—Bürmaca | ERİEĞE GÖRE KADIN yalnız bir | e İşte,İlr iki söz ki, gazete ihkı l Ü (mevzi de 1 #natın V konusudur. Erkeğe re kilm!,. İnsan ruhunun do ürün (mahsul) lere Y—s omanların, şiirlerin, OY kü (hkâye) lerin sözün kısası, her:şe'in temeli kadın değ dir? W#keği güden (sevk ve re e$0 psikolojik ler (saiktr) kutbu kı n Z. caları. çözmeğe başlaya- n (4). n (2). Uzak nidası (2). şlik (2). Nota (2). Doğur- (3) yalı (4). —.Beyaz (2). 9 — Furuht di Benii Baş () (5). Erkek (2), 'YUKARDAN AŞAĞI : l Beygir (2). Yama (2). sanati doğuran  a ve zevk, hep gSaynaktan esin (ilham) a PP o kaynaktan fiş: keğe göre kadı bir düsturu, tek bir anlam İmânası) olamaz. Çün'-i Erkek zevki, erkel 6) Nota 4 — Sersem (4). Ze 5— İstilham (2). (2). Garb (4). (4). Vahşi yuvası Ş an ve | dayanan naz bir bilmecedir (mu - 3).Her erkeğin ayrı bir zev a bir kadın da | plere “ni « ce tt (4). Dünyanın en büyük (9). ğ bir: * le vap verilemez. | caj ci olmasını ister.. kkir biliriz ki, ka ulu (zehirli) yılan ka bir şeytan derece şum) sayar; dını bir melek | a bir hürisi ir eder). r türlü ve biribirine $it (zıt) görüşler içinde her bir içgüdel- » Erke T rattt - tatlı ve ağulu (zehirli) bir ha r, ballı, sarhoş edici par - $ boyalı bir çiçektir, Bu hazi- iş, Kötpe liği ve tayı (en - Teğinizi saran Sesi eli, ay, ile (insiyak) köl. c B€ göre kadın; tabiatin $ 'ağı, sözün $ile (cazibe), si | gunu, tek dımlık erkeği virmli b ” cın tanrısel (ilâ - sarhoşluğu ile ondan uzak e kadın nedir? Su | 1, kimi esmeri, kir | #linc: : ever.. İnsan vâT Kadındır, ki, kadında: yüzgörlüğü seks- | , Cevabından başka ne denebi Bil aramaz, ahlâk düzgünlüğü” | “v ne evcimentliğe tapar. Adem oğ ' YüsufOsman BÜKÜLMEZ Mi serpilmi: etine.. diye bir tel- im bayanı başka türlü kandırmak Büç olur. Bu sefer d> Selma kendisini tutamadı, Yosma'nın ağzile bol, | Etem İzzet BENİCE aralı, gevrek, uzun bir kahkaha Selma yeniden yüzünde dağt | fan gülücüklerle onun sorgusur hu karşıladı: z — Zaten bütü yılışmksınız, Sıkışt Ti işi şas | kaya vurur, yılışır, bir öpücük- le her şeyi karşılarsınız. Suad kaba kaba güldü: ah., kah.. kah!. Sayılı fırtına erkekler böyle | Bugünün gecesiydi Saat bir. t | — Yataktaydılar, yine sadece | rdılar. yad : — Ne var.. Kim?, Dedi. Ses geld — Açınız.. — Ne istiyorsunuz?. —K n N ; Selma'nın yüreği çarpryordu. rer bilgin, birer profesör! Sonra Suad alayı birdenbire keseni otoriter bir iş adamı gibi kaşll'm' çattı, teker teker keli. | İ 8 yerek: 4 * ” eli belaci ? AŞ Yosma çok az şaşırır, çok az « Ben Balıkesir'e bir telgraf | bunaltı - karş üzülürdü. eyim. Sc:reterım_ oradan eve | Kalbin?eci bi . benim ağzımdan bir ıclgraf' _'ı n | , — Sayılı fırtınalardan biri ge- liyor Yosma!, Diy. haykırıyordu. — Ne teyıcarır. Sund : | katını BiR HAVA DEVi | — Balonun ı-ızuniuğu-2 ayrı Bir zepn balonu — Zeplinde Hava mkineleri arasmda en büyüğü ven aybetlisi (heybet- li) Zeplinledir. Bu çeşit balon- lar Amerikhı ordusunda acıklı kazalara uğlmış olmakla bera- ber, Almanlrın Zeplin'e gös - ri bağılık şaşılacak — bir şey değildir.. Çünkü Alman Zeplin'leri hej başarıtlı (muvaf fakiyetli) sefeler yaptılar ve orlar.. 