Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
a —— y26-10-936 TAN Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman z 'Tan'ın hedefi: Haberde, fikirde, herşeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmaya çd"ınıktır. aa GAAAA N AAAT AAT AAA Günün Meseleleri —— Bir Ege seyahati münasebetile. — Münakalât işlerimiz. İnsanlar bugün o kadar çok gezi a yorlar ki, yaşayış'ırının haline ve ati- sine, o bakımdan münakalât asrı den- se yeridir. Bu işin üzerinde elı:amışıl— yetle durulduğu da, Nafia Vekaletın- de bir Münakalât Umum Müdürlüğü bulunması, demiryollarına, şoseleı.'e, transit yolunda Kkamyon Ve otobüs nakliyatına, yakın Ve uzak vapur İş- letmelerine gittikçe artan bir ehem- miyet verilmesile sabittir. îaln._ı.ı,' bu faaliyette, iki şeyin eksikliği görül - mektedir: 1 — Vapurlarla trenler arnsflldllki irtibat ve alâkanın kifayetsizliği; 2 — Memleketimizde de son dere- ce mühim ve kıymetli bir rol oynıyan hususi otobüs ve kamyon işleıt.mele - Tinin t baş Ş D a b İstan- Birinci noksan kolayı dilebilir, Meselâ bula cumartesi ve hp;ıır vapur kalkmaması, d . Bandırmaya hergün tren gellnes“l] :ıi- laşılması güç bir muammadır. yet gayritabii olduğu İçin, çok yolcular aldanıyor Ve otellerinde boş yere vakit sarfediyorlar. Bandırma, Pa i AJ a Ha him vet'ungill yerlerimizin bo,ı.: günlerce İstanbuldan âyTI bırakılması doğru değildir - > oîkr;ıncieği:nahzur ,ıannedildlgmden tok ehemmiyelidir. Bunu misallerle anlatayım: Çanakkale, Balıkesir, Ayvılık' bize b;: Weının_olı ti i şose faali n ( ;Eıîeegîbşleceği bir hale ge!mışt'ır. Misal olarak ele aldığım bu zeytin, üzüm, tütün palamut — ve hububat mlntı;.kasınıla pek çok İş ve hareket için bu şo - sebepleri vardır. Onun için ) slSleı-pli(;zıeı-iııde mühim yolcu ve yük nakliyatı görürüz ki onların başarıcı- ları sözüm ona kamyon ve otobüsler- ledir. Kdremitten otobüsle kalktış:, Hav- ran tik; Balıkesire 50 kdo_ıfıetre knıı îıîî da_r virajda iki otobüsün fe- na halde çarpıştığını gö;duk. Onlar- dan biri bir uçuruma YU" üzere iken mes'ut bir tesıdıınem a ağaca takıldığı — için Mpaha : ve yanmm hurdahaş oım;î:,k ll sına içindekiler m“hlkkı'rlerln Ti den kurtuldu. Sebep: $oföl n sE nin de kullanma usul Ve niz! YA tamamten riayetsizliği Ve ça-fl';ım uT tobüs taslaklarının sonsuz surları, feci ve ayni zamanda gıl!ı_ıllç:nummb Mütekâmil Amerikan te%mxgyı ge Bulü olan ©o canım şaa_ıleı- uzeı'ı::ı m; iptidailiğin, beceriksizliğin yaklı eli Ve zevkle istihzanın en b:'lı nü:;rı ş heleri olan karoseriler ı;oı;ı nıımı;.d"ı' nin içindeki eğri ııııgı-;laı myerlaş- Soför sökü| mına tirilmiş ve l;ıiııl olan boşluğa otuz ka- dar köylü kadın ve ÇOCUBU, rile beraber ,bütün tifi tıkmış, doldurmus. Bir sönmeada ki, ;m dünyanm hiçbir medeni ny:k rinde tesadüf edilemez. Ka!:;:;î ş"; ledilen tavukların rahatı ve ları daha iyidir. Ayvalıktan bir kaptıkaçtının ( ve Küçük otobüse ve- içi tiklim tıklım Yolcu aldılar, muavin *© Üzerine bindi %wn— Yöolunun yarı yerinde oradü'İo < Nak yeri var. Bir açıkgöz antyol) ta açmış ve hayli pars yöyür ü Adı Otmanlar. Lokı.ntall"'Mug akkak hünde beş otobüs saydım. " n İ günde on on beş tane gee k;ıdal" , bir hat üzerinde iki ı“u_l ber Yöleu