4 Mayıs 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tayyare sahtekârlığı dâvasına dün ağırcezada devam edildi (Başı 1 inci sayfad>) in reisliğinde B. Hayrullah Koka ve B. Mirsad Yamaç'tan mürekkepti. İd- dia makamını müddeiumumi muavin- lerinden B. Zihni Betil işgal ediyor- du. Reis dedi ki: — Ekrem Könik'in tanzim ettiği bazı sahte vesikalarla yapılan sahte- kârliğa iştirâkiniz iddia olunuyor. Bi- rinci asliye ceza hâkimliği selâhiyet- sizlik iddiasiyle evrakı buraya gön - dermiştir. Okunacak, dinleyin.. Zabıt kâtibi birinci asliye ceza malı kemesinin kararını okudu. Reis tekrar Ruhiye döndü: — Kararı dinlediniz, dedi, hâdise nasıl oldu, anlatınız? Ruhi Bozcalı dedi ki: z — Efendim, üçüncü sorgu hâkimli- ği muvacehesinde verdiğim ifademi bürada aynen teyid ederim. Ben şerik değilim, Ben, isnat edilen bu suçun faili değilim. Reis, Ruhiye hâdiseyi izah etmesi- ni söyledi. Hâdisenin hikâyesi: Ruhi, sahtekârlığın karışık hikâye- sini anlatmıya başladı: Bir gün Ekrem Könik'in kendisini koridora çağırttığını, biraz konuşmak istediğini, beraber çıktıklarını, kapı- da bir otomobil beklediğini, arabada avukat Abdullah Necibin de bulundu- ğunu, beraberce Karpiç lokantasına gittiklerini, bahçede Ekrem Könik'in kendisine şunları söylediğini anlattı: Bahçede Ekrem Könik bana dedi ki: — Ruhi ben müşkül bir vaziyette- yim. Biliyorsun ki komisyonculuk ya pıyorum. Amerikada bir şirketle bir mukavele yaptım. Sipariş aldım. Bu siparişi onlar hariciyeye ihbarla mü- kellefler. Yakında ihbar telgrafı ge- lecek. Ben de şirkete 170 bin liralık bir kefalet vermiş bulunuyorum. E- ğer bu mukayele ahkâmı muayyen za- manda yerine getirilmiyecek olursa benim 170 bin liram yanar. Bu telgra- fin zamanında hariciyeye gelmesi ve cevap verilmesi lâzım. * Ancak benim yaptığım tahkikata göre bu telgraflar geldikten sonra ha riciyede teksir olunur. Hem Başvekâ- lete hem de diğer alâkalı yerlere gön- derilirmiş. Halbuki benim komisyon- cu rakiplerim var. Evelâ telgraftan onların haberleri olmamasını, sonra- dan metne benim vakif olmamı istiyo- rum, Bana bu gelecek telgrafı gös- terebilir misin? Ben Ekrem Könik'e: — Yapamam. Bu hariciyenin tel- grafıdır, diye cevap verdim ve tekli- fini reddettim. Ruhi Ekrem'in çok ısrar ettiğini bunun üzerine kendisinin yalnız ar- kadaşı olan evrak müdür muavini B. Ahmet Nesip ile tanıştıracağını, bel- ki onun yapabileceğini söylediğini, er tesi günü Ahmet Nesibi beraber gör- düklerini, fakat onun bu işin imkânı olmadığını ıbyliyeîek teklifi reddet- tiğini, Ekrem'in yalvarması üzerine: “— Eğer telgraf protokola gelirse meq.i sana bildiririm, işlerini görür, sonra bana telgraf verirsin,, dediğini söyledi. Ruhi, Ekrem'in isteseydi bu telg- rafı vekilden alacağını, birçok büyük lerin samimi dostu olduğunu ilâve et- ti ve Riyaset makamının kendisinin tayyare işi yaptığını söyleyip söyle- mediği sualine de menfi cevap verdi, Hariciyeye zaman zaman gelen ih- bar