12 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ğ 5&2 P O R Bulgar Leviski Takımı Dün Yap- tığı ikinci Maçını da Kazandı BAA GALİP Şişli Takımı Uğraşmasaydı Daha Fazla Gol Yerdi Şehrimize gelmiş olan Leviski Bulgar takımı ikinci maçını şeh- | rimizdeki gayrifedere teşekküllerin en kuvvetlisi bulunan Şişli ile dün Taksim stadında üç bine yakın seyirci önünde yaptı. Büu maçtan evvel Kurtuluş ve Âr - navutköy klüpleri arasında yapılan hususi maçı, Arnavutköylüler enerlik bir oyundan sonra 2 - 1 kazandılar, Ve günün maçına sıra geldiği za - Mman tribünleri dolduran taraftarları- nın alkışları arasında evvelâ Leviski, biraz sonra Şişli takımları Sahada göründüler. Mutat olan merasimden sonra Beşiktaşlı Sadrinin idaresinde saat 16 da oyuna başlandı. İLK HÜCUMLAR Leviski takımı sakatlanan kaleci- sinden mahrum olarak evvelki günkü kadrosunu aynen muhafaza ediyor - du. Buna mukabil Şişli en kuyyetli kadrosuna Eyüp klübünden Şükrüyü alarak Feruhan, Mığırdiç, Kirkor, İs- taapan, Nubar, Alber, Agop, Suldur, Şükrü, Diran, Zaven şeklinde çıkmış- d Şişli hücumunu müdafaasında ke- sen Leviski muhacimlerinin sağdan yaptıkları ilk akm avut oldu. Ve ilk dakikalar her iki takımm karşılıklı akınlariyle geçti . Bllger n SERM UN maçın bidayetinde gördüğümüz saha yadırgamasından eser kalmamış. Ken di sahalarında oynar gibi büyük bir a- lışkanlıkla paslaşarak karşı kaleyi sıkıştırıyorlardı. Beşinci dakikada soldan yaptıkları seri bir akında sol içlerinin çok ani ve falsolu bir suret- te çektiği şüt Bulgarlara ilk golü ka- zandırdı. Kaleye yirmi beş metre mesafeden ve gol pozisyonunda olmıyan bu şü- tün çok ani çekilişini beklemiyen ka- leci, topun içeri girmesine tabiatiyle seyirci kalmıştı. Ümit edilmiyen bir anda yedikleri bu gölden uzun sürmiyen bir şaşkım- lık devresi geçiren Şişlililer açılma - ğa ve sağlı sollu yaptıkları akınlar- la Leviski kalesini tehdide başladı - lar. 14 üncü dakikada sağdan bir kor- ner atışı kazanan Leviski sağ açığı- nın çektiği korner Şişli kalesinin ö - nünü karıştırdığı sırada Kirkorun yere yatarak kafa ile kalesini tehli - keden uzaklaştırması günün en en- teresan numarası oldu. Şişli takımı çok canlı oynüyor. Soldan Zaven vasıtasiyle yaptıkları seri bir hücumda ortalanan topa Sul- durun çektiği şüt kaleci tarafından müşkülâtla kornere atıldı. Çekilen korner avut... ŞİŞLİ İYİ ÇALIŞIYOR Sağdan yapılan Leviski hücumun- da sağ açıkları taç çizgisine yakın bir mesafeden çok sıkı 'bir şüt çekti ise de kaleci kurtardı. 16 incı dakika- da beynelmilel oyuncuları olan sol açıkları vasıtasiyle yaptıkları bir a- kımn Şişli kalesinde büyük bir karga - şalık tevlit etti. Bu sırada yerlere kapanan beş altı Şişlili oyuncusu ka- lelerini ne kadar büyük bir fedakâr - lıkla müdafaa ettiklerini gösteriyor- lardı . 