e? Hava Muharebeleri (Amerikad: emeaeramsaanme vsan mame sensemie Verdun Müdafii Navar Yeni reisicümhu- Yazan: Jacgues Mortane Navar bu suretle elde £ ettiği vesikayla havacılık müdiriyetine müracaat etti. Orada kendisini pek iyi karşı- lamadılar. İki saatten fazla ka - pıda bekledikten sonra içeriye a- İd, biribiri peşine sorulan sual- lere kat'i cevaplar (Oovermekte müşkülât çekti. Bunun için, zabit: — Sizin gibi adamlara, dedi, ihtiyacımız yok. Gidip piyadeye kaydediliniz. Fakat müstakbel (tayyareci, cesaretini (okaybetmedi, tekrar Saint - Cyr mektebine döndü. O- rada karışıklık devam ediyordu. Kimsenin kimseden haberi yok - tu. Sahada, bir sürü sivil pilot dolaşıyor ve biribirine: — Burada ne yapıyoruz? Di- yorlardı, yoksa oadama ihtiyaç mı yok? Navar, hava (müdiriyetinden elde ettiği başlıklı bir zarfa elin- deki vesikayı koyarak kumanda- na çıktı: — Evrakınız tamam değil! Navar bu sözleri duyunca fev- kalâde müteessir oldu. Partiyi kayıp mı edecekti. Boğuk bir sesle; — Yüzbaşım, dedi, hava müdi- riyetinde de söylediler, vatanın bütün evlâtlarının gayretine ihti - yacı var. Elimdeki vesikalar kâfi imiş. Onun için vakit kaybetme - den gelip size müracaat ettim. Yüzbaşı, lâkayt bir sesle: — Ya!.. dedi, öyle mi? Navar yavaş yavaş itimat ka- Zahiyordu:” — İsterseniz, dedi, telefon edi- niz, sorunuz. O zamanlar, telefon işleri pek karışıktı.. Belki de zabit üşe- niyordu. Hem telefon biraz uzak- ta idi. — Lüzumu yok, dedi, lüzumu yok! , Navar kazanmıştı. Artık res- men orduya mensup sayılabilirdi. Fakat kendisine elbise ambarım - © © dan ancak bir şapka verilebilmiş- ti. Zira, henüz üniförmalar tama- men hazırlanmamıştı. Navar, an- sak baş tarafından resmi asker ol- muştu. Buna da razı oldu. İçin - den: — Hiç olmazsa, diyordu, harp bitmeden bir üniforma tedarik edebilsem. Navar, kendisi gibi birkaç ar- kadaşla Tours'a ( gönderildi. Üç gün tren seyahatinden sonra, karargâha geldiler. Navar bir “şaşkınlık eseri olarak, iki grupa ayrıldıklarını farketmemişti. Bi- rinci grup pilot grupu, ikinci ise amele grupu idi. Navar bu ikinci grupta sıraya girmişti. Harpte meşhur olan tayyarecilerden Or « toli de yanlışlıkla ayni sıraya di - zilmişti. Navar meseleyi anlayın- ca iş işten geçmişti. Bir yüzbaşı gelmiş Ortoliye sualler soruyor - du. Ortoli buraya yanlışlıkla gel- diğini söyledi. Yüzbaşı kendisini karşıki grupa gönderdi. Navar da derhal ayni suretle zabite müra - caat etti. O da Ortoli ile beraber karşıki grupa geçti. Orada, bir mülâzim Navara sordu: — Ne zamandanberi pilotluk ediyorsunuz?.. — Üç senedir. P#otlar, sıraya, pilot şehadet - Nakleden : 3— ta. namelerinin numara sırası ile gir- mişlerdi. Artık bu sefer muhak « İ ka k falsosu meydana çıkacaktı. Fakat Navar, Ortolinin peşini br- rakmıyordu. O nereye gidiyorsa, o da yanındaidi, Ve kendi pilot şehadetnamesinin numarasını sordukları zaman, Ortolinin nu - marasından sonra geleni söyledi, kimse sesini çıkarmadı. Bir pilo- tun, oşehadetnamesi (olmadan “var,, diyeceği kimin aklına ge - lirdi? Navar sivil pilot şehadetna - mesi olmadan askeri pilot olmuş- tu. Şimdi de avcı tayyarecisi ol - mak lâzımdı. Navar O buna nasıl muvaffak olabildiğini şöyle anla- tıyor: — 1914 senesinin sonuncu günleriydi. Yılbaşı gecesi geliyor- du. Arkadaşlarla eğlenmek fena olmıyacaktı. Fakat daha evvel ciddi meselelerle meşgul olmak lâzımdı. Doğruca