26 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN 59 P O R Birinci küme takımlarının ilk maçları dün yapıldı gU ee Beykozda 4 sayile yenildiler Dün üç sahada birden bi- rinci küme birinci takımla - rının liğ maçlarına başlandı. Taksim sahası Taksim stadyomunda ilk oyunu ikinci kümeden Davutpaşa ile Do - ğanspor oynadı., 2-1 Doğansporun galibiyeti ile biten maçtansonra Gü- neşle Hilâl takımları sahaya cçıktı- lar. Güneş - Hilâl Hakem Şazi Tezcanın idaresinde başlıyan maçın ilk dakikalarında iki taraf ta muntazam ve şuurlu bir o - yun çıkaramıyordu. İlk maçın ver - diği yadırgama içinde oldukları his- golunuyordu. Güneşliler rakip nisıf sahaya gi - rip çıkmak itibarile rakibinden da - ha canlı görünüyordu. Hilâl akınla- rı açıklarda olduğu zaman dahna ge- niş ve daha demarke idi. Fakat orta- ya top gelince, üç ortanın ya vaktin- de yetişememesi, yahut topu iyi kul- lanamamaları dolayısile tehlikeler çıkamıyordu. İlk devreyi 2-0 bitiren Güneşlilerin ikinci devrede de daha müessir oyniyacakları zannı hâkim- di. İkinci devre . İkinci devrenin ikinci dakikasımda Hilâlin soldan indirdiği top, Güheş kalecisinin elinde kaldı. Beşinci dakikada sağdan sola ge- çen bir akmın havadan gelen pasını Hilâlin sol açığı ofsayt vaziyetinde içeri soktu. Tabil bu gol sayılmadı. İkinci devrenin ilk ki, maçın üçün- cü golü idi; İbrahim yaptı. Merkez mühacim oyniyan Salâhaddinin ver- diği güzel pas sağiç mevkiinde ya - kalıyan Ibrahim düzgün vuruşile ta- kıramın üçüncü golünü yaptı. Dördüncü golü sağiç Necdet ken- di başmma kalenin hizasına kadar so: kularak yaptı. Beşinci gol; solaçık Rebii topu or- taya doğru getirirken Hilâl müdafi - lerinin yerlerinde mıhlanıp kalmaları neticesinde merkezden akan oyuncu- larm serbest bulunmaları yüzünden Salâhaddin tarafından yapıldı. Altmeı gol şöyle oldu: Soldan çe- kilen koörneri sağiç mevkiinde yaka - yan Melih ortaya kısa bir pas ver- di. Ortadan kaleye çektiler iade edil- diği sırada Güneşliler bir daha çek - tiler ve altıncı golü yaptılar . Güneşin son sayısı olan yedinci go- lü sağ açığı Melih yaptı , Galatasaray - Beykoz Milli kümeye ayrılacak dört takım içinde bulunmak gayreti ve arzusile takımıma mümkün olabildiği kadar çekidüzen vererek dün Galatasara - yın karşısına çıkan Beykozluların ne- tameli bir oyun oyniyacakları, hat - tâ Galatasarayın dünkü takımmı ye- | yorâul Bu nebilecekleri bazı seyirciler tarafın - dan bekleniyordu. Galatasaraylılar ise eksert takıl- dığı Beykozla yapacağı bu ilk maça eski kadrosundan iki eksikle şöyle çıkmıştı: Avni — Lütfi, Reşat — Salim, Hayrullah, Suavi — Necdet, Eşfak, Gündüz, Bülent, Danyal. Görüyoruz ki, Galatasaray hücum hattının en seyyal oyuncularından olan Haşimin yerini Bülende vermiş- lerdi. Sağ muavin Kadrinin Ankara- da bulunması da onun yerine Salimin getirilmesini icap ettirmişti. Maçı anlatmadan evvel bu değişik- liğin dünkü maça nazaran gördüğü- müz muvaffak ve gayri muvaffak taraflarını gözden geçirelim: Haşimin yerinde oyniyan Bülent sağiçin geriden aktığı hücumlerde Haşim kadar onunla anlaşamıyordu. Bir de hat çıkış halinde ve hep bir- den hücumda olduğu zaman topun sağdan sola veya soldan sağa akta- rılmasından marke vaziyetlerde kalı- Güneş - Hilâ! maçı ndan bir enstantane tasarây hücumlarını oyunun icabına göre