Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
— — SA B GüA GA Zi D SD HİK V b Edgar Allan Poe'dan (Bvelki günkü sayımızdan devam nârkadğîlm sendeliyor, her adı- Bbor dı ıf_ lâhının çıngırakları çalı- u. “Binlik nerde?” diye sordu, d *Peyce uzakta, fakat şu yer al- 'Ivarlarmı saran beyaz parlak şe- | ene €re bakın!” Bana döndü, alkol- ha Perdelenmiş gözleriyle gözleri- le mîş'nî Uzun uzun baktı, “Güherçi- Ümüz — “Evet, dedim, öksürüğünüz öhe Din galiba?” Öhhöö, Öhöö, öhhö, İ Zavallı dosştum birkaç dakika ce- bir ’:mmefli, sonunda, “Pek mühim mğîy değil.” diyebildi. “Geriye dö- atini, ;' dedim, bize şarabtan evel sı- Üseviler İğnm. Siz zengin, muhterem, Bran, m ir zatsınız, herkes size hay- Şi ıizi;-'-“t_sqn_uz.. Bir zamanlar ben bir eh .Blbl. idim, Şimdi benim için | olu"::ıyeh yok, fakat size bir şey Tn dö erkes bribirine girer. Buyu- _ elelim, sonra ben mesul olu- hüyi em Luchesi varya ona”, “Ye- Sanım, dedi, ehemiyetsiz bir so- cek h“iızlnhğı, bu kadar merak ede- Çi öı' Şey değil; hem bir öksürük- n l:t'.ek değilimya..” “Elbette, de- !na’ tem duruP durürken aklınıza Hj fî_fkyler getirmek niyetinde deği- Yatx' at ne de olsa lâzım gelen ihti- | edg'alğma!mmz. Gelin şurada bir z â'&'_tılm, rutubete karşı koya- ü"(ü:ıdedım ve küflenmiş toprağın Şarabi * Upuzun — sıralanmış M&doc a arından bir şişe aldım. Boynu- diıâ_um-p ona uzatarak, “İçiniz!” türdü 'ğışeyı hırsla dudaklarına gö- te ha *dmna bakıp başını teklifsiz- “ etra; Ballarkep çıngırakları öttü. İçiyor imızda gömülü yatan ölülere a um.” dedi. “Ben de sizin uzun Rüz için.” dedim, Tekrar kolu - | epeyg:ıdı ve ilerledik. “Bu mağaralar D miş> dedg'ent-ş bir saha içinde dağıl- | bir SYA “ b M_Dntxesor'lar çok büyük n bi idi” diye cevab verdim. “Si- topu_al’masmı unuttum. “Dişleri- altında Buna sokmuş bir yılanı ezen İyaşı” büyük bir ayak. Zemin ma- sit» ,,t" *'3:1: Nemo me impune Laces- Yâtıyor . dedi, Şarab gözlerimde lıy"d“_ Ve çıngırakları durmadan ça- lerime ge ; 7b benim kendi düşünce- Mişti, BŞ İr canlılık, bir hararet ver- karı; nli ler ve şarab şişeleriyle rin uağmkemlklerle dolmuş höcrele- 1 Mezarl, an geçtik, geçtik, yer al- Telerin arının en derinlerdeki höc- tünator, Seldik. Gene durdum. For- to'nun kol sıkica yokladı Amontillado şarabı Nakleden: İffet EVİN uğraşıyor, fakat ışık kâfi gelmiyor- du. “Yürüyün, dedim, işte Amontil- lado içeride. Lucehsi'ye gelince - ” “Ukalanın biridir,” diye sözümü kes- ti. İçeriye sendeliyerek girdi. He- men arkasından sürünürcesine ben de girdim. Yolu birdenbire sarp ka- yalıkla bitiverince şaşırdı. Aptalla- şarak durdu. Saniyede —davrandım, granite perçinli demir halkaları a- yaklarına geçiriverdim, Dıvardan uf- ki iki arşın aralıkla iki demir halka sarkıvordu. Bunların birinde kısa bir zencir, ötekinde de bir kilit vardı. Bunları belinden geçirip kavuştur - mak iki saniyelik bir iş oldu. Şaşkın- lrğından mukavemet etmiyordu. Ki- litten