telgraflarının kendisini şüpheye düşürmesi lâzımgeldiği — hakkındaki riyaset makamının mütaleasına karşı Ruhi, bu cihetleri hiç düşünmediğini çünkü Ekrem Könik'i namuslu, şe - ref sahibi bir zat olarak tanıdığını söyledi. Ekrem Könik'in mevkii: “—Bu sırada maznunun müdafaa ve - kili B. Hamit Şevket reise hitap et- * — Ben miüekkilimle görüştüm, de- di. Çok ehemiyetli bir dâva mevzuu karşısındayız. Burada sizden daha zi- yade bu işin meydana çıkmasını te- min eden maddi sebeplerin araştırıl - masını rica ederim. Bu daha ziyade bir psikoloji meselesidir. Müekkilim Ekrem Könik'e yalnız kardeşi çocu- ğunun arkadaşlığiyle ve harp arka - daşlığiyle mi bağlı imiş? Ekrem Kö- nik'in şaşaalı, parlak hayatı kendisi- nin mutavazı maaşlı, memür hayatı ü- zerinde müessir olmamış mıdır? Bu ciheti de sorarsanız büyük ha- kikatlere ulaşacaksınız. Reis mazmuna, vekilinin iradını is- tediği bu suali sorlu: Ruhi Bozcalı: — Kendisi bir şahsiyetti. Her taraf- ta sözü geçen bir âdamdı. Pek büyük dostlukları vardı. Kendisinin bu vazi- yette, böyle bir adam oluşu, benimle olan dostluğuna da inziımam ederek bu vaziyeti hasıl etti. Bana tenezzü- Jen gelmiş bulunuyordu. Reis bu tenezzül kelimesi üzerinde — Çok büyük bir adam mıydı, size gelişi bir tenezzül sayılacak kadar mı büyüktü? diye sordu., Ruhi ifadesini biraz hafifletti: — O kadar değil belki, dedi, yalnız bu suretle bana gelişi, bende ona yar- dım etmek ihtiyacını takviye etti.,, Bundan sonra Ruhi Bozcalı, soru- lan suallere cevap olarak müddeiu- mumilik ve sorgu hâkimliğindeki ifa- delerini teyit etti, Bundan sonra riyaset makamı, dos- yadaki bazı evrakı okuttu. Ruhi, imza- ların sahte olduğu hakkındaki ehli vukuf raporuna bir itirazı olmadığını söyledi. İddia makamının şahit hakkında bir karar alınması hakkındaki müta- leasına itiraz eden maznun vekili B. Hâmit Şevket İnce dedi ki : “— Ben bu işte sahtekârlık olmadı- ğına, muhakemeye devama kazai ve hukuki imkân mevcut olmadığına da- ir maruzatta bulunacağım. Ben, birin- ci asliye ceza mahkemesinde sayın müddeiumuminin serdetmiş olduğu mütaleaya bu mahkemede iddia maka- mını işgal etmekte bulunan sayın Zihni Betil'in iştirâk edip etmediğini öğrenmek istiyorum..,, İddia makamı, avukatın bu sualinin zapta geçmesini istedi, buna cevap ve-. receğini söyledi ve ezcümle dedi ki: Müddeiumumiler esas hakkındaki iddialarını duruşmaya başlarken veya duruşma sırasında değil duruşma bit- tikten sonra arzederler. Duruşmaya mevzu olan fiil ise kararnamede göste- rilen fiildir. Bu duruşmada mevzuu bahis olacak karar da vazifesizlik ka- rarıdır. Bu itibarla memuriyetimize müvecceh olarak sepkeden sualin ira- dina üsül ve kanüni imkân mevcut ol- madığından reddine karar verilmesini dilerim.,, B. Hâmit Şevket, iddia makamının “düruşmanın mevzuunu vazifesizlik kararı teşkil eder.,, sözünü ele alarak bu mütaleanın hukuki mevzuata uy- gun bulunmadığını, duruşmanın mev- zuunu kararname değil, ancak suç