25 inci dakikada santrforları bü- yük bir maharetle üzerine çektiği hafların üstünden sağ açıklarma a- şırma bir pas verdi. Sağ açık seri bir Bürüşten sonra topu ortaladı. Ve ge- riden yetişen sağiç sıkı bir şütle ta - kımımnım ikinci golünü yaptı. Bir dakika sonra merkezden yap - tıkları bir akımda soliçin cektiği şüt kalecinin göğsüne çarparak solaçığın önüne gitti ve beynelmilel oyuncu Dün şehrimizde bellibaşli üç mühim spor faaliyeti oldu. |* Bunlar arasında en mühim o- | lan Levski takımının ikinci ma- | | çıydı. Bundan başka askeri | mektepler şampiyonası müsa- | bakalarına da devam edildi. Bu arada İstanbul bisiklet birinci - / likleri müsabakasma . da başla- | nılmıştır. “TAN” spor - muhar- | rirleri bu spor faaliyetini ayrı | ayrı tesbit “tiler. Bu sütunları- | mızda s'-e sunuyoruz. İ Hİ lât çekmedi. İKİ GOLDEN SONRA İki dakika içinde üstüste yedikleri bu iki gol Şişli oyuncuları üzerinde büyük bir tesir icra etti. Bütün ener- jileriyle çalışarak oyun üzerinde te- vazün yapmağa uğraşıyorlar . Leviski - Şişli maçından bir enstantane ve Şişli nısıf sahasında oynanırken arada sırada Şişli muhacimleri de Şükrünün hesaplı paslariyle Zaven vasıtasiyle bir iki münferit akın ya- pıyorlarsa da netice almamıyor. SÖON DAKİKALAR Misafir takım 25 inci dakikaya ka- dar hâkimiyetleri altında devam e - aö Gömlle a e kağ Bi Si -— 12-10-936 ; Ç a.n lî:::::jı l Oğul ve Arkadaşları İdeali | , Yazan: Juan Manuel Çeviren: İbrahim Hoy (Başı 1 incide) menfaatlere dayanıyor ki böyle dedi- kodular üzerinde bir saniye için bile durmıya ihtiyaç yoktur. Balkan hükü metleri hiç kimseye karşı bir tecavüz emeli beslemediği için her memleketle dost geçinmeği herbiri tabii bir gaye bilir. Fakat bu dostluk, Balkan bir- liğini tehdit edecek bir mahiyet ala - mMmaz, İşin başındayız B una mukabil, Balkan birliği bu kadar sağlam bir temele da- yanıyor diye bunun kendi kendine bü- yüyeceğini, artık itinaya, emeğe muhtaç olmadığını zannetmek en bü- yük hatadır. Balkan idealinin tam ta- hakkukuna ait çalışmaların sonun- da değil, başındayız. Kıymetli birlik yavrusunu iyi büyütmek, çabuk bü- yütmek için fasılasız uğraşmalara ih- tiyaç vardır. Geçen hafta spor gençliğinin A- tinada toplanması, bu hafta Balkan doktorlarının Istanbulda biraraya gel meleri büyük idealin tahakkuku için küçük küçük çalışmalardır. Bunlar - dan herbiri, müşterek Balkan ideali- ne biraz daha can, biraz daha inkişaf imkânı ilâve eder. F:4/:at bu güzel toplantılar kâfi de- gildir. Bilhassa iktısadi sahadaki iş beraberliklerinin sür'at kesbetmesine ihtiyaç vardır. Balkan idealini, siyasi menfaat yolile kuvvetlendirmek, ara- daki beraberlik hislerini bir külçe ha- line getirmek için nekadar uğraşılır sa uğraşılsın, Balkan memleketlerinin iktısadi mukadderatmı müşterek gör- Mmek ve iktısadi menfaatleri müşte - rek bir cephe üzerinde toplamak yo- lile elde edilecek neticeler elbette da- ha şümullü ve esaslı olur. Balkan ideali böyle bir toprakta daha çabuk büyür, daha iyi ve çok meyva verir. Bugün dünya yüzünde yeni iktısa- di çığırlar açılıyor. Üç büyük memle- ketten mürekkep bir iktısadi blok, dünyadaki iktısadi münasebet tarzını değiştirmek, iktışat yolile hakiki sul- he varmak için ortaya atılmıslardır. e k kal - dîğndı;ıı.: ?