anahtarı çektim ve höcreden çıktım. “Dıvarları elinizle yoklayın, güherçileyi duymamak kabil değil, hakikaten çok ıslak. Bir kere daha rica ediyorum: dönelim! Hayır mı? Öyle ise ben gidiyorum, siz kalın. Fakat gitmeden evel size elimden ge- len ihtimamı göatermeıiyim. Bir şey emreder misiniz?” Daha kendini to- parlıyamıyan arkadaşım, “Amontilla- do” diye kekeledi. “Evet, doğru, A- montilado!” diye cevab verirken ev- velce bahsettiğim kemik tepeciğini eşelemeğe başladım. Altımdan bir mikdar dıvar taşı ve harç çıkardım. Malamı da elime alarak höcrenin methalini çabuk çabuk örmeğe başla- dım. Daha birinci sırayı bitirmemiş- tim, Fortunato tamamen ayılmıştı. Lahdin derinliklerinden gelen inilti artık bir sarhoşun iniltisi değildi. Bundan sonra uzun ve inatçı bir ses- sizlik içinde ikinci, üçüncü ve dör- düncü sırayı ördüm. Bu sırada zen- cir şiddetle sarsılmağa başladı ve da- kikalarca sürdü. Ben de bunu daha rahat işitmek için işimi brraktım ve kemiklerin üstüne oturdum, Neden sonra şangırtı durdu. Malayı elime alarak hiç durmadan besinci, altıncı ve yedinci sırayı da bitirdim. Dıvar göğsümün hizasına kadar gelmişti, durdum, Meş'alenin zaif ışığiyle yeni yaptığım dıvarın üstünden içerdeki- ne baktım. Zencirlenmiş gölgenin bo- ğazından öyle acı ve keskin bağırma- lar çıktı ki gayri ihtiyari geri fırla- dım. Kısa bir tereddüd devresi geçir- dim. Titriyordum. Kılıcımı çektim ve bulunduğum höcrenin kıyısını, kö- şesini yokladım. Fakat Katakomların yekpare taştan dıyarlarında elimi dirince” içim Tahat * etti. - Dıyara ;)B akın güherçile gittikçe artıyor. tü ya rdan yosun gibi sarkıyor, de- Ku :igmdan da aşağılardayız. Ba- Sı) p tübet damlaları kemikleri na- ğiz1 $ irdatıyor! Haydi geri dönece- Öksü râ_lşten geçmeden dönelim, hem Sürüğül Cüz -” “Hayır gidelim, ök- Me dğcü-n zararı yok. Fakat evvelâ şu a tan bir yudum daha”. Bir kö- i y De Grâcö şarabı aldım, şişesi- h,p"irlf Ona uzattım. Bir yudumda Tiltş i'ı" içti. Gözlerinde vahşi bir pır- ti ;_Büldü ve manasını anlıyama- Tu frp) İr tavırla şişeyi yukarıya doğ ken a) aAttı. Ben şaşkın şaşkın bakar- “Anı ) T kaba tavrr bir daha yaptı. dim, «a YOT Musunuz?” “Hayır” de- Niz> Çle ise biraderlerden değilsi- Siniz » «6 Bibi?” “Yani mason değil- d'dîı;ı «g d Evet, evet, Masonum.” izje ; İmkânı yok. Mason değilsi- İŞareşt vet, Masonum” dedim. “Bir tü Verin!” “İşte!” dedim ve man- biş © bol kıvrımlarının arasından huz» ,A çıkarttım. “Alay ediyorsu- Birtti €di, ve bir iki adım geri se- duyu y b&)nra da, “Haydi Amontilla - Sunp OUlalım!” dedi. “Peki öyle ol- ha Yeri 'd_m_ı Malayı mantomun altı- dim Pi :_Ştmp kolumu tekrar ona tak- Montiyy l!n.