teşkil edebileceğini ve esasen ortada kararname de olmadığını söyledi ve netice olarak dedi-ki : — * “— Evelâ bizim hangi fiilin suçlu- su olduğumuzu tayin ediniz: memu - riyeti sui istimal mi, yoksa sahtekâr - lık mı?,, Reis bu hususun ancak nihai karar- da ifade edilebileceğini söyledi. Avu- kat talebinde ısrar etti. Saat 12 olmuş- tü. Muhakemeye öğleden sonra 14 te devam edilmek üzere celseye ara ve- rildi. İkinci celse İkinci celseye saat 14.30 da başlan- dı. Mahkemenin avukatın son talebi hakkında verdiği karar okundu. Bu kararda son tahkikatın açılması kara - riyle mahkemenin mukayyet olmadığı bildiriliyordu. Bundan sonra tardflar şimdi Midilli konsolosu olan o zaman- ki evrak müdürü Ahmet Nesip'in şa - hadetinden büyük bir fayda beklen- mediği noktası üzerinde ittifak etti- ler. Tahkikatın genişletilmesine lü- zum görülüp görülmediği müdafaa vekilliğinden soruldu. Avukat Hâmit Şevket : “— Hayır, lüzüm görmüyorum..... dedi. İddia makamının esas hakkındaki mütaleası Bundan sonra iddia makamını işgal eden B. Zihni Betil esas hakkındaki mütaleasını okudu. Ekrem Hamdi Könik'in resmi ev - rak sahtekârlığına, suçun işlenmesine yarıyacak vasıta tedarik etmek sure - tiyle iştirâkten maznun olan Ruhi Bozcalı'nın, bu sebepten, on aydanbe- ri mevkuf bulunduğu sözü ile müta - leasına başlıyan müddei umuümi mua- vini hâdisenin etraflı bir tahlilini yaptı. Amerika'da Canadian Carand Fouandery Company L. T. D. şirketi- ne Grumann modeli iki kişilik tipten ve beheri 36500 dolar bedelle yapılan tayyare siparişinin altındaki sahte mühürle o zaman Milli Müdafaa Ve - kili bulunan Kâzım Özalp'ın imzası- nin sahte bulunduğunu, sonra bu si- parişin teyidi makamında Hariciye Vekâletinden gene sahte mühürlü ve Agâh Aksel sahte imzâlı bir mektup göndermiş olduğunu, ehli vukuf sıfa- tiyle de Behçet Kamay'ın bu imza ve mühürleri hakikileriyle karşılaştırdı - ğını ve sahteliğini bir raporla bildir - diğini, itinalı bir tetkikle bu sahteli- ğin farkına varılabilmesinin mümkün olduğunu, ancak bu mektupların gön- derildiği yerlerin imzaların ve mü- hürlerin hakikilerini bilemediklerini, Kanada'daki firmanın siparişi bir ke - re de telle teyit etmek için Hariciye - mize bir telgraf geleceğini öğrenen Ekrem Hamdi Könik'in telâşa düştü- ğünü ve buraya gelecek telgrafı elde etmek için çalışmağz başladığını an - Telgraf hâdisesinde Ruhinin oyna - dığı rolü işaret eden B. Zihni dedi ki : Bu türk ceza kanununun 342 in - ci maddesine tevafuk etmektedir. Ruhi memur olduğuna ve mevzuu bahis telgraf vazifesi sebebiyle ve resmi daire namına kendisine tevdi edildiğine ve bu itibarla kaydını ya- parak muamele mevkiine koyması icap ettiğine göre bunları yapmaksızın Ekrem Hamdi Könik'e vermesi şüphe- siz suçtur.,, Ruhi'nin verdiği sekiz ifadenin bi - ribirini tutmadığını evelâ külli in- kâr varken bilâhare ititaflar olduğunu söyliyen iddia makamı, bu işin yalnız arkadaşlıkla olamıyacağını, Rühi'nin