. Yemi şehnri âbideleri kKorurıuak Z. dımda Tarih Yerin Üstünde ve Altında . Yirmi metro derinde koca Bizans var, | | İ | Mithat Cemal e İstanbulda Yollar ve Evler İstanbulun Erik bunu istedi: e si bir sırada, bu tarihi $* rin işgal ettiği mesahayı, yolların “unu ve daha .bunu benzer bankın Maallmaiı Zip api ie: il digi, yardır 7. ne mizde KAR A hanesini pek daldura- dağını tasayvur etmediğimiz İçİn, burada, bu hususta biraz izahat Ver- ği fayı lduk. meği faydalı bul Sr Evvelâ, Istanbul şehri 253 kilo- metre murabbâi bir mesahai sathi- eve majlktir. Bunun 61,45 isilomet-| ve murabbal İstanbul ciheti, 83.6Ö kilometre murabbaı Beyoğlu ve üst tarafı da 107,90 kilometre murabbar- dır, Üsküdar, Adalar, Kadıköy cihe- tidir. Bü! : 1,022,658 metredi ı o un 23,233 metresi . pe ose, 157,252 metresi 89,777 metresi 50 : parke kaldırımı, 422,723 metresi a Hiç yapılmamış ola- için çalışıldığı, düşünceleri- ein şehirdeki yolların uzunluğu r. Yollarm heyeti asfalt, kisine hürmet etmeli: İltanbulun fazla tarih olan yerlerini, |* fakat üstünde biz varız arı hakkında şimdiye kadar şehirci, belediyeci, mi- üzere birçok şahıslarla görüştüm. faydalı olacağını düşünürken, birdenbire ak- Istanbulun im. mar ve ressam olmak muharrirle görüşmenin ıma “Üç İstanbul., romanının muhi hal kendisine müracaat ettim ve düncü İstanbulu » Mithat Cemal ei HER ADINDA TARIH —— Istanbulda bol iki şey var: De- niz tarih. ğ Her adımda tarihe basarsmız! A-| na her'basışinızda da| dört denizden birini görürsünüz. 18-| | ken şehirci, i- bulu yeniden yaparken şel ii ir Denize, tarihe. ina kalemini ald yağınızm ucu herkese çok yakım ve çok lâzım olan hale sokmalı, Meselâ Kariye camii. | Bu mabedi iyi bilen Leh, Çek, Bulgar istanbullu» dan çoktur. köşelerini halka hile ile göstermekten başka ça- re yok: Meselâ etrafındu muasır bah- çe, oraya ucuz ve çabuk giden vası- ta. Bu mabetteki Isa ve, Meryem (Frenk) lerini görmek için on ku Tan iazla narciran ye halkın ta- katı, ve çorabma kadar çâmura Bat- maya da kimsenin tahammülü yok. TOPRAĞIN ALTI — Istanbulu bir (müze şehir) ha- line getirelim? Bir cereyan var: “Musolini eski Ro- mayı yerin altından çıkardı, o Sa yede seyyahlar yılda Italyaya beş milyar liret veriyorlar. İstanbuda da toprağın 20 metre altında Bizans var; bünu çikaralım; halk Beyoğlun. da otursun; köprünün öteki taat, yerin altından çıkan Bizansla seyyah celbedelim,, cereyanı! Halbuki toprağın sathmâs biz va- rız, Bol, bol biz. Yalnız kendi tarihi- mizin mermeri o kadar pis, tuncu © di kaldırımdır. rak 329,673 metre yolu vardır. Bugün İstanbulda 80,762 ev, 1441 apartıman, 67 pansiyon, 168 otel, 971 han, 491 bekâr odası, > İsi raka, 35052 dükkân, 35 > li 140 hamam, 380 fırın, si 1353 ahır, 481 mektep, ÜR 143 karakol, 487 cami, 192 se 41 havra, 51 sinema ve tİYAT Tunuyor. Böylece 135,44 zi e demektir ki bundan 90,526 sı 1981, 1932, 1933 senesinin bina yatı, il bakacak 0- İnşaatı istatsitiklerine een 19ğ1 sen 1933 te 1179 , 1992 de 1473 ve e bina yapıldığını görürüz. > çok