ULU AY AT KT S ni ĞT YD d, Bir kanun feklifi dolayısiyle: Çocuklar ve sinema Çocuk Esirgeme Kurumu Reisi Kırklareli mebusu doktor Fuad L b Umay tarafından 16 yaşından küç ın iya lllll'l- ll maması hakkındaki k yapılmaktadır. teklifi yle birçok neşriyat Bu münasebetle B. Fuad Umay bize aşağıdaki mektubu gön- deriyor: “Sinemacılardan ve bazı çocük- lardan aldığım telgraf ve mektup- lardan; Kamutaya sunduğum ka- nuni teklifimin yanlış telâkki edil- mekte olduğu anlaşılıyor. 16 yaşıma kadar çocukların sinemaya alınma- malarının bütün bütün yasak edil- mesi teklifi mevzuubahis değildir. Beyaz perdenin asrımızın yüz güldüren eserleri arasına girdiğine şüpbhe yoktur. İlk zamanlar eğlence için yapılmış olan filmler yerine bu- gün istenilen mevzuu seyircilere telkin edebilen kıymetli filmler ya- pılmakta, bu suretle kitabların, kon- feransların yapabilecekleri fayda- ları zevk ve eğlence içinde dimağla- ra naklederek en güzel öğrenme va- sıtası olmaktadır. Müterakki mem- leketlerde, filmlerin yaşlara ve evli- lere göre ayrılması sayesinde iste- nilen tesirler, neticeler daha faydalı bir şkilde temin olunabilmektedir. Bizde filmlerin; kontrolsuzluk yüzünden bilhassa çocukların ahlâk ve bünyeleri üzerinde yaptığı tesir- ler ehemiyetli görülmeye Jlâyik bir derecededir. Ya mevzu çok derin ve şümullü oluyor, çocuğun dimağını eziyor, yahut çok heyecailı oluyor, çocuğun sinirleri üzerinde derin a- kisler uyandırarak günlerce uyku- sunda sıçramalar, ağlamalar görü- lüyor, yahud da yaşı icabı görme- mesi lâzım gelen aşk ve ayle facia- larının acı sonları belki hayatının sonuna kadar devam edip gidecek fena izler bırakıyor. Asabi buhrana tutulmuş bazı bastaların hastalık menşeleri sine- mada olduğu asabiye mütehassısla- rınca ifade edilmektedir. Aşk ve ci- nayet filmlerinin, ahlâk ve terbiye üzerindeki tesirleri çok açıktır. Ar- tistler gibi boyanmak, giyinmek, onlar gibi yaşamak ve sinemada gördüğü bir cani ve haydut gibi ha- reket etmek istiyen çocuklar vardır Sinemaya giden hemen her çocu- ğun elinde yıldızların fotoğrafların- dan bir kaçı, hattâ kolleksiyonu bu- lunmakta olduğunu görmekteyiz. Faydası güneş kadar açık olmak- la beraber sigortasız kullanılan e- lektriğin yapacağı öldürücü tesir gibi kontrolsuz bırakılan sinema filmlerinin çocuklarımız üzerinde yapacağı muhakkak fena tesirlere meydan vermemek ve sağlık, sos- yal, kültürel terbiyelerine yarıyacak filmler göstermek ve sinemayı bir mektep haline koyabilmek için film- lerin çocuk bakımından kontrol ve tasnif edilmesi şarttır. Çocuklarımı- zın göreceği filmler neşe ve sağlık |. veren, öğreten ve güzel dinleten filmlerdir. Bu filmler de gündüz gösterilmelidir. Büyüklerin sinema ve tiyatro saatlerinde çocukların gi- decekleri yer, yatakları olmalıdır. Yurd yavrularını İ Bugünkü Kamutay K y, bugün topl l name şudur: i 1- Eylül, ikinci teşrin 1937 aylarına aid raporun sunulduğuna dair Divanı muhasebat riyaseti tezkeresi ve Diva- nı muhaseb ümeni mazl Birinci müzakeresi yapılacak mad- deler: 1 - Türkiye Cumhuriyeti ile Sovye- tik Sosyalist Cumhuriyetleri İttihadı arasında imza edilen ticaret ve seyri- sefain muahedenamesiyle