Saint - Cyr'e gittim. Şunu da ilâve edeyim ki, o sırada, mensup olduğum kıt'a - dan, beni ceza olarak geriye gön- dermişlerdi. Bunun Cyr kumandan:: — Maşallah, dedi, sizi kıt'a - dan atmışlar öyle mi? — Ne münasebet yüzbaşım. Ben MoraneSaulnier tayyareleri ile uçmak istiyorum, onun için için, Saint - alıp cepheye döneceğim. — Ya... Demek Farmanlardan memnun değilsiniz. Zavallı ço - cuk. En emin tayyarelerin bunlar olduğunu unutuyor musun? — Şunu unutuyorsunuz ki yüzbaşım, ben Arjantin ve Şilide uzun müddet Morane'larla calış « tım. Beni cepheye sevketmelerin- den maksat, alelâcele Farmanda uçabilecek bir pilota (ihtiyaçları olduğu içindi. Yoksa ben ötekile- re alışıktım. Yüzbaşı yalanlarımı yutuyor - du. — O halde, mesele değişir! Diyerek bana bir Morane ver- diler, Bu tayyareler, fevkalâde nazik tayyarelerdi. Zira, meşhur Kahire - Hartum seferi kahrama- nı Marc Pourpe bu tayyarelerden birisinde düşüp öldüğü için, her - kes bu layyarelerden korkuyor - du. Ben, bunun aksini ispat et - mek istiyordum. Bunun için, he - men bu tayyareyle antrenmana başladım. Fakat her uçuştan son- ra, bütün zabitler toplanıp delili- ğimden dolayı bana bir sürü lâf- lar söylüyorlar, tayyareyi elim - den alacaklarını tehdit makamın- da ileri sürüyorlardı. Ben ise her seferinde bir daha yapmıya - cağımı söylüyordum. Morane'larla O burgu hareketi yaparak (vrille) baş aşağı inip | birdenbire doğrularak yere kon - mak çok güçtü. Maksadım bu teç- rübeyi yapmaktı. Onun için bir tenha zamanda tecrübe yapmıya karar vermiştim. Önce, birçok tehlikeli virajlar yapmıya başla- dım. Fakat bu virajlardan birisi “vrille,, e tahavvül etti. "Yerden ancak 150 metre yüksekte idim. 4dana Kahır yüzünden lütuf buraya gönderdiler. Bir tayyare N “run birp'ânı.. WARMSPRİNGS, 2 (A.A.) M. Roosevelt, boş ve işlenmemiş top rakların orman haline getirilmesi hakkında hazırladığı bir plânı, ga zetecilere anlatmıştır. M. Roosevelt, bu plânın şehir - lerle köyler arasında nüfus müva- zenesini eski haline getireceğini ummaktadır. M. Röosevelt'in verdiği izahata göre bu plânın tatbikine evvelâ Tennesse havzaları hududu içinde ki yüksek yerlerde ve sanayi sa » hası olan vadilerde başlanacaktır. Feyezana mâni olmak üzere bir takım tesisat yapılacak ve bu işler de 70,090 e yakın işsiz kullanıla - caktır. M. Roosevelt, bu plânın işsizle - re çalışma imkânı ve iş temin et - memesi için hiç bir sebep görme - mektedir. Bu plânda muharrik kuvvet ola rak hadden daha fazla bir mikyas ta istifade edilmesi ve zirai mak - satlara toprak ayrılması meselele - ri de derpiş edilmiştir. Bu plân çok iyi neticeler verecek olursa memleketin her tarafında tatbik olunacaktır. Sabık Hidiv İstan- bula geliyor ADANA,2 (A.A.) — Sabık yetinde çiflik müdürü Nâsır Bey olduğu halde bugünkü ( ekspreslo Bağdattan şehrimize gelmiş ve ay- ni ekspresle İstanbula gitmiştir. ... Bağdat, 29 K. sani (Hususi) — ! Sabık Hıdıv Abbas Hilmi Pş. Bağ i dada gelmiş ve kral Faysala mi - safir olmuştur. Sabık Hidiv daha evvel Filistinde bulunuyordu. Ken disi Kuduste ve Ummanda bir müd det ikamet ve seyyahat ettikten sonra Bağdada gelmişti. Kral Fay- sala misafir olan sabık Hidiv İn- gilterenin Bağdat sefiri tarafmdan izaz olunmuş ve şerefine verilen ziyafette hazır bulunmuştur. Hidiv Bağdada muvasalatmdan sonra “Kerbelâ,, ile Necif,, i de zi yaret etmiş ve her tarafta resmi bir | surette kabul olunmuş ve halk ta - rafından dostane tezahürlerle kar- şılanmıştır. Sabık Hidivin Filistinde bulun- duğu sıralarda bir çok şayialar intişar etmiş ve hattâ onun bir ta- kım dini ve siyasi teşebbüslerde bulunmak istediği ve bunun için seyyahat ettiği de söylenmişti. Bu şayialar üzerine sabık Hidiv sey - İ yahatinin biç bir dini veya siyasi i maksatla alâkadar olmadığını izah | ederek bütün bu şayiaları tekzip / etmiştir. Bağdat mahafili de sabık Hidi- vin seyyahatlerinden bir şey istih- daf etmediği fikrindedirler. Gayrimübadiller cemiyetinde Gayri mübadiller cemiyeti idare heyeti dün toplanmıştır. Içtimada Apdülhamit veresesine bono veril mesi etrafındaki şikâyetler tetkik ——— edilmiştir. Neticede, bono mesele- Tashih — “Üç perdelik Ermeni fa ciası, tefrikamızm dokuzuncusunun ilk sütununda “bir yalan uydurdok, kelime- leri “bir plân yapak, olacak idi tashih ederiz. i si için Ankaraya gidecek heyetin bu mesele hakkında da maliye ve kâleti nezdinde teşebüslerde bu » lunmasına karar verilmiştir. Mısır Hidivi Abbas Hilmi Pş. mai | Büyü harpneden sene sürdü? beş Fransız meclisinde meb'usların mübim ifşaatı | 24 Kânunusani 1919 Pazar günü Fransız meclisinin bir celsesinde * M. Barthe — Temin ederim ki, Fransız demirhaneler komitesi u- mumi harbe takaddüm eden sene- lerde Fransız sanayini daha iyi ha raca kesmek için dökme demir, de mir ve çelik istihsalâtını tahdit et- miş ve bunun aksülâmeli olarak Alman sanayiini müsait bir mev - kie çıkartırarak Fransız milletini tehlikeli bir vaziyete sokmuştur. Temin ederim ki, sırf para kazan - mak emeline kapılarak, mevadı ip tidaiye üzerine cânicesine bir dam ping koymak ve başlıca düşman maden sanayii fabrikatörlerile ik- tısadi uzlaşmalar aktederek Al - | manyânm Fransaya vaziyet et - mesine müsait bir muhit vücuda getirmiştir. Temin ederim ki demirhane - ler komitesi harptenberi ayni si « yaseti takip etmiş ve şayanı tak - bih usullere müracaat ederek bir madan stoku vücuda getirilmesi » | ne mâni olmuş, hattâ mevaddı ip - tidaiyeyi piyasada azaltmak için teşkilât yapmış ve böşlece bir spekülâsyon piyasası husule gel - mesine müsaade etmiştir. Bu su - retle millet milyarları bulan bir vergi vermeğe mecbur tutulmuş- tur. (Pek doğru! Pek doğru!) M. Louis Guochere — Bu ko - | mitenin azalarını tevkif etmedi - ler mi? M. Barthe (Devam ederek) — Temin ederim ki, odemirhaneler komitesinin bâzı üzalürr “ui zım gelen yüksek fırınların tesi - sini mene teşebbüs “etmişlerdir. Eğer bu yapılmasaydı. Millet harpten sonraki iktısadi mücade - leye hazırlanmış olacaktı, Temin ediyorum ki; çelik İn - gilterede evvelâ otuz franktan ucuz ve sonraları kırk franga sa - tıhrken Fransada iki yüz franga kadar satılıyordu. Bu demirhane komitesinin tankı vikaye maksa - dile yaptığı dalavereler (neticesi olaraktır ki ithal edilen mamul eşya halihazırda mevaddı iptida - iyeden cok ucuza maloluyor. M. Charles Bernard — Hükü- met bunları bilmiyor muydu? M. Barthe — Temin ederim ki demirhaneler komitesinin bazı mensupları harp esnasında Al- manyaya mevaddı iptidaiye teda- rik ettiler ve demirhane komitesi bu işi kapatmak için Fransız ad - liyesinin taharriyatını işkâl etti. (Muhtelif sıralarda gürültü) Te - min ediyorum ki; en şayanı nef- ret nükut ticareti bu işte faaliye- tini gösterdi. Bu barekâtın izleri divanı âlideki dosyalarda mev - cuttur, Temin