Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
26 - 10 - 936 İhtilâ'ci Tayyar e GUADİARRAMA / 'W Eİ/;)SKOFUYAL SİĞUENZAE ü ce Madrit ehdmduvaziyetîni Başı İ incide ) bin kııi'lar kıdmın_Mıd- ritte bir nümayiş yıparık teslim ol- mak teklifinde bulundukları da h&dl:î veriliyor. İhtilâlci t.ayyl"le_!'Mhlk - etrafındaki siperlere V€ müstahke mevkilere bombalar atmulal:dm Ka General Franko kuvvetleri l:ı mî de yakm iki küçük kasabayı ço a lr bir muharebeden sonra 'dm[şi'ika- çok silâh müsadere etmiştir. : metçiler 300 kadar telefat va—nî:iş âti': dir. Madridi, hükümetin eugğe ğer kasabalara bağlxyı.m bütün yol_lar kesilmiş, yalnız Madrit — Yılans;î yolu kapatılamamışt!ır. h_ıiıdnt — ledo yolu da dün kesilmiştir. P MUHASARA T i , 25 (MAsiHavas) — 1&;3:;; bulunan miralay Monaste- rio- idaresindeki süvari * kıjvı_ıetleîi Tage şehrine kadar varaın bı.ıyıxk_ bir cephe üzerinde, İllescas'n şimalin - den Jara ırmağına giden yolu ıîle ge- çirmek üzere hücum etmişlerdir. Bu yol, Aranjuer'in bes kilometre ya - kınındadır ve bu suretle Aranjuer ile Madrit arasındaki irtibat kesilecek - tir. Bu hareket, Madridi' cenuptan Ve cenubu şarkiden kuşatmak gaye - sini güden hareketi tamamlamakta- tryorlar. 30 ralay Monas- ve bu su- kilometre vücude ge dır. Sabah saat 10 da mi: a terio Doro köyüne girmıg retle eski vaziyetten yedi ileride bir hücum merkezi tirmiştir. Saat 11 de İllescas ve Azana,nın hüküme dan şiddetli surette, i ine rağmen, a îudınclî,ııî şixınîıril şarkisinde kaınkîe— les köyüne yaklaşmıştır. Bu n :'_ı bundan sonra, General Varella tar: fından idare edilen harekâtın bun - dan sonraki inkişafkti ini teşkil edecektir. z mğ:tz ıîız deş harekât müsıit_ bir su- Yette inkişaf etmekte İdi. Hükümet- çiler fazla mukavemet göstereme- mekte, fakat ilerleyişe mâni olmak için şiddetle ateş etmekte devam eY- lemektdir. RE Madrit, 'm Jungos'un tçiler tarafın- bombardıman blâk& bir kolı 25 (A.A.) — Hariciye na- Zırı siyasi rehineler hakkında Inıı;.ıin; ranm vermiş olduğu notanm dîevmıîş- İngiliz maslahatgüzarıma tevi t:smd_-ı tir. İspanyanın c_evabî no a Madritte siyasi rehîneler bulun.!: d dığı, yalnız cumhuriyete karşı | y siyasi mahpuslar bulun - Ve edilmektedir . ârimi tev; Nota, hukuku düvel ’hk silâh ve fikan Madrit hükümetinin esini talep TMmühimmat tedarik edebilm Yunanistanda tasarr î : Atina, 25 — Maliye Vekilinin ( letin bütün şubelerinde tasârTU y;şı; Mak selâhiyetinin tanmmasın! Vekiller meclisi kabul etmistir - reyan eden Imnll r muharebenirı son kroki gösteren ı KEEAR A Fransada Radıkaller ve Komünistler Biyariç, 25 (A.A.). eç 'Bndı'k&uîğ kongresi dün mesaisini- bitirmiş Şaton, Herriot ve Sarraut taraftarlğ. rından müştereken knlex.ne al_ımp B. Daladier tarafından takdim edilen bir karar suretini ittifakla onaylamış- tır. .Bu kararda, demokrasinin üssüle- sası olan hukuku beşer beyann'u.me- sinin, mal ve mülk masuniyetini te- it ey : ğu hatırlatıla- ntngxlemekte Imlundıîâ:ıuL Ma A aUrıka, Vezgüâli, ve Ü kân işgal etmenin hürriyete karşı tec- vizi gayrikabil bir tecavüz demek olduğu ilâve edilmektedir. Karar, pür dikal doktrinlerin ayniyle tatbik edil- mesi lüzumunu göıtermektedlr: 1 — Beynelmilel sulhü muhafaza ve Milletler Cemiyeti paktı ahkâmı - na riayet. D, 2 — Milli müdafaanın takviyesi. 