yapılan evdir, sonra apaturi geliyor. Bu üç sene içinde ev inşaat i inşaatı k gitmiş, apartıman Saç iştür. Ev inşantı, 1991 de 1983 te 812 dir. sos, 1932 de 847 ra ayni seneler ya çıkmış sonra sun 356,425 i erkek, ır. İstanbulda tica- budur. Sonra, Emi işi iraatle uğra - sile, 62,761 kişi ile zires a şanlar, 50,712 kişi ii ganan işi Taşanlar, 12,756 ki lek erbabı geliyor. Mem“ sayi 12,613 dür. v g- İstanbul halkının sara i ei Tüman, 196,308 | hıristiyan ve“ 1 Yakudidir. kalabalık meslek kadar münkariz ki görünmüyor. Ye- rin altmdaki kendi tarihimizi temiz- ersek, korursak altındaki yabancı tarihi çıkarmaya lüzum kalmaz. GUZEL ESKİ Bizde geniş sok beton bina, hıf- zıssıhalı meydan dalma şehir taribi- nin zararına oluyor. Meselâ -ataxdul Paris gibi, Roma gibi tarihli bir şehir olduğu halde, biz bu güzel eskiyi &e- Berlin gibi yeni bir şeair yor. Tarihimiz ve ken- ei yl Irksız binalarla dolu semasız bir memleket olmaya doğru gidiyoruz. Bence Istanbulu i- ardan evvel şehrin tarihi taraları e inecek, yahut hiç olmazsa k bir mebdeden yürümeli. pol a Tstsanbulun ufkunda 5 mabet- 1 muhteşem bir terkibi var, Urperen minarelerile en güzel bir ufuk. Hal- buki İstanbulu umumi bir toprak yr ğenı olmaktan kurtaran Süleymaniye vemiyoruz, Bır de arriri şair Mithat Cemal geldi. Der. Üç İstanbul, müellifinden bir dör- ne şekilde tasavvur ettiğini sordum. i ve şöyle başladı: bul tarafına israrla bakmaya, dedi- ğim beş mabedi, kubbeleri görmey: muhtaç oluyor. Karasının baş yerde koca bir vatanda Soconi cum, Steaa Romana ve bir sürü ant. repolar görüyor. Bu “toprak ki. min ?,, demiye mecbursunuz, Şehri ini saatlerce aramaya muhtaşsı- Umanı oradan © kalk- malı, memleketin yüzü bir bayrak vuzuhuyle karaya ayak basar maz göze çarpma, Sonra Istanbullu. © İnmeden oturduğu koltuktan denizi (görmeli Dört denizli bir şehirde bu hakkımız olmalıdır. Şehiri o türlü imar edelim Ki'denizin zararina olmasın. Denizle | halkın ârüsmü girer — İstanbulu m t deniz — İst bullulara göstermiyen binalara muasır könforlâ dolu bile olsa -| düşman olmalıyız. . Climhuriyet Abidesinin mukavelesi. Bi tasdik için belediyeye gittiğim gün mukavele hazırlanırken “Mimar Ka- nonika” İle bir köşede konuşuyordum. Kanonika,, belediye reisinin odasın da bana demiştir ki “bu kadar deni- ziniz var, denize İnen bir mermer mer diveniniz yok. Bu şehrin he rtarafin- dan denizlere mermer merdivenlerle inilmemeli mi?,, BOGAZIÇI Mithat Cemale hak vermemek kabil değildi. Kayzerin hakkını verir gibi bu hakkımı ona verdikten sonra şeh- rin ideal sayfiyesinin neresi ölabi leceğini sordum: — Büyükada, dedi, Kadıköy çok Va- nız. Marşandiz bas- | Bü; şehirdir, Boğaziçinin havası çok 18 laktir. Onün sert rüzgürma dayana- bilmek için lâakal yeniçeri olmalı, Hem fikara olduğumuzu insan Boğa- mabedinin önüne dört köşe bir sefa- let olan enstitüyü kurduk. (Egli) is- minde Avusturyalı bir mimar, bir sa- nat adamı bunu yaparken nasil ra- hatsız olmadı, hayretteyim. BU TOPRAK KIMIN — Istanbulda tarih ve deniz var, dediniz. Biraz denizden bahsedelim. Meselâ bugün bir liman, şehrin bir deniz methali var. Bu hususta ne di- şünüyorsunuz? — Rıhtıma çrkan, kimin memleke- ne giriyor, bilmiyor: Türk memle- İketine girdiğini anlamak için Jstan- ziçinde çok hatırlar. Fakat Boğaziçi düşünülmemiş bir meseledir. Meselk Şirketi Hayriye büyük bir Jstik- razla ve bir şirketle birleşerek sahil- leri, tepeleri mümkün mertebe satın alıp, orada küçük deniz vedağ ev leri yapsa, halka taksitle verse, Şir- keti Hayriye mesölesi de imar işiyle beraber halledilmiş olur. Mithat Cemal elinden kalemini bi. rakmıştı. Simdi konuşuyorduk. “Uç İstanbul,, muharriri diyordu MÜNAKASA KÖŞEMİZ: Renkler VE Zevkler Bundan bir müddet evvel, ga- zetelerde, belediyenin, selirin sokaklarına göre bir renk seçe ceğini ve o sokaktaki evlerin ayni rewge boyanacağını yan yorlardı. Bü ayni renge bo; mak İşine pek aklım ermedi ve her halde bu da bir göz boy wak diye okuyup geçtim. , |, Fakat bundan üç gün evvel Beyoğlu eaddesinden geçerken eski Fransız Tiyatrosunun, bü günkü Şehir Operetinin oynadı ğı yerin tâ karşısında boyanan iki dükkün gözüme ilişti, dahs toğrusu battı. Banlardan birisi kanarya sa“ esma yakm bir renkte, öteki veşil, Aralarında vaktiyle be vaz, simdi kirli beyaz renkte tükkânlar var. Biraz daha aşa gıda, “Payanlara ve baylara malisus, yani kadınlar ve er kekler icin bir berber dükküm da yapılıyor. Bunun da rengi bir acayip gri ve güya üst tarafı kübik. Aca ba, diye düşündüm, belediyr miz şehrin muhtelif sokakların ayni renge boyamağı düslinme den evvel, bu her önüne gelenin sevkine, daha doğrusu zevke? ine göre sehrin en İşlek, en Kalabalık bir yolunu telyis et sesinin önüne gecemez miydi” Fakat meşhur sözdür: “Renk ter ve zevkler mlinakasa kabn! #tmer,, Kimbilir. Belki de bu selediyenin de zevkine uymus tar, : R.F.A. kiz — Bizde, doğrusunu isterseniz, şe hir edebiyata, romana girmiyor. Me seli camii ha Rüstempaşa ve Süleymaniye Hem hayatta olsun gi romanımızda var. sonra Sâr'atla olsun, kendimizi sevmekten korkuyoruz. Bir takımlarımızın içimizde murdar bir levanten var, Şehrin tarihini ve gü- zelliklerini bir taraftan belediye, bir taraftan da san'at yaşatmıyor, Bunlar da doğru. Imart yalnız be- lediyeden İstemek hakikaten haksız. lik olur, Şehirlinin de bu işte bir his- sesi, büyük bir hissesi yok mu? Fibre Anir ikada Dil (Isa T epesinden görünüş) Kir Teklif: angın Yerleri Okuyucularımızdan Sultanahmette “turan Bay Remzi Çakırcı bize bir mektupla şöyle diyor: Istanbul imar edilecek, fakat bu Zamana mühtaç. Programlı ve plânlı imar faaliyeti başlaymecaya kadar hiç olmazsa şu yangın yerleri temizlense, hepsi düz ve tesviyeli birer meydan haline getirilse çok isebetli bir hare- ket olur. 5 Yangın Yerleri bügün çok feci bir vaziyette bulunuyor, Istanbulu şu va siyette çirkin gösteren yerler'arasın. da yangın yerleri “başta gelir, Beledi ye bunu az bir masrafla yapabilir. Biraz yeşillik, biraz itina, ve işle şu nefis manzara: Bayağı meydanından bir köşe KARA SINEK V — ——- E ÇOP