merbutları- nın ve ticaret ve tediye anlaşmasının tasdiki hakkında kanun lâyihası ve Hariciye ve İktisad encümenleti maz- bataları, Çağrı X Milli Müdafaa encümeni bugün Heyeti umumiyeden sonra toplana- caktır K X Dahiliye Encümeni bugün umu- mi heyetten sonra toplanacaktır. Ruz: ası X Arzuhal encümeni bugün umumi heyetten sonra toplanacaktır. B. Fafin Yeğinin cenaze föreni Ölümünü teessürle haber vermiş ol- duğumuz eski orta elçilik işgüderle- rinden Bay Fatin Yeğin'in cenaze tö- reni kendisini sevenlerin teşkil etti- ği büyük bir kalabalığın iştirâki ile evelki gün yapılmıştır. Rahmetlinin eşi Bayan Zeyneb Yeğin ve kardeşi doktor Zeki Yeğin'den aldığımız mek- tubta, Genel Kurmay ikinci başkanı general Asım Gündüz ile rahmetlinin fransızca öğretmenliği ettiği Genel Kurmay kurs subaylarının yakın alâka- sına ve diğer bütün akraba ve dostları- na te_ıekkür edilmektedir. Halkevi Poliklinikinin faaliyeti komitesinin yurddaşl her vakit elini uzatmakta olan polikliniği gün geçtikçe müşfik yardımlarını de- vamlı bir şekilde artırmaktadır. Bura- da çalışmakta olan doktorlar Halkevi- nin sosyal yardım komitesine mensub olan arkadaşlardır. Bu doktorlar her- gün artmakta olan hastalarını muaye- ne etmektedirler. Bü hastaların reçe- teleri de sosyal yardım komitesi hesa- bına parasız yaptırılmaktadır. Dün Halkevi poliklinikinde mua- yenesi yapılarak reçeteleri yaptırılan hastaların sayısı (112) dir. leği Halkevi sosyal yardım H6ve bek Elektrik şirketinden çıkarılan memurlar İstanbul, 28 (Telefonla) — Nafia ve- kâleti elektrik şirketinden 9 memurun ŞEHİR HAYATI Yarınki konser Yarın saat 16 da Halkevinde, Tarih, Dil, Coğrafya fakültesi tarih doçenti Şükrü Akkaya tarafından (tarihin ta- rihe kuşbakışı) mevzulu bir konferans verilecektir. Bu konferans herkesin anlıyabilece- ği bir surette ve sade bir dille hazır- lanmıştır. Herkes gelebilir. Kamufay encümenlerinde Kamutay Encümenlerinde dün aşağı- daki mevzular müzakere edilmiştir : Adliye Encümeninde : Sigorta şirketlerinin teftiş ve müra- kabesi hakkındaki 1149 sayılı kanunun bazı maddelerinin tadiline ve bu ka- nuna bazı hükümler ilâvesine dair ka- nun projesi müzakere edilmiştir. Büdce Encümeninde : 1938 mali yılı Milli müdafaa ve Ziraat vekâleti büdcelerini müzake- re etmiştir. Divanı Muhasebat Encümeninde : İnhisar.lar umum müdürlüğünün 1933 yılına aid hesabı kati kanunu pro- jesinin görüşülmesine devam edilmiş- tir. * Belediye meclisi, mezad idaresi talimatnamesini görüştü Belediye meclisi dün birinci reis ve- kili B. Ayaşlının reisliğinde toplanmış ve mezat idaresi talimatnamesinin mü- zakeresine geç vakte kadar devam et- miştir. Talimatname, encümene iade o- lunan iki maddesi müstesna olmak üze- re cüzi değişikliklerle kabul olunmuş- tur. Zelzeleden felâkete ve zarara uğra- yanlar hakkında başşehrin gösterdiği alâkaya teşekkür eden Yozgat ve Kır- şehir valiliklerinden gelen telgraflar dünkü toplantıda okunmuştur. Belediye meclisi bugün de saat 18 de tekrar topl. ik ve elde bul işle- ri neticelendirmek maksadiyle icabet- tiği takdirde toplantımın 15 gün temdi- di için karar verecektir . Nüfus müdürleri arasında Ordu nüfus