12 L. Z. adlı Al - man Zeplini 8 Okanında (Okyanus) düenli seferler ya- | parak Friedriclmhafen ile Ri: dö Janeire'yi birbirine bağla - | yor. Düşününüz; Almanyadan giney Amerika ya balonla!.. Şimdi Almanlar, 129 L. 2, adlı yeni bir balep yaptılar. Bu nun — deneçlerili Alman fennin yeni bir olan bu balon hakkında kısaca bilgiler (malümat) veriyoruz! Balonun uzunluğu : 247 metre ön büyük kutru 4Ö metre Gücü 4800 H. P. Zeplin kumpanyası balonu şi- ş$irme için ilk gez,| BI olsun helium gazı kullanacaktır. Belli dir ki, hydrojen'in tersine ola « rak helium tutuşmaz, L. Z. 129 zeplinini şekilleyen 16 küçük ba lontn her biri kap zarf) dan atınç (mürekkep) olup ortada- ki kap, hydrojen ve ikincısı de he lıı.îlr_vı gazı ile şişirilecektir. $e kontrol de nereden çıktı?... Diyordu. Kayı daha zorlu vuruldu, kesip atan bir ses işi- tildi: capı sarsıldı. Yosma ça- buk çabuk giyiniyordu. Suad pi- Jamasını sırtına geçirmeğe Ça- lışarak kapıya doğru yürüdü; — Bir saniy>, açıyorum!. Kapının nden hızlı hızlı | konuşmalar geliyordu. Suad şaş kın bir hakle — Ne istediniz y tta boylu, şişmanca, yağ I:mızlı h:r' :fd:ıı:ı önde; uzun boy- lır:-x'kîl BibDi ince, kumral kırpık DN ıl bir adam arkada ve| içeği ıî'ecvtlerld—_ ı)'ın!.ınndl odadan | SÖ"'hiğhdıl.er. Öndeki adam | ” Gcg vakit size rahatsızlık verdik, Fakat, ne yapalım ödev! Kencisini tanrttı: 3 ğ n “Zabıtai Ahlâkiye Baş Nemuru” Saim. Bu gece bütün otellerde bir tarama yapıyoruz. Sizi ve yanınızdaki kadını da piyi açti : > &« Daha birkaç gün burada « | /4 —.Ne kontrolü?., Gece yarım y otelin öteki konukları durgula- yacağız, 4 ıca birde sıgara salonu vardır >j) Almanlar Kocaman Bir ! Zeplin Balonu Yaptılar 4;7 rfıetredır. içiâde yatak odası ve istirahat salonu 129 L. Z. in dört sepeti var -« dır. Her bi 00 ilâ 1200 bey gir güçlü Diesel motörü konul - muştur. Balonun saatte orta (vasati) olarak çabukluğu 135 kilometredir. VERAL LA M ŞTT RA Y Hergün 5 Söz KIRK DÖRDUNCU LİSTE 1 — Müşahede — Görüm Tarzı rüyet — Görüş Örnekler: 1 — Son Alman konferans verir misi - niz? 2 — Bu meselede görüşle. rimiz ayrıdır. 2 — Mecmua — Dergi Niçin bizde fikir ıyor? 3 — Mazannei sü — Karalı tutulduğunu yazdığımız adamın karalı takımından olduğu saptan gümrük bağışlığı kalktı. $ — Müuayene — Bakı Örnek; Evlenecek - olanlar İ'k-'ı.kor bakısından geçer - er, — Not: Gazetemize gönderilecek ya- | aılarda bu kelimelerin osmanlıcaları |a kullanılmamasını rica ederir. Suad'in Bözlerinde birden bir p:ırıh;ı Yandı, kafasının içinden birçO& Şeyler geldi, geçti. e ' Yosma, karyolanın köşesine ilişmişti, kendi kendisine: — Her şey bitti! Pçlısu—ı eline düşüyorum., Yine muayene istiyecekler. | Vesika verecekler.. Kayıtlı - orospu.. diyecek- ürek Çar -« pıntısından boğula gibi olu- . Yüzündeki renk tamami- k i duvar kireci g- | muştu. En baş- | ta gelen kerkusu resminin ga- zetelere # — nesiydi. Herkesin tanıdığı bir kadın olursa : | — Bütün umudlarım sönecek. | Plânlarım altüst olacak!. | Yapmak i-tediğim her sey | kalacak,. Diye düşünüyordu. Suad, soğukkanlrlığını tutma- ğa çalışarak: — Bunu otelciden öğrenebi- lirdiniz. Bizi gece yarısı kaldır- mak doğru mu?. M iz Dedi, “Zabıtai Ahlâkiye Baş ya görümleriniz hakkında | Eski Bir «« Oda sıcaktı. Camlarda yağ murun vuruşları, esinin sesleri fırtmalı bir gece vardı dışarda! ak ve aydınlık. Sobanın i; birer cehennem penceresi gibi dört yanına dört yaşlı kadın oturmuş. Pencere - n kenarında, bir kız var. Per- denin kenarını aralamış, dışar - lara bakıyor. Yemekten henliz kalkmışlar- dı. Karınlarının tokluğu, beden | erine ağırlık vermiş, konuşmu- yorlardı. Pencerenin ö Anne.., dedi. kötü bir gece var. S Bana neyi musun? | — Saçlarma kır dü yüzlü, gözlerinin derinliklerin - de, unutulmıyan bir acmın yaş- ğt görünen kadın, genç kıza ndeki kız; Dışarda ne yavrum, dedi. Düşün- me bana... Fırtına sesli sesli haykırıyor- du. Camlara çarpan damlacık- lar susmuştu. Odanın havasın - da gizliliklerden gelen, görün - mi arlıklar uçuşı Kadınların bir ye Sobanm kapağını açarak bir iki odun a! — Dışarda yağmur olmasına değin havanın soğuğu belli.. So ba sönecek olsa donacağız içer- de... Dedi... Bu sözleri kimse duy- | mamış gibi idi. Genç kız pence- renin önünden kalkarak annesi- nin yanma geldi. Oturduğu kol- tuğun dibine dizleri üstüne çö- küverdi. Başı yorulmuştu. San- ki annesinin dizine dayandı.. Yaşlı kadına bakıyordu. Obür - | leri susuyorlar. Fırtınanın sesi | içeri doluyordu. Kadın kızının ipek saçlarında ellerini dolaştı- rıyordu: — Biliyor musunuz? Diye birdenbire başladı: gecelerin- ar gibi içime korkular n gel | yere mese evde oturamam çıkarız kızımla, Konukların biri gözlerini so- banın ateşlerinden çevirdi: — Halbuki ben böyle havala- ra bayılır. Dışarda fırtına inler- ken, odamın sıcaklığına sığını- | rım. Okumak bana dünyanın en | büyük zevklerinden biri gelir. T 4= (TAN)İN ÖYKÜSÜ Şd Berd Banilek Ha d Yolculuk tasında, onların sıcaklığında dünyayı unutmuş gibiyim. Nere ye gidiyorlar. Yolculuk niçin böyle gece yarısı oluyor. Dışar- lar niye böyle korkunç.. Düşün- miyorum bile... Annemin bir eli saçlarımda bi limde,. Baba- mın ise sade sol eli elimde. Ona sodum : — Baba öbür elini niçin bana ver miyorsun? Ses vermedi. Üstümüzü örten yünlü battaniyenin altında an - nemin elini bıraktım. Babamın bana vermediği elini — araştır. dım, Örtü altının sıcaklığına de ğin buz gibi bir demiri sıkı sıkı tutuyordu. — Baba elindeki ne? — Silâh çocuğum.. Dedi... Silâh ne demek üç ya- şında bir çocuğun bütün dü: cesile düşündüm. Silâh ne de- mek anlamadım. Babamın sesi çok sorma yen uyumla (ahenk) doluydu... Sustum, fakat yü ime neden olduğunu anlamadığım bir ür - perme doldu... Sonra yüreğili den bütün bedenime yayıldı. Tit riye titriye uyudum. Bu ne ka » dar sürdü bilmiyorum. Bir bağ- rışmayla gözlerimi açınca ba- bam yanımda yoktu. Annem be ni göğsüne basmış, göz yaşları yanaklarıma damlıyordu. Yay « İmaın kapı perdesi açılmış ba- | bam, karanlıkta ağaç gibi duran ir sürü adamın arasında bir şeyler söylüyordu. Ne oldu bil- miyorum, üstüne atıldılar. Onu sürüklemeğe başladılar. Bir dö- ğüşme bir boğuşma... Annem yerinden fırlamak istedikçe bep Ona sarılıyordum.. Sordum; — Kim bunlar? — Haydutlar.. dedi,. Daha sözü ağzından ye ni çıkmıştı. Fırtına sesleri ara- sında keskin bir ses vızladı... Annem beni göğsüne basmıştı: — Ah yavrucuğum.., Yavru- yordu. Sonra o ağaç gibi a- damlar yanımıza geldiler, Ara- bayt karıştırdılar,, Annem! Onu ne yaptınız? Diye sorunca içlel » Yoksa seni de onun yanına gönderirim. dedi.. Üstümüzdeki battani « yeden başka her şeyi aldılar. Sonra arabacıya: — Haydi çek bakalım.. Genç kız annesinin dizinden başını kaldırdı: ınız var sizin... Yüre | latmıyor, Zevk alahilirsiniz. Be- irne ağaçların yerlere | p kalktığı, islak bir | orman içi geliyor. Karanlık, ka- ra bir yamçı gibi dört yanın üs- tüne örtülmüş. Ağaçların her bi ri haykıran, ağlayan görümsü (hayalet) Bibi.. Esine aldırma- yarak inen yağmur, karanlığın koyuluğunda parıldıyor... Küçü cük bir arabadayız. Bizi çeken atlarm koşüm Çıngırakları, kor- kunç sesler içinde birer damla aydınlık gibi önümüzden duyu- | layar. Ben babamla annemin or Memuru” Saim — Otelcile görüşmek, ondan sormak yetmez, —— Suad'in sesi gittikçe sertleşi- yordüu: —— — Benim aklım da sizin bu yaptığınıza yetmez, şiniz bitti. se mık gıqir de uyuyalım!. Dedi. Saim de sertleşiyordu: — Daha işimize başlamadık ki bitsin. — E haydi ne işiniz varsa ya- pın da bitsin? — Adını>?, « — Suad... — Ne iş yaparsınızr. — Fabrikatör. — Nerede oturuyorsunuz?. — Bu gece burada.. - Evinizi soruyorum.. — Şişli, — Neresinde?, — Karanfil — sokak. Gülem Apartımanı. Numara 2. — Yanmızdaki kalın kim?. — Selma. — Neyiniz oluyor; Suad bir saniye düşündükten sonra: —— Karım.! V Yer gösterdi: Emrini verdiler.. Yaylınm ka pt perdesi uçuyordu. Atların çın gırakları ötmeğe başladı. Sağ | yanım babamın yok olan sıcak- lığını arayarak donuyordu. Bir elim kıvranıyor, onun elini bu- lamamaktan sancıyordu sanki... Hızlanan yağmurun serpintileri yüzüme kadar geliyor... Bir şey anlamadan ağlıyordum... . Genç krz sustu. Annesinin dizine yüzünü kapatarak durdu. Kadımın gözleri belirsiz bir yaş- lıkla buğulanmış açık perdeli köşe penceresinin gösterdiği dı- şarlara bakıyordu. Derdini sak- layan bir sesle: — Böyle geceleri hiç sevmem dedi. — Cahit UÇUK Dedi. Saim azılı bir hırsızı en- sesinden ys'alamış polis gibi Habararı! — Hüviyet vesikalarınız?. ye sordu. Suad cevap verdi: — Hüviyet vc zikası yanımız- da ne gezer? Kim nüfus kâğıdı- nı, hüviy — vesikasını, bağlanıtı kâğıdını, tapu senetlerini bera.- ber taşır ki biz de «şıyalım. Be- nim ceplerim ** tahzeni evrak” değil, Yarın isterseniz getirti - riz. Biz buraya sayfiyeye, eğ- denmeğe geldik. Saim € »ha kestirme bir ses ve yüzle: Ç — Öyle ise Karakola kadar gideceğiz.. Dedi. Yosma'sın gözleri ya- taklarından fırlayıp: — İcc-- rsun?. Diye Saim'in gözlerine yapı- şacak gibi * titren ğe baş- ladı. Suad sakindi. — Hay hay gidelim. Dedi, ilâve etti: — Biraz bekliyeceksinizyin yinelim! (Şekil; C vürüş duürü-