3 — Kanun dairesinde umumi tılıi- iyetle- zamın korunması Ve fesat cşm rinin silâhtan tecridiyle dağıtılmala- Bi * 4 — Sosyal ihtilâfların uzlaşma Ve mecburi hakem usulü ile halli. 5 — Hükümet otoritesinin her tür- vüzden korunması . ş lüğeîl Bütçe müvazenesini tem'n İ- çin elden geldiği kadar çulışılm_uı. Radikal doktorinle>in prensipleri- ni, hükümetin faaliyeti dahilinde mü- dafaaya devam için, kongre kabineye dahil bulunan radikal mümessillere itimadını beyan eder.,, - Karar sureti büyük .te?ahiıratla ve ittifakla kabul edilmiştir. Celse, Marseyyez söylenerek ka - patılnırştn'. KOMUNİSu.ERE HÜCUM 25 (ALA.) — Radikal sos î;ıt'a::r'tw köngresinde B. Emile ğaoche, komünistleri, Fransayı İs- mücadelesine karıştır mağa ç;:;ıîe: ve fabrikalarda ’_Lahri- kât yıpmlğl devam etmekl.e' itham eylemiş ve bundan sonra bir karar sureti teklifi okunmuştur. Bu karar suretindeki “Kırmızı — ve l?eyaz fa- şizm mücadelesi,, kelimeleri çok al - anmıştır. Kongre azası Roche'un teklif ettiği — karar suretinin aşağı daki son cümlelerini de alkışlamış - tır. “Eğer komünistler halkçı cep- hesi programını mütemadi ıunett.e ihlâl etmekte devam ederlerse, radi- kal partisi, o zaman, 1936 M'&?rşm e danberi dört sol cenah partısuşı bi- ribirine bağlıyan paktın komünistler tarafından yırtılmış olduğunu kay - detmeğe mecbur knlmkj.n.,_ Balkan Eko_r;c_ı- mik Anlaşması Atina, 25 — Balkan Antantı dev- panyol SON HABER ispanya Avrupada endişeler doğurdu wam- kâmlarına Bomba Yağdırıyorlar KÜÇÜK HARİCİ HABERLER omanyanın da Belçi- ka gibi bitaraflığını ilân edeceği şayiaları dolaş- maktadır. abeşistandaki İtalyan H ordusu — memleketin işgal edilmemiş olan kısım- larını istilâya devam ediyor. * * ısır parlâmentosu ya- kında toplanarak yeni İngiliz - Mısır “anlaşmasını müzakere edecektir, ransa başvekâlet müs- teşarı M. de Tessan Amerikaya gitmiştir. ilide bir kabine buhra- nı başgöstermiş, eko- nomi Hazırı istifa etmiştir. * « merikada Cumhur Ris intihabı propaganda- ları hararetle devam etmek- tedir. Belçika Faşistleri Nümayiş apamadı'ar, eis.eri de Tevki. Edildi Faşistlere karşı şiddetle hareke- te geçen Belçika Başvekili Von Zeeland Londra, 25 (Radyo) — Belçika fa şistleri bugün için 250 bin kişilik bü- yük bir nümayiş tertip etmişler, fa- kat hükümet bunu yasak etmişti. Faşistler —nümayişte — israr et- tikleri için hükümet her ihtimale kar şıi Reksistlerin, yani Belçika faşist - lerinin lideri Leon Degrell ile âyan âzasından ve Reks partisi ileri gelen lerinden Kont Grünü tevkif etmiştir. Bununla beraber Degrell 250 bin ta- raftarı ile Brüksel üzerine yürümek teşebüsünden vaz geçmiş bulunu - yordu. Brüksel, 25 (A.A.,) — M. Degrell, Reksistlerin büyük nümayişini idare etmek üzere Sainte Gudule'deki ika- metgâhından çıkarken tevkif edil - miştir. Evinin balkonundan taraftar larma hitaben bir nutuk söylemiş - tir. Reksistlerden ve âyan azasından Kont Grunne'de tevkif edilmiştir. Eski muhariplerin geçit resmi, Sâ at 10 da kralın huzuriyle yapılmış, hiç-bir hâdise olmamıştır. Geçit resminden sonra şehrin mer kezine doğru yola çıkan birçok Rek- sisterler yolda Marksist ' mukabil nü mayişçilerle karşılaşmışlardır. Her iki taraf biribirine küfürler savur - muş ise de hiçbir arbede olmamiş- tır . L Reksist nümayişçilerin miktarı an- cak birkaç bin kişi idi. Jandarmalar