ğfd;ı% ile îrâarmâa şu"— sul bulan boşluk kurnaz Leviski mü- hacimlerinin gözünden kaçmadığın - dan bütün Bulgar akınları bu boş - luktan istifade ediyor. Ve her sefe - rinde Şişli kalesine kolaylıkla inebi- Tiyorlar. 37 inci dakikada Leviski müdafi - lerinin ileride bulunmasından istifa - de eden Şişli forları soldan yaptık- ları bir akında Zavenin şütü direğe çarparak geri geldi. Ve arkadan ye- tişen soliçleri sıkı bir burun şütüyle takımının yegâne golünü yantı. Ve ilk devre bu vazivet değişme - den 3 - 1 Şişlinin mağlübiyetile ne - ticelendi . İKİNCİ DEVRE Bu devrede 4,50 de Bulgarların a- kıniyle başlandı. Müdafaada kesilen bu akma sağ taraftan seri bir hücum- Ja cevap veren Şişli çok: canlı oyna - mağa ve ilk devre ile kıyas kabul et- miyecek derecede düzgün bir oyun çıkarmaya başladığını görüyoruz. On beşinci dakikaya kadar bu hâ- kimiyeti muhafaza eden Şişli bu da - kikadan itibaren tekrar Leviski akın- ları altında ezilmeğe başladı. Şişli müdafaası bu sıkı tazyik al - tmda ümidin fevkinde kurtarışlar ya- parak gol yememeğe çalışıyor ve bunda da muvaffak oluyor . Bu sıralarda bir Leviski oyuncu - suna tehlikeli çıkış yapan Kirkoru hâkem oyundan dışarı çıkardı. Şişli 10 kişi kalmasına rağmen hasım o- yuncuları karşısmda muvaffakıyet - le müdafaasma devam ediyor. Oyun Leviski hâkimiyeti altında bu fırsatı kaçırmıyarak topu üçüncü deofa Sisli kalesine sokmakta müskii- 1 Wzls Antikrla üıeriîıre Şişliye terke mecbur kaldı - lar. Ve müsabaka mütevazin bir şek- le girdi. : Ve kırkıncı dakikaya kadar oyun bu şekilde karşılıklı akınlarla devam etti. Son beş dakika Bulgar oyuncu - larının tekrar canlandıklarımı ve Şişli kalesini şüt yağmuruna tuttuklarına şahit oluyoruz. Fakat bugün hari - kulâde bir oyun çıkaran kaleci Feru- han bütün şütlere ümidin feykinde bir fevkalâdelikle mâni oldu. Ve oyun da bu suretle 3 - 1 Leviskinin gali- biyetiyle nihayetlendi. Şişli takımın - da kaleci Feruhan, Şükrü, İstepan, Suldur çok muvaffak oldular . Askeri Liseler Şamp'yonası Müsabaka'ara Dün de Devam Edildi Dün büyük bir merasimle başlanan Askeri Liseler şampiyonasma bugün Şeref stadında devam edilmiştir. Deniz Lisesi ile Deniz Gediklisi a- rasında yapılan futbol maçında Deniz Gediklisi çok hâkim bir oyundan son- ra Deniz Lisesi takımımı 4 - 0 mağlüp etmiştir. Müsabakalara gelecek haf- ta Kadıköy stadında atletizm, Şeref stadında futbol, Camialtı sahasında hentbol olmak üzere devam edilecek- tir. İstanbul Bisiklet * W . I .wvı Birinciliği Bisiklet Ajanlığı tarafından tertip edilen 936 senesi İstanbul bisiklet mü sabakalarına dün başlanmıştır. Sür - at birinciliği olarak yapılan bu müsa- baka Kireçburnunda asfalt yol üze » rinde çok heyecanlı olmuştur. Ve neti cede birinciliği Süleymaniyeden Abh - dullah, ikinciliği Süleymaniyeden Ce- vat, üçüncülüğü Feneryılmazdan Ta- naş kazanmışlardır. Gelecek hafta ayni yol üzerinde 100 kilometre mukavemet yarışları vanılacaktır. sür atle gi esine elbette ihti - yaç vardır. İktısadi bloka mensup üç memle - ket, Avrupada siyasi müzakere yolile ahenk ve