ı Ağırca yaslanıyordu. A- bî;ladı;do yu bulmak için yürümeğe tından , Bir sıra alçak kemerler al- dik, iBeçtik. Daha da aşağılara in- rinlerdn' Beçtik, yine indik ve de- Tiş biy p ite ölü gömmek için yapıl- kiliği höcreye geldik. Havasının es- ı"’ini © ağırlığı meş'alelerimizin a- kaldık Söndürdü, kısık birer ışıkla di höcîoe""i" en dibinde ufakça bir Varların ga Börünüyordu. Bunun dr- hkornl daki bölmeler, tıpkı Paris ka- İnsan y gibi, ta.. kubbesine kadar bir hal €mikleriyle dolmuş, taşmış Ğ: de idi, Bu höcrenin üç dıvarı Yle ; ; © İnsan kemikleriyle süslenmiş, dördünen 'hlînl:ncu dıvardan ise kemikler yere y'ğrmş' darma dağınık olmuştu. Bu ten bi çit köşesi yükselmiş, kemik- Ti ve eteP“îk olmuştu. Bu, kemikle- Dişliği ŞA lmış divarın içinden, ge- liği Gç ÜS Uzunluğu dört ve yüksek- altı, yedi kademden fazla ol- Şikmışt, Asücük bir Laht meydana İçin il:tı. Belli ki muayyen bir sebeb takoml, “dilmiş değildi. Sadece Ka- Bi me Arın tavanını tutan iki dev gi- Boşluy, Cülerin arasında kalmış bir € granit drvarın da geri- © 'yordu. hö:-mto_ Meş'alesini — kaldırmış *nin öbür ucunu görmek için Sinde kalr tekrar yaklaştım, yerinde kıvranan feryatlarına cevab verdim. Taklidini yaptım, hattâ daha da yüksek sesle bağırdım, bundan sonra da haykıran ve tepinen adam sustu. Artık gece yarısı olmuş, işim de bitmek üzere idi. Sekizinci, dokuzun- cu ve onuncu sıraları da örtmüştüm, On birinciyi de bitirmiştim, son sı- radan da yerine konacak tek bir taş kalmıştı. Onu zorla kaldırmış ve ye- rine iğreti koymuştum ki höcreden gelen bir gülme İle tüylerim diken diken oldu. Ve arkasından hiç te asil ve kibar Fortunato'nunkine benzemi- yen hazin bir ses, “Ha, ha, ha, hi, hi, hi, diyordu, pek boş bir şaka doğru- su, fevkalâde bir latife. Sarayda şa- rab içeceğimiz zamınla: buna çok güleceğiz. He, he, he..” “Amontil- lado!” dedim. “Ha, ha, ha, evet A- montillado. Fakat geciktik, artık gi- e ı Marş Müsabakamız Marş güftesi musabakasına iştirak 'edecek olanlar şu noktalara dikkat etmelidir- ler. Marşın esas bünyesi, dörder mısra- hık üç kıtadan ibaret olacaktır. Birinci kıta “A“, esas fikirleri ih- tiva edecek ve diğer iki kıtanın sonlarında birer defa tekrarlana- caktır. B. ve B' le gösterdiğimiz diğer iki kıta ise yukarıdaki dört ana mıs- radan artan duygu ve düşünceleri ihtiva edecektir. “Bu kttal, yeleri biri- birinin aynı olacağı için bunları B ve B' diye gösteriyoruz.” Şu halde marş A, B, A, Bi, A, şek- Tinde olacaktır. Şairin emeği, besteye uygunsuzluk- yüzünden kaybolmaması ve iyi bir in- şadda üzerinde durulan kelimenin bes- tede de hakkı verilmiş olması için : Her kelimenin tabit okuyuşta üzerine vurulan, en çok ehemiyetli ve açık te- lâffuz edilen hecesinin marşın bünye- sinde öyle yerleri alması lâzımdır ki bestenin notaları ve musiki irtifar ile bu tabif okunuş makamlaştırılmış bir şekilde temin edilmiş olsun. Yazılacak şiirin marş halinde bes- lenebilmesi için hecelerinin — u- zunluğu ve kısalığı, vurgulu veya vurgusuz oluşuna göre — cins ve nevilerinin ne gibi bir terkibi haiz olması lâzım geldiğini ayrıca mem- leketi bestekârları ile te- S K letlerin mukaddes ittifakına doğru Fransız sosyalistlerinin organı “Le Populaire,, aşağıda antikomünist üçüz paktı tenkid ediyor Yazan: Andre Leroux lan “antik hat Romada yap " mi- zansen kimseyi aldatmamıştır. Her yerde, hattâ Londranın en muhafaza- kâr muhitlerinde bile, 6 son teşrin paktının Sovyetler birliğine olduğu kadar Fransa ve İngiltereye de tevcih edilmiş olduğu farkedilmiştir. “Daily Telegraph and Morning Post” gazetesi bu mevzu üzerinde şöy- le yazıyor: “Paktın ilk neticesi üç bü- yük devleti bütün diğer devletlere kar- şı birleştirmesidir.Fransa, İngiltere ve hattâ Birleşik devletler Baltık ve şi- mal denizinden Akdenize ve Pasifik'e, yani üç demokratik devletin üzerinde hayati tleri olan yerlere kadar masa gelindikten sonra, müml. olduğu kadar, kolayca anlaşılabile- cek bir açıklıkta izah eden bir not, R üsabakaya dahil ol mak istiyen şairlerden istiyenlerin adresine gönderilecektir. Müracaatlar: (Ulus, marş müsabakası ) adresine ya- pılmalıdır. Bu şartları en iyi temin eden, manâ ve heyecanı mısralarma en iyi koyduğu görülen güf- te sahibine 500 lira telif hakkı verilecektir. BULLELDELLLE L L "i uzayan bu sedden dolayı kendilerini emniyette his etmemekte haklıdırlar.” Fransada “ekonomik tetkik ve en- formasyon cemiyetinin gündelik bül- teni” 6 son teşrin anlaşmasının askeri ve tecavüzi mahiyetini şöyle tebarüz ettiriyor: “İtalya Sovyetler birliğiyle hiç bir kara temasına malik değildir. Bu lekette geçen hâdizslerden hiç de sıkıntı duymadan bir çok sene- ler yaşamıştır. "î ıuıy:nm jesti bilhassa Akdeniz- de ingiliz - italyan gerginliği yüzün- dendir. Geriye mevzuubahs tedbirin tedafüi mi yoksa tecavüzi mi olduğu- nu anlamak kalır. Muh ldir ki her ikisi de varid olsun.” “an B. Alfieri, Roma propaganda ba- delim, bizi beklerler karım da bekler, haydi gidelim!” “Evet, dedim, haydi, gidelim!” “Allah aşkına, Montresor!” “Evet, Allah aşkına!” dedim ve bu sözlerinin cevabları için uzun müd- det bekledim, en nihayet sabırsızla- narak haykırdım, “Fortunato!” ce- vab yok. Bir daha seslendim, “Fortu- nato!” Gene ses yok. İğreti koydu- ğum taşın aralığından içeriye meş'a- lemi uzattım, Taş öbür tarafa düştü. Cevab olarak çıngırakların ötüşünü duydum. Yer altı mezarlarının rutubetli ha- vasından içime fenalık gelmeğe baş- lamıştı. İşimi çabuk bitirmek için a- cele ediyordum. Son kalan taşı da ye- rine yerleştirdim ve sıvadım. Yeni ördüğüm dıvarı kemik yığınlariyle kanr, anl da japon ata- |- şemilterinin de bülunması için israr etmiştir. Yani tesir yapılmak isteni- yor, Fakat unutulmasın ki poker par- tisi bittiği ve kâğıdlar söylendiği za- torluk politikası” dır. ( değil imparatorluk denildiğine dik- kat ediniz.) ve şu tehdidci cümle ile nihayete eriyor: “200 milyondan fazla insanı bir araya toplayan dar ve aktif dostluk, bir dereceye kadar ,enternas- yonal politikaya hâkim olan pozitif bir unsurdur. Bunun iyiye dönmesi, diğer devletlere ve onların şimdiye ka- dar kifayetsiz görünen, fakat hâdise- lerin