demektir. Trenlerimiz bile , O- Taman bu kadar yolcu b! - eti Nafianın if- |0 te beni götüren | O ——— — isimleri En Cok Gecenler Son Haftada | > —— I—_LUN y LALANU ı aftanın en mühim hâdiseleri sırasın - da yer alan İtalya - A : manya konu_şma.lar_ı r;ı(u him bir şahsiyeti bir î;e daha tebarüz ettirdi. Bu şahsiyet, İtalya Hariciye Nazırı Kont Ciyanodur. Kont Ciyano, Dt & e dünyanın en genç Dlş ;3- kanıdır. Çünkü henüz - yaşındadır. İtalyanın bı.:i - tün mukadderatını elinde tutan Sinyor Mu_uolmı, , onun kayınpederidir. _V_e İtalyanın genç Hariciye Nazırı ileride kayınbabası- nın mevkiine geçecek en kuvvetli namzet sayılıyor. G enç Kont Ciyano - nun babası, Kont Kostanzo Ciyano İtalya - n en tanınmıs cahcivat- TE“.H arasındadır. ,Bir ara - lık, muvasalât nazırı idi. Bugün milli meclisin rei - sidir. Mühim hâdiseler vu- ku buldukça toplarnmaya davet olunan mecliste, O, yüksek sesle Duçenin ka- rarlarını herkesten evve! alkışlar. Oğlu Galeazzo Çi yano muharrir ve gazete - ci olarak yetişmiş, piyes muharririri olarak tanın - mış. Daha sonra diploma- siye intisap etmiş, VE 1930 da Duçenin sevgili kfzı Edda ile evlenm_ek bahti - yarlığına ermişti. | 1 enç Ciyano, Duçenin - kızile G evlendikten sonra Uzalg Şark- ta bir İtalyan konsoloshanesine ta- yin olunarak kısa bir zaman çalış- tıktan sonra İtalyanın ilk propa- ganda Nazırı oldu ve bu suretle I_- talyanın devlet adamları arasındâ mevki aldı. G oldu. * * teskin etmek mümkü * * eçen bir haftada isimleri en çok işitilen hep siyasi şahsiyetler olmuştur. Bunlardan İtalya Hariciye Nazırı Kont Ciyano en başta gelmektedir. şında genç bir diplomat olan Duçe'nin l seyahatile dünya gazetelerinde ön plânda bahis mevzuu Leon Blum'un adını altı aydanberi pg_k __90" işitiyoruz. Fakat geçen hafta Fransız Başvekili buy!ık bir buhran atlatmış olmakla adı etrafında geniş neşriyat yapıldı. E- ğer radikallerin kongresinde Blum € avaAy olmasaydı Blumu bugün düşmüş görecektik. Fakat, tehlikeyi atlattı: Belçikada bugün faşist hareketi var. Faşı':llerı'.n lideri Degrell hükümete karşı şiddetle harekete geçmiş bulu- nuyor. Belçika hükümeti de faşistlere göz açtırmamak için sıkı tedbirler alıyor. İşte bu sebeple okuyucularımı- za Degrell'i de tanıtmayı doğru ve yerinde bulduk.' Henüz 33 ya- damadı, Berlin * aleyhindeki havayı * Onun bu mevkie gelmesile şöhre- ti aldı yürüdü. Habeş harbi esna - sında bir taraftan İtalyan Propa - gandasını yapmaya çalıştığı gibi bir tayyareci sıfatile Habeş harbi- ne iştirak etti ve harpte muvaffa - kıyeti uçuşlar, keşitler, bombardı- manlar yaptığı için harp madalya- sı ile taltif edildi. Habeş harbi hittikten sonra ka- binede deruhte ettiği birkaç *a - kanlığı bırakan Sinyor Mu Dış Bakanlığını da damadına ver - di. Bir aralık Kont Ciyanonun ba- bası, Sinyor Mussolininin en liya- katlı halefi sayılıyordu. Genç Ciya no Düçeye damat olduktan ve ikti- dar mevkiine geldikten sonra, hü- kümet reisliğinde bir inhilâl vukuu takdirinde bu mevkie en liyakatlı halefi sayılır oldu. Daha önce bu mevkie lâyik gö - rülenler, Italyanın eski Dış Baka- nı ve bugün Londra Büyük Elçisi Grandi ile eski hava nazırı ve şim- diki Libye umumi valisi Mareşal Balbo idi. r : Kont Ciyanonun