Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
aai A a < am gnn ğize e— $ | | | | | | İ 1 İ - —H 12-10 - 936 TAN Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman 'Tan'ın hedefi: Haberde, fikirde, herşeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmaya çalışmaktır. AYAT T” V TEDEMMMRARCETTETA Günün Meseleleri Prensip meselesi Geçenlerde bir Fransız _gnzetesi 'Türkiye ile Fransayı biribiruuî yak- laştıran sebeplerden bıhsettişı Sıra - da, bunları iki esas nokta “_’f"_"d"' toplamıştır: Biri, Fransa ile Türkiye- nin müşterek dostları gittikçe artı - yor. İkincisi, Türkler revizyoncu de- gildirler. Biraz hakikati —“seven herkes, Türkiyenin andlaşma, anlaşma — ve bütün teahhütlerindeki imzalarma ne kadar kıskanç bir hürmet gösterdiği- ni tasdik eder. Biz ,hiç hesapta olmr- yan ve çekinilmez ihtilâfların dahi, uzlaşma — yolu ile hallounmasından daha doğru bir tedbir olrorYacağında ısrar etmişizdir. Konuşmakta, hattâ münakaşa etmekte biçbir. tehlike yoktur. Fakat ilk defa Montrö könferan - sında Türkiy€nin de revizyoncular a- rasına Kttıldığı şüphesini uyandır . maktâ menfaat bulanlar görü'müş - tür. Montrö konferansı, bariş dava- Sınmm müstesna bir hâdisesi idi: İki veya bir kaç taraflı bir teahhüt de . mek olan bir muahedenin herhangi bir hükmü üstünden bir veya birkaç teahhüt zail olursa, ve bu hüküm, müahedeci devletlerden birinin doğ- rüdan doğruya milli emniyetine te - mas ederse, ne yapmak lâzım gelir? 'Türkiye en sade usulü tercih etti. Mu- ahedeyi imza edenleri masa başma çağırdı. Ve kendilerine sordu; “Siz Boğazlar hakkındaki hükümlerin ga- rantisiz kaldığı hususunda ben'mle bir fikirde misiniz, değil misiniz?.,, Türkyenin hâdise hakkındaki gö- Tüs ve anlayıs tarzı kabul edildikten sonra, karara varmak asla güç olmı- yacaktı. Nitekim güç olmamıştır. ve Montrö konferansı, Türkiyenin barış- çı ve uzlaşıcı politikasıma delil ola - rak alınmıştır. Şimdi de Antakya ve İskenderun meselesi hakkında ayni şüpheyi u- yandırmak isteyenleri görüyoruz. E- &-» revizyonculuk bir anlaşma hü - kümlertm, herhangi bir tarafın men- faati hesabnâ vusmak demekse, bu itham, Türkiyenin bir wstasma hü. kümlerini olduğu gibi tatbik “evsak hususundaki ısrarına karşı koyanlar için doğru olmak lâzım gelir. Biz, Antakya ve İskenderun davası İle, revizyoncu olmıyan ve müahedelere bağlı kalmağı hayat menfaati sayan Fransanın prensipi üstünde duruyo- ruz . Biz kendi bafışçı usullerimize sadık kalarak herşeyin iyi netice alacağı hu:! daki ki ti muhaf: edip gidiyoruz. Pakat politikamızım sarsılmaz durüstlüğü üzerinde oyna: nılmasını da arzu etmiyoruz. Kasti - miz, Fransa - wı'kfye muahedeleri - nin yeni tahaddüs eden vaziyete uy - gun olarak tatbikinden ibarettir , (Ülus) tan: — Falih Rıfkı ATAY — MÜTEVEFFA BAŞVEKİL GENERAL GÖMBÖŞ eçen haftanın baş a- damı, Macar Baş - vekili General Gömböştü. Umulmayan bir yaşta ölü mü yüzünden mevzubahs olan General