daha iyi kullanmaya başlamış- tı. Nitekim şuurlu gayretlerin seme- resi hemen göründü. İlk gol * Merkez mühacim Gündüzün rakip nısıf sahanın yarısından fazlasını aş- tıktan sonra verdiği pasa fırlayan sağ iç Eşfak Galatasarayın ilk gölü- nü kaydetti. Bu golden sonra Galatasaray em- niyetle oynamıya başladı. İkinci gol Sol iç Bülent sahanm yarısına ya- km bir yerden aldığı pası ortalıya - cakmış gibi sürerek Beykoz müdafa- asımı kalelerine doğru geriletmeye muvaffak olduktan sonra önünde a- çılan serbest sahada topu kontrol ede ede kaleye daha yaklaştırdı. Ve ora- dan yine ortaya verir gibi yaparak Beykoz müdafaasının ve kalecisinin dikkatlerini başka yere aktararak ikinci golü yaptı. Birinci devre 2-0 Galatasarayın le-l hine hitti için derinlemesine indiği vakitler ka- leye yaklaşmak süratinin daha faik olduğunu gördük. Kadrinin yerinde oyniyan sağ mu- avin ise, büyük sürati sayesinde o - yundaki gençliğini bazen kapıyan, bazen çok kendini vererek atılması yüzünden çıkışlarında frensiz kalan vaziyetlerde oynadı. Bu çıkış fren - sizliği dolayısile Salimin toptan uzak kaldığını ve kendinin alabileceği top- ları rakibinin kaptığına şahit olduk. Maamafih yan muavin oyuncularda ilk şart olan büyük sürate malik ol- ması bu oyuncunun ilerisi için ümit- li bulunmağı emrediyor. Maçın tafsilâtı Hakem Nurinin düdüğile Beykoz - lular candan hücumlara başladılar. Galatasarayı apansız bastırmak ve bir devre devam edecek bu maçların ilkinde iyi bir netice almak enerjisi sarı siyah formalıların Galatasaray nısıf sahasmda sıksık görünmelerine sebep oldu. Beş dakika Beykozun hü- cumları ile geçtikten sonra Galatasa- rayın ilk akımı sağdan açıldı. Fakat üç ortanın vaktinde yetişememeleri bu hü üessir bir va - ziyete giremeden Beykoz kalecisinin ellerinde neticelendi. Bu ilk hücumdan sonra ekseriya sağ taraftan rakibini zorlamaya baş- lıyan Galatasaraylıların akınları sağ iç Eşfakın sağ açık Necdetle kapalı ve sıkışık iken paslaşmak tecrübelerile kendiliğinden duruyordu. ityitm di On beşinci dakikaya doğru Gala - ŞTT AT T AM YA Ş İkinci devre İlk Beykoz akınını iade eden Gala- tasaraylılar soldan merkeze geçir - dikleri topu Gündüzün yerden bir şü- tile üçüncü kere kaleye sokmuş oldu lar. Bu üçüncü golden sonra Galatasa- rayın hücum hattının, bilhassa mer- kezden sağ açığa kadar olan tarafı güzel top kontrolleri ve iyi hücum açışları göstererek oynamaya başla- dı. Dördüncü Galatasaray golü, mer- kez mühacimin soldan alıp sağ içe verdiği bir pasla sağ için ayağından çıktı. Bu suretle Galatasaray ilk tehlike- yi atlatmış oldu. Cürmü Meşhut Kanununun tatbiki lâzım! Dünkü maçların devamınca bazı seyirciler tarafından haklı veya hak- sız hâkemlere ve oyunculara karşı mütemadi bir surette bağırılan ağır sözler cürmümeşhut kanununun stad yomda tatbike başlanılmasını elzem kılmıştır. Böylece maçları efendice seyredenlerin kulakları ve hakemler - le oyuncuların haysiyetleri kurtul - muş olur. Ve bu hem spor hem seyir- ci'tarafından lüzumlu ve zaruri bir tedbirdir. Eşref ŞEFİK Hakemler toplanıyor Geçen hafta yeni antrenörün ne - zaretinde saha idmanı yapan fut - bol hakemleri bu akşam saat 18 de Beyoğlu Halkevindeki mımtaka mer- kezinde toplanarak teknik münaka- şalar yapacaklardır. Erzincana Odun İthali Yesak Erzincan — (Hususi muhabirimiz- den) — Şehrimize odun ithali yasak edildiğinden, odun kaçak gelmeğe ve gayet pahalı satılmağa başlan - mıştır. Şimdilik burada odundan başka birşey yakmak imkânsız olduğun- dan, bu imkânı temin etmeden evvel yasağı tatbik etmek, kaçakçılığı teş- vik eylemekten ve odunu fiatlandır- maktan başka bir işe yaramıyacak gibi görünüyor , ' Fenerb;zhçe Vefayı 8-0 Yendi Beşikdaş 3-1 Slüeyma- niyeyi Yendi Fenerbahçe stadında dün ilk mü- sabaka ikinci kümeden Beylerbeyi ve Kasımpaşa takımları arasında cere- yan etti ve mütevazin bir oyundan sonra Beylerbeyi 3 - 2 galip geldi. İSTANBULSPOR — TOPKAPI İzzet Muhiddin Apağın idaresinde başlanan oyunun ilk akınını yapan Topkapılılar, Haydarın âni ve sıkı bir şütüyle kolaylıkla birinci gollerini yaptılar. Bu beklenmiyen gölden İs- tanbulsporun açılması ümit edilirken bilâkis Topkapı hâkimiyeti ele aldı ve bir serbest vuruştan ikinci golü kazandı. Bu sayıdan sonra canlanan İstanbulsporlular Aziz ve İsmail va- sitasiyle üstüste iki gol kazanarak vaziyeti 2-2 yaptılarsa da Topkapı- lılar Salâhattinin şahsi gayretiyle bir gol daha yaparak yine üstünlüğü al- dılar ve ilk devre 3-2 Topkapının ga- libiyetiyle nihayet buldu. Ve ikinci devrede Istanbulsporun iki sayısma mukabil üç gol yapan Topkapı müsa- bakayı 6-4 galibiyetle bitirdi. FENERBAHÇE — VEFA Sıra , günün son müsabakasma gel- Mişti. Adil Girayın idare ettiği maça Sarı Lâcivertliler - Hüsameddin - Le- bip - Fazıl - Cevat - Aytan - Reşat - Niyazi - Naci - Ali Riza - Esat - Fik- ret şeklinde çıktılar . Oyunun ilk anlarından itibaren hâ- kimiyeti alan Fenerbahçeliler Vefa kalesini mütemadi bir surette sıkış - tırmağa başladılar . 15 inci dakikaya kadar bu sıkı laz- yika dayanan Vefalılar nihayet Na - cinin pasiyle Esadım şütünden birinci golü yediler . Devrenin sonlarına doğru Niyazi - nin pasından Ali Riza, ikinci golü ve harikulâde bir oyun çıkaran Fikretin şahsi gayretiyle üçüncü gollerini yap- tılar . Ş Ve ilk devre 3 - 0 Fenerin galibi - yetiyle nihayetlendi. İkinci devre baş- za vasıtasiyle dördüncü ve beşinci golleri naci vasıtasiyle altıncı, yedin- ci ve sekizinci sayıları çıkardılar ve mağ ta 8 - 0 Sarı Lâcivertlilerin Üüs- tünlüğiyle nihayet buldu . BEŞİKTAŞ STADI İlk oyun Feneryılmaz - Ortaköy a- rasında yapıldı ve 2 - 0 Feneryılma- zın galibiyetiyle nihayetlendi. ANADOLU — EYÜP. Halit Galibin idaresinde yapılan bu maçm ilk devresi mütevazin ge - çerek sıfıra sıfır beraberlikle netice - lendi . İkinci devrede rüzgârı arkasma a- lan Eyüp penaltıdan hirinci gölü ve arkasından şahsi bir akınla Zekâi va- -| sıtasiyle ikinci golü yaptı ve oyun da 2 - 0 Eyübün galibiyetiyle nihayet - lendi , BEŞİKTAŞ — SÜLEYMANİYE Sadi Karsanım idaresinde başlanan oyuna Beşiktaş Mehmet Ali, Hüsnü, Faruk, Hüseyin, Rifat, Fevzi, Cemal, Refet, Nâzım, Şeref, Eşref şeklinde çıktı. Karşılıklı akmlarla geçen ilk an - larda Süleymaniye sağ açığı şahsi bir sürüş ve sıkı bir şütle takımı hesabma bir gol attı . Devre ortalarında Nâzım üst üs- te iki gol yaparak takımını mağlübi- yetten galip vaziyetine geçirdi. Ve ilk devre 2 - 1 Süleymaniyenin mağlübiyetiyle neticelendi. İkinci devre Cemal vasıtasile bir gol daha yapan Beşiktaş müsabaka- yı 3 - 1 kazandı . —lîonyada Mahsul Satış Fiyatları Konya (Hususi Muhabirimiz - den) — Konyada bu sene buğday mahsulü çok bereketlidir. Mahsulünü tarladan kaldırmış olan köylü, buğ - day satışma başlamıştır. Bir kısım köylü ise fiatm yüksel - mesini beklemektedir. Sert buğdayın kilosu 5,20, beyaz buğdayım kilosu 4,20 kuruş üzerinden muamele gör - mektedir . Arpanın kilosu 4.20 kuruştur. Yu- laf bu sene azdır. Yapağının kilosu 50, sarı tiftiğin kilosu 100, koyun de- risi 100 - 120, keçi derisi TO, sığır de- risinin kilosu 50 kuruştur. — 26 -10- 936 ——— 'I l Bir me Bir Ayrılık Hikâyesi Uzun bir yolculuktan sonra eyvi- me döndüm, Kapıdan girer girmez beni karşılıyanlara karımı sordum, “Gitti” dediler. Kafama bir şey in- miş gibi sersemledim ve mırıldan - dım: “Gitti ha!..” Odamda kendi kendime kaldığım zaman paltomu, şapkamı çıkarma - dan öylece. bir iskemleye çöktüm. Garip bir hisle gözlerim odanın ka- pısına takıldı. Bana öyle geliyor ki, evden yalan söylediler. O bana bir oyun oynamak istedi ve şimdi kapı- nın arkasındadır. Biraz sonra güle- rek içeri girip boynuma atılacak, bir denbire ümitle titredim. Kapının tokmağı oynamıştı. Yavaş yavaş a- çılınca, içime derin bir hüzün düştü. Eşikte annem duruyor, yüzüme si- temle bakarak elinde tuttuğu küçük bir zarfı uzatıyordu. Mektubu elin- den alınca: “Şimdi postacı getirdi.” diye, mırıldanarak, kapıyı çekip git- ti. Umidimin boşa çıkmasının acısını elimdeki mektuptan almak ister gibi zarfı avucumda buruşturarak palto- mün eteklerini savura savura odanın içinde dolaşmaya başladım. Bir ara- lık pencerenin önüne gelince durup dışarı baktım. Hava kapalı ve yağ- murlu. Yaprakları dökülmüş bir a- gaçta iki serçe titriyerek biribirine sokuluyor, evin önünden kıvrıla kıv- rıla uzaklara doğru uzanan ıslak yol- lar bana şimdi çok şeyler hatırlatı - yor. Kaç yıl evvel karımla gene yol- da bir tesadüf bizi biribirimize yak- laştırmıştı. O zaman bahardı ve o, güneşin serptiği tatlı ışıklar içinde titriyen pembe şeftali çiçeklerinin altında oturmuş, kumral, ipek gibi parlak saçları ince uzun yüzüne dö- külmüş, kitap okuyordu. Ayak sesle- rimi duyunca başını kaldırdı. Çocuk bakışlı, içleri pırıl pırıl aydınlık bir çift güzel kurşuni gözle karşılaştım. Birdenbire duyduğum derin hayran - lıkla olduğum yerde kaldım. Hayatım çılgın maceralarla geç - mekteydi. Çapkınlıklarım dillerde hikâye olmuştu. O beni görür gör- mez en uzun maceramın başlamak ÜEra ÇIĞNRADA. KAYTAĞNA M G laştık. Sıcak bir yaz günü, çayırların içi- ne uzanmış, otları kopararak eğleni- yor, biribirimize bakıp gülüyorduk. Birdenbire elime hafif hafif tokatlar atarak, hiç beklemediğim bir — sual sordu: “Ne zaman evleneceğiz?” şa- şırarak başımı kaldırdım. Gözlerin- de öyle bir sevinç vardı ki, birdenbi- re sanki dilim tutuldu. Ona ne deli gönüllü, serseri ruhlu bir insan oldu- ğumu anlatamadım. Yalnız yavaşça mırıldandım: “Sen ne zaman ister - sen...” İşte onunla böylece evleniverdik. Muhakkak ki tanıdığım kadınların en iyisi idi. Onda öyle bir masumi- yet, öyle bir ruh güzelliği vardı ki, beni hayran ediyordu. Herkesin “Sende kalp yok” dediği şeyi bende yeniden yaratmıştı. Onu hakikaten seviyordum. Geçici bir arzu ile de- ğil. Fakat buna rağmen eski itiyat- larım, arzularım bir türlü yakamı bırakmıyordu ve onun güzel gözleri- nin arkamda yaşlı kaldığını, çok 1s- tırap çektiğini bildiğim