MESELESİ Çok hürmet ettiğim, meclisinde bul manlar bizzat aklıselim ile karşılaşmış gibi in: dığım vardır. Tanıdığım diyorum, dır tanısıyoruz ve aklıselim, Bu zat geçenlerde, sineklerden çöplerden bahsedilirken dedi ki: İ — Bem vaktiyle belediyede muha- sebeci idim. O aralık Dahiliye Nezü retine, bir yabanc: grup müracaat e rek İş ve nbulun çöplerin! kaldırma | Si,teklif etmiş ye kendisine, burada tesisat yapabilmek için otuz senelik bir imtiyaz verilmesini istemiş. Da hiliye nazırı Şehreminine sormuş Bizde, Şehreminleri herhangi bir işi adece varidat bakımından gördük i için, bu tekliften ne küzanabile - ceğini öğrenmek istemiş ve pek az bir varidat olacağını görünce: — Olamaz, otuz sene nasıl imtiyaz verebilirim! Diye reddetmiş. Benim bu gibi Iş. lerle hiç bir alâkam olmadığı halde Dahiliye Nazırı, evvelce bir mesele . nin halli için yapılan bir müzakere . de her nasılsa nazarı dikkatini celb. ettiğim için olsa gerek, beni çağırttı, sordu. Kendisine : — Biz, dedim, kendi vasrtamızla şehrin çöplinü kaldıramayız, Nitekim kaldıramıyoruz ve birçok ta masraf ediyoruz. Bu itibarla, yapılan teklif) kabul etmek lâzımdır, Bu işlerde bir kazanç arıyorsak, şehrin temizliği kâ fi derecede bir kazançtır. Lâkin, veri. lecek İmtiyez, otuz sene olmakla be- | raber, meselâ on sene sonra tesisatı satın almak hakkı gibi maddeler ko- Mulursa iyi olur. Belki bu işten şirket | bir kazanç elde edecektir, o zamana kadar biz de ne şekilde hareket edi diğini görürüz, öğreniriz, ona tedbirler alırız , çünkü dostları olmadığımı bilmiyorum ve zannedersem dostluğun uzun seneleri vurulduktan sonra alınıp verilerek bir meta olduğu, "mak zevkinielde ettiğim 28 şirah duyduğum bir tam ri arasında yerim olup olamaz. Zira pek az bir zaman. in teerübe mihengine mu söyler. Dahiliye Nazırı sözlerimi haklı bul- du. Lâkin Şehremini dayandı, iş ol- madı. Ogün, bugün şehir çöpleri dö. külecek yer arar. Eğer iş bu şirkete yerilmiş olsaydı, belki şimdi imtiyaz İmüddeti, bitmiş, olurdu, ne sinek, ne de çöp derdi diye bir dert ortaya çı. kardı. Kim olduğunu hat t arlamıyorum, bi- yi hilkümet etmek evvelden görmektir,, demiş. Çok doğru söz ve bu, yalnz “icrayi hükümet, için de- Bil, ber hangi bir idare için düstür it. tihaz edilecek kadar tam ve mükem. inik bir sözdür, Bu basit hakikati, bilmiyen bir idare adammın vücudu. nu bile tasavvur imkânsızdır. Fakat: — İleride bu işi biz yaparız da ka. zanırız! diye düşürülerek Yapılması imkânsız işler yapılmazsa bu kisaca, idraksizlik olur.. Hemi efendim, ne çıkar, bırakalım başkaları yapsın, biz onü yine “La- fontaine” nin “Araba ve sinek, hi kiyesin, e benzetiriz. Hikâyeyi, müsaa. denizle hatırlatayım : Bir araba, bir okuşa rastlar, at » lar zorla çekmeğe başlarlar, arabacı, Yolcular inerler, yardım ederler. Bir sinek te, bir atm sırtmdan ötekin, atlayarak vızıldar durur, Nihayet a. Taba yokuşun başma çıkar veo za ban sinek “ben olmasaydım ve atları gayrete gelirmeseydim zor cıkardı, diye böbürlenir!, R Ka'riye camiinin kıymetli fresklerinden