belâgati karşısında uyanabilecek olan sağduyularına bağlıdır.” duğu zaman, mukavemet edecek hasım kuvvet mevcud olamaz, zafer muhakkaktır.” “Corriere della Sera”nın pakta tah- sis ettiği gündeliğin başlığı" impara- çalışılmaktadır. Romalı gazete, bil- hassa diyor ki : “Bu bedbahtça hareket yüzünd. ümidsizlik , içinde bırakılmış olan İ- talyanın Afrika ve Akdenizdeki ha- reket üslerinden taarruzlarda buluna- bileceğinden şüphe edilemez. İtalyan imparatorluğu, Alplardan Hind Ok- yanusuna kadar sarsılmaz bir blole teşkil edecek bütün strateji ve askerf vasıtalara sahib bulunmaktadır. İtalya, hali hazırda Akdenizde yep- yeni büyük bir devlet vaziyetine ma- lik bulunmaktadır. Ve bu vaziyeti ha- va kuvvetleri sayesinde temin etmişm tir. Hali hazırda İtalya, filosunun faa- liyeti dairesinin mahdudluğu sebe- biyle birinci mevkii işgal etmekte ve İngilterenin haddinden fazla teslihâ- tını artırmasına rağmen, onun teda- füt vasıtalarının fevkinde tedafüt vasıtalara malik bulunmaktadır.,, Yunanisfan Ve “Ciornale d'İtalia” da B. Virgi- nia Gayda diyor ki: “Vaka şudur ki bu protokol dünyada iki yüz milyon- dan fazla insanı tesanüde sevketmek- tedir ki bunlara Avrupa ve Asyadaki onlarca milyon dost ve şeriki ilâve et- mek lâzımdır. Bu insanlar karada, de- nizde ve havalarda silâhlıdırlar. “İspanya harbında Akdeniz olduğu gibi, eğer deniz kızıl ihtilâlin ve ona müsaadekâr davrananların propagan- da ve silâh taşıma vasıtası haline ge- lirse, dünyanm bilmesi iyi olur ki pro- tokolü imzalayan üç devlet hep birlik- te, gitgide mikdarı artan iki milyon ton kadar harb gemisini ortaya koya- bilirler. Antikomünist paktının üç âkid dev- letin mevcudiyeti bu siyasi akde der- hal dikkate alınması lâzım gelen sarih bir ihbar mahiyetini vermektedir.” Alman basınınımn tefsirlerini ilâveye man, bir italyan - japon anlaşması ay- ni_nmındı Cibraltar - Malta - Süveyş, Hindistan, Avusturalya ve Pasifik'le Hind okyı daki ingiliz larını tehdid edecektir.” * İv H İtalyan, alman ve japon basınıarının, pakt etrafında, bir gerginlik ve harb havası yaratmaktan çekinmemiş oldu- iquıdkA_lâuı edilmelidir. urin de çıkan “Stampa” gazetesi “Hâdisenin tarihi bir ehâ:iyed var- dır, diye yazıyor, Mevzuubahs olan mücerred bir tezahür değildir; üç im- zanın ardında, yüksek potansiyel'li kil eden de örttüm. Yarım asırdanberi hiç kimse onların rahatını kaçırmadı. » Yeni düny y €n genç milletler vardır... Ve fi- kirlerin emrinde mücadele kuvvetleri Çok tuzlu suya bir sicimi batırarak ku- rutunuz, bu ameliyeyi üstüste iki üç defa öıkınrülıymlt-_ , Bu iş gizlice yapılmalıdır. vla kardı zaman bunun hususi şekilde hazırlanmış ldı kimse #farketmesin, Bu sicimin Soldan sağa: 1- Tamir et - Beygir. 2- Bir muharririmiz 3- İşaret edatı - Gelecek - Evet, 4- Haya - Tanrı, 5- Değer. 6- Yüzleri gizler - Büyük. 7- Beyaz - Vermek 8- Sel gidince kalır - fazla âşık usandıran 9- Kara Yukarıdan aşağıya: 1- Yaslanmak 2- Sizler - Kudurmuş. 