müdürlüğüne Sivas nü- fus müdürü BB. Ali Ulvi Sözen, Sivas- nüfus müdürlüğüne Elazığ müdürü Hasan Tepelioğlu, Elazığ nüfus mü- dürlüğüne Bingöl nüfus müdürü Meh- med İzzettin Tunca, Bingöl nüfus mü- dürlüğüne Burdür nüfus müdürü Ha- san Basri Çardak Burdur nüfus müdür- lüğüne Muş nüfus müdürü Ata Kızıl- şara, Amasya nüfus müdürlüğüne Er- zurum nüfus müdürü Mahmud Rüsu- hi Genç, Erzurum nüfus müdürlüğü- ne Çermik nüfus memuru Ömer Ak- gün, Tunceli nüfus müdürlüğüne Ma- latya başkâtibi Tevfik Yalvaç, Siird nüfus müdürlüğüne Artvin nüfus me- muru Sadullah Kısakürek tayin edil- mişlerdir. Saadet vapuru kurtarıldı V iyet ver f bul, 28 (Telefonla) — İki gün ti. Şirket bu emri yerine getirmiş ve bu- gün kendilerine alâkalarının kesildiği- filmlerinin ezici, yıpratıcı tesirlerin- den kurtarmak için yeni bir kanuna ihtiyaç vardır. Eski kanunlarda (ah- lâk ve âdaba münafi) filmler hak- kımda hükümler varsa da bunun maksadı temin etmediği ve kontro- lun yalnız büyüklere göre yapıldığı ve çocuk ruhu, çocuk sıhati göz ö- nüne alınmadığı ve 2244 sayılı ka- nunda bunu temin edecek bir mad: dg de İı— p | ğı mey.l p. N | r Kanunit teklif bu hususların temi- nine matuftur. Sinemacıların bana da gönderdikleri telgrafta müşteri- lerinin yarısından çoğunun çocuk- lar olduğu ifade olunmaktadır. Şu halde seçecekleri filmlerin çocuk noktai nazarına ve faydasına göre olmasını düşünmeleri kendi menfa- atleri icabıdır. Böyle filmlere analar, babalar çocuklarmı kendi elleriyle seve seve götürürler, Sinemacıların istifadeleri de katmerli olur. Yurd yavruları da filmlerin tehlikeli te- sirlerinden kurtulmuş olurlar.,, İzmirde çok çocuklu aileler İzmir, 28 (A.A.) — Şehrimiz Çocuk Esirgeme Kurumu şubesi tarafından ni bildirmisti evvel Bandırma civarında karaya ötu- ran saadet vapuru, bu sabah kurtarıl- mıştır, Neşriyat arasında : Çocukluğumdan bir parça Bir genç kız. talebemizin bu yazısı, kız lisesinin 1935 - 37 yıllığından a- lınmıştır: “Bu, doğduğum günlerin hatırası değil, kendimi bildiğim gün- lerin beynimdeki ilk izleri. Şehre yu- kardan ve ağaçlar arasından bakan bir vadinin içinde kırmızı boyalı tahta- dan bir ev ve onun karşısında bu evin daha küçüğü, samanlı çamur sıvalı başka bir ev. Bu küçük çamur evin kapısında, penceresinde, ve her tara- fında sanki rüzgârın yürüttüğü yel- ken cübbeli başı beyaz astarlarla bir kat daha büyümüş iri şişman bir imam, Çok korkunç olan bu garip vücud be- nim üzerimde öyle müthiş bir tesir yapmıştı ki suç işlediğim günlerin gecelerinde onu sarığı daha büyümüş, siyah cübbesi şişerek şahadet parma- ğını bana doğru uzatmış üzerime bir heyula gibi yürürken görürdüm. An- cak üç dört yaşındaydım. Belki onun için ağaçlar bana o kadar büyük, imam o kadar korkunç görünüyordu. Yaz günleri imama, beyaz sakallı, sessiz, ürkek Üürkek adım atan sarı yüzlü bir takım ihtiyarlar gelir, serin kiraz ağaçlarının gölgesinde hasırlar üzerinde oturarak anlamadığım bir takım şeyler konuşurlardı. Günler böyle geçti. Havalar soğudu ve nihayet kış geldi. Pencerelere kâ- ğgıtlar yapıştırdılar, yerlere zemini si- yah üstü kırmızı mainlerle süslü ki- limler serildi. Bütün bunlara rağmen