yıldızı parladık- tan sonra" bunların yıldızı sönmüş sayılıyor. lini tobüslerin birinin dmdu 700 ç kilo vardı ve tavanın çökerek içinde- kileri ezimesi tehlikesi pek yakındı. Fenni icaplara göre tahdit edilen lcu ve yük miktarından çok fazla- H bile alsa ani ve muhakkak teh- olmıyan tren ve va- vasıtalarda gözetti- da, mevcut vasıta adedi ve karşılatı- ması İstenen ihtiyaca göre, mahalli fen heyetlerince itinerer, fiyat tari - fesi ve hususi seyrüsefer nizamları hazırlanması çok faydalı olur. Şoförlerin keyfi olarak tatbik et - tikleri hareket saatleri ve bilet fiyat- ları akla hayret verecek derecede isa- talar yüzltnde; can ve mal zi- x ll;ı.timıllerinln son derece azlığına mukabil, o sahada tatbik ettiğimiz in- zibatla, her zaman birçok insan — ve n binlerce lira sermayeyi, tehdidi al- tında tutan bu otobüs ve kamyon fa- aliyetinin anarşisine müsamaha gös- termemiz arasında dehşetli bir tezat vardır. O sahada acele tedbirler alm masını çok lüzumlu gördüm. Bu tedbirlerin bir talimatname ile tesbit edilmesi ve Nafia mühendisle- rinin tatbikata nezaret etmesi müm- kündür. Yolcu taşıyan karoserilerde f ar lâzımgelen mukave- ;ııet ,şekil ve eb'at, yolcuların emni- yet ve istirahati için icap eden ş.ırtlar ve vasıflar tesbit ve tatbik edilmeli- dir. Hattâ, mühim görülen hatalar- betsizdir. Balıkesirden Çanakkaleye kadar olan 230 kilometre mesafeyi adam başma 25 kuruşa kadar kat- etmek gibi rekabet çılgımlıkları her- gün görülen hallerdendir. Anadolu - nun başka yerlerinde ve hele Trakyâ- da vaziyet bundan daha fenadır. Memleketin iktısadi hayatında bu kadar büyük rol oynryan otobüs — ve kamyonlarm bugünkü vaziyetlerinde bırakılması halkım selâmet, istirahat ve menfaati bakımımndan olduğu ka- dar tedbirsizlik, bilgisizlik, ve şuur- suzlukla birçok şoför ve patronların mühim bir milli serveti boş yere heba etmeleri cephesinden de caiz görül - memelidir. Çelik elli Nafia Vekilimi - zin bu derde de çare bulmakta gecik- miyeceğine itimadımız vardır. A, N. P. r EON BLUM I u hafta içinde mühim bir B siyasi buhran atlatmak dolayısile nazarı dikkati üzerine geviren — Fransa Başvekili M. Blum, geçen Haziranda işDaşina #iBgeldiği gündenberi mühim - işler - le, mühim vaziyetlerle, ve mühim buhranlarla karşılaşan ve sava - Şan bir siyasidir. Kendisi 64 yaşındadır ve 1919 danberi Fransa parlâmentosunda çalışmaktadır. İlkönce edebiyata merak sardırmış ve yazı yazmağa heves etmişti. “Mermi” adını taşı- yan bir mecmuanın başmuharriri idi. Dreyfüs hâdisesi, onu edebi- yat ve estetik dünyasından çeke- rek siyaset âlemine sürükledi ve Blum, Jean Jaures ile birleşerek Humaniteye yazı yazmağa başla- dı. Blum 1914 de hafıa müsteşarı İidi. 1919 da sosyalistler partisinin başı oldu, meb'usluğa seçildi. 1914 de Büyük Harp koptuktan sonra F'ransız Kraliyetçilerinin gazetesi olan L'Action Française başmuharriri Maurras, Jaurese 12 kurşun sıkılması için — neşriyat yapmağa başlamış ve Jaures'in öl- dürülmesinden senelerce — sonra ayni adam 1935 te sıranın “Blum”a — geldiğini — anlatarak “Blumu, arkasından — vuralm!,, tarzında yazılar yazmıştı. 