içtimai mevki ve tahsilinin bu işin ne- ticelerini hesaplıyacak vaziyette ol - duğunu söyliyerek dedi ki : Ruhi Bozcalı mesbuk — ifadatında tenakusa da düşmüştür. — İş tamamen ticari mahiyette olduğuna göre bunun Hariciye Vekâleti tarafından teyit o - lunmasını istemiye lüzum kalmaz, de- ğilse ve Türkiye cümhuriyeti hükü - metine taallük ediyorsa Ekrem Ham - di Könike yapmış olduğu hizmetin hu susi mahiyet ve sadece iyilik hadlerini aşmış olacağını bilmesi lâzım gelir. İşin hususi mahiyette olması — veya Türkiye cümhuriyeti hükümetine ta- allük etmesi hallerinde de meşru ve kanuni olduğu takdirde haber alacak olan ve o zaman Başvekil bulunan Mil li Şef İsmet İnönü'nün işe mâni ol - masına ve bilnetice Ekrem Hamdi Kö- nik'in zarar görmesine sebep tasavvur edilebilir mi? Ruhi bunları idrak ede- cek mevkide değil midir ? Bu suallere verilen cevaplar asla tatminkâr değildir ve biribirlerini nakseder. Ekrem Könik'in Ruhi Boz- calıya taallük eden efalinde mahrema- ne bir gaye mevcut ve bu gaye Ekrem Könik'in ibtidai harekâtından itiba - ren zahirdir. Ruhi Bozcalı'nın filini Ekrem Kö- nikin filine fer ve mürtebit gören ve fakat bunların dâvasının birbirinden ayrılması mümkün olduğunu ve nite- kim öyle yapıldığını ve bunun doğru ve usuli olduğunu söyliyen B. Zihni Betil mütaleasını şu sözlerle bitirmiş tir: “Bu itibarla Ruhi Bozcalının türk ceza kar 65 inci desinin 3 ve sonuncu fıkrası delâletiyle 342 in- ei p Ve 4 ğ Sekt A, $ Di y 1 Neşriyat kongresinde.. (Başı I. inci sayfada) ve bazı Rıraet'lere müsait eserler çıkarmağa inhisar edebildi. Yu- nan ve İâtin, yahut herhangi bir garp milleti edebiyatını bırakı - nız, hattâ türk ve osmanlı ede- biyatını milli kütüpanemizdeki eserlerle — öğrenebilir misiniz? Henüz hayır! Herhangi bir ihti- sasın hattâ vasat derecesini mil- İi neşriyatımızla elde edebilir mi- siniz? Veya cihanın sanat, ilim ve teknik terakkilerin türkçeden başka dil bilmeksizin takip ede- bilir misiniz? Henüz hayır! Bu hayırlar, korkunç bir yekün teş- kil eder. Bu hayirlar, vasattan yukarı bir seviyeyi ancak ecnebi lisan öğrenebilen yahut tahsille- rini yabancı memleketlerde ta- mamlıyan mahdut bir zümrenin imtiyazı hâlinde tutabilir. Şimdi müspet tarafa geçelim: yeni harfler başladığındanberi, bilhassa lisan tasfiyesi de gene bu devre tesadüf ettiği için, hem tedris noksanlarına çare bulmak, hem de milli kütüpaneyi tesis etmek mümkün mü idi? Elbette değildi. Bugünkü dilimiz telif ve terceme ile ve süratle bu tesisi vücuda getirmeğe kâfi midir? Elbette kâfidir. O halde hemen işe başlıyacağız. Her sırası gelen ve karar verdiğimiz işte olduğu gibi, bu teşebbüsü de birkaç se- ne sonra kendimizin de hayret edeceğimiz muvaffakiyetlere e- riştireceğimize şüphe yoktur. F. R. ATAY Tekirdağ alayları törenle and içliler Tekirdağ, 3 a.a. — Dün Tekirdağ - daki alaylarda and içme merasimi ya- pılmıştır. Alay komutanları alayları - nın şerefli mazisini ve and içmenin kudsiyetini