ediyorum ki; Demirha- neler kemitesinin başında umu- mi harp esnasında ecnebiler bu - lunuyordu ve ( bulunmaktadır.. Bunlar meyanında babası Berlin- de fabrikatör olan bir de Alman tebeası vardır. Temin ediyorum ki; matbua « tn bu hâdisat hakkında süküt et- mesi için ismini göstereceğim bir ilânat acentesi tarafından mühim meblâğlar tevzi olunmuştur. Temin ediyorum ki; ya büyük maden sanayiinin beynelmilel te- s>““idü tesiri altında olarak ve ya- hut hususi menafii vikaye etmek maksadile askeri rüesamıza düş- manın harp esnasında işlettiği İ Briyey havzası fabrikalarının İ bombardıman edilmemesi emre « | dilmiştir. Temin ederim ki; tayyare kuv- vetlerimize, düşman toplarını dö- ken yüksek fırınlara tecavüz e - dilmemesi emri verildi ve bu em- re aldırış etmemeğe kalkan bir ceneral takbihle (cezalandırıldı. (Muhtelif sıralarda gürültüler). Bundan başka temin ediyo « rum ki; harp esnasında Fransada ikamet eden bir oAvusturyalının yalanlarının ve tezvirlerinin ga - | yesi Fransız rüesayı askeriyesini, | Verdunu kurtarmak fikrinden vazgeçirmek harp harekâtını Bri- yey istikametine götürmek pro * jesini suya düşürmekti. Maden sanayi nin derebeyliği M. Barthe — Umumi harbin ortasmda muhtelif zaruri masraf- lar hükümeti azami iktısada mec- bur tutarken, çeliğin, dökmenin ve demirin fiatları başka hic bir memlekette görülmemiş bir dere - ceye yükselmişti. Misal: Saçlar İngilterede takriben 29 franga i- di. Demirhaneler komitesine tâbi olan imalitı mâdeniye ihraç (kon- tuvar) ı bu saçları (95) franğa ve daha dün (121) fransa fatu- | ralamıştır. o Halbuki Fransada tediye (52) maloluyorlardı, Şark ve şimal ommtakalarının işgali üzerine - en mühim made- ni merkezlerimiz oraları olduğun- dan - madenlerin kısmı azami İn- kendisine | Ftanga madeni'ömiziii iyleiilmesi öğedir f giltereden ithal edilıyorüu. Şup - | hesiz yüksek fırın sahipleri bu | İ fazla satış fiatlarından istihselle- ri hududu dahilinde bol bol isti- fade ettiler. Fakat ithal olunan miktarlar üzerinden tahakkuk e- den yüzde iki yüz gibi azim kir hangi kasalara girdi? Böylece “tahvil edici sanayi,, üzerinde is- tisnai bir öşür alınmış oldu. Bun- dan bu sanayi gerek hal, gerek istikbal için mihim bir zarar gör- düler. Çünkü mevaddı iptidaiye - lerini ecnebi memleketlerden üş dört misli pahalı almağa mecbur | kalıyorlardı. Daha mühim birnokta var: | Bu sanayiin kısmı âzamı milli müs | dafaa için çalıştıkları cihetle hü» | kümete mamul maddenin bedeli | miktarı zammından başka iptidai maddenin satın alınışında uğradı. ğı zammını yükletmişlerdir. Acaba devlet teşebbüsatı menafii milli - ye için günden güne daha tehli - | keli bir şekil alan bir grupun kö- | rü körüne hodbinliği uğruna kaç | yüz milyon sareftmiştir? ».. Demirhaneler komitesi bütün tabtelarz istihsali kontrol eden ve böylece Fransız müstehlikleri - ne istediği fiatı verdiren kudret- li bir teşkilâttır. Onun mensupları mahduttur. Onlar büyük demirha İ pelerle büyük kömür madenleri »- dir. Ben bunlara Fransız maden - j ciliği derebeyliği sıfatını verece » İ dim Bu derebeyliğin ilmi bir teş- kilât sayesinde ve biraz sonra gö- receğiniz veçhile memleketin za - yarına olarak Fransanın iktısadi faaliyetini idareye ve milli istih » lâki iskandal uyandıracak bir tarz da vergiye raptetmeğe muvaffak olmuştur. M. Rignier — “Arkadaşlar cümhuriyeti,, desene... (Devamı var) |