1985 senesinin Şubatında Blum az kaldı, Jaures'in akıbetine uğru- yordu. Blum, taarruzdan yarala - narak kurtulmuş ve ertesi gün Maâürres, katle teşvik suçundan is- tiçvap edildiği zaman “Muvaffak olmamak yüzünden müteessifim. Karşınızda yalnız katle teşvik cür münden sorguya çekilmek benim için bir zillettir.,, Demişti. Nihayet 1936 — Haziranında Fransanımn iş başma geçen Blum, Fransız ihtilâlindenberi eşini gör- Mediği bir siyaset adamı Oolarak göründü ve Fransada demokrasi - ye Yeni bir can vermek istediğini gîîsteı-dı_ Onun şimdiye kadar yap tIği işleri hepimiz de biliyoruz. Kırk saatlik mesai haftası, kol- lektif mukaveleler, silâh imalâtı Ni millileştirmek, Fransa bankası- nr islah etmek, nihayet frangı u- cuzlatmak, gümrük — tarifelerini tenzil etmek v.s. v.s. Sosvalist Lideri Leon Blum Onun başkanlığı altında çalışan halk cephesi hükümeti son günler- de radikallerin komünistlerle teş- riki mesaiden ürkmeleri yüzün - den bir sarsıntı geğirdi. Fakat Blüm bu sarsıntıyı da atlatmağa muvaffak oldu ve halk cephesini bir kere daha kurtardı. Blum, modern san'at meraklısı- dır. Ona dair ele ne geçirebilirse toplar... Fransanın büyük devlet adamı Richelieu ve büyük edibi Anatole France gibi kedilere pe- restiş eder, Şöhretine tapmıyacak kadar gürültü, demağoöjiye sapmı- serefli ve bir fik. re kör bir taas. pla bağlanmıya- cak kadar geniş kafalıdır. Sohbeti tatlı, fakat sözü o kadar münak- kah söyler ki içinde geçen bütün noktalı ve noktasız virgüller ve noktalar gözünüzün önüne gelir. yapalı derpgcode İ ÖOrRGRELL | Bclcikada faşistlik yepyeni bir teşekküldür ve bu te - şekkül her şeyden fazla Degrell a- dını taşıyan gencin eseri —sayılı - yor. İtalyan faşizminin siarı bir de- met çubuktur. Alman faşizminin şiarı, çengelli maçtır. Belçika fa- şistlerinin şiarı ise bir süpürge- dir. Ve bu süpürge Belçika fa- şistliğinin maksat ve gayesini an- latıyor. Belçika faşistleri memle- ketteki suiistimal, memleketin şi- kâyetlerini, ıztıraplarını silip sü - pürmek istedikleri için süpürgeyi kendilerine şiar edinmişler. Belçika faşistlerinin başındaki henüz, yirmi yedi, yirmi sekiz yaşlarmda bir gençtir. Fakat o da, başka memleketlerdeki faşist li - derler gibi yüksek sesli ve kuvvet- li bir hatiptir. Kendisine yüz bin- lerce taraftar teminine hizmet eden en büyük âmil de hitabetin- deki kuvvetidir. Belçika faşistliği son umum! seçim esnasında kuvvetini göster- miş ve Belçika parlâmentosunda kendine saygıya değer bir mevki temin etmiştir. Belçika faşistlerinin — bununla kalmıyarak daha ileriye gitmek ve iktidar mevkiini ele almak is- tedikleri apaçık görünüyor. Bu yüzden Belçikada bir sürü karışıklıklar ve hükümet ile fa- şistler arasında bir sürü musade- meler vukuu bekleniyor. Neticede Degrell mi kazanacak, yoksa hükümet mi? Henüz belli olmıyan budür. Degrell muvaffak olursa, Bel. çikanın müstakbel diktatörü sa- yılmak lâzım gelir | ra Hasan Fehmi Pfend' Ra Tarihi Dedikodu. Şem'i Molla Oldu Abdülâzizin “Kezubi” lâkaphı bir şeyhislâmı vardı. “Kezup” demek çok yaldn söyliyen, Mmübalâğa ile yalan söyliyen adam demektir. “Kezubhi” . ;nin adı Hasan Fehmi Efendiydl. 