anlattıktan sonra bütün takım halinde tümen komu - yesi karar verilmesini dilerim.,, Tahliye talebi reddedildi İddianın okunmasından sonra reis maznunun avukatı Hamit Şevket'e hi- tap ederek müdafaasını bu celsede ya pabilip yapamıyacağını sordu. B. Ha- mit Şevket İnce dosyayı henüz esaslı sürete tetkike imkân bulamadığını söyledi ve mühlet istedi. Fakat söz- lerini bitirmeden evel yüksek mahke- meden bir talepte bulunacağını ifade ederek dedi ki: — Müekkilim, on aydanberi, hak - kında tevkif kararı vermiye selâhi - yettar olmıyan bir makamın karariyle tevkif edilmiş bulunuyor. Ev bark, vazife sahibidir. Tahliye olunmasını rica ederim. İddia makamı, tevkif kararının sa- lâhiyetli makam tarafından verilmemiş olduğu iddiasına cevap verdi. Ve tah- liye talebinin reddine karar verilme- sini istedi. Reis âzalarla kısa bir mü- şavereden sonra iddia makamının red talebine uydu. Tahliye talebini yerin- de bulmadı. Cumartesi günü Hamit Şevket mü - dafaasını yapacaktır. ULUS : Devlet Şürasının Ruhi hakkın - da lüzumu muhakeme kararında istinat et- tiği ve iddia makamının da aynı madde hükümlerine göre cezalandırılmasını iste - diği 342 inci maddeye göre resmi bir vesi - kada sahtekârlık yaparsa iki seneden sekiz seney ekadar ağır hapis; Eğer vesika kanunen sahtekârlığı isbat o- lunmadıkça muteber olan resmi evrak ka - bilinden ise dört seneden on seneye kadar ağır hapis; Ve eğer sahtekârlık aslın vücudunu far- zçderek yahut sahih olan aslına mugayir bir surette yazarak ve yahut sahih bir su - reti tahrif ederek resmi bir verakanın sure- ti üzerinde işlenmişse bir seneden üç se - neye kadar ağır hapis; Eğer bu veraka kanunen sahtekârlığı is - bat ol drk b Addol BerAk kabilinden ise iki seneden beş seneye kadar ağır hapis,,, Maznun vekilinin, Ruhinin suçunun te - mas etmekte olduğunu iddia ettiği 242 in - ci madde ise üç aydan üç seneye kadar ha- pis, cezayı hafifletecek sebeplerin vücudü halinde bir aydan az olmamak üzere hapis ve 30 liradan 100 liraya kadar ağır para cezasını müstelzemdir , ö Kongreye dâvet Ankara Galatasaray spor ku- lübü âzasına: Kulübümüzün fevkalâde * kongresi 18 - mayıs - 1939 tarihine müsadif per - şembe günü saat 18 de yapılacağından bütün arkadaşların kulüp — lokalinde hazır bulunmaları rica olunur. Ruzname : 1 — İdare heyeti raporu 2 — Mürakıp intihabı 3 — İdare heyeti yedek âza intiha - h tanının huzurunda yemin etmişler - dir. Bu merasim bittikten sonra tüm- general Kemal Balıkesir, Heyecanlı bir söylevle Türkün yiğitliğini, ata - larımızın mertliğini tebarüz ettirmiş- tir. Gazi Enstitüsünde - bir konferans Dün Gazi Terbiye Enstitüsünde profesör İsmail Hakkı Baltacıoğlu “Terbiyede dünkü, bugünkü temayül ler ve yarınki imkânlar,, mevzulu bir konferans vermiştir. İlk zamanlardan- beri terbiye aleminde yer alan peda - gögların terbiye prensiplerini muka - yeseli bir şekilde tebarüz ettirmiş, ve türk cemiyeti için faydalı olacak nes- lin nasıl yetiştirilmesi lâzım geleceği ni anlatmıştır. 