birlik kurmaktan ümit kes- mişler ve ayni gayeye iktısat yolun- dan varılacağı ümidine düşmüşlerdir. Boş bir yer Bu gidiş Balkan memleketleri - nin müşterek iktısadi menfa- atleri bakımından mühim olduğu gibi Balkan memleketlerile Bulgaristan a- rasında yakınlık kurmak için de en a- meli yoldur. Bugün Balkan birliği içinde Bulgaristanın yeri boştur. Bulgarların günün birinde bu boşluğu dolduracaklarıma şüphe — edilemez. Bulgar gençliği müşterek Balkan ide- alini hiç şüphesiz severek kabul eder. Eski neslin görüşü hakkında şu ciheti unutmamak lâzımdır: Bulgaristanda bir Makedonya komitesi zihniyetinin umumi hayatta yer bulduğu ifrat günleri uzak değildir. Bu ifrat nok- tasile Balkan ideali arasında epeyce mesafe vardır. Zihinler, iki” Üzak mokta Arasındaki mesafeyi birdenbire aşamaz. Mutlaka biraz zamana ihti- yaç vardır. Bulgaristanın Balkan bir- lJiğinden uzak kaldığı zaman, işte bu zaruri zihin seyahati devresinden iba- rettir. Balkan birliği içindeki iktısadi ya- kmlık artarsa, ameli hayata doku - nacak Manalar ve şekiller alırsa Büul- garistan da iki nokta arasındaki zihin seyahatini daha çabuk ikmal eder ve Balkan birliği içindeki boş yerini dol- durması kolaylaşır. Ahmet Emin YALMAN Yeni antrepolar Istanbul Gümrükler baş müdürü Mustafa Nuri tarafından hazırlanan müşteil mayi mahrukat antrepoları- na ait talimatname projesi bitirile - rek gümrük ve inhisarlar vekâletine gönderilmiştir. Yunanistanda atletizm Atina, 11 (Hususi) — Umum Trak- yalılarm Gümülcinede yaptıkları at- letizm müsabakaları bugün bitmis tir. Sabahleyin buraya gelen Veliaht Prens Pol, müsabakalarda bulundu. Atletlerin kazandıkları — hediyeler verdi . (1280 - 1343) Vaktile, bir gün, Kont Lukanor, akıl hocası Patronyo ile görüşürken şöyle dedi: “Anladığıma göre ve kendi inan- dırışlarına bakarak, beni kendilerine şükran borçlusu edecek derecede canla, başla, malla çalışan ve bu u- ğurda varlıklarını bile fedadan — çe- kinmiyen, doğacak herhangi bir vaka' karşısında da bırakıp kaçmı - yacak birçok arkadaşlarım var, Se- nin de iyi muhakeme ettiğini biliyo- rüum. Onun için, söyle bakalım, bu '|arkadaşların hakikaten dedikleri gi- bi, özleri sözlerine sadık, uyBgün o- lup olmadığını iyice anlamak, öğren- mek için ne yapmalıyım ?..” Hikâye Patronyo, Kont Lukanor efendi - miz diye hikâyeye şöyle-başladı: Vaktile iyi bir adamın bir oğlu vardı. Oğluna daima verdiği bir sü- rü nasihatler arasında, onun bir d2, birçok arkadaşlar bulmasını, onlar- la sıkı bağlar elde etmiye çalışma- sını tekrarlar, oğul da babasına u - yardı. Epeyce dostlar bulan oğul, arka- daş diye saydığı ve sırf kendisini memnun etmek, ellerinden gelen her şeyi yapmıya, hayır.. İcabında uğ - runda canını, malımmı bile harcamıya hazır sandığı birtakım kimselerle pa rasını, malını paylaşıyordu. Bir gün baba oğul konuşurlarken, ilkin oğlu- na, şimdiye kadar emrettiklerini ye- rine getirip getirmediğini ve kâfi miktarda arkadaş bulup bulmadığı - nı sordu. Oğul, hakiki arkadaşlar bulduğunu ve bilhassa bunların ara- sından on tanesine en fazlasile inan- dığını, güvendiğini, hattâ ne olursa olsun, hiçbir güçlük ve ihtiyaç kar- şısında bunların kendisini bırakıp kaçmıyacaklarına emin — olduğunu söyledi. Baba, bunları işitince, oğ- lunun böyle gayet kısa ve az bir za- manda bu kadar çok arkadaş elde et mesine şaştığını ve şimdi ihtiyarla- mış ölan kendisinin bu kadar yıllık ömründe, topu topuro da bir bucuk. arkadaştan fazlasını bulamamak gi- bi bir talihsizliğe uğramış olduğunu söyledi. O zaman oğul, arkadaşları- nı, müdafaaya koyularak, babasile münakaşaya girişti . Baba oğluna meram anlatamıya - cağını ve onun arkadaşlarını bu ka- dar hararetle korumasını görünce, peki, dedi, şimdi onları şu yolda bir bir deneriz. Bakalım kim haklı çı - kacak... Ve denemeyi anlattı: Oğ - lum,; domuzlarımızdan birini öldü - rür, bir çuvalın içine koyarsın. On - dan sonra arkadaşlarından birinin evine gider, ve çuvalı ona; vererek, içindekinin domuz olduğunu söyle - mez, istemiyerek canma kıydığın bir adamım Ttesedi olduğunu söylersin, Sonra da bu cinayet ortaya çıktığı takdirde, canmı kurtaramıyacağını ve vak'ayı duyacakların da ayni akı- bete uğmyacaklarını katarsm. Ama, burada ustalıklı davranmak lâzım oğlum. Sen, tabiatile, onlardan ya- ni arkadaşlarından hakikati ortaya koymamalarını, örtbas etmelerini dileyeceksin ve icap ettiği zaman da birleşip seni müdafaa etmelerini söy liyeceksin. Oğul babasının dediklerini yaptı ve o inandığı arkadaşlarına birer bi- rter giderek başından geçen kazayı anlattı. Hepsi, ama hepsi, başka bir iş olsaydı bütün mevcudiyetlerile ça lışacaklarını, lâkin böyle hem canla- rını, hem mallarını tehlikeye düşü - recek olan bir hâdisede, ona yardını etmiye cesaret edemediklerini söy - lediler ve hattâ hiçbir canlı kula da gidip, kendilerine bu işi açmış oldu- ğunu bildirmemesini dilediler. Bazıları ise, ilerde yardım vadin- de bulundular, bazıları daha fazla yapacaklarını ve hattâ idam edildik- ten sonra kendisini terketmiyecekle- tini, muazzam, muhteşem ve kendi- sine yakışık bir cenaze alayı tertip edeceklerini söylediler. Ve oğul, böylelikle arkadaşlarının samimiyetini mihenge vurarak, hiç- birinden kabul yüzü görmeyince eve geldi ve olan biteni babasına anlat- tı. Baba, durumu anlayınca, ona. çok yaşamış, çok görmüşlerin ve bu gibi işlerde tecrübe sahibi ve pişmiş insanların oğullarından daha çok bildiklerini anlamasını hatırlattı ve ekledi: Oğlum, benim bir buçuk arkadi şıim var. İstersen git, bir kere onları dene... Bunun üzerine oğul, babasının $ zile, içinde ölü domuz bulunan çuv! lr alarak, babasının yarm adam di isimlendirdiği dostuna gitti, kapii çaldı. Ona başımdan geçen acı ! meş'um vak'ayı anlattı, müracaat tiği arkadaşlarından da bir fayda ©İ madığını söyledi. Ve baba dostu © mak itibarile böyle güç bir anım kendisine yardım etmesini diledi. Babasının yarım arkadaşı bütü bunları dinledikten sonra, babaslli karşı büyük bir saygı beslediğini, buki oğlu ile hiçbir veçhile bir tafl şıklığı, yakınlığı olmadığını, tâkin $i babasının hatırı için kendisine