Gömböş ev- velki gün bütün Macaris - tanın mâtem tezahürleri arasında mezarma tevdi edildi. Gömböş, 1932 yılı- nın eylülündenberi Maca- ristanın Başvekili ve milli müdafaa nazırı idi. Vahim hastalığı yüzünden geçen Eylülde müdafaa nazırlı- ğını bırakmaya mecbur ol muştu. Kendisî tam bir Ma - car vatanperveri i- di ve tepeden tırnağa ka - dar askerdi. Büyük Har - bin sonunda sol cephenin sağındaki — milliyetçilerle beraber olan Gömböş, Ma caristanda kizıil ihtilâlin baş göstermesi üzerine sağ cephenin en müfrit ta- rafına geçmiş, fakat Kont Betlenin intizam ve âsa - yişi sağlamlaması üzerine ona müzaheret etmişti. Bu.sırada Habsburgların Macar. tahtma yeniden oturmaları ileri sü- rüldüğü için Gömböş bunâ Kkarşi si- lâhlı bir muhalefet teşkil etti, 1932 de Macaristan iktisadi buhran ve siyasi karışıklık yüzünden uçuru- mun kenarina gelmiş ve o zaman ancak Gömböşün vaziyeti kurtara- cağı anlaşılarak işbaşına getiril- mişti. ömböş 1886 da Garbi Maca- G risgtanın Tolna kasabsında doğdu. Babası bir mektep müalli- miydi. Evvelâ Zâagrepteki Hırvat alayında hizmet etmiş. Büyük harp Sısasında erkânıharp zabiti ulmuş. 1918 dewont Karoölye'nin — ihtilâl hükümetini töğkiül etmesi üzerine Gömböş Kont Karolye'ya muhale- fet etmiş, ve ordu zabitleriylö 'bin. likte bir mukabil ihtilâl hareketi vücuda getirmiş, bir müddet için Viyanaya çekildikten sonra Peşte- ye dönerek Amiral Horti âle birlik- te milli ofüuşun teşkile çalışmış, Be- lakun tarafından töğkil adilen ihti- lâl hükümetinin düşmesi Üüzerine 1920 de meb'us seçilmişti. G ömböş, Habsburglarım avde- tine muhalif olduğu için |GEÇEN BİR HAFTADA ADLARI GEÇEN SİYASET ADAMLARI General Gömböş MUHARRİR Radek MÜSTAKBEL BAŞVEKİL Çemberlayn İmparator Şarl 1921 de Macar tah- tına oturmak için yaptiğı teşebhü- sBü akamete uğratmış, 1923 te milli birlik partisinin en bariz şahsiyet- lerinden olduğunu göstermiş, âyni sene içinde Kont Betlen'den ayrıla- rak Rasist partiyle birleşmişti. Fa- kat bu partinin mab'usları beşi, o- nu geçmiyordu. Gömböş 1928 de bu partiyi feshederek müdafaa bakan- lığımı deruhde etmiş ve 1931 de Betlen hükümetinin istihlâf eden Karolye kahinesinde bu mevkii mu- hafaza etmiş, 1932 de Koroölye'nin istifası üzerine başvekil olmus, 1935 te kabinesini tadil etmiş, fa- kat siyasetini ve idaresini değiştir- memişti. General Gömböşün ölümiyle Ma- caritsanın siyaseti bir tahavvül ge- çirmiyeceğe benziyor, Bu sjyasetin temeli Macaristanın Almanya, Itlaya, Lehistan ve A- vusturya ile dost olmasıdır. MUHARRİR RADEK Hafta içinde adı ehemmiyetle anılşn bir şahsiyet te Rus muharrirlerinin en parlaklarından biri sayılan ve bir zamanlar “Sta- lini'nin Sesi,, ünvanını kazanan Karl Radek'tir. Verilen haberlere göre, Radek te Zinovvef - Trocki terör hareketi- ne dahil olduğu için tevkif olun- muştur. Radek bütün ömrünlü ihti- lâl içinde Bgeçiren şahsiyetlerden, biridir. 