4 Karahisar - Giresun yolu Ş. Karahisar, 3 a.a. — Dün Giresun yolu açılmış ve Giresun'dan Karahi- sara kamyonlar gelmiştir. — Fransa'da AAA Parlâmento ayın 11 inde toplanacak Paris, 3 aa. — Cümhurreisi eski intihap müddetinin hitamının ertesi günü yani 11 mayısta parlamento top lanacaktır. Lebrun yeniden Cümhurreisi inti- habı, salahiyetlerin devri merasimini ve kabinenin müşterek istifasını lü - zumsuz kılmaktadır. Lebrun, parlamentonun toplandığı gün, ikinci defa olarak intihabı müna- sebetiyle bir beyanname okuyacak ve meclis ruznamesinin müzakeresine de vam edecektir. Başta intihabatın is - lâhı layıhası bulunmaktadır. Resmi mahfillerde beyan olunduğu- na göre parlamentonun ilk celsesinde başvekil Daladiye, çok mühim bir nu- tuk söyliyerek umumi vaziyeti anlata cak ve tatil devresinde geçen harici hâdiseleri bildirecektir. Törende birlik âzasından biri söz söylüyor Dresden türk talebe birliğinde 23 Nisan törenle kutlandı Dersden ( Hu - susi ) — Dresden- de kırkı müteca - | viz üyeye — malik — bulunan Altay Dersden Türk Ta - lebe Birliği, 23 ni- san bayramını bü- ? tün varlığı ile kut- * ladı. — Dersde'nin en büyük otelle - rinden Deutscher Hof'un balkonun - İ dan kocaman bir türk bayrağı bü - tün pazar günü öğ- leden sonra dalga- lanarak, türk tale- belerinin bayram - larını tesit ettik - lerini herkese bil - diriyordu. Bu me- rasim için tutulan otelin büyük salo- nunda Ebedi Şefi- mizin büst ve re - simleri ile Milli | Şefimizin resim - leri, şanlı türk ve Parti — bayrakları şeref mevkiini işgal ediyordu. Altay Dersden Türk Talebe Birliği, 23 ni - san bayramı ile birlikte kuruluşunu da birinci yıldönümünü kutluyordu. Me- Tasim başlıan — Müvelle DÜkvaş'ıı D3 nisanın türk tarihindeki ehemiyetine ait ve Altay Birliği'nin, bir seneden- beri yaptığı büyük işlerde, bilhassa Türkiye'yi muhitimize /tanıtmak ve bütün arkadaşlar arasında samimi bir aile havası yaratmak hususunda elde ettiği muvaffakiyetleri tebarüz etti - ren sözleriyle açıldı. Bundan sonra Birliğin üyelerinden, Yarbay Kadri Koray'ın, Bayan Tanığın, Necmi İ - nancın ve Reşat Uzmayın bu büyük milli bayrama ait ve Birliğin mevcu - diyeti hakkında güzel sözler söyledi- ler. Freiberg'de okuyan yirmiyi müte- caviz türk talebesinin mümessilleri - nin de dâvetli bulundukları bu mera - simi, neşeli bir çay takip etti; çayın ortasında Birliğin, üyelerine hazırla- dığı güzel bir sürpriz umumi neşeyi bir kat daha arttırdı. Geç vakıt mera- sime nihayet verildi. Kardeşçe geçiri- len bir günden sonra, herkes memnun olarak ve Birliğin yarattığı bu sami- mi havayı takdir ederek salonu terk- ediyordu. Milli Şef'e, Büyük Millet Meclisi Başkanına, Cümhuriyet Halk Partisi'ne ve Berlin Büyük Elçisi'ne bayram dolayisiyle büyük bir coşkun- luk içinde çekilen telgraflara ertesi günü gelen yüksek cevapları Altay ilân tahtasında gören her türk genci, büyüklerimizin yurt dışında okuyan gençlere gösterdikleri bu teveccüh - ten iftihar ve saygı duyuyordu... Ay- rıca tören esnasında, Türk Çocuk E- sirgeme Kurumu'nun çalışmaları say- gı ile anıldı, ve alkışlar içinde bütün Altay üyelerinin bu Kuruma üye ya- zılmaları kabul edildi. Bu karar der- hal Çocuk Esirgeme Kurumu'na, Bir- lik tarafından bildirildi. Ahmet Halük Müzakerede usul (Başı Sinci sayfada) misyona havale ediniz,, demiş oldu- ğu Napoleon'un da imişiz gibi müzakerelerimizde ekseriya beceriksizlik ediyorsak bunun sebe- bini müzakere usullerini henüz hak- kiyle öğrenememiş olduğumuzda a- ramalıyız. Bir müzakere mevzuu vererek er- babından sorabiliriz : n « — Bir milli kütüpane tesisi düşü- nülürken tercümeye kermi vermek isteniliyor. Hangi eserlerin tercü- mesini muvafık görürsünüz ? Nasuhi BAYDAR Törenin yapıldığı salondan bir görünüş | BİBLİYOĞRAFYA | (ümhuriyetimizin temelleri Dahiliye Vekâleti şube müdürlerin- den B. Tevfik Besim tarafından Po - lis Enstitüsünde verilen (Cümhuriye - timizin temelleri) mevzulu konferans bu defa neşrolunmuştur. Tevfik Be - sim konferansında söylediklerini bu broşürde okumak imkânını vermekle cidden faydalı bir harekette bülun - muş olüyor. Mevzu genişliğine, şümulüne rağ - men ilmi görüşlerle tamamen — ihata edilmiş ve gayet güzel bir üslupla i - fade olunmuştur. B. Tevfik Besim eserinde bilhassa balkan harbiyle zayıflıyarak büyük harp ile göçen osmanlı devletinin; dev let hukuku bakımından vechesini tes- bit etmiş ve yeni türk devletinin doğu- şunu, cümhuriyetin zuhur ve teşekkü- lünü, devlet şekilleri arasında osman- h devleti ile türk devletinin mevkiini tebarüz ettirmiş, kanunu esasi türk teşkilâtı esasiye kanununun mukaye - sesini yapmış. ve — cümhuriyetimizi alman, amerikan, fransız ve - İsviçre cümhuriyetleriyle mukayese — ederek bir meclis ve iki meclis sistemleri hak- kındaki hukuki mütalealarını kendi -« sine has ,beliğ bir ifade ile anlatmış - tır. Bu çok enteresan mevzular üzerin de Tevfik Besimin en yüksek bir ha- tip kabiliyetiyle söylediği sözleri ve fikirleri dinlemek fırsatını — kaçırmış olan karilerimize bu güzel eseri oku - malarını ve bu suretle olsun istifade etmelerini tavsiye ederiz. “Çocuk,, çıktı Çocuk Esirgeme Kurumu genel mer kezi tarafından çıkarılmakta olan (Ço cuk) adlı derginin — (136) ıncı sayısı çıkmıştır. Yurt yavrularının sağlık, sosyal, kültürel durumlarının inkişa - fına hizmet eden bu kıymetli dergiyi, çocuklara, çocuklu ana ve babalara tavsiye ederiz. Oluş Şehrimizde intizamla haftada — bir çıkmakta olan bu değerli edebiyat ve fikir mecmuasının 19 uncu sayısı çık- tı. İçinde : Halil Vedat Firatlının, M. Tevfik Ararat'ın, Behçet Necatinin, Celâl Saraçın, Rifat İlğazın, —Ahmet Hamdi Tanpınarın, Hasan Âli Edizir İskender Fikret Akdaranın, İ, Cemi! Boranın, İ.H, Ertaylanın, ve N. Şaz: Kösemihalin makale ve şiirleri var dır. Oluşu okuyucularımıza tavsiye e deriz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: