede Osman kızı Şerife - başından ve kulağının altmdan bıçakla yara - lanmak suretile öldürülmüştür. Şerifenin ölümü kızınm ihbarile 48 saat sonra haber almarak müd- deiumumilikle zabıta memurları Şerifenin evine gitmişler ve kapı - yı kırarak içeriye girmişlerdir. Zabıta yaptığı tahkikat neti - cesinde duvardan girilerek cina - yetin yapıldığını tesbit etmiştir. Şerifenin yatağında bulunan iki sigara kutusundan katillerin iki kişi olduğu tesbit edilmiştir. Za - bıta katillerin izi üzerindedir. Şe- rife pazarlarda sergicilik yapar « dı. Ayni zamanda faizle para da dağıtırdı. Cinayetin parasını al « mak için işlendiği tahmin olunu- yor. üç günde 45 vak'a İzmirde bayram günlerinde 435 zabıta vak'ası olmuştur. He »- men hepsinin sebebi sarhoşluk « tur. Bir kitabe Eski İzmir hafriyatında yeni « den yarım bir kitâbe bulunmuş - tur. Bu, clempiyat ooyunlarında kazanana bir sporcuya aittir. Ya- zının tamamen okunması için is- tanpajları A'manyaya gönderil - miştir. — müvazenesini kaybetmiş ve yere düşeceği esnada elinde tuttuğu tabancası ezeş almış, beyninden yaralanmıştır. Tevfik, pek az son- ra ölmüş, yaralı Sabri de hasta * haneye kaldırılmıştır.