la polisler sokaklarda devriye gez - mekte ve umumi binalarla sevkülce- yiş noktalarını muhafaza etmekte - dirler. de, Pire nin Balkan devletleri için deniz ticaret merkezi ittihazı karar- laştrılmıştı. Dün dört devletin he- yetleri Pirede ilk toplantılarını yap- tetlerinin Blov Ekonomi Konseyin - mışlardır. KN , | GÜNÜN RÖPORTAJI — D yünden konmuş... Dün, gidip orasını da gördüm. Çöp ler ve sinekler arasında yarım saat kadar dolaştım. Bir çöp karargâhını ziyaret etme- nin hiç te hoşa giden tarafı yoktu. Ayaklarımın altında yatan bu bin bir ev artığı nesneler içinde, cam kı- rıklarından, dibi delinmiş oturaklar- dan tutun da kavun karpuz kapları - na, ekşimiş fasulye artıklarına ka - dar, akla, gelen gelmiyen her şey var dı. Istanbul halkınm ne yiyip, ne içti- ğini, nasıl yaşadığını, neler kullan - dığını anlamak için çöplüklere şöyle bir göz atmak kâfi gelecek! Çöplükte dolaşırken, Kâhtane yo- lunun ilerisindeki müthiş faaliyet te gözüme çarpmıyor değildi., Amele ha rıl harıl yeni çöp karargâhının yolu - nu yapıyorlardı. Bu yol bittikten son ra, çöpleri, Kâhtane deresine inen iki tepe arasındaki geniş çukura dök meye başlıyacaklarmış. Bir ameleye; yolun ne vakit biteceğini soruyorum. Omuzlarını kaldırıyor: — Böyle çalışılırsa, bir hafta sür - mez! Diyor. 1 Ve ben, birkaç bin sineğin kalkıp kalkıp tekrar üzerine konduğu bu bu laşık çukuru gibi kokan yerde daha fazla kalamıyarak dönüyorum. ÇöP İŞİNİN ESASI Nereye dökeceğimizi bir türlü kes- tiremediğimiz için, başımızda ekşi - yen çöpler hakkında, en iyi malüma- tı şüphe yok ki, İstanbul belediyesi temizlik işleri müdüründen alabile - cektim. Beyaz badanalı muhteşem bi- naya, bir sinek gibi, sessizce giri - yorum, Fakat müdürü, müdür muavinini bulamıyorum., Odaciya: — Nereye gittiler? diye soruyo - rüm, Esrarlı bir hareketle başını sallı - yor: — Bilinmez ki... Çöplerin peşinde dolaşıyorlar! Aldığım bu cevaptan, temizlik iş - leri müdürünün iki ayağı bir papuca girdiğini anlıyorum. Ve öğrenmek is- tediğim şeyleri, başka kanallara baş vurarak öğreniyorum; Bana verilen izahata göre, Istan- bulun bütün göpleri, 1 Eylül tarihine kadar, birkaç muayyen iskeleden de- nize dökülürdü. Beşiktaşta Hayrettin iskelesi, Azapkapı, Unkapanı, bu is - kelelerin başlıcaları idi. Bununla beraber, Halicin hemen bütün iskeleleri, birer çöplük halinde idi. Istanbul belediyesi, Marmara ve Halici pislikten kurtarmak istedi. Bun dan başka, çöplerden, ilerde istifade imkânlarını düşünerek şehrin çöpleri ni bellibaşlı istasyonlarda toplamaya karar verdi. Zamanla, bu çöpler inhi- lâl ederek gübre haline gelecek; son- ra da belki para ile dışarı memleket lere satılacaktı. Geçen sene Frankfürtta toplanan temizlik işleri kongresinde, İstanbul Belediyesini temsil eden zat, bu işin Avrupa memleketlerinde nasıl ele a- İmdığmı, nasıl uhdesinden gelindiği- Nİ Uzun uzadıya tetkik etti. Ve Istan bula dönünce, çöp meselesine şöyle bir istikamet vermek istedi: /Bundan sonra, hiçbir çöp, denize dökülmiyecek ve bunlarn hepsi muh telif merkezlerde teksif edilerek top- lıgıacak, ilerde para bulunup ta bü - yük çöp fırmları tesis edileceği za - mana kadar saklanacak! Yapılan hesap, aşağı yukarı şu idi: Istanbulun çöp meselesi ve karasinek derdi nasıl halledilecek ? arasinekler, mide bulandırmaya başladığı