yard etmeğe hazır olduğunu, ve cinayt gizliyeceğini söyledi. Sonra, çu! alarak, üzüm bağına gitti, derin çukur açarak oraya gömdü ve İli gözden saklamak için de üzerini $ çırpı ve otlarla örttü. Oğul babasma gelerek yarım dü tun yaptıklarını anlattı. Bunun rine baba oğluna tekrar şu emri VE di: “Oğlum br gün mecliste otu: ayni adamla hararetle bir münakaf$ ya giriş ve işi O kadar azıt ki tam rasında sözde hiddetinden ayni yarl arkadaşın suratına bir takat indir Babasının direktifile iş gören oği bir pozunu kollıyarak ayni dost münakaşaya girişti ve yaradana Sİ narak suratma okkalı bir tokat Şi lattı. Lâkin iyi adam, tokatı yiyin sadece: İ — Delikanlı.. Dedi, inan ki çok ff na yaptın vallah., Lâkin ne bu fefi/ lıktan, ne de başka kötülüklerindi ötürü, bahçede olan bitenleri açığa vurmıyacağıma emin ol.. Babası, bu vak'ayı da duyunca, ©? luna bu sefer, öteki dostunun gitmesini söyledi. Oğul oraya ve başından geçenleri ona da an Babasının bu yegâne dostu, gene 88 bir ifade ile, kendisinin hayatzmı ,. serefini kurtarmak için lâzım 88 her şeyi yapacağını vadetti. | Tesadüfe bakınız ki tam o günlü de adamın birisi öldürülmüş ve kâ 1 de bilinemiyordu. Etraftan bazı Kİf | seler oğulun, her gece böyle omuzü da bir çuval ile oraya buraya gidel başvurmasını görünce, katilin onü' başkası olmadığı sonuna varmışlaf? Başınızı neye ağrıtayım efendii İşte zavallı genci ihbar etmisler ” hükümet te onu öldürme suçlusü” larak yakalamış, hapse tıkmıştı. F tün bunlar olup biterken, babaslf dostu oğulu kurtarmak, kaçırmak çin var gücile çalıştı. Ve nihayet, * tün ümit kapılarının kapandığını delikanlının idama mahküm olduü! nu görünce, Alcalde'ye gitti ve A6 de, dedi, vicdani inanışımca ben delikanlımın öldürülmesine razı d© lim, Zirâ, hakikatte, adamı öldüf o değil, benim biricik oğlumdu!” Böylelikle, kendi öz oğlunu feda €? W rek, arkadaşının oğlunu ölümden &| tardı. | Ve işte, böylece Kont Lukanöf fendimiz, dostların nasıl deneceğ | anlattım. Bu hikâyem, misalimle, " insanın dünyadaki hakiki arkada$! rını tanıması, aşırı derecede - itil göstermeden evvel, kendisile bi tehlikeli yolda nereye gelecekler anlamak için kimleri miheke vur?' sı icap ettiğini anlattım. Şuna &? olunuz ki, efendimiz, her nekadar kadaşların birkaçı hakikatli, olurlarsa da birçoğu, hemen eksö' yeti karagün dostu, eski bir tab” “İpnelvakit”dirler, Ve... Talihit " vesine göre yakınlaşır veya şırlar... Bundan ötürü Sinyor Lukanov, artık hangi dostlarım, ? kadaşların en iyi ve sadık olduk! nı; hangilerine bel bağlayabilece&” zi, hangisinin dostluğunu kazali mız lâzım geldiğini düşününüz..- Pajoniyonun bü mMmantıki fikifi Kontun ziyadesile hoşuna gitti- | Don Juvan da, gösterilerek mi”'y tam yerinde olduğu kanaatini Pt diğinden bu kitaba konulmasın3 * rar verildi. Don Juan'ın bu mak#'ü yazdığı $u mısralar da esere K? ki biz burada nesre değişmiş Ş6 vereceğiz: i j İnsan dünyada, kendi hayatlff", san ırkınım ölümden kurtuluş! veren kimseden başka hakiki # İ (Ç Aaa hirlamvanaltır

Bu sayıdan diğer sayfalar: