Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
-DIŞ POLİTİKA Dançig meselesinde kim haklıdır ? Dançig meselesi üzerinde Al- Manya ile Polonya arasında çıkan ihtilâf, bugün için Avrupa sulhunu tehdit eden en büyük tehlikedir. Malümdur ki Dançig büyük harp- ten evel, Almanya'nın büyük liman- larından biri idi. Versay muahede- siyle Dançig Almanya'dan ayrıldı. Fakat Polonya'ya ilhak edilmedi. Burada muhtar bir hükümet kurul- du. Dış politikasının idaresi Polon- Ya'ya bırakıldı. Milletler Cemiyeti de bir komiser vasıtasiyle Dançig âana yasasının tatbikine nezaret et- Mmek vazifesini üzerine aldı. Hitler Almanya'da iktidarı eline aldığı zaman, Dançig'in iç politika Vaziyeti aşağı yukarı, Almanya'nın Vaziyetine benziyordu. Serbest şe - irde milli, merkez katolik, sosyal demokrat, komünist, milli sosyalist olmak üzere bir takım siyasi parti - ler vardı. Hitler Almanya'nın mu- kadderatını eline aldıktan sonra bu Partilerin tasfiyesi için nasıl bir si- DÜNYA HABERLERİ Şanghay imtiyazlı bölgesinde Japonya idare tarzının değişmesini istiyor Japon tayyareleri Tukien şehrini şiddetle bombardıman ettiler Tokyo, 3 a.a. — Hariciye nazır muavini Savada bugün ingiliz ve a - merikan büyü kelçilerini kabul ederek Şanghay'daki enternasyonal mıntaka idaresinin bugünkü ihtiyaçları artık karşılıyamadığını, 70 se - nelik bu eski idarenin,cezri bir tarzda değiştirilmesi lüzumunu / bildir - miştir. Hariciye nazır muavini, şimdiki i- darede hemen hemen bütün yüksek memurların İngilizlerden ibaret oldu- ğunu halbuki bütün devletler arasın- da yüksek makamların paylaştırılma - sını istemiştir. Savada aynı zamanda, Şanghay en- yaset takip şse, Dançig'teki Milli sosyalist partisi de aynı yoldan Yürümüş ve vaziyete hâkim olmuş - tur. Avusturya anşlusundan ve Çe- koslovakya'nın — parçalanmasından sonra artık Hitler'in liderliğini ta- nıyan Nazi partisi, Dançig'in mu- kadderatını tamamiyle eline ge- çirmiş bulunuyor. Binaenaleyh Al- Manya'ya iltihak etmek için bu par- ti, Hitler'in bir işaretini beklemek - tedir. Al , 1934 inde Polon- Yeile dostluk mukavelesi imzala- dıktan sonra, Dançig meselesi, bu ternasyonal mıntakasında Japorlr a- leyhine yapılan tedhiş hareketlerine ve propagandalara nihayet verilmek üzere süratle müessir tedbirler alın - masını da talep eylemiştir.' Şiddetli bir bombardıman Çunking, 3 a.a. — Japon tayyarele- ri tarafından bugün Fukiene yapılan çok şiddetli bir bombardıman netice- sinde sivil halktan bin kişi ölmüş ve yaralanmıştır. Çin kıtaları Nanşang'ın 40 kilomet- re garbinde bulunan Taşengi tekrar işğal etmiş ve Nanşang ile Fengşien ar daki yolu | iştir. iki devlet arasında ehemiyetli bir ihtilif Ç ket. ç Ç| Polonya - Almanya — münasebetleri bin d kelini haf Bi bu vaziyet devam etti. Esasen Al- Manya bu sıralarda orta Avrupa'da Meşguldü. Fakat Avusturya'yı il- hak edip Çekoslovakya'yı parçala - dik sonra Al , Dançig'in iadesine razı olmasını Polonya'dan istedi. Polonya bunu reddedince, Almanya 1934 mukavelesiyle dost - luk münasebetine girişmiş olmasına Yrağmen, bu devleti tazyik etmeğe başladı. Polonya da bu vaziyette kendısıni İngilicic'aka hulları ara> Sıma atarak Almanya'ya harşı da- Yatmıya başlamıştır. Şimdi Polon- Ya « Almanya münasebetleri son de- Yece gergindir. Almanya'nın ve Polonya'nın Dlnçîı üzerindeki hakları nedir? Almanya, Dançig'i bir alman şehri Cenupta, çin kıtaatı biri Şosa, diğe ri demiryolu ve bir üçüncüsü de Kan nehri boyunca üç koldan Kiangsinin eski hükümet merkezi istikametinde ilerlemektedir. Çin tayyarelerinin faaliyeti Bir çin tayyare filosu 20 bin Japon askerinin tahaşşüt ettiği Kiukiangi bombardıman etmiş ve düşmana ağır zayiat verdirmiştir. Merkezi çinde, askeri harekât Hu- natı ile Kiangsi vilâyet hudutlarının birleştiği yerden biraz uzakta Hup- pein cenubundan geçen yol üzerinde cereyan etmektedir. Japon ordusu çin- Hollandada yabancı propaganda ile savaş Amsterdam, 3 a.a. — Hükümet tara- fından bugün parlâmentoya tevdi olu- nan bir kanun lâyihasına göre, Hol- landa'nın tamamı veya bir kısmının ecnebi idaresi altına geçmesi lehinde propaganda yapacak olanlar vatana hainlik etmiş sayılarak beş sene hap - se mahküm edileceklerdir. İngiliz hükümdarları cumartesi Kanadaya hareket edecekler Londra, 3 a.a, — İngiltere kıral ve kıraliçesi, önümüzdeki tumartesi gü- nü Portsmouth'a gitmek üzere Lon - dra'dan ayrılacaklar ve Portsmouth'- da Kanada'ya gitmek Üüzere vapura bineceklerdir. Küçük prensesler, valide kıraliçe Mary, Dük ve Düşes de Gloucester, Dük ve Düşes de Kent, vapura kadar kıral ve kıraliçeye refakat edecekler- dir. Kiral ve kıraliçe, Empress of Aus - tralia ile seyahat edeceklerdir. Gemi, saat 15 te hareket edecektir. B. Çemberlayn ile Lord Halifaks, trenin Waterlo istasyonundan hare - keti esnasında hazır bulunacaklardır. Kanada âli komiseri trende buluna- caktır. Kıral ve kıraliçe, Empress of us Tra lia ile seyahat edeceklerdir. Gemi, sar at 15 te hareket edecektir. Kıral ve kıraliçenin Repulse adın- daki harp kravüzörü ile seyahat etme leri mukarrer idi, fakat son dakika in- giliz amirallik dairesi, beynelmilel vaziyet dalayısiyle bu kruvazörü in- giliz kara sularında bulundurmağı ter cih etmiştir. İtalyan basını meydan okuyor : İtalya on milyon kişi seferber edebilir Kendi kuvetine emin olarak Fransız taarruzunu bekliyor Roma, 3 a.a. — Garp demokrasilerinin Almanya aleyhindeki propa- gandaları ve alman tekliflerine karşı Polonya'nın gitgide artan muarız vaziyeti italyan gazetelerinde şiddetli neşriyata mevzu olmaktadır. lilerin geri almış oldukları mühim bi- rer askeri mevki olan Tungşa ile Nan linşioyu istirdat için uğraşmaktadır. Çunkinagdan gönderilen Japon tak - viye kıtaatı Peinişav da çin kuvetleri tarafından tevkif edilmiştir. Burada yapılan muharebelerde Japonlar hem olduğu için istiyor. Filhakika dört Yüz bini tecavüz eden nüfusunun Yüzde doksan altısı almandır. Bina- enaleyh milliyet prensiplerine göre şehrin Almanya'ya verilmesi icap ettiğine şüphe yoktur. Diğer taraftan Polonya'nın da tarihi ve iktısadi iddiaları vardır. Gariptir ki Dançig bir alman şehri olmakla beraber, tarihi mukadde- Tatının çok uzun bir devrini Polon- Ya'nın himayesi altında geçirmiştir. On ikinci asrın ortalarında kurulan Dançig şehri, on dördüncü asrın Ortalarında cermen şövalyelerinin ittihadına girmişti. Fakat orı beşinci asrın ortalarında Polonya kıralları- Tn himayesi altına geçti. Ve dahili Ve hattâ harici münasebetlerinde Muhtar, fakat Polonya'nın himaye- 8i altındaki bu idare 1793 senesin- de Polonya taksim edilinceye kadar devam etmiştir. Polonyalrlar Dan- tig'in bu muhtariyetine hürmet et- tiler. Ve hürmet etmek istemedikle- ri zaman da Dançig kendi hakla- Tımı polonyalılara karşı müdafaa et- Meğe muvaffak oldu. Dançig'in rusya'ya geçişi, 1793 senesinde Polonya taksim edildiği zamandır. undan on beş sene sonra da Dan- Sig gene Prusya'nın elinden çıktı. e Napolyon'un istilâsına uifldl: iyana muahedesinden sonrodır ki dançig nihai olarak Prusya'nın e- ihe geçmiştir. Demek ki Pr tonya'- Tın tarihi iddiası o dercee boş de- ğildir. On beşinci asrm ortasından ©n sekizinci asrın kadar Dluçig Polonya'nın himayesi altın- a kalmıştır. Malümdur ki böyle ke t hem de mal itibariyle a- ğır zayiata uğramıslardır. — Almanya ve Aaland adaları Berlin, 3 a.a. — Neşredilen resmi bir tebliğde, Aland adası mukavelesi nit tadili ve bu adalrda askeri tedbir- lere tevessül edilmesine dair İsveç ve Finlandiyanın tekliflerine Almanya- ran muvafakat ettiği bildirilmekte - dir. Bu tebliğde, Baltık denizine de şa- mil olacak bir harp takdirinde İsveç ve Finlandiyanın bitaraf kalacakları- nın tabit olduğu ve Aaland adaları ü- zerinde bazı vazifeleri bulunan millet ler cemiyetine karşı Almanyanın va- ziyetinde hiç bir değişiklik olmıyaça- ği tasrih edilmektedir. sahası nazariyesi üzerinde ısrarla durmuyor mu? Doğrusu Almanya, Çekoslovakya'yı ilhak etmezden e- vel “Dınçig meselesinde daha hak- l .gctn"uıüyordu. Bazı vaziyetlerde mıll_ıy_et prensipinin feda edilebile- ceğini, kendi hareketiyle gösterdik- len_ sonra, şimdi milliyet prensipi ü- zerinde o kadar ısrar edemez. ; Bununla beraber, Polonya, Dan- çig meselesini Almanya ile görüş- meğe hazır olduğunu birçok defa- lar bildirmiştir. Ve bu lede Po- KÜÇÜK DIŞ HABERLER X Lizbon — Strasburg ve Dun- kergue isimlerindeki fransız saffı harp kruvazörleri bu sabah buraya g şlerdir. Bu mü betle burada fransızlarla portekizliler arasında me- rasim yapılmıştır. X Roma — Trevise tayyare limanı- na mensup bir tayyare, henüz malüm olmıyan esbaptan dolayı yere düşerek parçalanmıştır. Pilot, telef olmuştur. X Roma — Hüzmeler ve cemiyet - ler, meclisi htelif bütçelerin tet - Giornale d'İtalia diyor ki: *“Roma - Berlin mihverini İtalyaya bir takım vaidlerde bulunarak boz- mak teşebbüsleri akim kalmış ve Fransa buna fena halde kızarak gü- lünç tehditlere başlamıştır. İtalya kendi kuvetine katiyen emin olarak, Fransa'nın hazırlamakta olduğu taar- ruzu bekliyor. İtalya derhal ön mil- yon insanı seferber edebilir. İtalya - nın elinde aralarında 35 er bin tonila- toluk zırhlılar da olmak üzere kuvetli bir filo ve pek çok denizaltı gemile- ri vardır. Bunlar Arnavutluğun işga- linden ve Adriyatik denizinin tama- miyle