1885 te doğmuüş olduğuna göre, Sİ yaşındadır. Radek Kra- köv ve Bern üniversitelerinde tah- sil görmüş ve 1004 ten başlıyarak Lehistan ve Litvanyada Sosyal - Demokrat partisine girmiş, 1905 te hapse atıldıktan sonra gazeteci- likle meşgul olarak Lehistanda, Lâypzig'de, Bremen'de çıkan Sos- yal - Demokrat gazetelere yazdığı makalelerle şöhret kazanmış, yazı- lariyle bilhassa Alman Sosyal - Demokratlığının sol cenahına mü- Meşhur Sövyet Muharriri Karl Radek OKUYUCU MEKTUPLARI Â takya ve Civarı Türktür Haydarpaşa caddesinde 40 numa, ralı dükkânda Münir Bahaeddin Ka. yıran, bize gönderdiği — mektupta “Antakya,, l1 bir Türk olduğunu — ve yalnız Türk bayrağınm gölgesi altın- da yaşamaya ahdettiği için on — dört yıl evvel oradan Aayrılıp İstanbula geldiğini söyledikten Sönra: “Antakya ve İskenderun Türktür, 'Türk bâyrağı altında yaşıyacaktır. O havilinin öz evlâtları başka bayrak istemiyorlar, Antakya Ve civarında, yabancı bayrak altında yaşamıya ta- hammül edecek bir fert yoktur.,, de- Mmektedir. . Bir tasdiknamedeki silinti Üsküdarda Paşa limanı caddesin- de Nacak sokağımda 18 numarada Mustafa oğlu Sabahattin imzasile al- dığımız mektupta deniliyor ki: “Ben Gazi Osman Paşa orta okulu- ha gidiyordum. Sonra ayrıldım, Al- dığım tasdiknamede küçük bir silin- ti vardı. 'Bir müddet sonra Yeni Liseye gir- dim, Annemin hastalığı Üüzerine de Ankaraya gittim. Döndüğüm zaman, Yeni Lisenin lâğvedilmiş ve evrakı: nım mMâarif dairesine verilmiş ölduğu: nu anladım. Evrakımı almak — için maarif idaresine gittim, Fakat — tas- diknamemdeki silinti görünme — key- fiyetini Osman Pasğa — mektebinden sordular, Silintinin mektep tarafın- dan yapıldığı cevabi. verildiği halde bir türlü tasdiknamemi alamıyorum. Halbuki mekteplere kayıt müddeti bitmek üzere, Ya tasdiknamemiı bana versinler, yahut ta tekrar Osman Pa şa mektebine alınmamı temin eylesi"- ler.,, İstanbul maarif idaresinin nazarı dikkatini celbederiz. Türkçeye hürmet isteriz Bir okuyucumuz yazıyor: “Son zamanlarda halis Fransızca bazı kelimelerin Türkçeleştirildiğini görüyoruz. Yeni açılan mağazalara “Titan,, “Rönesans,, gibi isimler konu luyor. Kadıköy sinemalarından biri tertip ettiği ucuz müsamerelerin ilânımda “Halk günü,, yerine “Turpublik,, di- yor, Hem üstelik bir cümle edatı ilâ- ve ederek “Turpublikler,, haline koy- muğş! Biraz insaf mı, demeli?.,, ——— Zâüheret etmiştir. üyük Harp srrasında milita- rizm aleyhinde faaliyetler- de bulunan Radek Almanyadan İs- Viçreye gitmeye mecbur olmuş ve Orada yazılarına devam etmiştir. 1917 de Rus ihtilâlinin kopma- SI üzerine Radek, Lenin, Zinovyef, Martov vesair ihtilâlcilerle birlikte Almanya yoluyla Rusyaya gectik- ten sonra Bolşevik partisinin mü- Messili sıfatiyle Stokholme gitmiş Rus ihtilâli hakkında neğriyatına devam etmiştir. Radek 1918 de Almanyada ih- tilâlin kopması üzerine der- hal Almanyaya koşarak oradaki komünistlerle birleşmiş, fakat 1919 un sonlarında hapse atılmış ve ha- pisten çıkınca Rusyaya dönmüştür. Radek, komünist enternasyonali- nin başımda çalışmış, fakat 1923 te Alman komünistlerinin muvaffakı- yetsizliğe uğramalarından — mes'ul M. Neville Chemberlain tutulmuştu. 1923 senesinin son- baharımda iktidar mevkiini ele ge- çirmek için kalkınan Alman ko- münistleri, Radek'in sağ grupları- na müzahereti yüzünden muvaffak olamadıklarını iddia etmişler, bu da Radek'in itibarını sarsmış, ken- disi bu yüzden komünist enterna&- yonalindeki mevkiini kaybetmişti. Fakat Radek çok geçmeden mev- kiini iştirdat ederek Pravda gaz2- tesinin baş muharrirliğine tayin olunduysa da iki yıl sonra Stalin grupuna karşı Troçki — grupuna müzaheret etmesi yüzünden tek- rar vaziyetini bozmuş, fakat 1929 da hata ettiğini alenen itiraf etti- ği icin fırkaya yeniden kabul olun- makla beraber eski siyasi nüfuzu- nu istirdat edememişti. Zonovyef, Kamenef vesair terö- ristlerin geçenlerde yapılan mu- hakeemsi sırasında müddeiumumi, Radek'in bu suikastta Mmethaldar _Olduğunu söylemiş, ve bunun üze- rine Radek'in vaziyeti de tahkik e- dilmişti. Yapılan tahkikatın neti- cesi, onun da tevkif edilmesiyle neticeelnmiş bulunuyor. MÜSTAKBEL INGİLTERE BASVEKİLİ CHAMBERLAİN ir hayli zamandır Ingilterenin müstakbel başvekili sıfatile anılan Mister Neville Chamberlain, bu hafta içinde asıl Ingiltere büs- vekili Mister Baldvin'in uzunca bir tatilden sonra işe başlaması doöla- yısiyle yine Ingilterenin müstakbel başvekili olarak ileri sürüldü. Ri- vayete göre Mister Baldvin İngilte- re Kralı Sekizinci Edvardın tetev« vüç merasiminden sonra çekilecek ve mevkiini bu dostuna ve arkada- şına bırakacaktır. ister Neville Chamberlain, 1869 da doğduğuna göre, altmış yedi yaşındadır. Ingiltere- nin en büyük siyasileri arasında mevki alan Joseph Shamberlain'in ikinci oğludur. Mister Neville'nin İngiltere hayati siyasiyesine karış- ması nisbeten yenidir. Çünkü an- cak 1918 senesinde meb'üs seçil. di, Ve iş âleminde gördüğü tecrü- beden istifade ederek iktidar mev- kiine sür'atle kavüştü. Mister Ne. ville 1922 de posta umum Mmüdür- lüğünü yaptıktan sonra 1923 e sıhhiye bakanlığına gecmiş, 1029 senesine kadar bu bakanlıkta kal- dıktan sonra 1931 de teşekküil eden kabinede maliye bakanlığına geti- rilmiş ve © zamandan bugüne ka- Sağlık Oğütleri | Çocuk Neden Parmağını burnuna Getirir? Çocuk daha iki üç aylık iken, uyu- duğu vakit kollarını serbest bülür- sa, minimini yumruklarını yüzüne doğru götürerek burnunu uğuştu - rür. Çocuğun bu hareketi, şüphesiz, burnunda hâsıl olan ve kendisini uy kusundâ rahatsız eden bir duygudan ileri gelir. Böyle bir duygu çocuk olmıyanların burnunda hâsıl olma- dığı için, çocukta da 0 duygunun ne olduğunu bilemeyiz ve her halde çü- cuğun uykudaki hareketine terbiye- ye mugayirdir diyemediğimiz gibi, hareket pek te hoşumuza gider. Çocuk biraz daha büyüyüp te aklı da başına biraz geldikten sonra ge- ne parmağını burnuna götürün. O za- man bu hareket hiç hoşumuza