halde sık sık Di Peride Celâl başka kadınlarla evimden hattâ şe - hirden uzaklaşıyordum. Bunu da iti- raf edeyim ki, nerede olursam olayım geride beni daima vefakâr sevgisi ile bekliyecek, o ince kumral kadının olması bende derin bir heyecan ya- ratırdı. Onu ne zaman aldatsam İ- çimde garip bir sızı Uyanırdı. O gü- zel kurşuni gözlerin arkamdan na - sil azapla nemlendiğini hatırlıyarak üzülürdüm. Onu seviyordum. Fakat beni, başka kadınlara, zevke, sefahe- te çeken gizli bağlar vardı ki bunlar- dan kurtulmak elimde değildi. Biribirine sokularak titreşen iki küçük serçe havalanınca eskiyi yeni- den yaşıyan başım önüme düştü. El- lerimle yanaklarımı kuruttum ve böyle çocuk gibi ağlamayı kocaman bir adama yakıştırmıyarak ayakları- mı hiddetle yere vurup gülmeye ça- lıştım, O zaman elimdeki mektup yere düştü. Eğilip aldım, isteksiz is- teksiz açtım. Fakat okumaya baş- layınca olduğum yerde irkildim, Mek- tup ondan, karımdandı. Şöyle başlı- yordu: “Artık tahammül edemiyeceğim, anlıyorum ki, tamamile evine döne- ceğin zaman daha pek uzak. Benim yanımda daima trefı'mi kaçırmaktan korkan telâşlı bir yolcu vaziyetinde- sin, Fakat - artık kararımı verdim. Bu mektubu sana gönderdikten son- ra daha iki hafta bekliyeceğim. Eğer gelirsen artık burada tamamile kal- maya karar Vermişsin demektir. Dönmezsen seni dışarıya çeken bağ- ları hiçbir zaman kopatmaya mukte- dir olmıyacağımı anlıyarak gidece - ğim.” Mektubu bitirince hemen zar- fın üzerine baktım. Gittiği adreste beni'bulamadığı için geri, sahibine iade ediliyordu. Elimi alnıma vura- rak: “Ah keşki vaktinde bu mektu- bu alsaydım.” diye, esefle mırıldan- dım. Sonra düşündüm: Acaba bütün serseriliklerimden vazgeçip dönebile- cek miydim? Bu bana muhakkak giaz bi geliyordu. Onu öyle seviyordum FiBiyük stıraplar içinde iki ay ge- çirdim. “Allahım onsuz yapaâmıyaca. ğım,” diye, ağlıyarak etrafımı şa « şırttığım günler çok oldu. Fakat s0- nunda gene eski maceralarıma dön- âüm, Şimdi karımla ayni şehirdeyiz. İşi- tiyorum ki, yeni evlendiği adamla pek mes'utmuş. Biribirimize tesadüf ettiğimiz zaman selâmlaşıyoruz. Iki eski dost gibi... Fakat onun — güzel kurşuni gözleri artık üzerimde öyle tabii, heyecansız dinleniyor ki, şaşı « rıyorum ve garip bir heyecanla sar- sılarak anlıyorum ki, onu büsbütün unutmak elimde değil. Bununla be- raber ©o mektubun elime geç gele- rek bana ve ona ne büyük bir iyilik ettiğinin farkındayım. Şimdi yeni - den daldığım serseri hayatıma devam ederken arkamda ağlıyan bir çift sevgili kurşuni göz bırakmadığım için içim ferah... Karımm artık ta- 'mamile beni unuttuğunu, bir başkası- na bağlandığını da düşünerek mu - azzep değilim. Çünkü bu hareketi öbür adamla mes'ut olduğuna delâ - let ediyor ve ben onu hâlâ ayni şef- kat ve sevgi ile sevdiğim için saade- tile mes'udum. Uşak Ergenekon idman yurdu klüplerinin birinci ve ikinci ta: Uşakta Atatürk Büstü Turnuvası Şehrimizin Turan İdman Yurdu. Gehçler Birliği, Ergenekon idman | rak berabere kaldılar yurdu birinci takımı Uşak (Hususi muhabirimizden) — | başlandı . İkinci takımları birer sayı yapa * Ayni klüplerin birinci takımları dâ kımları arasında, Halkevinin koydu - kmığasîfla_r-_ Oyun 2 - 1 Ergeneko- ğu Atatürk büstü tornuva maçlarıma | nun Üstünlüğü ile bitti

Bu sayıdan diğer sayfalar: