—— 30-8.936 IT AN Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman Tan'ın hedefi: Haberde, fikirde, erşeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmaya çalışmaktır. —— mera e (Günün meseleleri | Makine bir devdir Makine bir devdir, el ve ev sanayii bir cüce, Devin yaşadığı yerde clcenin ya- Şanıya hakkı kahnaz. Devle cüce bir arada yaşıyamaz. Büyük sanayi daima küçük sana- Yü yutar, ortadan kaldırır. Evde Ve elde yapılan işi makine daha ça- buk ve daha ucuz yapar. Makine Sanayii kurulunca ev sanayii durur, €v ihtiyacmı dışardan temin eder, Makine sanayiinin erişemediği köy- lerde ev sanayii hâlâ bakidir. Ka- dm çamaşırını kendi dokuduğu bezle Yapar. Çorabını kendi örer, kundura Yerine çarık giyer. Fakat şehirde © sanayli kaldı mı? Şehir evlerinde hiç tezgâha, çorap örene rasgeldiniz mi? Büyük sanayi kllçük sanayii silip #iipürür. Makine, esnafa iş bırak- maz. Bir çırakla, beş çırakla çalışan kilçük el sanayli kapanır ve bu sans- yide çalışanlar (fabrikada amele “lurlar, We EL ve ev Sanayii İktasat ilmi, fizik kadar kat'i hü- külmlere varamaz, Fakat bir asırlık makine medeniyeti bize hayat akışı- m bu istikamette olduğunu göster- miştir, Bizde de makine ve büyük sanayi başlayınca el ve ev sanayii sarsılmu- Ya başladı. Küçük esnafa iş kalmamıya, evle- timizde kadınlarımız her ihtiyaçları- Ni fabrikadan temine başladılar. Der- hal nefsi müdafaa ihtiyacı bizi hare Sor HİR koruya ve Rürlarız em.,, diye bir ihtiyaç duyduk. An karada açılmasına teşebbüs edilen el Ve ev sanayli sergisi bu ihtiyaem mahsul olsa gerektir. Çünkü bizim öyle milli el ve ev İş- lerimiz vardır ki, bunların makine Me ve büyük sanayi ile alâkası yok- tur, yaşamaları lâzımdır. Oymalar, Urfa ve Antep işleri, nakışlar ve saj- te gibi. Macaristan ve Romanyada bile bu milli ev sanayii hâlâ yaşa- maktadır. Ankarada açılacak ev ve el ser. Kisi bu kabil milli ve ölmiyecek el lerinin yaşamaamı temine yardım pm buna hepimiz el birliğiyle | Yardım etmeliyiz. MA Kamplar Yaz mürmsebetiyle açılan kamp- lar artık kapandı. Senedeh seneye inkişaf eden kamp e bizde geç haslamış olmasına Tağmen siiratle Ileri götürülmesi lâ- Mep bir ihtiyaçtır. Amerikada yazm hemen de bütün ve çocuklarını kamplara atar- Bütün kış şehrin zehirli havası e boğulan çocuğu tahiatm içine için mektepler, belediyeler, mi ve birçok hususi teşekküller “ birliğiyle çalışırlar. İtalya bu sene mektep çocukları 2000 kamp açtı. Çocuk havaya, tabinta muhtaçtır. Sehir çocuğunu yazm tabiata atmak ona sıhhat ve hayat vermektir. Ya- NN mahallenin tozlu, pis, dar ve ha- ue sokaklarında sürünmeye mah. tm Türüç çocuğu, kamp hayatma Ma dünya çocuklarından daha zi- Vade, muhtaçtır. Çünkü o fazla ola- Tak Bıdasmı tam almaktan da mah- fitne Bu yıl ilkmekteplerin bazılarında | Asılan kamplardan alman Iyi metice | Beleccik yl için bize bir ders teşkil SADE.” Balediyö, maarif, maarif e Ye halkevleri daha şimdiden Gl *le Vererek; gelecek yıl için geniş e açmak İçin terti- İngütere Kral bir manevra esnasında V az tatilini Şarki Akde- niz sularmda geçirme- sinden istifade ederek memle- ketimize de uğrıyan Büyük Britanya Kralı Sekizinci Ed- vard, devrimizin en bariz si- malarmdan biridir. Çok iyi ye- tişmiş, dünyanm hemen her tarafını gezip dolaşmış, mu- İ harebelere iştirak etmi sanların her sınıfı ile düşi kalkmış, insanların her derdi ni tanımış bir adam olan Kral Edvardm hayatı dikkatle 6- kunmıya değer, Biz de bu fır- sattan istifade ederek değerli misafirimizin tercümei halini yazıyoruz: ral Sekizinci Edvard 1894 yılının 23 Haziran günü doğdu ve (1902) den itibaren tah- sil hayatma başladı. İlk mürebbisi, 1914 senesine kadar kendisine re- fakat eden Mister Hanselidi. Prens Edvard 1902 den 1907 ye kadar donanmaya girmek için hazırlan. mış, 1907 de Osborn gemisine ka- bul olunarak iki sene çalışmış ve ondan sonra Darmonth'taki bah- riye mektebine girmişti. Umumi hayata karışması, merasime işti- rak etmesi talebeliği sırasından başlar. 1911 de Bahriye Kollejini ikmal eden Edvard ayni sene için- de İngiltere Veliahti ilân olundu ve bu merasimin Gal eyaletinde yapıldığı sirada, Gal halkma kendi dillerile hitap eden ilk ( İngiliz Prensi olmakla söze carntr dvard, daha sonra ingiliz harp gemilerinde çalışma- ya başlıyarak, Hindistan zırkiliste na,daha sonra Parise giderek Fransızca ve Fransız tarihi ile meşgul olmuş, bu işi muvaffakı- yetle başardıktan sonra İngiltere. ye dönerek Oksfordun Magdalen Kollejine devam etmişti, Prens bu- rada tam bir talebe hayatı yor, talebenin bütün spor eğlence- lerine iştirak ediyor, hiçbir husus- ta talebedlen ayırt edilmiyor. ve tatillerini Avrupada seyahatlerle geçiriyordu. Prens bu sırada 1972 ve 1913 te Almanyada seyahat et- miş, 1914 te Norveç ile Danimar- kaya gitmiş, fakat 1914 te büyük harbin kopması Üzerine üniversite hayatma son vermeye mecbur ol- muştu. Kendisi bu sırada üniversi- tenin ilçüncü yılını geçirmek üzere bulunuyordu. Harbin ilân: üzerinf Prens Fd. Türk. çocuğuna çok) Men bir hizmet ifa etmiş olurlar. vard askerliğe girmiş, 1914 Ağus- yaşı TAN Sekizinci Edvard ( : İ İngiltere Kralı daha Veliaht iken kendisini halko sevdirmişti. Maden kuyusu amelesi Pren- si kendi prensleri sayarlardı. Çünkü Prens ma- den kuyularına iner onların sefil hayatlarıyla gok yakından alâkadar olurdu. tosunda Esset'te bulunan birinci taburun barakalarına mülâzim si- fatile işe başlamıştı. 1914 tin son teşrininde Fransa- daki İngiliz kuvvetlerinin başku- mandanı General French'in ya- verliğine tayin olunan Prens, V fesinin başına koşarak 18 ay Flan- ders ile Fransadaki cephenin muh- telif kısımlarında çalışmış, daha sonra 1916 senesinin martında Ak- deniz heyeti #eferiyesinin erkânı harp heyetine tayin olunarak Mist. ra gitmişti. rens Edvard, bu fırsattan istifade ederek askerlerin cephe hatlarındaki hareketlerini yakından görüp tetkik etmiş, bu tetkikleri muhtelif cephelerde yap- mış ve tâ Hartumun cenubuna ka- dar giderek bu tetkik ve müğahe- İngütere Kralı Sekizinci Edvard at üstünde . delerini âzami derecede genişlet- mişti, Prens Edvard dönüş seyü” hatinde İtalyaya uğrayarak Udine deki umumi karargâhı ziyaret et- tikten sonra Fransadaki İngiliz askerlerine iltihak etmiş, Somme ile Passchendaele muharebelerine “iştirak etmiş, 1918 senesi Ağus- tosuna kadar İtalyan cephesinde kalmış ve ayni senenin Mayısa- yda Romayı, Parisi resmi bir su- rette ziyaret ettikten sonra Fran» sâya giderek mütarekenin imza- lanmasına kadar Fransâdaki Ka- nadalıların karargâhında o hizmet etmişti. Bâvard daha Sonra Belçi- kadaki Avustralyablar koluna il hak olunarak 1910 senesinin baş- larma kadar burada — bulunmuş. daha sonra Ren vadisini işgal &- den küvvetleri ziyaret ederek bu” rada Nevrelândalılarla kalmış. hayet Amerikalı kuvvetlerin * ku- mandanı General Pershine'i ziya- ret ederek İngiltereye dönmüstü. Fakat bu dönüşü yeni bir faali- yetin başlangıcı idi. Bütün Britan- ya dominyonları harpten yıpran- mış ve niçin barbe girip felüketler ve İstiraplar içinde kıvranmıya mecbur olduğunu düşünmeye haş- lamıştı. İmparatorluk parçalarını biribirine bağlıyan bağlar, kope- cak derecede gerilmişti. Buna miâ- ni olmek için büylük'bir tecrübeye girişmek icap ediyordu. Güler yüz- Yü, sevimli ve zeki bir genç olan Veliahti Kanadaya (göndetörek bağlılık hissini canlandırmak, İm- pâratorluk sevgisini diriltmek için çalışılacaktı. Veliaht gidip geldikten sonra 6- nun İmparatorluğu sağlamlamıya muvaffak olduğuna hükmedildi. Veliahtin tebessümleri © gönlllere işlemiş, ve kalpleri kazanmıştı. Gi bir!birini takip etti ve Edvard Nevzelânda- ya, cenubi Afrikaya, Hindistan, Ja ponyaya, cenubi Amerikaya ve A- merika Birleşik Cümhuriyetlerine gitti. Veliaht, İmparatorluk par- çaları arasında samimi hisleri ta- zelemeye muvaffak olduktan baş- ka, İngüterenin ticaret mallarını sürmeye de muktedir olduğunu is- pat etti. Nihayet 1928 de Garbi Afrika. da bir av seyahati yapmakta olan Edvard babasmm ağır bir hastalık geçirmekte olduğunu haber alarak memlekete döndü ve orada kendi- sini daha mes'uliyetli (o vazifeler beklediğini gördü. Edvard bu sira- da (35) yaşında idi. Olgunlaşmış bir adamdı, Eskiden sevimliliği ve sehhar gülümsemesi ile gönülleri cezbeden Prensin yerine son dere- ce ciddi ve düşünceli bir prens ka- im olmuştu. Fakat bütün İngiliz a- dalarında yaşıyan kütleler, hiçbir vakit bir kimseyi onu aevdiği ka- dar sevmemişti. İşsizler klüpleri o- hun eseri idi, İşsiz erkek ve kadın- lar işsizliğin “yeknesak sefnletin- dem kurtulmak işin buraya —geli- yor, yiyor, içiyor, şakalaşıyor, gü- İüyor, ve kendilerini dost bir mu- hit içinde buluyorlarâı. Sekizinci Edvardın kendisi bu klüpleri ziya: yet ederek müdavimlerile konuşup dertleşmekten zevk alır. fakir smıflar arasında hiçbir engel yoktur. Fakir smıflar onu tam mânasile “yeni bir'prüns,, sayıyor- lardı. Çünkü bu prens onların dip- lerinde çalıştıkları maden kuyula- rına iniyor, onların sefil evlerini zi- Yaret ediyor, nutuklarile davaları- nı müdafaa ediyor, mevkiinden is- tifade #derek onlara hertürlü yar- dımda bulunuyordu. inde yaşıyan milyon. larca İngiliz İşçisi onun “memleke- timiz gibi medeni bir memlekette bu yaşayış şeraitinin bulunma- sından dolay: en derin bir telehhüf içindeyim., , dediğini işitmişlerdi. Bunun neticesi olarak Sekizi ci Edvardın İngilterede cezri | bir ihtilâlin kopmasına karşı geldi ve herkese devrinin bambaşka (bir Onunla ingiltere Kralımı İstanbula ge tirecek olan Türkiyenin büyük misafiri İngiltere Kralı s0n, seyahatlerinden birinde devir olacağını anlatt, rens Edvard nihayet bu £e- ne Büyük Britanya tahtı- na oturmuğ bulunuyor. Kendisi dünyanm hemen her tarafin gör- müş, hayatım her çeşit hâdisesile karşılaşmış, insanlarm her sımfile düşüp kalkmış bir adamdır. Ka- zandığı muvaffakıyetlerin, belki de en büyüğü, saray, taç ve taht en- dişelerini, insani düşüncelerin fev- kinde değil, fakat dununda tutma» &t ve bunu bütün muhitina (kabul ettirmesidir. Kendisi Kral olduk- tan sonra dahi, işçi evlerini ziy retten istinkâf etmemesi, tanıdığı ve tanrmadığı fakirlerin © hatırmı sormaya gitmesi bunun en (canlı delilidir. Babası Beşinci Core gözlerini yumduğu zaman oğlunun bütün İmparatorluğu . kazandığını bili- yordu. Onun bütün Britanya İm- paratorluğuna ve bütün dünya sul- hüne şerefli hizmetler yapacağın- dan şüphe edilmiyor. Nehalin yatı ıramvay lekeleri Sokağı kirletmek yasaktır. Birle- tenler yok değil, Fakat görülürse cezalandırılır, İnsanın üstünü “başmı kirletmesi ayıptır. Bunun için herkes temiz ol- mıya itina eder, evinden çıkarken Üs- tünü Güpürlür, evine döndüğü zaman elbiselerini dikkatle asar. Sokakin, anneler, çocukların o mütemadiyen üstüne başına dikkai ederler, kirlen- memesi için gayret ederler. Tramvaya binenler için bu ka (yıllara riayet etmek beyhuğedir. Li- | zamsuz bir ayrettir. Tramvaya bin- diğiniz zaman iki vaziyefle karşıla şırsınız. Tramvay boştur, oturursu- nuz, veyahut doludur, ayakta kalır. sınız, Her Iki halde elbiselerinizin kirlenmesi mukadderdir. Son zamanlarda, . sayıları mahdut olan kostümlerimi, meçhul bir el, muntazaman kirletmekte, lekelemek teydi, Elbiselerimi bir ay içinde iç defn temizletmeye verdim, fakat on- lar temizlendiklerinin * ertesi günü kirlenmekte ısrar ettiler, Bir zaman. lar, tango çarşafları kesen, üzerleri. ne kezzap döken kimseler peyda ol- muştu. o Acaba, diye düşündüm, ge ne böyle manyak veya mürteci kim» seler peyda oldu da onlar mı yapı- yor? Lâkin, giyinişimde ne zamana aykırı bir tarz, ne de göze sakil ve acaip görünecek bir hal yoktu. Ni hayet evvelki gün bu lekelerin Sirri. nı öğrendim: Lekeler, tramvayda oluyordu. Bir akşam üzeri, Sirkeeiden tram- vaya bindim, Üzerimde daha iki gün evvel temizleyiciden gelmiş, çok açık renk bir elbise vardı. Boş bir yer bularak, büyük bir memnuniyetle oturdum, Oturamaz olsaydım! Kalk» tığım ve tramvaydan indiğim zaman, pantalonumun baldır kısımlarma ge. len tarafları sımsıkı lekelerle dolüy- du. Derhal anladım. Yanımda oturan birisine yer vermek için ayaklarımı geri çekmiştim, ve lekeler o zaman olmuştu. Bu hâdiseyi gazetede anlatırken, ressam ve gazeteci arkadaşlardan ü- çü, ayni sekilde, tramvayda elbisele. rinin Tekelendiklerini o söylediler. O akşam, bir ecnebi gazete mühabiri de: — Evet, dedi, benim de bir elbi- sem berbat oldu. Hidematı umumiye müesseselerinin vasıtalarını temiz tutmaları âdettir, bilmem burada ni- çin böyle değil? Bu dostuma tramvay şirketinin yabancı bir müdiriyet idaresinde ol. duğunu hatırlatmakin beraber, ken. di kendime düşündüm: — Tramvaya mi biniyoruz, muha- cir arabasma mı? Kirlenen elbiselerim evde duru. yor, onları temizletmeye verebilmek için ay başımı bekliyorum. Ve yalnız tramvayla gidip gelebilecek bir vazi- yette olduğunu için tramvaya bin- mekte devam ediyorum, ve ayakta | gidiyorum. i Nedersiniz, dün de, aldığım bu ted ; bire rağmen, bir virajda tramvay ; parmaklığına - yaslanarak bu sefer ide ceketimi kirletmiyeyim mi? Fikret Adil Diş tababeti i kongresinde Üç Türk doktoru büyük muvaffakıyet kazandı Viyanada toplanan dokuzuncu diş tababeti kongresine 45 memlekettea 2500 diş tabibi iştirik etmiştir. Bun lardan 355 4 kongreye birçok yenilik ler bildirmişlerdir. Bu arada, kon- greye itşirak eden üç Türk doktoru da bazı yenilikler hakkında tebligat ta bulunmuşlardır, Bunlar, Mehmet Muammer, Ziya Cemal ve Halil hi - yastır. 45 millet arasında yalnız be- $i alkışlanmıştır. Bu beş millet ara- swda Türk doktorlarıda vardır. Kongreye iştirak eden dünyaca ta « nınmış profesörlerden Roj ve Villen Türk doktorlarmın gösterdikleri ye- niliklerin küçük, fakat Xlinik noktal nazarmdan çok ehemmiyetli olduğu» nu söylemiştir. Kongre toplantılarını bitirmiştir.