0 ! zamanın Konya vilâyetinden türemiş- |ti Galiba Kırşehirdendi. | “Kezubi Hasan Fehmi Efendi Ab. dülâzize, şehzadeliğinde ders okuttu. Padişah olduktan sonra da imamı ol- | du, imamlıktan *a yekten şeyhislâm. |lığa geçti. Kezubinin birinci şeyhis - ı lâ.miığı 1285 tedir. Üç buçuk sene sür | müştür. Birinci şeyhislâmlığında yap |tığı hayırlı iş ilk İnas yani kız rüşti- ye mektebini açmak olmuştur. | — Kezubi tuhaf bir adamdı. Kabasaba | idi, Karşısına kâtibi “Napolyon” Mol- layı alır, taşradan, taşra naiplerinden gelen kâğıtları okutur, dürüşt, edep harici lisanla “Napolyon” Mollaya ce- vaplarını dikte ettirirdi, Zavallı “Napolyon” büzülür, cevapları imlâ eder, d: çekilince K sözlerini bertaraf edip kâğıtları yeni- den kaleme alır, zarifane üslüp — ile, vakar ve edebe iâyık surette yazardı. “Napolyon Molla” kimdir? Bilir mi- Ssİniz ?, Yanan Adliye darresinin Ayasofya- ya h l bitişik A k ka- dar yakın bir karadı vardı. Bu kanat ta evkaf nezareti yerleşmişti. Odala - rın dördü “Mahkemei Teftişi Evkafa” tahsis olunmuştu. Temyiz reisi Karna batlı Ömer Hilmi Efendi, Şeyhislâm Erzurumi Hüseyin Hüsnü .Efendi, türkçe bilmiyen ve galiba Ebülhüda- nm adamlarından olan bir Arap Hü- seyin Hüsnü Efendi de bu dairelerde kaza vazifesi görmüslerdir. Daireye girilince evvelâ kalem odası gelir, ):3” nıbaşında kahve ocağı —bulunurdu, Müfettiş efendinin, sonra müsteş rın ve en sonra da Mahkemei Teftişi Evkaf Kassamının odası vardı. Kas- | sam efendinin odası gayet küçük ve gayet dardı Bu dar ve küçük odada ahlâkan büyük ve yüksek olmıyan bir hâkim efendici? idareten ve kazaen îo:uk ı:ıoc.ı(ık işleıiine, yetimlere, tere- elere bakardı, ücü süz ve dar od:ulaî::u:": kl:îkl'l:(l ') ça “Napolyon Molla” idi A.n l yi hîlmiw;rum llı-rkı—.q gee “l:' AA “0":; diye ı;:aî'ıv " eli SEUDLA gÇırordı. Napolyon Molla çok zekiydi ve fa- kat çok dalavereciydi, Molla - ezilir, fakat o- b hi tnin | Napolyor. Molla, Çamlıcada efendi- sinin köşküne yakın otururdu. Sabah kalkar kalkmaz Bulgurluya koşmak, efendisinin haremden çıkmnsn'ın In: tizar etmek İlk işiydi. — Kırşehirli Şeyhislâm Fehmi Efendi selâmlığa çıkınca — Bolu - lu ahçıbası — önüne bir tepsi dayardı. İçinde eski okka yüz dirhem pastırma üzerine döğülmüş ve kırılmış on —yu- m'-llîta.. bir somun ekmek bulunur, Şey hislâm efendi bir hamlede bunları Yuvarlar, sonra da kâtibine dönerek: — Oh.. Oh.. Elhamdü'illâh, yarabbi çok şükür, Karnım doydu, derdi, s?llra sıra maruzatı dinlemeye ge- lirdi. Kaba lehçesile, —“aba sözlerile Maruzat cevaplarını Napolyon Molla ya imlâ ettirirdi. Üç buçuk sene süren şeyhislâmlık sonuna erdi. Kezubi Hasan Efendi 1291 senesine kadır mazul kaldı. Bir sabah Babrâli müjdecileri Camlıcada Kısıklrya, Kısıklı kürbünde Bıılı:ıırh;- ya çıkagelliler. Besaretler getirdiler. Hasan Fehmi Efendi ikinci defa ola. sak şe kislâm olmustu, Rat t deciler* bahşişlerini almp git Hasan hiâli müj- tikten son- fesi sürdü. eslenerek: 'i Molla... Molla... ?Gh“ kürk giyen, Yyazan * » la da köşkünün kafesini .î:;g' ai — Lebbeyk. Lebbeyi £ Lebbeyk... dedi. — Sultanmı... Hasan Fehmi Efendi: — Oldu oldu, Dedi ve kafes Anadolu kazask la tilki peynire vereve bakıp bo,; çekti. Köşktünün gün doğusuna s — Molla.. Şem Diye haykırdı. “Esmıı-uuem.. Şem'i Molla oldumn, i indirdi. Şem'i Mnl!; eriydi. anol_von Mol yakar zib' bu muha ynunu büktü ve İcim Abdurrahman Adil EREN