italyan hâkimiyetine geçmesin- DuN!d —'4>' CUMHURİYET Hüriyet havası Nadir Nadi, bugünkü başmakalesini, Ankara yolundaki intibalarına tahsis ve memleket topraklarının kendisine ilham ettiği hüriyet duygusunu ifade ediyor. Balkan antantı iktısadi konseyi Atina'dan telefonla aldığı bir habere göre Balkan antantı ekonomik konseyi - nin mayısın 17 sinde Bükreş'te toplana- cağını, bu toplantıya Bulgaristan'ın da davet edildiğini yazıyor. Neşriyat sergisi Peyami Safa, hâdiseler arasında sütu- nunda, neşriyat sergisinin tertip ve teş- hir bakımından güzel olduğunu yalnız, bugün arap harfleri bilmiyen yirmi ya- şında bir gencin okuyabileceği kitapların sergide görülenlerden ibaret olduğunu söylüyor ve ötedenberi yazıldığı ve söy- lendiği halde tesir etmiyen bir mütale- ayı ileri sürerek, her ihtisas şubesi için mevcut olan bu kitap azlığının sonu fe - İâket olacağını hatırlattıktan sonra, bu- nu ilk sezen maarif vekili Hasan Âli Yü- cel'in topladığı neşriyat kongresinde fi- kirler bir kere daha söylendikten sonra hal ledilmesi milyonlarca liraya mütevakkıf bu davada muharrirden veya hatipten me- det ummanın boş olacağını ilâve ediyor. TAN İki mihver arasındaki siyasi düello M. Zekeriya Sertel, bu başmakalesin- de, mihver devletlerinin, sulh cephesini parçalamak için sarfettikleri faaliyetin bir neticeye varmadığını, buna mukabil sulh cephesini kurmak için cereyan e - den müzakerelerin, İngiltere askerliği kabul ettikten sonra süratle inkişafa baş- ladığını izah ediyor. YENİ SABAH Almanların hayat sahası Hüseyin Cahit Yalçın bugünkü başma- kalesinde Hitler'in kasdi surette müp - hem bıraktığı hayat sahası tabirinden herkesin kuşkulanmakta haklı olduğu - nü, almanların : bu süretle beynelmilel ü b de büyük bir rakh ğa ve tehlikeli bir müphemiyete sebebiyet ver- diklerini söylüyor ve bu hayat sahası ta- biri altında Balkanların ve Türkiye'nin Habil vlüo'olmadığ hakk olup 80! değil midir? Sualini irat ediyor. Kendimize ve gücümüze güvenelim Her sabah sütunu muharriri Cema- lettin Saracoğlu, Türkiye'nin bir harp ihtimaline karşı lâkayıt lunmamakla beraber dostlarma, dostluklarına ve bil- hassa nefsine kargı beslediği itimadı te- barüz ettirerek “Zaferler silsilesi yarat- mış milli bir Şefin etrafında halkalanmış bir çelik çenberiz, kendimize ve gücümü ze güvenelim"” diyor. SON TELGRAF Harp ilerliyor mu, | geriliyor mu? h>il Etem İzzet Benice, fransız ve ingiliz gazetelerinin son yirmi dört saatlik neş- riyatının çok_ gikkıte şayan — olduğunu, den sonra artık faaliyet sahal Akdenizden de öteye teşmil edebilir- kikine başlamıştır. X Paris — Alp dağlarında askeri yollara ait işlerde kullanılmak üzere İsapnyol milisleri yüzlerce insandan mürekkep kafileler halinde gelmekte- dirler. X Atina — Atina ile Amerika arâ- sında ilk telsiz telefon muhaberesi yapılmış ve matbuat ve turizm müs- teşarı B. Nikolidis Nevyork sergisi- nin açılması münasebetiyle amerikan milletine bir hitapta bulunmuştur, X Vaşington — Harbiye nezareti, seferberlik plânını ikmal etmiştir. Bu plân, harp halinde bir milyon kişinin üç ay içinde silâh altına alınmasını temin edecektir. X Londra — 35.000 tonluk “Prince of Wales” zırhlısı denize indirilmiş - tir. X Stokholm — Portekiz kıralı E- manuel'in dul karısı Hohenzollern a- lenya'nın en çok haklı olduğu nokta da budur. Fakat Almanya'nın Çe : koslovakya ve İtalya'nın da Arna- vutluk hakkında tatbik ettikleri şiddet siyaseti Polonya hakkında da tatbik edilmek istenilmiştir. Yani Ht KĞ tll'ilıî a: ZINı, bizzat Hitler, Prag'ın işgalini ıı::ı dâvacı y ge- çip, kararını vererek, icra memuru imak i iştir... İşte Polonya bu- 8östermek için ileri sürmüştür. Ya radyosu, evelki akşam, Polon- Ya'nın Dançiğ'i himayesi altına al- Mayı teklif edeceğini bildirdiği za - Man, Dançig için büsbütün yaban- ©tolan bir rejimin kurulması ileri Sürülmüş olmuyordu. Diğer taraktan Polonya, Alman- Ya'nın milliyet prensipine m" .'.k' adi zaruret prensipini 'l_’" uai Mektedir ki, bu da Almanya'nın ha- Yat sahası prensipi ĞG“WB“" Po lonyalıların iddialarma göre, Dan- Sig Polonya için yalnız hayat ;ı.' hası değil, teneffüs cihazıdır. Al- — Manya'da son zamanlarda bu hayat na katlanmıya razı değildir. Ve böyle bir muamele karşısında ken - disini silâhla müdafaa edeceğini bil- dirmiştir. İngiltere de bu vaziyette Polonya'ya yardımda bulunmak ta- ahhüdü altıma girmiştir. Şimdiye kadar otoriter devletler tarafından muvaffakiyetle tatbik edilen emri - vaki politikası, Polonya'nın bu kara- rında ilk defa olarak, şiddetli bir mukavemetle karşılaşmaktadır. Av- rupa politikası, bu mukavemetin müessir olup olmıyacağına göre is- tikamet alacaktır. A, Ş, ESMER ilesinden p Auguste Victoria İsveç Kontu Robert Dogulas ile ev- lenmiştir. Merasim Almanya'da Lan- B in ş da yapılmıştır. X Roma — İtalyan - Arnavutluk ekonomi ve gümrük mukavelesinin metni bugün negredilmiştir. Mukave- le iki memleket arasında gümrük bir- liği derpiş etmekte bununla beraber iki memleketten her biri otonomisini muhafaza etmektedir, X Tokyo — İngiltere büyük elçisi hariciye müsteşarını görerek Kanton açıklarında mühimmat yüklü olarak japonlar tarafından ele geçirilmiş o- lan bir ingiliz ticaret vapurunun ser- best bırakılmasını istemiştir. X Londra — Manchester şehrinde bir apartmanda bir infilâk vukubul - muştur, İnfilâktan sonra üç kişinin kaçtığı görülmüştür, ler, Hava ve kimya silâhları İtalyan hava ordusu düşman mem- leketin tâ kalbinde tahribat yapabhilir. İtalya, gizli tutulan ve şimdiye kadar emsali görülmedik derecede şiddetli infilâk evsafına malik kimyevi silâh- lara da sahiptir. Fransa şunu bilmeli- dir ki melhuz harbin neticesi her ne olursa olsun dehşetli insan fedakâr- lığı yapacak ve memleketin bütün ha- yati merkezleri mahvolacaktır. Fran- sa bunu daima göz önünde bulundur- sun.. ş Tribuna gazetesi de demol rin Polonyayı totaliter devletlere kar şı bir âlet olarak kullanmak istedik- lerini yazıyor ve diyor ki: “Demokrasilerin Rusya ile ittifak yapmak teşebbüsleri bu memleketle - rin nasıl bir izmihlâl halinde bulun- duklarını gösterir. Dünya nizamı mih yerin maddi ve manevi kuvetine bağ- hıdır.,, — Sırp - Hırvaf anlaşması 8 