günden beri, ortaya bir çöp meselesi çıktı. Ve gitgide bu öyle bir dava oldu ki, armudun sapına ve üzümün çöpüne aldırış etmiyenler bile, şikâyete başladılar. raf ederim ki, ortada söylendiği ve yazıldığı kadar sinek göremedim. Acaba bir gece evvel yağan şiddetli yağmur mu, sinekleri böyle çil yavrusu gibi dağıtmıştı? Benim bu kanaatim, çöp ile sineğin biribirlerile içli dışlı oldukla- rını anlıyamamaktan ileri geliyormuş meğerse... Çöplerin toplantı yeri, değişince, sinek karargâhı da, Mecidiyekö- alkarak, Hürriyet tepesinin ilerisindeki düzlüğe İstanbulun gündelik çöp randımanı bin tona yakındır. Bu da senede 360 bin ton eder. 360 bin ton çöpün satışile belediyeye mü him bir varidat temin etmek, pekâlâ kabildir. ; Çöpleri satmak mümkün olmasa bi le, belediye, çöplerin imhasile şehir - lilerin sıhhatini kazanmış olacağını düşünüyor ve bunu da bir kâr sayı - yordu. ARADAKİ KALİTE FARKI Ancak, bu işte de evdeki pazar çarşıya uymadı. Avrupa şehirlerinin göplerile bizimkiler arasındaki kali- te farkı düşünülemedi. İstanbulun, bele bazı fakir mahallelerinden top - lanan göpler, işe yarar şeyler değil - di. Bunların hattâ, yakılması da pek kolay olmuyordu. Nitekim, bundan 25 sene evvel, çöpleri yakmak için yapılan tecrübe, iyi netice vermemiş ti. İstanbul halkı, yağlı maddeleri az istihlâk ettikleri, kâfi miktarda et ye medikleri için evlerden toplanan çöp FELEK Ambardaki Koyunlar (Karilerimizden edebiyat ve felsefe doktoru İs. Ni. Um'un bir küçük etü. dünü aşağıya kendi malım imiş gibi naklediyorum:) Samsundan — İstanbula geliyoruz. Vapurun dörtte üç hamulesini koyun teşkil ediyor. Hopadan İtlba.ı'e'n belli. b”ll".' ı“.L ._l'ıjllko. yun yükledik. Ambarlar doldu. Am- bar ağızlarından sarkıtılan bez ma- nikalar biçareleri havasızlıktan bo - gulmak tehlikesinden kurtarıyor, Beş altı günlük yolculukta koyunların yi- yecekleri ot ve kuru yaprak dalları da güvertede yığılı. Bir aralık vapuru gezmiye çıktım. Baş ambardaki ko- yunlara ot atıyorlardı. Durdum, sey. rettim. Ambar ağzına tesadüf eden- lere habre ot yağıyor. Onlar beğen - diklerini yiyip istemediklerini ayakla- rinm altına alıyorlar; aşağıdaki — a. dam, atılan ot demetlerini ambarın Fi $ ; da kal " ra fır - latıyor, Fakat onlar bu lokmadan pek az istifade edebiliyorlar. Kimisi önü - ne gelen direkten başını kurtarıp ta ota sarılamıyor, kimisi de çok uzakta olduğu için tevziatın ancap serpinti - sinden rızıklanabiliyor, onu da yanın- dakilerin hücumundan ya kurtarıyor, ya kurtaramıyor, Yarım saatten faz- la bu ot tevziatını seyrettim. Koyun sahibi yveya çoban, ambar ağzına rastlayıp yığın yığın ot demet- lerine kavuşan hayvanları bililtizam oraya koymadığı gibi köşede kalan, karagözlü koyuncuğu da sade yut- kunsun diye kasten uzağa atmadı ya! Sürdüler, getirdiler, ambara doldur - dular. Ne sürü sahibi köşede otsuz kalan kara gözlü melülün ölmesini is- ter, ne deambar ağzma rastlriyarmn yiyecek bolluğundan catlamasını, Fl- lerinden gelse herbirine teker t”'>r yedirirler, biritirine hak wecirme B ama bunu yanmaya imkân yok 7a ten koyundur, derdini anlatamaz “a- nık yanık melemesini de dinliyen ol « maz, y e Mâseri hayatta her ferdin talii; bu koyunların ottan aldıkları nasibe ben- ler içinde gübre olmaya yarar madde çıkm;yo_ı:du. Bu tetkikattan belediyenin