hiç kimse rüzgârın deliklerden içeri girmesine mâni olamadı. Bazan o ka- dar şiddetli eserdi ki kalın kilimleri Şşişirir, yer yer kabartırdı ve ben bu balonların üstüne atlıyarak onları sön- dürürdüm. İşte en büyük eğlencem. Benim çocukluğum böyle geçti ve Ankara'daki benim yaşımdakilerin de. Ben şimdi om beş yaşındayım, kırmı- zı boyalı ev, geniş bir asfaltın kena- rında yükselen modern binların göl- gesi altında son hayatını yaşryor. IV - C. 453 Lâle Etili » HUKUK İLMİNİ YAYMA KURUMU Prof. Lamber törenine iştirâk ediyor Liyon hukuk fakültesi profesörle- rinden ve Liyon mukayeseli hükuk enstitüsü müessisi olup bundan evel Hukuk ilmini yayma kurumunun da- vetiyle Ankaraya gelerek bir konfe- rans veren profesör Edvar Lamber şe- refine Liyonda 8 mayısda bir tören yapılacaktır. Bu törende Profesörün mukay hukuk sahasında kırk seneyi geçen hizmetinin şükranı olmak üzere 22 milletten 174 profesör tarafından ya- zılmış yazılarla hazırlanmış olan ve müukayeseli hukuka aid bulunan üç cildlik eser kendisine verilecektir. Törende bulunmak üzere Hukuk il- mini yayma kurumunun da iştirâki is- tenmiş ve Kurum tarafından Ankara Hukuk fakültesi ve sıyasal bilgiler o- kulu profesörlerinden B. Ahmed Es- ad Arsebük seçilmiştir. Profesör ya- kında Liyona gidecektir. Lahey Elçiliği Viyana orta elçisi B. Cevad Üstün'- ün derecesiyle Lahey orta elçiliğine ta- yini yüksek tasdikten geçmişti Dil, farih coğrafya fakültesinde Yeraltı sularımız için bir konferans verildi Elmalı polyesi: Elmalı düdeni Dün akşam, Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesinde coğrafya doçem ti Cemal Alagöz tarafından değerli bir konferans verildi. Konferansın mevzuu (Türkiyede karst fenomenleri) idi. Kon- feransta birçok seçkin davetliler, profesörler ve coğrafya şubesi- nin yüksek seminer talebesi bulunmuştur. Cemal Alagöz mev. ana hat- larını - Anadolunun muhtelif sahala- rında kendi yaptığı araştırmaların e- sasına dayanarak - zengin fotoğraf se- risi ve profillerle — canlandırdıktan sonra Kalkertli arazide suların yaptık- ları geniş ölçüdeki tabii hâdiseleri anlattılar. İlk olarak yurdumuzda Küçükçekmece civarındaki büyük ma ğaraların hususiyetlerini, bu arada (Yarımburgaz) mağarasının nehir ta- rafından nasıl meydana geldiğini i- zah ettiler. Daha sonra Ereğli civa- rının mühim mağaralarına temas ede- rek çok enteresan bulduğu Zonguldak çevresine geçti. Zonguldak limanının şarkında eski maden okulunun Üüze- rindeki Dolinin ehemiyetil olduğunu ve burasının bazan dışardan gelen su- larla taştığını ve alanın mühim kısım- larının sular altında kaldığını ve bun- ların tabit sebeblerini tafsilâtiyle an- lattılar. Daha sonra orta Anadoluda da Karst şeklinde Obruklara tesadüf et- tiğimizi ve bunların da bol mikdarda Konya çevresinde olduğunu söyliyen konferansçı asıl (karst) hâdiselerinin samrele AssamdeLanmacen İa A mtnlşra — danaa, larında görüldüğünü, buralarda vadi- ler içinde fevkalâde derin mağarala- rın bulunduğunu söylediler. Barla dağlarındaki Kalkerli sahaların hu- süsiyetlerini de anlattıktan sonra çok meşhur olan Elmalı kazasının düde- nini, buralardaki polyeleri, Karagöl, Avlan gölünün su