mayısfa fasdik edilecek Belgrat, 3 a.a., — Belgrat siyasi mahafilinin tahmin ettiğine göre 8 ma yısa kadar Sırp - Hırvat anlaşması tasvip edilip tasdik olunacak ve naip prens Paul de mezkür tarihte Roma'- yı resmen ziyaret edecektir. Bu ziya- ret üç gün sürecektir. Bir tayyareden haber yok Roma, 3 a.a. — Resmen bildirildiği- ne göre 27 nisanda Trablus'tan Tob- ruk'a gitmek üzere uçan ve içinde yükStk rütbeli iki subay bulunan tay- yare O gündenberi Tobruk'a varmadı- ğından yapılan bütün araştırmalar da neticesiz kaldığından mezkür tayyare ye kaybolmuş nazariyle bakılmakta- dır, her iki me inin birden - bire dik bir ses ve sert bir edâ ile konuş- ıdı::ııbaşl_sdık!armıhya_ıdth sonra bun- g:ı ııîc?;ış © dug_ı_m:ı._ıstıdll'l _edıykoı: ve ’b“a- İSTANBUL Gazeleleri l a.a, Matbuat Servisi VAKİT Maarif Vekilinin mühim bir kararı Maarif vekâletinin ders saatleri, yıl « lık çalışma müddeti ve tatiller üzerinde tetkikler yapmakta olduğunu, umümi ta- tilin 3 veya 2 aya indirileceğini, önümüz- deki ders yılı başından itibaren derslerin 8 den 13 e kadar devam edeceğini, talebe- nin öğleden sonra jimnastik, resim ve di- ğger faaliyetlerle meşgül olacaklarını ya- zıyor. Ecnebi okuma odalarına son verirken Günün akisleri sütunu muharriri, ec « nebi okuma odalarının faaliyetine niha- yet verilmesi kararmı memnuniyetle karşılıyor, fakat bunlar kapatılırken yer- lerine bizim okuma odaları ikame etme- miz lüzumunu söyledikten sonra, bu oda- lara devam eden gençlerin ayni zamanda yabancı dilde gazeteler ve eserler bulun- durmak lâzım geldiğini hatırlatıyor. Neşriyat kongresi Günlerin peşinden sütunu muharriri Hasan Kumçayı, neşriyat kongrasi müna- sebetiyle yazdığı bu fıkrada, bir kaç sene evel toplanan basın kongresinin de bir takım kararlar verdiğini fakat bu karar- ların sözde kaldığını hatırlatıyor o se- beple, neşriyat kongresinin vereceği ka- rarların tatbik ve takibini temin edebil- mek üzere bir teyit kuveti aranmasiını | AKŞAM 16081 “Dikkatler” sütunu muharriri, en bü- yük kütü 'den biri sayılan Bayezi kütüpanesinde 15.000 nüsha eser bulun- duğunu, buna mukabil on yıl içinde 16081 eser basılmış olduğunu söyliyerek bu iki rakamı mukayese ettikten sonra, bütün umumi kütü lerimizin hattâ aları ve gazeteleri kolleksiyon — halinde ciltletip muhafaza etmeyi prensip edin- meleri lüzumunu ileri sürüyor. SON POSTA Ankara neşriyat sergisi Ekrem Talu, “Sözün kısası” sütunun - da, Ankarada açılan neşriyat sergisi mü- nasebetiyle yazdığı bu fıkrada, serginin, eski yeni eserler arasındaki farkı göste- ren hususiyetlerini tebarüz — ettirdikten ve sergiyi hazırlıyanların büyük ve şu - urlu em_eklerini şükranla — kaydettikten sonra, ziyaretçiler arasındaki ecnebile - rin “Siz ne kadar hayran olunacak bir milletsiniz,, dediklerini söylüyor ve “E « vet tevazua lüzum yok... gyleyiz. Buna bir delil daha istiyenler Ankara neşri « yat sergisini gidip görsünler” diyor. Almanya ne yapmak istiyor? Muhittin Birgen “Her gün” sütunun- da, Alı 'nın si ini i ik ve bu siyaseti Almanyanın, kuvetin ver- dlğî_coıkunlııldı ne yapacağını