alâka- dar memurları, çöp işine değerinden fazla ehemmiyet verdiklerini, İstan- bul çöp randımanı hakkında boş ha- yallere kapıldıklarını anlamakta ge- cikmediler, Şimdi, bu işin akademik tarafını bırakıp, pislik ve sinek gibi en korkunç ve en maddi iki tehlike ile uğraşmak mecburiyetinde bulu - nuyorlar, Şehrin çöpleri, bundan sonra, Top- kapı haricinde, yeni keşfedilen bü - yük bir çukura depo edilecek ve bir de, yolu yaptırılmakta olan Kâhtane deresine giden boş araziye dökülecek tir. Anadolu yakası çöpleri için, öteden beri Kurbağalıdere ve Fikir tepesı ilerisindeki uzun çayır en Mmünasip yer olarak kabul edilmiştir. Şimdilik belediye temizlik işleri dairesinin elinde, 6 son sistem çöp kamyonu ile 15 eski kamyon ve 405 kadar çöp arabası var. Temizlik işle- rinde çalışanlar da (825) i süpürge- ci ve 370 i arabacı olmak Üzere (1195) kişidir. Çöp arabaları için her mıntakada bir ahır bulunuyor. En bü yük tanzifat ahırı, Azapkapıdadır. Edirnekapıda, Şehzadebaşında, Top- kapıda da birkaç ahır var.., YENİ ŞİKÂYETLER Ne yazık ki, bu izahat, Istanbul çöp toplama işinin iyi bir yolda yü- rüdüğüne dair kimseye kanaat vere - mez. Şehrin birçok semtleri, bu mev - simde bile, karasinek istilâsma ma- ruz bulunuyor. a Bu arada, Ortaköyde, Galatasaray yatı talebesini barındıran bina, müt- hiş bir sinek hücumu altındadır. Mektep öğretmenlerinden bir zat- la görüştüm. Bana şu acıklı tafsilâtı — İ ve Ortaköyde toplanan bütün çöpleri, mektebin hemen kar - şısındaki boş arsaya atıyorlar. Mek- tebin içi, dışı bu yüzden sinekle dol- du. Öğretmenlerle talebe, dersleri bir yana bırakıp, sineklerle mücadeleye başladık. Fakat başa çıkmaya imkân var zer, Levent bir koç katıldığı sürünün gidişi icabı köşeye sıkısıp kalır; cılrz, çelimsiz hir mendebur da ambar ağ- zıma rastlar. Dikkat edilecek nokta; Bu iste kimsenin kasti, vebali olma- masıdır. Artık kovun tesadüfün ken- dini u'astırdığı smbar ağzında beğen- diğini yer, be#enmediğini ayaklarının altımda siSner, Zavallı tosun gibi kaç ta atıldığı köşede bir tutam ot için meler durur. Aslına mutabıktır. B. FELEK Zelze'e O du "Niksar, 25 (Tan muhabirinden) — Dün gece burada ikisi şiddetli olmak sSüretiyle altı kere zelzele oldu. Zelze- lelerin şiddetli geçmesi Üüzerine halk toplu yerlerden derhal kaçışıp uzak. lşşmıştxr. Bu zelzele Ünye ve Reşa - diyede de duyulmuştur . K İstanbul, 25 (A.A.) — İstanbul ra. sathanesinden: Dünkü cümartesi gü. nü saat 16 yı 7 dakika 43 saniye geçe orta derecede bir zelzele kaydedilmiş. tir. Zelzelelerin merkez üstü İstanbul. dan 600 kilometre uzaktadır. her gün sıktığımız filit fayda etmiyor, Sinek korkusundan Yyatakhâanelerin pencerelerini açıp havala.ndıra.mıyur. çocukları havası kapalı yerde yatır « maya mecbur oluyöruz, Talebeden 10-15 kişi ateşli hasta « lıklara yakalandılar, Henüz kat'i teş- his konmamakla beraber, b a : _ » bunun k; mınıekl_erm taşıdıkları mikroplar 3_- dan ileri gelen intanlı bir hastalık oln(;atîmdan korkuyoruz. 'andı y Hi yanda Bf)ber Kolej talebesi de ve sivnsmeklerden şikâyetçidir ler. Hisarlar içindeki sür k ni süprüntü ku « yuları, sivrisin R İti ek yuvası haline gel . bıirakıp, kara v daha kestirme t meye çalışmak € sivrisinek âfetinin edbirlerle önüne geç mı? Ne pencerelere gerdiğimiz tel, ne mîcburiyetindedir. Salâhaddin GÜNGÖR