durumunu, Kestel gölünün sulu ve kuru zamanlarını ve gölün etrafında adacıklar şeklindeki (yalnız dağları) bunların teşekkül tarzlarını anlatarak bilhassa, beşeri coğrafya bakımından hüsusiyetlerini belirtti. Amerikalı çocuklar türk çocuklarına hediyeler gönderdiler İzmit,28 (Hususi) — Amerikalı ço- cukların Kızılay gençlik derneği um! merkezi iyle türk çocukl göndermiş oldukları hediyelerin — bir k şehrimiz gençlik derneği tara- findan dün akşam halkevi — salonunda çocuklarımıza dağıtılmıştır. Çocukları- mız bu güzel hediyelerden dolayı ame- rikalı kardeşlerine teşekkür — mektubu yazmışlardır. (A.A.) Tanzimat ve pitoresk Dünkü Ulus'ta arkadaşım Yaşar Nabi'nin “Pitoresk, hakkında gü- zel bir fıkrası vardı. Bu pitoresk kelimesi dolayısiyle yine “tanzi- mat,, a ve “tanzimat,, garpçılığını temsil eden adamlara dokunmak is- tiyorum O devrin avrupalı kafasını taşı- yanlarından bir Kâmil Bey varmış. Bu zat, bir gün, beraberinde fran- sız sefarethanesinin birkaç kâtibi olduğu halde, Boğaziçinde dolaşı- yormuş. Bir aralık şehrin ve"boğa- zın güzelliğini kastederek: — Çuelle Pithagoresgue! demiş. Fransız kâtibler, Kâmil Beyin ne demek istediğini anlıyarak: — Pittoresgue” demek istiyorsu- nuz galiba diye kelimeyi düzeltmiş- ler. Fransızcayı gayet iyi bildiğine kani olan Kâmil Bey şu cevabı ver- niş: | ö Pi gue ve Pi Urumallar Sandalım nellyor varda ! nül rızasile Kaygılıya bırrakacağı- nı da umabiliriz; buda ayri ba- Mizah muharriri Osman Cemal — his ! f;x"'ı" ilk önce _K"f""'"'__'”'“ Renk ve boya kontrolu mahallede bir başkası tara- Dileen AÖ İ ı'-ı-ı_g t bııı:u Şehirde dolaşır ve yeni yapılan “Kaygılı;, ya çevirmişti . Mzirek devei aaten Üa Bu arkadaş, son günlerde bas- — 2© şöyle bir arzu geliyor: tırdığı bir romanmı bana derdi. R daha ok fakat ismi müdhiş : “Sandalım geliyor varda!,, Eğer bu mısram bir türkü güf- da gön - A Hükümet, yapıların plânını, bi- çimini, arsasmı kontrol altma al- dığı gibi, binaların renklerini de kontrol etse... İşte kocaman bir apartıman ki tesinden alındığını ve ikinci mısra- — arka cephesi çivit rengine boyan- mın da : mıştır ve şehrin uzaktan manzara- “Bir yar sevdim pek hovarda,, sını bozuyor Olduğunu bilmeseydim, Osman İşte bir başkası ki yolun kena- Cemal Kaygıl böyle denizd dadır ve bir kısmı kirli hissini başlık kle Abidin Daver'in — yeren soluk bir renge boyanmış, thagı g İkisi de bir; ikisi de Synagogue! Hikâye, burada bittiğine göre artık lar bu son kelimeyi de Syno- çok çocuklu aileler için bir baka yapılmış ve altıdan fazla çocuğu olan « lara hediyeler verilmiştir. nyme diye düzeltmeğe lüzum gör- memiş olacaklar!| - 'T, İ. hakkını yediğini iddia ederdim. Abidin Daver'in d İtı, di- bu yetişmiyormuş gibi, bir de her l iyaha yakm birer enli ku- retnot, tayyare gemisi ve hattâ şak çekilmiştir; bakanların içine k v; ğ tayyare gibi motörlü talarl uğraşlığını düşünürsek, sandalı gö- Gene yol konurmda büyük bir ile ayrı- binanın kendi rengi bina; bu P ÖT Sir ı'cngi birkirin d dır. Küçük bir gezintiden böyle bir çok misallerle dönebilirsiniz. ,Şehrin umumi manzarasını bina- ların yalnız şekilleri değil; renk- leri de bozabiliyor. Carpışma ! Siyasi haberlerin üzerine konul - muş bir başlık: “Çekoslovakyada iki fikir çarpışıyor!” İnsan, bu cümleyi okuyunca için- den şu temenniyi geçiriyor: — Aman, sade fikirler çarpışsın! Yakışık almıyan isimler ! Büyük Çekmece ile Küçük Çek- mec arasında devrilen bir kam- yon bir kişinin ölümüne sebeb ol- muştur. Mesele, mahkemeye intikal et- tiği için kaza hakkında fazla bir şey söyliyecek değiliz . Fakat kazanın vukua geldiği yerin ismine bir bakınız: Harâmi deresi ! . Böyle eskiyi, kötüyü, âsâyişsiz- lik devirlerini hatırlatan isimleri değiştirmek için neden bekliyo- ruz ? Ofel ve hanların femizliği için kali emirler Oteller, hanlar, ve misafirhanelerin bütün sıhi şartları taşımaları lâzım- geldiği ve ihtiva etmeleri gereken konfor ve müştemilâtın belediyelerce tayin ve kontrol edileceği, sıhi şartla- rı taşımayan han ve sair misafirhane- serin her türlü mahzurdan salim bir surette ıslahı sabit oluncaya kadar ka- patılacağı kanun isteğinden olmasına rağmen mevcud otel, han ve misafir- hanelerin mühim bir kısmının her tür- lü sıhi şartlardan mahrum bulunduğu ve ekseri belediyelerin bu ciheti ta- mamen ihmal edilmiş bıraktıkları an- laşılmıştır, Sağlık ve Sosyal yardım bakanlığı he hutaneta vilâvatlara hi semi—a —X mıştır. Bakanlığın bu tamimini yazı- yoruz: “Umumun sıhati ile alâkalı olduğu kadar memleketin içtimai seviyesine de miyar teşkil etmesi ve bilhassa ha- şerelerle bulaşan lekeli humma ve ra- cia gibi bazı hastalıkların yayılmasın- da büyük âmil olması dolayısiyle vilâ- yetlerde mevcud bütün otel, han ve misafirhanelerin sıkı bir teftiş ve mu- rakabeye tâbi tutularak bilhassa ap- tesanelerin temiz tutulması, koku in- tişarına sebebiyet verilmiyecek suret- te havalandırılması, odalarda yatak ta- kımlarının ve lavaboların daima temiz bulundurulması, tahta kurusu, bit, pi- re ve emsalinin bulunmamasının ve lo- kantatsı bulunanların mutbaklarının ve sofra takımlarının temiz bulundu- rulmasının temini gibi gereken temiz- liğin ve konforun ikmal ettirilmesini ve sıhi şeraite uygun olmıyan ve ıslahı kabil bulunmıyanların ve sıhi tekay- yüdlere itaat göstermiyenlerin hak- kında da kanun hükümlerinin tatbiki cihetine gidilmesinin teminini ve bu hususta yakından ve sıksık yapılacak teftiş neticelerinin peyderpey Vekâ- lete bildirilmesini ehemiyetle ve ta- mimen rica ederim.,, Hava - hafif yağışlı geçli Dün şehrimizde hava umumiyetle kapalı, öğleyin hafif yağışlı geçmiş- tir. En düşük ısı 8, en yüksek ısı da 13 derecedir, Yurdun Ege ve Cenubi A- nadolu bölgelerinde hava bulutlu, Trakya bölgesiyle Orta Anadolunun garb taraflarında kapalı, diğer yerler- de yeryer yağışlıdır. Son yirmi dört saat içinde gene devam eden yağışla- rın karemetreye bıraktıkları su mik- darı Çorumda 27, Kırşehirde 25, Er- zincanda 17, Malatyada 12, Konya ve İspartada 10, Samsunda 7, Erzurumda 6, Beyşehir ve Sıvasta 4, diğer yağış gören birçok yerlerde 1-3 kilogram a- rasındadır. Yurdda en düşük ısılar İz- mirde 10, Kırşehirde 8, Ulukışlada 7 Beyşehir, Bolu ve Kütahyada 6 dere- cedir. En yüksek ısılar da Kayseride 15, Edirnede 17, İzmirde 18, Malatya- da 21, Adanada 23, Diyarbakırda 26 de- recedir,