tayin e- demiyerek rastgele siyasi fütuhata doğ - ru gitmesi ve yarını düşünmemesi şeklinde tefsir ettikten sonra, balkan devletlerinin son beş sene zarfında taayyün eden po- Titikalarının dost mahiyetini tebarüz et- tiriyor ve diyor ki : “Madem ki dostça konuşuyoruz, daha kısa söyliyelim. Al - marnya, balkanlarda dost arıyorsa, dost- luğun silâh kuvetiyle tedarik edilemiye- ceğini de bilmiye mecburdur.,, M İKDAM v Müstehcen tablolar |İzmit resim sergisi tertip komitesi Te« isi ressam Kemal Zere'nin, bir muharri- rine, müstehcen tablo meselesi hıkqh verdiği izahatı neşrediyor. Ressam Ke- mal Zeren İzmit'te, müddelumüuminin müdahalesini intaç eden ve müstehcen addedilen tabloların irdiği safah anlatmakta ve halkın arzusu hilâfına ve valinin “vilâyet dahilinde böyle bir hâdi- bi oli H blol üsteh lâkadarlar arasında yeni bir üzakere Ç kl in yapıl olması - nın sulhu sarsan tereddüd havasına bağlı olduğu mütaleasını serdediyor. değildir” dı rağmen müddei minin tabloları indirttiğini söylemekte - dir. HESTTA M AKDAN MAT AA C VAREAMME CG LA VÜ $ d Hd KP Sergi ve kongre — On yıllık türk neşriyat sergisini gezenler, daima fakirliğinden şikâyet etmek bir nevi dilimizin itiyadı haline gelmiş olan milli kütüpanemizin, harf inkılâbını takip eden seneler zarfında ne şaşırtıcı ve sevindirici bir İnkişaf seyri takip etmiş olduğunun parlak bir delilini görmüşlerdir. Bu sergi, behemehal yükselmek azminde olan bir milletin, her sahada olduğu gibi kültür sahasında da, devletin şuürlu ve hayırhah müzahareti sayesinde neler başarabileceğini ispat eder. Fakat unutamayız ki, ardımız- da bıraktığımız on yıl, bilhassa neşriyat işleri hususunda, bir tecrübe ve araştırma devri olmuş ve bu itibarla da devamlı bir metot ve programa is- tinat edememiştir. Yeni harflerin kabulü sayesinde halkımızın umumi kültür seviyesinde vukua gelen yükselişin tabil bir neticesi olarak ve da- ha zı':yade hususi teşebbüsler kanalından meydana getirilmiş bulunan bu :akfiıre değer eserin, programlı ve geniş bir himaye sisteminin - tesisi sa- yesını?e önümüzdeki yıllar içinde ne kadar daha hızlı bir inkişafa mazhar olacağını tahmin etmek müşkül değildir. Dün çalışmalarına başlamış olan birinci Türk Neşriyat Kongresini kül- tür hayatımızda açılan bu yeni ve parlak devrin eşiği olarak telâkki et- mekte hatâ yoktur, sanırım. Neşriyat hayatımızdaki dertlerin ve ihtiyaçların isabetli ve eksiksiz bir şekilde önceden tespiti suretiyle sağlam bir temele istinat eıtin'lmı':; ve hakikaten bu mevzu üzerinde söz söyleyebilecek en ehemiyetli unsurları bir araya toplamış olan bu kongrenin kararları ile bu yolda en mühim a- dım atılmış olacaktır. Kongrenin htelif Ü, lerinde tam bir fikir serbestliği içinde çalışan arkadaşların salâhiyet ve hüsnüniyetleri verilecek kararların ne derece isabetli olacağı hususunda bir fikir verebilir. Kongreden sonrası, yani bu kararların sebat ve gayretle tatbiki husu- sunda ise, salâhiyet ve davaya bağlılığından hiç birimizin şüphesi olmıyan sayın Maarif vekilimizin şahsiyeti bizim içit en kuvetli teminattır. Yaşar NABİ U