git- medikten başka terbiyeye pek mu- gayir bulduğumuz için, çocuğu tek- dir ederiz. Tekdir ile vazgeçmezse köteğe kadar gideriz ve her halde bu hareketin çocuk için zaruri olduğu | hiç hatıra gelmez. Halbuki çocuğun parmağını bur - nuna götürmesi, hiç olmazsa iptida- larında, kendisi için zaruri bir hare- kettir. Çünkü çocukların birçoğu bir yaşına yaklaştıkları vakit, bu - runlarının içerisinde adeta cerahatli bir akıntı peyda olur. O yaşta ço - cuğun cebinde bir mendil bulunma- sına ve mendili kullanmayı da bilse o akıntıyı mendilile temizlemesini de öğrenir. Fakat o yaştaki çocuğun tabil ayrıca bir mendili olmadığı gi- bi, olsa da burnunu silmesini bece - Temez. Akıntı pek ziyadeleşip te bur nundan diışarı çıktığı vakit annesi kendi mendilile silmeyi düşünür. Fa- kat daha önceden, akintı daha bü- rundayken, onu temizlemeyi akle- demez. Akıntı silinmeyince kurür, bür - nun İçerisinde kabuk bağlar. Katuz gittikçe katılaştığından çocuğu 4 « kar. Onun için çocuk parmajını burnuna götürerek o kabuğu kopar- mak, Fahatlamak ister. Parmağını burnumna götürmesi zaruri bir harâ- ket olur. Biz. bunu bilemediğimiz :lîinbıcoc;ığı;:]ı khıreketinl sadece fe- T alışıklık sanırız, gördüğümüz vakit tekdir i Zaten, hiıimineiîeıîiiz'n;ı:ğğ W nn ü üei ir, ne de el_ıne vurmak hiçbir. fayda vermez. Siz arkanızı dönünce çocuk gene o zaruri hareketine devam eder, Vakıâ, sonradan akıntı kesilir, îı;tzlk Fl_);ıl:':tun içinde kabuk ta kal. çocük o hareketini yap- Makta gene devam eder, Çünkü 1p- tida zaruri olan bu hareket sonrap- dan fena bir alışıklık, hekimlerin tik dediği bir sinir hastalı ğ ol - tur. i ”a Böyle tik haline gelen hareketi kaybettirmek güç, pek güç olur. O zamanda da çocuğun parmağını bur- hnuna götürmesi gene bir zaruri ha- Et_%kettir. Fakat zaruretin şekli de- Sişir. İlkin zaruret sadece kabuğun bulunmasından ileri gelirken, hare « ket tik olduğu vakit zaruret asabi olur. Çocuk, burnuna parmağını gö- türmeden rahat edemez ve bu ha » reketi sık sık tekrar etmiye mecbur olür. 1 Buna meydan vermemek için en iyisi, çocuk daha parmağını burnuna götürmiye başladığı vakit onu bir burun mütehassısı hekime göster « mek ve burnunda gerçekten bir a- kıntı ve kabuk varsa onları ted. ettirmektir. aa LOKMAN HFPKİM dar bu bakanlıkta kalmıştır. M Neville'nin Mmüstakbel baş- bakan olarak gösterilmesi. nin en mühim sebebi, Ingiliz muha- fazakârları Partisindeki nun kuvvetidir. nüfüzü. Va Kendisi bu nüfu. zu, İngiliz halkını hoöşnüt eden büt- çeler hazırlamakla, bu bütçeleri ha. zırlarken halkın ve bilhassa fakır sınıfların kesesini düşündüğünü göstermekle kazanmıştır. Neville Çemberlain In liyesini buhranlardan ve İngiliz ticaretini kel farmaya muvaffak ol gilterenin refah mü Neville Çemberla mesine ve mütakbel gösterilmesine sebe giltere ma- korumaya, sattan kür- duğu içın In- İdecisi sayılır, in'in çok sevil: başvekil olarak p budür. e AA A BAA LA A e e —— —