3- İşte - talik et 4- Uyanık - Bir eklenti 5- Nemli. 6- Seslenme. 7- İsim - Ceylan - İşte, 8- Ayvanın üstündeki - Tam 9- Zihab ucuna kabil olduğu kadar hafif bir yüzük bağlayınız ve sicimi öteki ucundan hlr'gıın asınız. Sonra sicimi ateşleyiniz, Sicim bir uçtan öteki uca kadar yanacak ve seyirciler yüzüğün buna rağmen yere düşmediğini ka â, Dün, bir Satranç meselesi vermiştik. Bu- gün de aynı i ik hal sure- Üi gövn H’;:;.m; tekrar koyaral * & e. v & ıörıı:aş ;—'wum gerçi sicim en yanmıştı. in- d:r’mıdın ince bir iplik lultml;t::,îî =- ğün düşmesine mani olan da budur, Bu tecrübeyi daha geni; yapabilirsiniz. Dört 'ıiel:n b;:rı“ekmilde&: müuslin parçasının dört ucuna bağlaymnız. Bunu tuzlu suya batırdıktan sonra kurutu- nuz ve aynı şeyi bir kaç defa tekrarlayınız. Eyice kuruduktan sonra sicimlerin serbest olan dört ucundan bir yere asmız, Bezin üzerine içi itina ile hoıııuım.. bir yumur- aü Ve sicimleri ğ Eğer tecrübeyi muvaffakiyetle hazır! lamışsanız, yumurta, herkesin hayreti arasında, e da asılı kalacaktır. a Müdelanti Beyazlar Karalar 1) Vezir b8$—h2 1) Şı;r:lsXes 2) At dö—f4 mat Kara taşların oynayışına göre ikinci hamlede ayrı ayrı dört mat şekli vardır. Bu hangi vilâyet ? oyununun halli Erzincan'dır. lüzum yoktur. Buna mukabil, Japon- yada daha cüretkâr davranıldığını kaydetmeliyiz. “Nişi Nişi” diyor ki: “Emelleri müşterek olan Japonya, Al- manya ve İtalya, milletler arasında statükoyu bozmak ve adâleti yerine getirmek için gayretlerine devam ede- ceklerdir.” **& Geçen gün, Sovyetler birliğinin Ro- ma elçisi Boris Stein, italyan - alman - japon protokolünün “yalnız Sovyet- ler birliğine karşı gayri dostane bir hareket almakla kalmıyarak 2 eylül 1933 de Romada imzalanmış olan sov- yet - italyan dostluk paktının 4 üncü madesine aykırı olduğunu” söylemek için Chiği sarayına gitmiştir. Bu teşebbüs, İtalyanın Sovyetler birliğine karşı durumu her zaman bu- günkü gibi olmadığını teyid ediyor. 1933 eylülünde bizzat Musolini ta- rafından imzalanmış olan italyan-sov- yet dostluk paktı, 4 üncü maddesinde şöyle diyordu: “Yüksek âkid tarafla- rın her biri diğeri aleyhine mütevec- Silâhlı insanlık arasında Yunanistan 3 tarihli Elefteros Antropos gazete- si, “Müsellah insanlık arasında Yuna- nistan” başlığı altında yazdığı başma- kalesinde diyor ki: “Arsıulusal Tekabetlerden husule gelen volkan inşallah sükünet bulur! çünkü çareler bulmak için yollar var- dır. Nasıl olsa İspanya ıııeleleı_i gü- nün birinde bitecektir. Keza iki sarı ırka b milletler daki ihti- lâflar da, günün birinde halledilecek- tir. Harb devamlı bir durum olamaz,. M fih yangın muhtelif yerler- den ve muhtelif şekillerde G'?ğ'— ek- tedir. Evelki muhırebeniıı & , nlr meselelerini düzeltmek &— © batri- yet en tehlikeli anlar ge Ür. Muayyen bazı milletlerin : o şlr- ğı, mahreç aramktadır. Toıtl Ayni ihtiyaç neticesinde büyük ip.W sar vu- ku bulmuştu. Uyanan Roma imparatorluğu emel- leri, Habeşistan işgalinin tasdikini is- temektedir, Dirilen Teutonia kudreti, eski müstemlekeleri geri ılmı:k peî'ru: de , Diğer tarafdan japon deım egığıeınuğlnl eline almak niyetindedir. İspanya işinin sürüp gitmesi bu re- kabetlerin bir neticesidir. İşte böyle bir hava içinde yaşryoruz. Samimiyetle teşriki mesai ettiğimiz komşularımız vardır, Birlikte sulhün idamesi için çalışıyoruz. Bir yıldanberi bütün dik- katlerimizi hududlarımıza dikmişiz. Kuvetlerimizi arttırmaya çâlışıyoruz. Hazırlanmıyan milletlerin hali yaman- dır. Biz bu bakımdan mesuduz. Komü- nistlikle fırkacılığı tepeledik, düş- manlarımız ile dost olduk. Aynı za- manda kendimize olan itimad da tarsin ettik. Bu da bizim için bir za- ferdir.” i Sirkeci ve Galata rıhtımları yapıldı İstanbul, 17 (Telefonla) — Galata rıt bir denberi devam eden tamir ve takviye işleri bitmiştir. Rıh- trmın Karaköy tarafından gümrük bi- nası önüne kadar olan kısmı temeller de dahil olduğu halde yeniden yapıl- mıştır. Ayrıca rıhtımın üst kısmına ye. ni babalar takılmış, motör ve kayıklar cih siyasi veya ek ik & na girmemeyi teahhüd eder.” O zamanlar, italyan basını dörtler paktının Sovyetler birliğinin de gir- mesi suretile genişletilmesini müda- faa ediyor ve Musolini paktın akdin- den az sonra “Popolo D'İtalia” da ayni tezi müdafaa için bir makale neşrediyordu. Sovyetler birliği “dörtler paktı” nın akdine müzaharet etmediği, milletler cemiyetine girdiği, mımtakavi paktla- nn'&kdiue gayretle çalıştığı için, Mu- solini düne” kadar muhalif olduğu bloklardan birine girişmiştir. Bu blok âaşıst devletlerin mukaddes ittifakı- ış.'* İtalya Bir italyan gazetesi B. Loyd Corc'a çatıyor » Tevere gazetesi, İtalyan kuvvetle- rinin şarki ve şimali Afrikada, Ak- için bir iskele yapılmıştır. Buradaki çubuk parmaklıklar kafes parmaklık- larla değiştirilecektir. Eminönü - Sa- rayburnu arasındaki rıhtımın tamiri işi de ilerlemektedir. Burada rıhtım biraz yükseltilmektedir. Sahte rapor veren memur mahküm oldu İstanbul, 17 (Telefonla) — Ağır ce- i Rai PigT * baskâtibi hakkın- za ş daki davâyı neticelendirdi. Raif Ga- lata belediye tahsildarı Naciden 500 lira alarak sahte bir rapor vermekle maznundu. Mahkeme suçu sabit gör- müş ve Raifi bir buçuk sene hapis ce- .| zasına mahküm etmiştir. Balıkçılığı korumak ıçm şirket kurulacak bul, 17 (Telefonla) — İstanbul- denizde ve Hind Oky da dağı- nık bir halde bulunması, İtalyanın ve askeri mevzilerinin kolaylıkla taar- ruza uğrıyabileceği hususları hak- kında B. Lloyd George aleyhinde yazmış olduğu bir makalede, İngilte- renin mevzilerine göre İtalyanın st- rateji bakımından üstünlüğü izaha da balıkçılığı himaye için bir balık iş- letme fabrikası tesisi düşünülüyor. Buna sebeb de balık bolluğu esnasında birçok palamut ve toriğin denize dö- külmesidir. Bununla beraber, Deniz bank kurulduktan sonra bu işin ele a- İınması kuvvetle muhtemeldir.